Yazar "Göksügür, Sevil Bilir" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 37
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe The association of obesity and obesity-related conditions with carotid extra-medial thickness in children and adolescents(Wiley, 2016) Bekdaş, Mervan; Kaya, E.; Dağıstan, Emine; Göksügür, Sevil Bilir; Demircioğlu, Fatih; Erkoçoğlu, Mustafa; Dilek, MustafaBackground: Carotid extra-medial thickness (EMT) and carotid intima-media thickness (cIMT) provide information concerning vascular changes. Objectives: In this study, we aimed to evaluate the association between carotid EMT and obesity and its metabolic complications in children. Methods: The study included 38 obese subjects and 30 age-matched and sex-matched healthy controls aged between 7 and 17 years. For all subjects, complete blood count, fasting blood glucose, serum insulin, aspartate aminotransferase, alanine aminotransferase, HDL cholesterol, total cholesterol and triglyceride levels were measured. The carotid EMT and cIMT were measured by an expert radiologist in all patients. Results: Body mass index (BMI) (28.8 +/- 3 vs. 18.1 +/- 2.2, p<0.001), total cholesterol (167.9 +/- 34.8 mg dL(-1) vs. 150.5 +/- 28.1 mg dL(-1), p = 0.029), homeostatic model assessment of insulin resistance (HOMA-IR) (4.3 vs. 1.7, p<0.001), cIMT (0.51 +/- 0.08 mm vs. 0.45 +/- 0.06 mm, p<0.001) and carotid EMT (0.74 +/- 0.11 mm vs. 0.64 +/- 0.1 mm, p<0.001) were significantly higher in obese subjects than in controls, while HDL cholesterol (41.6 +/- 6.5 mg dL(-1) vs. 49.5 +/- 7.5 mg dL(-1), p<0.001) was lower in obesity group. Among the obese subjects, the HOMA-IR values (4.7 vs. 3.6, p = 0.027), cIMT (0.54 +/- 0.07 mm vs. 0.49 +/- 0.07 mm, p = 0.039) and carotid EMT (0.79 +/- 0.1 mm vs. 0.7 +/- 0.1 mm, p=0.013) were significantly higher in postpubertal children compared with prepubertal children. BMI, cut-off values of HOMA-IR and cIMT were significantly associated with increased carotid EMT (p<0.001, p = 0.023 and p<0.001, respectively). The only independent risk factor affecting carotid EMT was BMI (p<0.001). Conclusion: We have found that carotid EMT is associated with cIMT, obesity and insulin resistance and the assessment of carotid EMT may provide additional information concerning early vascular disease.Öğe Bicuspid aortic valve and severe aortic stenosis in a newborn exposed to carbamazapine during pregnancy(2014) Karataş, Zehra; Karataş, Ahmet; Özlü, Tülay; Göksügür, Sevil Bilir; Varan, BirgülThe use of antiepileptic drugs increases the risk of major congenital malformations during pregnancy. Here, we report an infant who had a history of in-utero carbamazepine exposure and who was born with a cardiac malformation. The infant was born at 39 weeks of gestation vagi- nally to an epileptic mother who had been treated with carbamazepine throughout her pregnancy. He was referred due to cardiac murmur in the second week of his life. The mother had not received folic acid supplementation. Transthoracic echocardiography revealed bicuspid aortic valve, mild aortic stenosis, patent ductus arteriosus, patent foramen ovale and the renal ultrasound revealed mild left hydronephrosis. Follow-up echocardiography performed 14 weeks later showed increased severity of aortic stenosis and percutaneous balloon aortic valvuloplasty was performed. To our knowledge, there is only one case report in the literature mentioning the association of a bicuspid aortic valve and aortic stenosis with oxcarbazepine exposure, which is a structural derivative of carbamazepine. However, there are no reports for association with carbamazepine itself. Bicuspid aorta and aortic stenosis may be among the cardiac malformations that result from the teratogenic effect of carbamazepine.Öğe The blueberry sign(Wiley-Blackwell, 2015) Göksügür, Nadir; Göksügür, Sevil Bilir; Şereflican, Betül; Kaya, HaticeCryotherapy is an effective treatment modality for various skin diseases. It is most commonly used to destroy viral warts, actinic keratosis, and seborrheic keratosis. Although cryotherapy is a relatively safe procedure, it can have a wide variety of side effects.Öğe A case report of septic arthritis following varicella(2015) Göksügür, Sevil Bilir; Bekdaş, Mervan; Işık, Cengiz; Saraç, Esma Gökçen; Demircioğlu, FatihSuçiçeği, genel olarak iyi huylu bir enfeksiyon hastalığı olmakla beraber cilt ve yumuşak dokuların sekonder bakteriyel enfeksiyonlarına, pnömoniye, hematolojik ve nörolojik komplikasyonlara neden olabilmektedir. Ayrıca, nadir olarak septik artrite de yol açabilmektedir. Bu makalede suçiçeğinden beş gün sonra sağ el bileği ve sağ dizde şişlik kızarıklık ve ağrı gelişen, eklem sıvısı incelemesi ve radyolojik görüntüleme ile septik artrit tanısı konulan üçbuçuk yaşındaki erkek hasta sunulmuştur.Öğe Çocuklarda topikal kortikosteroid kullanımı hakkında ailelerin bilgi ve endişe düzeyleri(2014) Göksügür, Sevil Bilir; Göksügür, Nadir; Bekdaş, Mervan; Demircioğlu, FatihAmaç: Steroid fobisi günlük pratikte tedaviye uyumu olumsuz yönde etkileyebilen önemli bir faktördür. Ülkemizde yapılmış, genel popülasyon ve sağlık çalışanlarının bu konudaki tutumlarını inceleyen bir çalışma bulunmamaktadır. Bizim amacımız ebeveynlerin kortikosteroid içeren topikal ilaçlar hakkındaki bilgi ve endişe düzeylerini ve bunun tedaviye etkilerini incelemektir. Gereç ve Yöntemler: Çocuk sağlığı ve hastalıkları polikliniğine çeşitli sebeplerle başvuran hasta yakınları ve hastanemiz sağlık çalışanlarından oluşan toplam 300 kişiye konuyla ilgili anket uygulanmıştır. Ankette ebeveynlerin çocuklarına daha önceden kortizon içeren bir krem kullanıp kullanmadıkları, bu konu ile ilgili endişelerinin olup olmadığı ve bu ilacın ciltten uygulanması durumunda hangi yan etkileri yapabileceğine dair bilgi düzeyleri ile ilgili sorular yer almıştır. Bulgular: Hasta yakını grubunda steroid kullanımı ile ilgili endişe % 20.5 (n=41), sağlık çalışanı grubunda % 54 (n=54) bulunmuştur. Hasta yakını grubunun % 40’ı tedaviyi endişesi nedeniyle hiç uygulamamış, % 24’ü tedaviyi erken bırak- mıştır. Steroidler hakkındaki endişesi olanlara bunun sebebinin sorulduğu açık uçlu soruya yanıt olarak hasta grubunun % 79’u yan etkileri olabileceğini, % 8.32’si hormon bozukluğuna, % 4.16’sı diyabete, % 4.16’sı kilo artışına, % 4.16’sı da ciltte lekelenmeye yol açabileceğini düşündüklerini belirtmişlerdir. Sonuç: Eğitim seviyesi arttıkça, sağlık çalışanı bile olsa ebeveynlerde yersiz bir steroid fobisinin bulunduğu ve bunun tedavi sürecini olumsuz etkilediğini saptadık. Hekimlerin bu durumu göz önünde bulundurarak tedaviye başlamadan önce ebeveynlere tedavi hakkında yeterli bilgilendirmeyi yapmalarının tedavi sonuçlarını olumlu etkileyeceğini düşünmekteyiz.Öğe A cross-sectional study of non-diabetic macrosomic infants(Sri Lanka College of Paediatricians, 2013) Bekdaş, Mervan; Demircioğlu, Fatih; Göksügür, Sevil Bilir; Ekici, Mustafa Ayhan; Kısmet, ErolObjective: To determine risk factors and short term outcomes in infants with fetal macrosomia independent of gestational diabetes. Method: Patient records of babies born in Bolu IzzetBaysal Obstetrics-Gynaecology and Paediatrics Hospital between 1st January 2007 and 31st December 2010 with weights of 4000g or more were assessed retrospectively. Data were analysed usingSPSS version 17.0. Babies born outside hospital and infants of diabetic mothers were excluded.Control group comprised 500 healthy infants weighing 2500-3999g, born during the same period. Chi-square test, student-t test, Mann-Whitney test and multiple regression analysis were the statistical tests used. Results: Of 10,898 babies delivered in our hospital during the 4 year study period, 509 (4.7%) weighed 4000g or more. Significantly more non-diabetic macrosomic babies were male compared to controls (p<0.001). Significantly more non-diabetic pregnant women older than 35 years delivered macrosomic infants compared to non-diabetic pregnant women 35 years or less (p<0.001). Significantly more non-diabetic pregnant women who delivered macrosomic infants were multipara compared to controls (p<0.001). No significant statistical differences were detected in mode of delivery between cases and controls (p>0.05). The 5th minute Apgar scores in the non-diabetic macrosomic group was significantly lower than in controls (p<0.001). Non-diabetic macrosomic babies had significantly more birth injuries than controls (p=0.009). Risk of developing hypoglycaemia and hypocalcaemia were significantly higher in non-diabetic macrosomic babies compared to controls (p<0.05). Conclusion: In our study the risk factors for nondiabetic fetal macrosomia were advanced age pregnancy, multiparity and male sex.Öğe Dirençli epilepsi olgusunda mozaik ring kromozom 6 ve klinik önemi(2012) Ocak, Zeynep; Göksügür, Sevil Bilir; Kocaman, Ertuğrul MevlütEpilepsi, merkezi sinir sisteminde (MSS) bir grup nöronun ani, anormal, aşırı ve senkronize deşarjları sonucu ortaya çıkan nöbetlerle seyreden nörolojik bir hastalıktır (1). Epilepsili hastaların yaklaşık %40’ının etiolojisinde monojenik, kromozomal ve çok etmenli kalıtımlı genetik hastalıklar bulunmaktadır (2). Epilepsi ile birliktelik gösteren kromozomal bozuklukların çoğunda çok önemli dismorfik özellikler bulunmaktadır (3). Biz tedaviye dirençli epilepsi ile kliniğimize yönlendirilen periferik kandan kromozom analizi sonucu mos 47,XY,+r(6)[3]/ 46,XY, r(6)[40]/ 45,XY,-6[7] olarak bulunan yedi yaşındaki erkek hastayı sunduk. Bu olgu üzerinden epilepside klinik ve temel mekanizmaların anlaşılmasında sitogenetik tekniklerin kullanımı ve çok disiplinli çalışmanın önemini tartışmayı amaçladık.Öğe Dissolution of gastric bezoars using cola(Aves, 2014) Göksügür, Sevil Bilir; Karataş, Zehra; Bekdaş, Mervan; Dilek, MustafaÖğe Down sendromlu bir yenidoğanda geçici myeloproliferatif hastalık(2013) Demircioğlu, Fatih; Altunhan, Hüseyin; Bekdaş, Mervan; Göksügür, Sevil Bilir; Yeşiller, Erkan; Saraç, Esma Gökçen; Kısmet, ErolGeçici myeloproliferatif hastalık (GMPH), Trizomi 21 (Down Sendromu) tanısı ile izlenen infantların yaklaşık %10’unda ortaya çıkabilen, periferik kanda myeloid blastların artımı ile karakterize bir durumdur. GMPH, Down Sendromun’nun işaretlerini taşımayan mozaik trizomi 21 hastalarında da görülebilir. GMPH’lı infantlarda ilk 3 yılda akut m ega¬karyoblastik lösemi (AML -M7) gelişme riski yaklaşık % 30’dur. Biz burada GMPH gelişen Down Sendromlu bir vaka sunduk. Down sendromlu yenidoğanlarda hepasopslenom egali, lökositoz veya trombositopeni ve periferik kan yayma incelemeside myeloblast saptanması durumunda GMPH düşünülmesinin önemine vurgu yapmak istedik .Öğe Düşük doğum ağırlıklı bebeklerde morbidite ve mortaliteyi etkileyen faktörler(2013) Bekdaş, Mervan; Göksügür, Sevil Bilir; Küçükbayrak, Beyhan; Ekici, Mustafa AyhanAmaç: Hastanemizde doğan düşük doğum ağırlıklı bebeklerdeki kısa dönem morbidite ve mortalite sıklığını ve bunları etkileyen faktörleri incelemek. Yöntemler: 18 aylık dönem içinde hastanemizde doğan düşük doğum ağırlıklı 195 bebek ve aynı dönem içinde normal doğum ağırlıklı doğan 150 bebek kontrol grubu olarak seçildi. Bulgular: Söz konusu süre içinde hastanemizde doğan bebeklerin %4,4’ü (n=168) düşük doğum ağırlıklı, %0,7’si (n=27) çok düşük doğum ağırlıklı idi. Bu bebeklerde kontrol grubuna kıyasla çoğul gebelik ve asfiktik doğum anlamlı oranda yüksekti (sırasıyla p=0,029, p=0,011). Çok düşük doğum ağırlıklı bebeklerde asfiktik doğum (OR=14,2, 95% CI (6,6-30,7, p<0,001), yenidoğan yoğun bakım ünitesine yatırılma (OR=34,8, 95% CI (4,7-256,3, p<0,001) ve solunum güçlüğü sendromu tanısı alma (OR=11,5, 95% CI (4-33,5, p<0,001) oranları anlamlı oranda yüksekti. Bebeklerin tümünde geçici metabolik bozukluklar anlamlı oranda yüksek saptandı (p=0,045). Bebeklerin doğum kilosu ve gestasyonel yaşı düştüğü oranda fetal ve neonatal mortaliteleri artmaktadır (tümü için p<0,001). Sonuç: Bu çalışma düşük doğum ağırlıklı bebekleri etkileyen en önemli faktörün çoğul gebelik olduğunu gösterdi. Bebeklerin doğum kilosu ve gestasyonel yaşı, perinatal morbidite ve mortalite ile ters orantılı olarak ilişkili idiÖğe The effect of feto-maternal blood type incompatibility on development of gestational diabetes mellitus(Societa Editrice Universo, 2014) Kanat, Mustafa; Göksügür, Sevil Bilir; Özlü, Tülay; Tunçkale, Aydın; Öztürk, B.; Karagöz, YalçınObjective. To assess the relation between fetal and maternal blood type (ABO, Rh) incompatibility and development of gestational diabetes mellitus (GDM). Materials and Methods. A total of 500 pregnant women underwent diagnostic test for GDM by a 100-g oral glucose tolerance test (OGTT) after an 8 to 12-h overnight fast participated in this study. OGTT was performed between the 24-28 weeks of gestation, but participants who were at high risk for GDM were tested after the first prenatal visit. In the postpartum period, maternal and infant blood types were determined. Presence of GDM was evaluated in terms of matched and unmatched fetal and maternal ABO and Rh blood types separately. Results. GDM was detected in 235 participants. Unmatched ABO blood types between the mother-infant pairs were present in 44.7% (n=105) of GDM (+) and 35.8 % (n=95) of GDM (-) patients. Incompatible feto-maternal ABO blood type was positively correlated with development of GDM which was marginally significant. (p=0.045; R=1.2;95% CL; 1.004-1.48). However, Rh feto-maternal blood type incompatibility was not related with development of GDM. Conclusions. Feto-maternal ABO blood type incompatibility may be a weak risk factor for the development of GDM. © Società Editrice Universo (SEU).Öğe Factors affecting the levels of red cell distribution width(Verduci Publisher, 2015) Göksügür, Sevil Bilir; Demircioğlu, FatihDear Editor, We thank to the authors for their valuable comments about our study1. They emphasized that elevated red cell distribution width (RDW) helps to early diagnosis of nutritional deficiency of iron, folic acid and vitamin B12. Also they pointed to elevated RDW could be associated with sickle cell anemia, hemolytic anemia, chronic liver disease and myelodysplastic syndrome. Possible causes of high RDW levels can be determined by comparison with mean corpuscular volume (MCV). The MCV is the average amount of space occupied by each red blood cell. If both the RDW and MCV levels are increased, there are several possible causes such as liver disease, hemolytic anemia and vitamin B12 or folic acid deficiency. Another condition is the combination of high RDW levels with low MCV levels. This may be resulted from iron deficiency anemia or thalessemia intermedia. In our study, the patient groups did not have nutritional anemias according to their MCV levels were in normal range for their age groups (6 months up to 6 years old)2. Also, due to retrospective nature of our study, it is not possible to investigate ferritin, folic acid and vitamin B12 levels of the patients.Öğe H1N1 infection-related hemophagocytic lymphohistiocytosis in a child(Galenos Yayıncılık, 2013) Demircioğlu, Fatih; Kazancı, Elif; Genç, Dildar Bahar; Erdoğan, Hakan; Göksügür, Sevil Bilir; Bekdaş, MervanÖğe Halo phenomenon with an unusual involvement: Bilateral halo nipple(2010) Göksügür, Nadir; Şereflican, Betül; Göksügür, Sevil BilirA 15-year-old boy was seen for acne vulgaris and a 9-month history of 2 peripherally depigmented melanocytic nevi. On physical examination, a junctional melanocytic nevus was noted on the right cheek and a compound nevus on the abdomen with a surrounding zone of depigmentation (Figure). In addition to these nevi, we noticed that both of the nipples and areolae were white but were surrounded by normal areola remnant (Figure). There was no family history of vitiligo or other autoimmune disorders. He was otherwise healthyÖğe Harlequin Ichthyosis treated with acitretin(Galenos Yayıncılık, 2015) Dilek, Mustafa; Göksügür, Sevil Bilir; Akçabelen, Yunus Murat; Tuman, Bengü Altunay; Göksügür, Nadir; Bekdaş, Mervan; Erkoçoğlu, Mustafa; Demircioğlu, FatihHarlequin ichthyosis is a genodermatosis characterized by an extreme thickening of the fetal skin. It is the most severe form of autosomal recessive congenital ichthyosis. Massive, horny shell of dense scales and contraction abnormalities of the eyes, ears and mouth are the main characteristics of the affected newborns. Harlequin ichthyosis was uniformly fatal. Intense supportive care with appropriate topical treatment and systemic retinoid therapy in the neonatal period has changed the fate of patients. Here, we represent a Harlequin ichthyosis case which was successfully treated with acitretin.Öğe Hemofagositik lenfohistiositozda santral sinir sistemi komplikasyonları(2015) Bekdaş, Mervan; Göksügür, Sevil Bilir; Demircioğlu, FatihHemofagositik lenfohistiositoz, çok sayıda sistemi etkileyen, nadir görülen bir hastalıktır. Santral sinir sistemi tutulumu, prognozu etkilemesi ve ciddi sekel oluşturma riski nedeniyle çok önemlidir. Hemofagositik lenfohistiositozun santral sinir sistemi tutulumu ilişkili nörolojik bulgu ve komplikasyonların sıklıkları, özellikleri, morbidite ve mortaliteye etkisini irdeleyen yayın sayısı azdır. Bu yazıda, hemofagositik lenfohistiositozun santral sinir sistemi tutulumu ile ilişkili klinik tabloya dikkat çekmek istedikÖğe Hunting sarcoptes scabiei-dead or alive!(2011) Göksügür, Nadir; Göksügür, Sevil BilirA 13-year-old boy presented with a 3-week history of generalised pruritus, which worsened at night. Physical examination revealed small non-specifi c papules, vesicles, crusts, eczematisations and lichenifi cations, as well as excoriations from scratching. Diagnosis of scabies was confi rmed after identifi cation of a burrow between the patient’s fi ngers. The patient was successfully treated by application of 5% permethrin cream.Öğe Images in clinical medicine hand, foot, and mouth disease(2010) Göksügür, Nadir; Göksügür, Sevil BilirA 4-year-old boy presented with a 5-day history of mild fever and malaise and a 3-day history of a vesicular rash involving his hands (Panel A), feet (Panel B), tongue (Panel C), and buttocks. This clinical picture is highly characteristic of hand, foot, and mouth disease, a self-limiting viral disease that is usually caused by coxsackievirus A16 or enterovirus 71. Typical skin lesions are elliptical vesicles surrounded by an erythematous halo. The patient was treated supportively at home without medication. At follow-up 1 week later, his systemic symptoms had improved and the skin lesions were resolving.Öğe İnfantil hemanjiom ve oral propranolol tedavisi(2015) Dilek, Mustafa; Bekdaş, Mervan; Göksügür, Sevil Bilir; Demircioğlu, Fatih; Karataş, Zehra; Erkoçoğlu, Mustafaİnfantil hemanjiom bebeklik döneminin en sık görülen selim tümörüdür. Tedavi endikasyonları arasın - da; havayolu tıkanıklıkları, ülserasyon, enfeksiyon, görme bozukluğu, emme bozukluğu gibi fonksiyon kayıplarına yol açması durumları sayılabilir. İnfantil hemanjiomun tedavisinde kortikosteroidler uzun yıllardır ilk tercih olmakla beraber son yıllarda oral propranolol de kullanılmaya başlanmıştır. Yüzün sağ tarafında geniş hemanjiomu bulunan 3 aylık hastada, propranolol tedavisi ile belirgin iyileşme sağlanmış ve güncel tedavi ile ilgili çalışmalar tartışılmıştır.Öğe An interesting case of childhood brucellosis with unusual features(Sestre Milosrdnice Univ Hospital, 2015) Göksügür, Sevil Bilir; Bekdaş, Mervan; Gürel, Safiye; Taş, Tekin; Saraç, Esma Gökçen; Demircioğlu, Fatih; Kısmet, ErolBrucellosis is a zoonotic infection, which is still a major public health concern worldwide. Common clinical findings are usually nonspecific involving fever, arthralgia, myalgia, weakness and malaise. Since none of the symptoms of brucellosis is pathognomonic, it may have a similar course with various multisystemic diseases. In terms of focal involvement, sacroiliitis is the most common musculoskeletal manifestation in adult patients, while it is quite rare in pediatric patients. Blood culture is the gold standard in the diagnosis of brucellosis. In the absence of culture facilities, the diagnosis traditionally relies on serologic testing with a variety of agglutination tests such as the Rose Bengal test and the serum agglutination test. However, these agglutination tests are accompanied by frequent false negative results such as seen in prozone phenomenon, which may lead to diagnostic delays. In this article we present a rarely encountered pediatric brucellosis patient who had sacroiliitis-spondylitis, which are rarely reported in children, and exhibited prozone phenomenon in agglutination tests.