Arşiv logosu
  • English
  • Türkçe
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • English
  • Türkçe
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Bucak, Yasin Yücel" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 14 / 14
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Bilgisayar kullanıcılarında oküler yüzey hastalık indeksi ile kuru göz testleri ve demografik özellikler arasındaki ilişki
    (2014) Simavlı, Hüseyin; Önder, Halil İbrahim; Bucak, Yasin Yücel; Erdurmuş, Mesut; Güler, Emre; Hepşen, İbrahim Feyzi
    Amaç: Bu çalışmanın amacı; bilgisayar kullanıcılarında oküler yüzey hastalık indeksinin (OSDİ) değerlendirilmesi ve bu indeks ile kuru göz testleri ve demografik özellikler arasındaki ilişkisinin incelenmesidir. Gereç ve Yöntem: Bu prospektif çalışmaya; günlük yaşamının büyük bir kısmını bilgisayar karşısında geçiren, 20-40 yaş arası 178 birey dahil edilmiştir. Olguların tam bir oftalmolojik muayenelerinin yanı sıra bazal sekresyon testi, gözyaşı kırılma zamanı testi ve oküler yüzey boyanma paterni değerlendirilmiştir. Ayrıca tüm olgulara OSDİ anketi uygulanmıştır. Bulgular: Yaş ortalamaları 28,8±4,5 yıl olan 178 birey (101 kadın, 77 erkek) çalışmaya alındı. Ortalama bilgisayar başında kalma süresi 7,7±1,9 (5-14) saat/gün ve ortalama bilgisayar kullanım süresi 71,1±39,7 (4-204) aydı. Ortalama OSDİ skoru 44,1±24,7 (0-100) idi. OSDİ skoru ile sağ göz (p=0,005 r=-0,21) ve sol göz (p=0,003 r=-0,22) gözyaşı kırılma zamanı arasında anlamlı bir negatif korelasyon saptandı. OSDİ skoru ile kadın cinsiyet (p=0,014 r=0,18) ve günlük bilgisayar başında kalma süresi (p=0,008 r=0,2) arasında anlamlı bir pozitif korelasyon saptandı. Her iki gözün oküler yüzey boyanma paterni ile de OSDİ skoru arasında anlamlı bir pozitif korelasyon mevcuttu (sağ: p=0,03 r=0,16, sol: p=0,03 r=0,17). Yaş, sigara kullanımı, bilgisayarın türü, gözlük kullanımı, semptomların varlığı ve bazal sekresyon testi ile OSDİ skoru arasında herhangi bir ilişki saptanmadı. Sonuç: Uzun süre bilgisayar kullanımı, oküler yüzey problemlerine neden olmaktadır. Bu çalışmada; bilgisayar kullanıcılarında OSDİ ile gözyaşı kırılma zamanı, cinsiyet, günlük bilgisayar kullanım süresi ve oküler yüzey boyanma paterni arasında ilişki olduğu saptanmıştır. (Turk J Ophthalmol 2014; 44: 115-8)
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Deneysel kornea damarlanması modelinde Siklosporin A'nın etkinliğinin incelenmesi
    (Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi, 2012) Bucak, Yasin Yücel; Erdurmuş, Mesut
    AMAÇ: Bu çalışmada; topikal % 0,05 siklosporin A'nın immün aracılı deneysel kornea neovaskülarizasyonu üzerine olan inhibitör etkilerini saptamak ve siklosporin A ile topikal % 0,1 deksametazon ve topikal % 0,5 bevacizumabın etkinliğinin karşılaştırılması amaçlanmıştır.METOD: Sığır serum albümini kullanılarak 36 tavşanda immün aracılı kornea neovaskülarizasyonu oluşturuldu. Daha sonra, tavşanlar topikal tedaviye göre randomize olarak dört gruba ayrıldı. Grup I; % 0,05 siklosporin A, Grup II; 0,1 deksametazon, Grup III; % 0,5 bevacizumab ve Grup IV; izotonik tuz çözeltisi tedavilerini 14 gün boyunca aldı. Vaskülarizasyonla kaplanmış kornea yüzeyinin total kornea alanına oranı fotoğraflar üzerinden ölçüldü. Tavşanlar sakrifiye edildikten sonra korneaları eksize edildi. Parafine gömülen kesitler, hematoksilen-eozin ve terminal deoksinükleotid transferaz aracılı dUTP-biotin uç etiketleme yöntemi (TUNEL) ile boyandı. Kornea dokusunda vasküler endotel büyüme faktörü (VEGF) ve CD31 immunohistokimyasal boyamalarının yoğunluğu semikantitatif bir yöntemle hesaplandı. İnflamatuar yanıt, inflamatuar hücre infiltrasyon miktarına göre; yok (0), hafif (1), orta (2) ve şiddetli (3) olarak sınıflandırıldı.SONUÇ: Grup I, II, III ve IV'te ortalama kornea neovaskülarizasyonu alanı yüzdeleri sırasıyla % 24,4, % 5,9, % 37,1 ve % 44,1 idi. Topikal % 0,05 siklosporin A'nın inhibitör etkileri, topikal % 0,5 bevacizumab ve kontrol grubuna göre daha üstün bulundu (sırasıyla, p=0,03 and p=0,02). Topikal % 0,05 siklosporin A'nın kornea neovakülarizasyonunu inhibe edici etkisi, topikal % 0,1 deksametazona göre anlamlı olarak düşük bulundu (p<0.001). Apoptotik hücre yoğunluğu grup III (22,7 hücre/mm2) ve grup IV'de (21,7 hücre/mm2), grup I (10,6 hücre/mm2) ve grup II' ye (11 hücre/mm2) göre daha yüksek bulundu. Apoptotik hücre yoğunluğu açısından grup I ve grup II arasında anlamlı fark saptanmadı (p=0,7). İnflamasyon skoru, grup I ve grup III arasında anlamlı fark göstermemekteydi (p=0,13). En düşük inflamasyon skoru grup II'de idi.TARTIŞMA: Bu tavşan modelinde, topikal % 0,05 siklosporin A'nın immün aracılı kornea neovaskülarizasyonu üzerine inhibitör etkileri olduğu gösterilmiştir. Topikal % 0,05 siklopsorin A ile apoptoz inhibisyonu, topikal % 0,1 deksametazon ile karşılaştırılabilir düzeyde bulunmuştur.ANAHTAR KELİMELER: Arthus reaksiyonu, kornea neovaskülarizasyonu, siklosporin A.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    The effect of beta receptor blockade through propranolol on corneal neovascularization
    (Mary Ann Liebert, Inc, 2014) Simavlı, Hüseyin; Erdurmuş, Mesut; Terzi, Elçin Hakan; Bucak, Yasin Yücel; Önder, Halil İbrahim; Kükner, Ahmet Şahap
    Purpose: To evaluate the inhibitory effects of propranolol, a nonselective and lipophilic -adrenergic receptor blocker, on alkali-induced corneal neovascularization (NV). Methods: Corneal NV was induced in 24 eyes of 24 Wistar rats using NaOH. Following alkali burn, animals were randomized into 4 groups according to topical treatment. Group I received 0.9% NaCl, Group II received preservative-free dexamethasone sodium phosphate 1mg/mL, Group III received propranolol hydrochloride 1mg/mL, and Group IV received 0.5mg/mL propranolol hydrochloride drops twice a day for 7 days. The inhibitory effects of the drugs were compared as the percent areas of cornea covered by NV. Anti-vascular endothelial growth factor (VEGF) and anti-active caspase-3 immunostainings were also performed in corneal sections. Results: The median percent area of corneal NV was 59% (40.3-65.6) in Group I, 25.5% (20.9-43.4) in Group II, 68.9% (36.7-78.0) in Group III, and 50.4% (42.2-63.3) in Group IV. Group III and IV did not show any difference in comparison to Group I. Group II showed a statistically significant smaller area of corneal NV compared with Group I, III, and IV (P=0.004 for each comparison). Anti-VEGF immunostaining was significantly less in Group II compared with the other groups. Anti-active caspase-3 immunostaining was not different among the treatment groups. Conclusions: Topical propranolol 1 or 0.5mg/mL does not have a significant inhibitory effect on alkali-induced corneal NV in rats.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Geç başlangıçlı toksik anterior segment sendromu
    (2013) Erdurmuş, Mesut; Bucak, Yasin Yücel; Ulaş, Fatih; Çelebi, Serdal
    Seksen yaşında erkek hasta görmede azalma şikayeti ile kliniğimize başvurdu. Yapılan of- talmolojik muayenede bilateral kortikonükleer katarakt saptandı. Düzeltilmiş görme keskinli- ği sağ gözde 20/200 ve sol gözde 20/50 düzeyinde idi. Sağ göze komplikasyonsuz fakoemülsi- fikasyon ve göz içi lens implantasyonu yapıldı. Postoperatif 1. hafta kontrolünde görme kes- kinliği 20/20 idi. Bununla birlikte hastada miyopik kayma ve kapsüler blok sendromu saptan- dı. Nd:YAG laser ile ön kapsülotomiyi takiben hastada yoğun fibrinöz reaksiyon ve kornea ödemi gelişti. Hastanın görme keskinliği 20/60’a düştü. Yoğun topikal steroid tedavisi ile has- tanın klinik bulgularında hızlı bir iyileşme gözlendi. Bu olgu sunumunda, laser kapsülotomi sonrası toksik anterior segment sendromu geliştiğini düşündüğümüz bir olguyu ve tedavisini tartışmayı amaçladık.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Glokom olgularında moorfield regresyon
    (2012) Ulaş, Fatih; Bucak, Yasin Yücel; Balbaba, Mehmet; Erdurmuş, Metin; Çelebi, Serdal
    Amaç: Heidelberg retinal tomografi (HRT) 3 cihazında bulunan Moorfield regresyon analizi (MRA) ve glokom ihtimali skoru (GPS) yöntemlerinin duyarlılığını karşılaştırmak. Gereç ve Yöntem: Bu prospektif çalışmaya 115 orta derecede görme alanı kaybı olan primer açık açılı glokomu (PAAG) olan (56 erkek, 59 kadın) hasta dahil edildi. HRT 3 cihazından elde edilen MRA ve GPS sonuçları normal sınırlarda (WNL), sınırda (BL) ve normal sınırların dışında (ONL) olmak üzere üç kategoriye ayrılmaktadır. PAAG hastalarının MRA ve GPS sonuçlarının istatistiksel analizinde ki-kare testi ve Cramer’in V katsayısı kullanıldı. Ayrıca, MRA ve GPS sonuçları arasındaki uyumun değerlendirilmesi için kappa değeri hesaplandı. Bulgular: Hastaların yaş ortalaması 63,95±9,26 ve göz içi basıncı ortalaması 14,28±1,65 mmHg idi. HRT 3 cihazıyla ortalama çukurluk/disk oranı ve disk alanı büyüklüğü sırasıyla 0,49±0,14 (0,21-0,77) ve 2,01±0,25 mm2 (1,68-2,39) olarak ölçüldü. Global sektördeki MRA sonuçları 37 kişide (%32,2) WNL, 36 kişide (%31,3) BL ve 42 kişide (%36,5) ONL saptandı. Global sektördeki GPS sonuçları; 9 kişide (%7,8) WNL, 30 kişide (%26,1) BL ve 76 kişide (%66,1) ONL saptandı. Tüm sektörlerde MRA ve GPS sonuçları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark vardı (tüm sektörler için p değeri 0,01 veya altındaydı). Tüm sektörlerdeki MRA ve GPS duyarlılıkları sırasıyla %14-50 ve %66-73 aralığında değişmekteydi. Tüm sektörlerin kappa değeri 0,27’nin altındaydı. Sonuç: Çalışmamızda, orta derecede görme alanı kaybı olan PAAG hastalarında, glokom tanısı koymak için HRT 3 cihazı ile ölçülen GPS’nin duyarlılığı, MRA’nın duyarlılığından daha yüksek bulunmuştur
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Inhibitory effects of regorafenib, a multiple tyrosine kinase inhibitor, on corneal neovascularization
    (Ijo Press, 2014) Önder, Halil İbrahim; Erdurmuş, Mesut; Bucak, Yasin Yücel; Simavlı, Hüseyin; Oktay, Murat; Kükner, Ahmet Şahap
    AIM: To evaluate the inhibitory effects of regorafenib (BAY 73 -4506), a multikinase inhibitor, on corneal neovascularization (NV). METHODS: Thirty adult male Sprague -Dawley rats weighing 250-300 g, were used. Corneal NV was induced by NaOH in the left eyes of each rat. Following the establishment of alkali burn, the animals were randomized into five groups according to topical treatment. Group 1 (n= 6) received 0.9% NaCl, Group 2 (n = 6) received dimethyl sulfoxide, Group 3 (n = 6) received regorafenib 1 mg/mL, Group 4 (n=6) received bevacizumab 5 mg/mL and Group 5 (n= 6) received 0.1% dexamethasone phosphate. On the 7d, the corneal surface covered with neovascular vessels was measured on photographs as the percentage of the cornea's total area using computer -imaging analysis. The corneas obtained from rats were semiquantitatively evaluated for caspase 3 and vascular endothelial growth factor by immunostaining. RESULTS: A statistically significant difference in the percent area of corneal NV was found among the groups (P <0.001). Although the Group 5 had the smallest percent area of corneal NV, there was no difference among Groups 3, 4 and 5 (P >0.005). There was a statistically significant difference among the groups in apoptotic cell density (P=0.002). The staining intensity of vascular endothelial growth factor in the epithelial and endothelial layers of cornea was significantly different among the groups (P<0.05). The staining intensity of epithelial and endothelial vascular endothelial growth factor was significantly weaker in Groups 3, 4 and 5 than in Groups 1 and 2. " CONCLUSION: Topical administration of regorafenib 1 mg/mL is partly effective for preventing alkali induced corneal NV in rats.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Inhibitory effects of topical cyclosporine A 0.05 % on immune-mediated corneal neovascularization in rabbits
    (Springer, 2013) Bucak, Yasin Yücel; Erdurmuş, Mesut; Terzi, Elçin Hakan; Kükner, Aysel; Çelebi, Serdal
    We aimed to study the inhibitory effects of topical cyclosporine A (CsA) 0.05 % on immune-mediated corneal neovascularization, and to compare its efficacy with those of dexamethasone 0.1 % and bevacizumab 0.5 %. Immune-mediated corneal neovascularization was created in 36 right eyes of 36 rabbits. The rabbits were then randomized into four groups. Group I received CsA 0.05 %, Group II received dexamethasone 0.1 %, Group III received bevacizumab 0.5 %, and Group IV received isotonic saline twice a day for 14 days. The corneal surface covered with neovascular vessels was measured on the photographs. The rabbits were then sacrificed and the corneas excised. Paraffin-embedded sections were stained with hematoxylin-eosin and terminal deoxynucleotidyl transferase-mediated dUTP-biotin nick end labeling assay. The means of percent area of corneal neovascularization in Group I, II, III, and IV were 24.4 %, 5.9 %, 37.1 %, and 44.1 %, respectively. The inhibitory effect of CsA 0.05 % was found to be better than the effect found in the bevacizumab 0.5 % and control groups (p = 0.03 and p = 0.02, respectively). CsA 0.05 % was found to have significantly lesser inhibitory effects on corneal neovascularization than dexamethasone 0.1 % (p < 0.001). Apoptotic cell density was higher in Group III and Group IV than in Group I and Group II. There was no difference between Group I and Group II in terms of apoptotic cell density (p = 0.7). Topical CsA 0.05 % was shown to have an inhibitory effect on immune-mediated corneal neovascularization in rabbits.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Lens içi yabancı cisim ve yönetimi
    (2012) Soydan, Adem; Bucak, Yasin Yücel; Erdoğan, Selçuk; Doğan, Ümit; Erdurmuş, Mesut
    Kırk sekiz yaşında erkek hasta spiral ile metal keserken sol gözüne metal parçası geldiğini fark etmiş. Acil servise başvuran hastanın ilk muayenesinde sol gözde görme keskinliği 20/60 idi. Biomikroskopik muayenede sol kornea nazalinde parasantral alanda perforasyon hattı saptandı. Seidel testi negatif idi. Lens ön kapsülünün delinmiş olduğu ve yabancı cismin lens içine saplandığı görüldü. Arka kapsül intakt olarak izlendi. İlk 24 saatlik izlem sonucu inflamasyonun giderek artması ve lenste kesafet gelişmesi üzerine cerrahi planlandı. Yapılan yabancı cisim çıkarılması, lens aspirasyonu ve göz içi lens implantasyonu sonucu hastanın görmesi postoperatif 4. haftada 20/20 düzeyine ulaştı. Bu olgu sunumunda arka kapsülün sağlam kaldığı metalik lens içi yabancı cisim yaralanması olan hastanın tedavisi rapor edilmiştir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Oküloglandüler tularemi tanısı alan iki tularemi olgusu
    (2010) Bucak, Yasin Yücel; Kükner, Ahmet Şahap; Serin, Didem; Özmen, Sedat; Sırmatel, Fatma; Bal, Tayyibe
    Tularemi, Francisella tularensisin neden olduğu zoonotik bir hastalıktır. Bu yazıda kliniğimize preseptal selülit bulguları ile başvuran iki hastayı değerlendirdik. Olgu 1: Otuz iki yaşında bayan hasta bir hafta önce başlayan sağ periorbital şişlik, kızarıklık, preauriküler ve submandibuler bölgelerde şişlik şikayetleri ile başvurdu. Olgu 2; otuzbir yaşında erkek hasta on gün önce başlayan ateş, baş ağrısı, sol periorbital bölgede şişlik, kızarıklık ve preauriküler bölgede şişlik şikayetleri ile başvurdu. Hastalarda klinik ve laboratuvar incelemeleri sonucunda oküloglandüler tularemi tanısı konuldu. Preseptal selülit ve lenfadenopati ile başvuran ateşli hastalarda tularemi ayırıcı tanıda düşünülmeli ve özgül tanı testleri yapılmalıdır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Retina Ven Dal tıkanıklığına bağlı Maküla ödeminde Primer Intravitreal Bevakizumab enjeksiyonu
    (2011) Yalçın, Ahmet; Bucak, Yasin Yücel; Kükner, Ahmet Şahap; Serin, Didem; Özmen, Sedat
    Amaç: Retina ven dal tıkanıklığına (RVDT) bağlı maküla ödemi olan hastalarda primer tedavi olarak intravitreal bevakizumab (İVB) enjeksiyonunun etkinliğini değerlendirmek. Gereç ve Yöntem: RVDT’ye bağlı maküla ödemi olan 12 hastanın 12 gözü çalışmaya alındı. Hastaların hepsinde RVDT’ye bağlı makülada ödem, hemoraji ve görme keskinliğinde azalma mevcuttu. Daha önce herhangi bir tedavi almamış olan hastalar çalışmaya alındı. Enjeksiyon öncesi tüm hastalara fundus floresein anjiografi (FFA) çekildi. Tüm hastalara intravitreal 1,25mg/0,05ml bevakizumab enjeksiyonu yapıldı. Enjeksiyon öncesi ve sonrası görme keskinliği, fundus bulguları ve komplikasyonlar kaydedildi. Bulgular: Hastaların 8’i kadın, 4’ü erkekti. Yaş ortalamaları 59,4 yıl (22-76 yıl) idi. Tüm hastalara tek enjeksiyon yapıldı. RVDT gelişmesi ile IVB enjeksiyonu arasında geçen ortalama süre 23,9 gün (5 -75 gün) idi. Hastaların ortalama takip süresi 134,5 gün (16–570 gün) idi. Enjeksiyon öncesi ortalama görme keskinliği 0,9±0,4 ve enjeksiyon sonrası son takipte görme keskinliği 0,3 ± 0,3 LogMAR idi (p<0,002). Primer IVB enjeksiyonu sonrası tüm hastalarda maküla ödeminde azalma ve görme keskinliğinde artış tespit edildi.Çalışmaya dahil edilen üç olguda subkonjonktival kanama gelişirken hiçbir olguda daha önemli bir komplikasyon gelişmedi. Sonuç: RDVT’ye bağlı maküla ödeminde primer IVB enjeksiyonu etkili ve güvenilir bir tedavi seçeneği olabilir. Maküla ödemi, Görme keskinliği, Retina ven dal tıkanıklığı
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Retina ven dal tıkanıklığına bağlı maküla ödemindeprimer ıntra vitreal bevakizumab enjeksiyonu
    (2011) Yalçin, Ahmet; Bucak, Yasin Yücel; Kükner, Ahmet Şahap; Serin, Didem; Özmen, Sedat
    Amaç: Retina ven dal tıkanıklığına (RVDT) bağlı maküla ödemi olan hastalarda primer tedavi olarak intravitreal bevakizumab (İVB) enjeksiyonunun etkinliğini değerlendirmek. Gereç ve Yöntem: RVDT’ye bağlı maküla ödemi olan 12 hastanın 12 gözü çalışmaya alındı. Hastaların hepsinde RVDT’ye bağlı makülada ödem, hemoraji ve görme keskinliğinde azalma mevcuttu. Daha önce herhangi bir tedavi almamış olan hastalar çalışmaya alındı. Enjeksiyon öncesi tüm hastalara fundus floresein anjiografi (FFA) çekildi. Tüm hastalara intravitreal 1,25mg/0,05ml bevakizumab enjeksiyonu yapıldı. Enjeksiyon öncesi ve sonrası görme keskinliği, fundus bulguları ve komplikasyonlar kaydedildi. Bulgular: Hastaların 8’i kadın, 4’ü erkekti. Yaş ortalamaları 59,4 yıl (22-76 yıl) idi. Tüm hastalara tek enjeksiyon yapıldı. RVDT gelişmesi ile IVB enjeksiyonu arasında geçen ortalama süre 23,9 gün (5 -75 gün) idi. Hastaların ortalama takip süresi 134,5 gün (16–570 gün) idi. Enjeksiyon öncesi ortalama görme keskinliği 0,9±0,4 ve enjeksiyon sonrası son takipte görme keskinliği 0,3 ± 0,3 LogMAR idi (p<0,002). Primer IVB enjeksiyonu sonrası tüm hastalarda maküla ödeminde azalma ve görme keskinliğinde artış tespit edildi.Çalışmaya dahil edilen üç olguda subkonjonktival kanama gelişirken hiçbir olguda daha önemli bir komplikasyon gelişmedi. Sonuç: RDVT’ye bağlı maküla ödeminde primer IVB enjeksiyonu etkili ve güvenilir bir tedavi seçeneği olabilir.Maküla ödemi, Görme keskinliği, Retina ven dal tıkanıklığı
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Serum and aqueous xanthine oxidase levels, and mRNA expression in anterior lens epithelial cells in pseudoexfoliation
    (Springer, 2015) Simavlı, Hüseyin; Tosun, Mehmet; Bucak, Yasin Yücel; Erdurmuş, Mesut; Ocak, Zeynep
    The aim of this study was to determine serum and aqueous xanthine oxidase (XO) levels, and mRNA expression in anterior lens epithelial cells in pseudoexfoliation (PEX). In this prospective study, serum, aqueous and anterior lens capsules were taken from 21 patients with PEX and 23 normal subjects who had undergone routine cataract surgery. Serum and aqueous XO levels were analyzed using the colorimetric method. mRNA expression of XO in anterior lens epithelial cells was evaluated using reverse transcription polymerase chain reaction analysis. Serum XO levels (means +/- standard deviations) were 207.0 +/- 86.1 IU/mL and 240.6 +/- 114.1 IU/mL in the normal and PEX groups, respectively (p = 0.310). Aqueous XO levels (means +/- standard deviations) were 65.5 +/- 54.3 IU/mL in the normal group and 130.5 +/- 117.4 IU/mL in the PEX group (p = 0.028). There was a 2.9 fold decrease in mRNA expression in anterior lens epithelial cells of PEX, which is significantly lower than the normal group (p = 0.01). Higher aqueous XO levels lacking associated different serum XO suggests higher oxidative stress in the aqueous. Higher aqueous XO levels in PEX with decreased mRNA expression in anterior lens epithelial cells indicate possible overexpression of XO in other structures related to the aqueous.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Serum levels of omentin in pseudoexfoliation syndrome
    (Lippincott Williams & Wilkins, 2016) Bucak, Yasin Yücel; Tosun, Mehmet; Simavli, Hüseyin; Önder, Halil İbrahim; Erdurmuş, Mesut
    Purpose: Omentin, a member of the adipocytokines family, is derived from adipose tissue and a lower level of serum omentin is considered as a metabolic risk factor. The aim of the present study is to evaluate the serum levels of omentin in patients with pseudoexfoliation syndrome (PES). Materials and Methods: Patients without any systemic or ocular disease other than PES were included in the study. Age-matched and sex-matched healthy volunteers without PES were accepted as a control group. After detailed ophthalmologic examination, blood samples were obtained from a forearm vein. Serum levels of omentin were determined by the method of enzyme-linked immunosorbent assay. Results: The mean age of the PES group (12 females, 12 males, n = 24) was 75.2 +/- 8.4 years, and the control group (10 females, 10 males, n = 20) was 75 +/- 6.7 years. There was no difference between the groups in terms of age (P = 0.93) and sex (P = 0.9). The mean serum levels of omentin in the PES group were 801.5 +/- 317.1 ng/mL and in the control group were 1150.1 +/- 584.1 ng/mL. The mean serum omentin levels were significantly lower in patients with PES (P = 0.016). Conclusion: Lower levels of serum omentin in patients with PES compared with healthy subjects may support the theory of systemic nature of the disease.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Serum uric acid, alanine aminotransferase, hemoglobin and red blood cell count levels in pseudoexfoliation syndrome
    (Hindawi Ltd, 2015) Simavlı, Hüseyin; Bucak, Yasin Yücel; Tosun, Mehmet; Erdurmuş, Mesut
    Purpose. The pathogenesis of pseudoexfoliation (PEX), the most common cause of secondary glaucoma, has not been clearly identified, but there is increasing evidence that points out the role of oxidative stress. The aim of this study is to evaluate some of the most commonly used blood parameters, hemoglobin (Hb), red blood cell count (RBC), alanine aminotransferase (ALT), and uric acid (UA) levels, in subjects with PEX. Materials and Methods. This study is performed in a state hospital between November 2011 and December 2012. Retrospective chart review of subjects who underwent cataract surgery was performed. Thirty-one healthy subjects with PEX and 34 healthy subjects without PEX were evaluated. Hb, RBC, ALT, and UA levels were recorded. Student's t-test was used to compare the two groups. Results. The mean age was 73.6 +/- 14.1 years in PEX group and 70.1 +/- 12.7 in control group (p = 0.293). Hb, RBC, ALT, and UA levels did not show a statistically significant difference among PEX and control groups (p > 0.05 for all). Conclusion. Serum levels of Hb, RBC, ALT, and UA levels were similar in subjects with and without PEX. Further studies are needed to clarify the precise role of Hb, RBC, ALT, and UA in the pathogenesis of PEX.

| Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi | Kütüphane | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Kütüphanesi, Bolu, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim