Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 52
  • Öğe
    TÜRKİYE’DE AR&GE HARCAMALARI VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİ: FOURİER ADL EŞBÜTÜNLEŞME ANALİZİ
    (2021) Konat, Gökhan
    Ekonomik büyümenin altında yatan birçok faktör vardır. Bunlardan belki de en verimli olanı, ülkelerin araştırma ve geliştirme (Ar&Ge) harcamalarıdır. Dolayısı ile ekonomik büyümenin sürdürülmesinde Ar&Ge harcamalarının katkı sağlayıp sağlamadığı araştırmacıların ilgi odağı halindedir. Bu amaçla çalışmada Türkiye için 1996-2017 dönemlerini kapsayan Ar&Ge harcamaları ile ekonomik büyüme arasındaki ilişki araştırılmak istenmektedir. Sınaması gerçekleştirilen yıllık verilere Dünya Bankası resmi veri tabanından ulaşılmıştır. Bunun için yapısal değişimleri dikkate alan Fourier temelli testlerden faydalanılmıştır. Elde edilen bulgulara göre birinci dereceden durağan bulunan değişkenler için Banerjee vd. (2017) tarafından önerilen Fourier Otoregresif Gecikmesi Dağıtılmış (FADL) eşbütünleşme testi yapılmış ve serilerin uzun dönemde dengede olduğu bulunmuştur. Uzun dönemli katsayı tahmininde ise Ar&Ge değişkeninin ekonomik büyümeyi anlamlı ve pozitif etkilediği sonucuna varılmıştır. Bu sonuçlar Ar&Ge harcamalarının artmasının ekonomik büyümenin sürdürülmesine yol açabileceği anlamına gelmektedir.
  • Öğe
    CYPRUS QUESTION AND ITS INTERACTIONS WITH INTERNATIONAL SYSTEM
    (2020) Kasim, Kamer
    The Cyprus question is widely discussed in the diplomatic and academic circles since the Cold War era. During the Cold War years, the Cyprus question worried the Western Bloc due to the fact that the two NATO allies Turkey and Greece came face to face which may have been damaged the southern wing of NATO. In fact, the establishment of the Cyprus Republic with London and Zurich Treaties aimed to accomplish a solution different than Turkey’s division of Cyprus and Greece’s ENOSIS (Cyprus’s integration with Greece) plans. However, it did not work and the Republic of Cyprus de facto ended with Greek Cypriot’s attacked to the Turks in Christmas of 1963. After the Greece’s backed military coup in Cyprus and overthrown of Makarious, Turkey conducted Cyprus Peace Operation to save Turks in the island in 1974. Turkey used its rights given by the Guarantee Agreements. All negotiations for the solution of the Cyprus question failed. Greek Administration of Southern Cyprus’s application for the EU membership added the new parameter in the Cyprus issue. The Cyprus question continued in the post-Cold War era with the new parameters. The efforts to solve the question before the Cyprus’s membership of the EU failed with the rejection of the Annan Plan from the Greek side in the referendum. As a result the Greek Administration of the Southern Cyprus became EU member and the Cyprus question remains unsolved. The developments in the international system also altered the parameters of the Cyprus question. In this paper the Cyprus question will be analyzed in the light of international developments and the Cyprus question’s interactions with international system will be evaluated discussing possible scenarios in the issue.
  • Öğe
    THE EFFECT OF COUNTRIES’ DEMOCRACY LEVELS ON THE GLOBAL GENDER GAP: A STUDY ON OECD COUNTRIES
    (2021) Topuz, Senem Kurt
    The purpose of this study is to examine the effect of countries’ democracy levels on the global gender gap. In this context, the Democracy Index prepared by the Economist Intelligence Unit that assesses the quality of democracy in a country and the Global Gender Gap Index published by the World Economic Forum were used to study the given relation. Moreover, the Human Development Index and the Gross Domestic Product were added as independent variables in order to increase the explanatory power of the regression model that examines the effect of the Democracy Index on the Global Gender Gap Index. The sample of the study consists of the OECD countries and the panel data set obtained for these countries covering the years between 2006 and 2018 was tested by regression analysis. As a result, it is concluded that the Democracy Index affects the Global Gender Gap Index negatively while the Human Development Index and the Gross Domestic Product affect the Global Gender Gap Index positively.
  • Öğe
    THE ROLE OF KAZAKHSTAN IN THE ENERGY SECURITY OF CHINA
    (2021) Sağsen, Ilhan; Turan, Ishak
    This study aims to propose that how Kazakhstan plays a role in the context of China’s energy security and in which situations the existing problems such as Kazakhstan’s nationalization policy in the energy sector or the lack of mutual trust and rising interdependence in the direction of bilateral energy cooperation could be overcome and new opportunities could be provided. Although Kazakhstan has a very small import ratio in China’s energy supply, the reason why it attracts multi-faceted investments from China will be highlighted. This study firstly tries to clarify how China’s energy security problem has emerged, and in this direction, and what kind of approaches has been adopted in its foreign policy is probed. Later, these approaches are tested and evaluated in the case of Kazakhstan. It is concluded that on the one hand Kazakhstan is a reliable location in terms of energy security as there are less geopolitical risks when compared to high seas and narrow passages; and on the other hand, China is aware that it cannot benefit enough from the energy sources without first achieving economic stability in the country. In this regard, it is also revealed how non-energy investments in the context of Belt and Road Initiative have a direct relationship with the energy security policy of China.
  • Öğe
    İNOVASYONUN YENİ YÜZÜ: AÇIK YEŞİL İNOVASYON
    (2021) Yücel, Derya
    Bu makale, dünya çapında vaka çalışmaları ile açık ve yeşil inovasyon türleri arasındaki kavramsal bağlantıları detaylandırarak, yeşil inovasyon üzerine ülke çapında büyüyen literatüre katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Yeşil inovasyon başarısı için hem firmalar hem de politika yapıcılar, işletmenin dış bilgi kaynakları ve yenilikçi yeşil özellikler ile işbirliği yapma yeteneğini belirlerken, başarılı açık inovasyon için dış bilgi kaynaklarını iç kaynaklarla birlikte dikkate almak esastır. Yöntem vaka çalışması analizidir. Araştırılan on iki vaka, yeşil ve açık inovasyon türleri arasındaki benzerlikleri, farklılıkları ve ilişkileri ortaya koymakta ve açık-yeşil inovasyonla birlikte kullanımlarının başarısını açıklamaktadır. Çalışma, açık yeşil inovasyona duyulan ihtiyacın nedenleri ve önemi ile sona ermektedir.
  • Öğe
    EBEVEYNLERİN ÇEVRİM İÇİ RİSK VE ÇEVRİM İÇİ FAYDA ALGILARININ TEKRAR SATIN ALMA NİYETİNE ETKİSİ
    (2021) Umut, Meftune Özbakir; Karaca, Şükran
    Bu araştırma 0-15 yaş aralığında çocuğu olan ebeveynlerin çevrim içi risk ve çevrim içi fayda algılarının tekrar satın alma niyetine etkisini incelemek amacıyla yapılmıştır. Araştırma kapsamında 376 ebeveynden çevrim içi anket tekniği ile veriler toplanmıştır. Araştırma sonucunda, alışveriş süreci riskinin tekrar satın alma niyeti üzerinde negatif ve anlamlı, alışveriş süreci faydası ve kolaylık faydasının tekrar satın alma niyeti üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkisinin olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca çevrimiçi risk algısı cinsiyet, gelir ve eğitime, çevrimiçi fayda algısı eğitime ve tekrar satın alma niyeti de yaşa göre anlamlı farklılık göstermektedir.
  • Öğe
    ADJUSTMENT COSTS AND THE TRADE-OFF BETWEEN q AND LAGGED INVESTMENT EFFECTS
    (2021) Çobanoğlu, Cihan
    A dynamic investment model is estimated by system generalized method of moments using a panel data of Turkish firms quoted over the period 2004–2017. The sample is split using firm size and rate of investment criteria to classify firms according to how likely they face financing constraints and high adjustment costs. The q theory of investment is consistent with the data of large but low- investment firms in that q is the sufficient statistic for investment and the implied adjustment costs are of reasonable magnitude. The coefficient on q for these firms is 0.60 which is very large compared to previous studies possibly due to reducing measurement errors by using cash flow to instrument q. The sensitivity of investment to q reduces not only with financing constraints but also with high adjustment costs. There is a trade-off between q and lagged investment effects on investment. The more likely that a firm faces high adjustment costs, the more lagged investment becomes important for its current investment. However, the coefficient of lagged investment is not higher than 0.23 in any estimation suggesting that lagged investment is important only when the adjustment costs are very high.
  • Öğe
    BRICS Ülkelerinde Üretken Kapasiteler Bileşenlerinin İktisadi Büyümeye Etkisi: Panel Kantil Regresyon Analizi
    (2023) Ayyildiz, Fatih Volkan; Topcuoğlu, Abdullah
    Bu çalışmanın amacı BRICS ülkelerinde 2000-2018 döneminde üretken kapasiteler bileşenleri- iktisadi büyüme ilişkisini panel kantil regresyon analiziyle ölçmektir. Öncelikle panel kantil regresyon analizinin gerçekleştirilebilmesi için korelasyon testi, çoklu doğrusal bağlantı testi, normallik sınamaları ve Hausman testi uygulanmıştır. Değişkenlere ait farklı kantil bantlarında (10th-90th) uygulanan modellerde otokorelasyon ve değişen varyans sorunlarının olup olmadığının tespiti için otokorelasyon ve değişen varyans testleri uygulanmıştır. Modelde otokorelasyon ve değişen varyans sorunlarının olduğu tespit edilmiş, bu yüzden model 50th kantil aralığında ve %5 anlamlılık seviyesinde dirençli hatalarla tahmin edilmiştir. Modelin dirençli standart hatalarla %5 anlamlılık düzeyinde tahmin edilmesi sonucunda BRICS ülkelerinde 2000-2018 döneminde üretken kapasiteler endeksi bileşenlerinin iktisadi büyümeye etkileri şu şeklidedir; doğal sermayedeki %1’lik artışın iktisadi büyümeyi %0.06 oranında azalttığı; enerjideki %1’lik artışın iktisadi büyümeyi %0.13 oranında artırdığı; ulaşımdaki %1’lik bir artışın iktisadi büyümeyi %0.05 oranında artırdığı, bilgi ve iletişim teknolojisindeki %1’lik artışın iktisadi büyümeyi %0.12 oranında artırdığı, kurumlardaki %1’lik artışın iktisadi büyümeyi %0.07 oranında artırdığı, özel sektördeki %1’lik artışın iktisadi büyümeyi %0.02 oranında artırdığı; yapısal değişimdeki %1’lik artışın ise iktisadi büyümeyi %0.03 oranında azalttığı bulgularına ulaşılmıştır.
  • Öğe
    Stochastic Convergence Analysis in Per Capita Health Expenditures for OECD Countries: Wavelet Unit Root Test Approach
    (2024) Koncak, Ahmet; Konat, Gökhan; Tatar, Havanur Ergün
    Health is considered one of the essential factors in the growth and development of countries and the formation of human capital. Advances in the health sector have a positive effect on economic growth. With the development of technology and progress, it is evident that there have been severe increases in health expenditures in both developing and developed countries in recent years. Since investments in health expenditures contribute to the physical structure of the population, this situation brings with it an increase in productivity. For this reason, health expenditure convergence has recently become the focus of researchers in the economics literature. This study examined whether the per capita health expenditure of 21 OECD members converged to the OECD average. Stochastic convergence has been tested for the period 1975-2019 with the wavelet unit root test developed by Fan & Gencay (2010) as well as conventional unit root tests (ADF, PP and KPSS). When the wavelet unit root test results, which include both time and frequency domain information with better power characteristics than conventional tests, are examined, it is concluded that nine countries converge to the OECD average. Since health expenditures, which is one of the economic development indicators, are an essential factor for sustainable economic growth, it is an inevitable fact that if the convergence hypothesis of health expenditures is valid, it will positively affect economic growth.
  • Öğe
    Proaktif Başa Çıkma ve Bireysel Çift Yönlülük İlişkisinin Önemi: Yöneticiler Üzerinde Bir Araştırma
    (2022) Yücel, Derya
    Bu çalışmada yöneticilerin proaktif başa çıkma davranışı ve bireysel çift yönlülük algıları arasındaki ilişki incelenmektedir. Bu çerçevede yöneticilerin proaktif başa çıkma davranışı ve bireysel çift yönlülüğü arasındaki ilişki kısmi en küçük kareli yapısal eşitlik analizi yöntemi ile analiz edilmiştir. Araştırma kapsamında verilerin elde edilmesinde anket yönteminden yararlanılmış bu amaçla Marmara bölgesinde yer alan işletmelerdeki yöneticilerden oluşan 266 katılımcılı örnekleme ulaşılmıştır. Analiz sonucunda elde edilen bulgular yöneticilerde proaktif başa çıkma davranışının bireysel çift yönlülüğü doğrudan anlamlı ve pozitif yönde etkilediğini göstermektedir. Bulgular ayrıca değişkenler arasındaki ilişkinin yöneticilerin yaş, tecrübe, eğitim gibi demografik özellikleri ve firma büyüklüğü gibi şirket değişkenlerine göre farklılık göstermediğini ortaya koymaktadır.
  • Öğe
    Yerel Yönetim Spor Çalışanlarının Mobbing Algı Düzeylerinin Çatışma Yönetimi Stratejilerine Etkisi
    (2023) Çolakoğlu, Mesut; Üzüm, Hanifi
    Bu araştırma, yerel yönetimlerde çalışan personelin mobbing algı düzeyleri ile çatışma yönetimi stratejilerini belirlemek ve mobbing ile çatışma yönetimi stratejileri arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla yapılmıştır. Çalışma nicel araştırma modellerinden biri olan genel tarama yaklaşımı ve ilişkisel tarama modeli ile yapılmıştır. Araştırmanın çalışma evrenini Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Hizmetleri Dairesi Başkanlığın’da görev yapan 1075 personel oluşturmaktadır. Örneklem grubu ise; seçkisiz olmayan amaçsal örnekleme yöntemlerinden biri olan ölçüt örnekleme yöntemi ile seçilen 105 kadın, 156 erkek toplam 261 personelden oluşmuştur. Çalışmada veri toplama aracı olarak; “Olumsuz Davranışlar Ölçeği” ve “Çatışma Yönetimi Stratejileri Ölçeği” kullanılmıştır. Verilerin çözümlenmesinde parametrik hipotez testlerinden Pearson Korelasyon, T-testi, ANOVA ve Çoklu Doğrusal Regresyon Analizi kullanılmıştır. Sonuç olarak; Personel tarafından algılanan mobbing düzeylerinin ”orta düzeyin altında\" olduğu, Çatışma yönetimi stratejilerinde personelin en çok \"bütünleştirme\" stratejisini, en az \"kaçınma\" stratejisini tercih ettiği tespit edilmiştir. Personellerin yaş kriterleri ve yöneticilerinden aldıkları sosyal destek ile mobbing arasında negatif yönde düşük düzeyde ilişki olduğu, arkadaşlarından aldığı sosyal destek ve yaş kriterleri ile çatışma yönetimi stratejileri arasında ise pozitif yönde düşük düzeyde bir ilişki olduğu saptanmıştır. Mobbingin, çatışma yönetimi stratejilerini olumsuz ve anlamlı olarak yordadığı tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Türk Aile Hukukunda Ailenin Korunması
    (2023) Kiliç, Fethi; Kiliç, Ümmügülsüm
    İnsan neslinin devamı, mutlu, huzurlu ve başarılı insanların varlığı sevgi ateşi ile ısınan sadakat rüzgârları ile ferahlanan, birbirini her daim kucaklayan ailelerle mümkündür. Aile tüm hukuklarca kabul edilen toplumun temelidir. Devletler kendi geleceklerini garantilemek için ailenin önemini belirterek, aileyi koruyucu ve kollayıcı hükümler koymaktadır. Aile kavramı en geniş anlamıyla aynı soydan ortak kültürü olan sevgi ve dayanışmanın devam ettiği bireylerden oluşur. En dar anlamda ise evlenen eşlerden oluşan birlikteliği ifade eder ki, bu tutku ve coşkunun tavan yaptı, heyecanın doruk noktada olduğu ümit dolu, her türlü olumsuzluğu birlikte yok edeceklerine inanan huzur ve güvenin çevreye yansıtıldığı bir birlikteliktir. Bu birliktelik ve coşku ilk baştaki gibi kararlılıkta devam etmeli hedeflenen aileler, toplumlar, toplumlarla devletler, devletlerle tüm insanlık-tüm dünya mutlu ve huzurlu barış içinde olmalıdır. Beklenen bu olmakla beraber, bazen verilen sözler ve kararlaştırılan hedeflerde sapmalar olmakta var olan ailelerin ve yuvaların yıkılmaması, hataların telafisi için hukuk düzeni müdahale ederek problemleri çözmeye çalışıyor. Olur ya eşlerden biri verdiği söz ve üstlendiği yükümlülükleri yerine getirmezse; hukuk o eşe müeyyideler uygulamaktadır. Çalışmamızın amacı: değişen toplum yapısı içerisinde aile birliğinin korunmasına yönelik ulusal mevzuat içinde yer alan ailenin devamı ve birliğini sağlayan ve dağılmayı önleyici düzenlemelerin değerlendirilmesidir. Bu kapsamda çalışmamızda, aile birliğini sağlayıcı yasal düzenlemeler ve literatürden yararlanarak değerlendirmeler yapılmıştır.
  • Öğe
    Türkiye’de Kayıt Dışı Ekonomi Kaynaklı Vergi Kaybının Önlenmesi Açısından Bankacılık Sisteminin Değerlendirilmesi
    (2023) Şahin, Serdar
    Günümüz modern dünyasında sosyal refah devleti anlayışıyla çeşitlenen kamusal faaliyetler nedeniyle artan kamu harcama düzeyi kamu kesimi gelir ihtiyacını artırmış ve etkin vergileme önem kazanmıştır. Ülkemizde olduğu gibi ağırlıklı olarak beyana dayalı vergi sitemine sahip günümüz devletlerinde vergilemede etkinliğin sağlanmasını engelleyen en önemli unsur kayıt altına alınamayan ekonomik faaliyetlerdir. Kendilerine yüklenilen amaçları gerçekleştirme güdüsüyle hareket eden devletler bu kapsamda kayıt dışı ekonomi nedeniyle oluşan gelir kaybını önlemek amacıyla bir takım vergi güvenlik önlemlerini geliştirmektedirler. Vergi denetim elemanları her ne kadar özverili çalışsalar da mükellef sayısı ve denetim elemanı sayısı arasındaki orantısızlık ve ayrıca denetim elemanlarının iş yükleri dikkate alındığında emek yoğun gerçekleştirilen denetim faaliyetlerinin kayıt dışı ekonominin engellenmesinde yetersiz kalacağı aşikardır. Bu nedenle günümüz dünyasında vergi kayıp ve kaçağının önlenebilmesi için etkili bir denetim kadrosunun yanı sıra teknolojik gelişmelerden yararlanılması zorunlu hale gelmiştir. Ülkemizde vergiye tabi işlemlerin kayıt altına alınmasında teknolojik imkânların ve bankacılık sisteminin kullanılması son dönemlerde üzerinde önemle durulan bir konudur. Bu doğrultuda çalışmanın amacı; ülkemizde kayıt dışı ekonomik faaliyetlerin engellenmesine yönelik bankacılık temelli uygulamaların, kayıt dışı ekonomi nedeniyle oluşan vergi kaybının önlenmesinde etkisinin değerlendirilmesidir. Bu kapsamda çalışmada kayıt dışı ekonomi tanımlanmış ve ardından ülkemizde kayıt dışı ekonominin ortaya çıkardığı vergi kaybını önlemeye yönelik bankacılık sistemi temelli uygulamalar açıklanmıştır. Sonuç olarak; Türk vergi hukukunda yer alan bankacılık sistemi temelli vergi güvenlik önlemlerinin vergisel kayıt dışılığın önlenmesinde etkili olduğu ancak tek başına yeterli olmayıp teknoloji temelli etkin bir denetim sistemiyle desteklenmesi gerektiği kanaatine ulaşılmıştır.
  • Öğe
    COVID-19 Pandemi Sürecinin Lojistik Firmalarının Ekonomik Performanslarına Etkisinin CRITIC Tabanlı MAIRCA Yöntemiyle Değerlendirilmesi
    (2023) Eş, Abdulhamit; Kamaci, Tuğçe Betül
    Çalışmanın amacı, Borsa İstanbul’da lojistik sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin COVID-19 salgını öncesi ve COVID-19 salgını sürecindeki finansal performanslarını finansal oranlar bakımından karşılaştırarak değerlendirmektir. Kriterlerin önem ağırlıkları CRITIC yöntemi ile hesaplanmış, MAIRCA Yöntemiyle işletmeler finansal performanslarına göre değerlendirilmiştir. Değerlendirme aşamasında; ilk olarak lojistik sektöründe faaliyet gösteren bütün işletmelerin performansları yıllar bazında değerlendirilmiş ve birbirleriyle karşılaştırılarak sunulmuştur. İkinci olarak da her bir işletmenin yıllar içindeki finansal performansı ayrı ayrı değerlendirilerek COVID-19 sürecinin işletmelerin finansal performansına etkileri tartışılmıştır. CRITIC Yöntemi sonuçlarına göre; önem derecesi en yüksek olan kriter 2020 yılı haricindeki tüm yıllar için Özsermaye Devir Hızı, 2020 yılı için ise Alacak Devir Hızı olarak hesaplanmıştır. MAIRCA Yöntemiyle elde edilen finansal performans sıralamalarına göre de TLMAN kodlu işletmenin finansal performans sıralamasının tüm yıllar için 1. sırada yer aldığı sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca COVID-19 salgının Türk Hava Yolları, Pegasus Hava Taşımacılığı ve Do & Co Aktiengesellschaft firmalarının finansal performanslarını bu yıllarda olumsuz etkilerken, Türk Telekom, Turkcell, Reysaş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş ve GSD Denizcilik Gayrimenkul İnşaat Sanayi ve Ticaret firmalarının finansal performanslarını olumlu etkilemiştir.
  • Öğe
    MÜŞTERİ İLİŞKİLERİ YÖNETİMİNİN KARANLIK YÖNÜ: BANKACILIK SEKTÖRÜ ÜZERİNE AMPİRİK BİR ARAŞTIRMA1
    (2016) Çifci, Sertaç; Karsu, Süreyya; Velioğlu, Meltem Nurtaniş
    Müşteri ilişkileri yönetimi (MİY) bilgi teknolojilerini kullanarak müşterilerle uzun dönemli ilişki geliştirmeyi amaçlayan süreçtir. Pazarlama akademisyenleri ve uygulayıcılara açısından önemine karşın konunun karanlık yönünde pazarlama literatüründe bir boşluk vardır. Bu çalışmanın amacı iki yönlüdür; MİY'in karanlık yönünü ve etkisini ortaya koymak ve ilk kez Türkiye'de yapılan bir uygulama çalışması ile literatüre ve bankacılık sektöründe yer alan uygulamacılara yönelik farkındalık yaratabilmektir. Bu kapsamda karma araştırma yöntemi benimsenmiş ve Frow vd., (2011)'nin önerdiği üç temel başlıktan hareketle MİY'in karanlık yönü ve olumsuz sonuçları değerlendirilmiştir. Sonuç olarak MİY'in karanlık yönü ile müşteri tatmini arasında olumsuz bir ilişkinin olduğu tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Ar-Ge Giderleri Hisse Başına Kâr İlişkisi: Borsa İstanbul Örneği
    (2022) Ordu, Bülent; Yücel, Rahmi
    Bu çalışmanın amacı, Borsa İstanbul (BİST) imalat sektöründe 2009-2020 döneminde işlem gören firmaların Ar-Ge giderlerinin hisse başına kâra olan etkilerinin dinamik panel veri analizi yöntemi ile araştırılmasıdır. Firmaların nakit akımlarının devamlılığı için yeni ürünler ve süreçler geliştirilmesi ile bunların devamlılığının sağlanması amacıyla katlandıkları gider kalemlerinden oluşan araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) giderleri ile gelecek dönemlerde daha yüksek tutarda satış geliri ve kâr elde edilmesi amaçlanır. Bu çerçevede tasarlanan çalışmada Ar-Ge giderlerinin cari dönem ve beş yıla kadar gecikmeli etkilerinin firmaların hisse başına kâr değerini ne şekilde etkilediği araştırılmaktadır. Dinamik panel veri analizi yönteminin kullanıldığı çalışmada 2009 ile 2020 yılları arasındaki 12 yıllık dönemde yıl sonu verileri kullanılmış olup 80 firmaya ait verilerin analizi sonucunda, Ar-Ge giderlerinin satışlara oranındaki artışın firmaların hisse başına kârını artıran bir etkiye sahip olduğunu gözlenmiştir. Bulgular ayrıca hisse başına karlılığın bir dönem gecikmeli ilişkisinin varlığını ortaya koyarken, Ar-Ge giderlerinin gecikmeli etkilerinin varlığına rastlanmamıştır.
  • Öğe
    KAR MANİPÜLASYON UYGULAMALARININ ETİK BAKIMDAN KABUL EDİLEBİLİRLİĞİ: ÖĞRETİM ELEMANLARI ÖRNEĞİ1
    (2016) Özcan, Murat; Özer, Gökhan
    Bu çalışmanın hedefi, kar manipülasyonu uygulamalarının üniversitelerdeki işletme bölümlerinde görev yapan muhasebe ve finansman öğretim elemanları arasında etik olarak kabul edilebilirliğini ve etik yargıların çeşitli manipülasyon örnekleri karşısında değişip değişmediğini araştırmaktır. Bu araştırmayı gerçekleştirebilmek için, çeşitli devlet üniversitelerin işletme bölümlerinde görev yapan toplam 111 muhasebe ve finansman öğretim elemanına kar yönetimi senaryolarını içeren bir anket uygulanmıştır. Yapılan analiz sonuçları; öğretim elemanlarının etik yargılarının manipülasyonun kapsadığı döneme, manipülasyonun büyüklüğüne göre ve akademik unvanlar arasında farklılaşmadığını; buna karşın manipülasyonun türüne, yapılış amacına ve ait oldukları gruplar içinde ise önemli oranda farklılaştığını ortaya koymaktadır.
  • Öğe
    Çalışanların İş Doyum Düzeyi ile Kişisel Gelişim Yönelimleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi
    (2022) Mutlu, Hakan Tahiri; Durak, Ismail
    Bu araştırmada, iş doyumu boyutları ile kişisel gelişim yönelimi boyutlarının iş doyum düzeyleri için ayırt edici öğeler olup olmadığının diskriminant ve lojistik regresyon analizi ile belirlenmesi amaçlanmıştır. Ayrıca, iş doyum boyutları ile kişisel gelişim yönelimi boyutlarından hangilerinin iş doyum düzeyi için daha önemli olduğunun belirlenmesi hedeflenmiştir. Çalışmada; Minnesota İş Doyum Ölçeği ve Kişisel Gelişim Yönelimi Ölçeği’nden yararlanılarak hazırlanmış olan anket, Düzce’de yaşayan çalışanlara uygulanarak veriler elde edilmiştir. İş doyumu ve kişisel gelişime etki eden belli başlı faktörlerin neler olduğunu tespit etmek için verilere öncelikle faktör analizi uygulanmıştır. Daha sonra bu faktörlerden yararlanılarak, çok değişkenli istatistiksel tekniklerden diskriminant analizi ve lojistik regresyon yöntemleriyle veriler incelenmiştir. Araştırmanın bulguları çalışanların büyük bir kısmının yüksek iş doyumuna sahip olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca, iş doyum boyutlarından içsel doyumun, kişisel gelişim yönelimi boyutlarından ise planlı olma boyutunun iş doyumu için en ayırt edici öğe olduğu saptanmıştır. Bu sonuç ise, lojistik regresyon analiziyle desteklenmiştir. Elde edilen bulgular, çalışanların verimliliği artırmak için çalışanların iş doyum boyutlarından içsel doyumun ve kişisel gelişim yönelimi boyutlarından planlı olmanın önemini vurgulamaktadır. Bu çalışmanın, ilgili kurum ve kuruluşlara çalışanlarının iş doyumunu arttıracak öğeleri belirlemek için bir fikir vereceği beklenmektedir
  • Öğe
    DEMOKRATİK VE ÖZERK BİREYİN YETİŞMESİ: JEAN- JACQUES ROUSSEAU'NUN EMILE'İNDEN NELER ÖĞRENEBİLİRİZ?
    (2013) Tütüncü, Koray
    Bu makalede, günümüzde demokrasinin bir yönetim biçimi olarakyaygınlaşmasına rağmen demokratik canlılığın azalmasına ilişkin çelişkisorunlaştırılmaktadır. Demokrasilerin demokratik ve özerk bireylere ihtiyaçduyduğu iddia edilmektedir. Bu nedenle Jean-Jacques Rousseaunun Emile ya daEğitim Üzerine adlı eseri ele alınmaktadır. Rousseaunun Emilei, özgürlüğe veeşitliğe düşkün, başkaları üzerinde tahakküm kurmanın, tahakküm altına alınmakkadar kötü olduğunu bilen özerk bir bireydir. Bu nitelikleriyle tam da demokratiktoplumlara uygun bireylerin yetişme prensiplerini somutlaştırır. Rousseaununkamusal ve özeli birleştiren demokratik önerilerinin Emile üzerinden bir kezdaha gözden geçirilmesi, demokrasinin sağlam ve kalıcı olmasında elzemdir.
  • Öğe
    A Study on the Potential of Emotional Contagion to Predict Emotional States in Organizations
    (2024) Tutar, Hasan; Ay, Gamze
    During the interaction of the employees in the work environment, some emotional states may arise due to themselves and organizational psychology. These emotional states can start from any employee and spread throughout the organization. This situation, which is described as emotional contagion, affects employees' work and private lives, and the effect of emotional contagion directs organizational behavior over time. The primary purpose of this research is to determine the impact of emotional contagion on positive and negative emotional states in organizations, which are of great importance in managing organizational behavior. To determine the dynamic conditions of the employees, the research is designed according to the cross-sectional scanning design, one of the quantitative research designs. The study sample was determined according to the simple random sampling technique, one of the probability sampling techniques. Data were collected with the help of online survey scales. The partial least squares path analysis (PLS-SEM) method was used to analyze the research model. Analysis findings showed that emotional contagion affected positive mood and did not affect negative mood.