Resim Bölümü Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Deformation in the paintings of Francis Bacon and Willem de Kooning(Istanbul Kultur Univ, 2017) Akyürek, Melek; Beyoğlu, AylinThis study aims to analyze the paintings of two prominent artists, namely Francis Bacon, a British artist that was one of the most important figurative artists of the 20th century, and Willem de Kooning, the Dutch American artist who was one of the pioneers of Abstract Art and who left his mark on the 20th century, as regards the use of deformation. The concepts of image and deformation were defined prior to the analysis of the works of art. Following the analysis of the paintings by the two artists, the social, cultural, and artistic environment of the 20th century was described. The paintings of Bacon and Kooning bearing the traces of the 20th century were analyzed as regards their style and content using the descriptive research methodology. The scope of the research was kept limited to the works of art of Bacon and Kooning, and verbal and visual material such as relevant literature, books, articles, journals, dissertations, and papers were reviewed for the purposes of analysis, and the findings were presented in the conclusion.Öğe Texture-music interaction in sculpture work(Elsevier Science Bv, 2012) Demir, CananSculpture is the art of creating three dimensional forms by using various tools and conveying emotions and thoughts by means of the aesthetic values created in such way. The work of art that comes out in the end may be a form of art that shows abstract or solid features. Statues could be used to tell about persons and sometimes about emotions. The effect of a statue in telling about the emotions could convert into a description related to the language of the material used, and sometimes it is the texture of the form that strengthens this language of description. Each stage from clay kneading to the appearance of form is completed by sensing the various features of surface and texture by means of the sense of touching. This sensitivity that comes out with the use of sense of touching also shows itself through the appearance of the texture over the surface of the tool. The changes in the understandings of texture line depend on persons or their emotional conditions at that specific moment. The subject of this study is how does a soft tone or hard tone in a piece of music being listened to affects a three dimensional form being worked on. The problem of the research is what kind of a sense does the music or the sense of hearing contribute to the already changing nature of the texture that comes out by the use of sense of touching and seeing. 8 students in Visual Arts Education and there are two working group of this study. The students in Visual Arts Education listened to the "Carmina Burana - Fortuna" concerto by Carl Orff. Also, students were given artificial textures such as soft, sharp, wavy ones as well as the organic textures, and they were asked to use the ones which they have found to associate with the music they have listened to. The students in Visual Arts Education have created textures on three dimensional forms accompanied by the music during which the independent observants observed the application taking notes. The interview and observation notes were analyzed with the content analysis in the NVivo 8 package program, and the findings of the study were interpreted by matrix and models. (C) 2012 Published by Elsevier Ltd. Selection and/or peer review under responsibility of Prof. Ayse Cakir IlhanÖğe Renk teorilerine tarihsel bir bakış(2012) Per, MeralTarih boyunca uygarlıklar, renk teorilerini etraflarındaki dünyayı tanımlamak ve renkleri nasıl gördüğümüzü anlamak için iliştirmişlerdir. Ancak, ilk kez Aristoteles'in fikirleri renk teorisyenleri arasında daha çok dikkati çekmiş ve kendisinden son-ki teorileri de etkilemiştir. Renk biliminin asıl temelleri, 17. yüzyılda Isaac Newton'un cam prizma deneyleriyle atılmıştır, i. yüzyılda J. C. Le Blon, Moses Harris ve Johann Heinrich Lambert'in; 19. yüzyılda Johann Wolfgang von Goethe, Philipp tto Runge, Johannes İtten, Michel-Eugene Chevreul, Ogden Rood, Thomas Young, Herman von Helmholtz ve James Clerk laxwell'in; 20. yüzyılda ise Edwald Hering, Edwin H. Land, Manfred Richter, Albert Munsell, Wilhelm Ostwald ve Josef Ibers'in renk teorileri hakkındaki çalışmaları sanat akımları ve ressamların renk kullanımları üzerinde önemli farklılıklar yaratmıştır. Bunun yanında, bu çalışmalar, fotoğraf, grafik, tekstil, seramik gibi renkle ilişkili birçok sanatsal ve endüstriyel anı da derinden etkilemiştir. Belgesel tarama' yönteminin kullanıldığı bu makale, renk teorilerinin başlangıçtan günümüze kadarki süreçte nasıl geliştiği )rusunu yanıtlamayı amaçlamaktadır.Öğe Çağdaş Türk resim sanatında Anadolu insanı yorumları: Neşet Günal örneği(2018) Akyürek, MelekÇağdaş Türk Resim Sanatında önemli bir yere sahip Neşet Günal’ın resimlerindeki Anadolu insanı yorumunun incelenmesi araştırmanın temel amacını oluşturmaktadır. Araştırmada, ulusal ve uluslararası düzeyde yazılı ve görsel kaynaklar incelenerek literatür taraması yapılmış ve betimsel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın ilk bölümü Türk Resim Sanatı Tarihi hakkında bilgi verirken, ardından Neşet Günal’ın sanat anlayışı ve sanatçının Çağdaş Türk Resim Sanatındaki yeri anlatılmaya çalışılmıştır. Araştırma, konu açısından Çağdaş Türk Resim Sanatı ve sanatçı Neşet Günal ile sınırlandırılmıştır. Araştırmanın sonucu olarak: sanatçı çalışmalarını, toprakla uğraşan kırsal kesim insanını, kırsal kesim aile yapısını ve yine kırsal kesim objelerini (korkuluk, tarım aletleri vb.) kullanarak kendine özgü soyutlama ve biçim bozmacı üslubuyla üretmiştir, denilebilir. Bu üretim sürecinde toplumsal gerçekçi tarzdan sapmadığını da söylemek gerekir. Sanatçı, doğduğu ve yetiştiği coğrafyadaki Anadolu insanını ele alırken güçlü desen anlayışıyla yola çıkmıştır. Günal, duyarlı ve anlatımcı tarzda eserler üretirken sembollerden de yararlanmıştır. Günal biçim dilinde; abartılı iri elleri, ayakları, gözleri yorumlayarak bunları yalın bir üslupla, vurgulamak istediği konuya uygun olarak kullanmıştır. Anlatımcı bir tarzda eserler üreten, deseni resmin kurucu öğesi olarak kullanan sanatçı, rengi yardımcı öğe olarak ele almaktadır. Eserlerinde az nesne kullanarak, eşyadan mahrumiyet, yoksulluk ve yoksunluğa dramatik bir göndermeler de yapmıştır. Araştırmanın ayrıca, sanat eseri inceleme konusunda sanat eğitimi alan öğrencilere ve eğitimcilere katkı sağlayacağı düşünülmektedir.Öğe Francis Bacon ve Willem de Kooning’in resimlerinde imge bozumu(2017) Akyürek, Melek; Beyoğlu, AylinBu araştırmada, 20. yüzyılın en önemli figüratif sanatçılarından İngiliz sanatçı Francis Bacon ve yine 20. yüzyıla damgasını vurmuş Soyut Resmin öncülerinden Alman asıllı Amerikan sanatçı Willem de Kooning'in eserlerinde imge bozumunu eserler bazında incelenmesi amaçlanmıştır. Sanatçıların eserlerinde imge bozumuna geçmeden önce eserlerin incelenmesi açısından önem taşıyan imge ve imge bozumunun anlamına yer verilmiştir. Araştırmada daha sonra sanatçıların yaşadıkları 20. yüzyılın toplumsal kültürel sanatsal ortamı irdelenmiştir. Bacon ve de Kooning'in çalışmalarında yaşadığı dönemin izlerinin taşıyan eserlerinde biçim ve içerik bağlamlarında çözümlenmiş ve araştırmada betimsel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Araştırma, Bacon ve de Kooning'in eserleri ile sınırlandırılmıştır. Araştırmada, Bacon ve de Kooning'in eserleri incelenirken literatür araştırmasına başvurulmuş kitap, makale, dergi, tez, bildiri gibi sözel ve görsel materyaller taranmıştır. Yapılan araştırma doğrultusunda elde edilen verilerle sonuç bölümü oluşturulmuştur.Öğe Osmanlı minyatür sanatı(2015) Bozdoğan, NaciyeBu çalışmada F. Banu Mahir’in Osmanlı Minyatür Sanatı isimli eseri tanıtılmaya çalışılmıştır. Eserde Osmanlı minyatür sanatı hakkında günümüze kadar yapılan araştırmaların değerlendirilmesi, Osmanlı minyatürlerinin üslupsal gelişimi, türleri, ikonografyası ve minyatür sanatına yön veren önemli minyatür sanatçıları hakkında bilgi verilmiştir. F. Banu Mahir’in bu konuya yaptığı katkılar üzerinde durulmuş, araştırmanın tarihe, sanata ve sanat tarihine sunduğu katkılar belirtilmiştir.Öğe The monumental trees of Turkey 17. Hacı Kazım' ın meşe(2001) Özden, ErolÖğe Resim sanatında gölge(2017) Giderer, BirsenBu makalede, gölgenin farklı dönemlerde yapılmış resimlerde anlamsal ve biçimsel olarak nasıl kullanıldığı anlatılmaktadır. Yabanıl insanların resimleri doğa bilgisine paralellik taşımaktadır. Kültürel olarak gölge hakkında masalsı bir söylem oluşmuştur. Yabanıl insanda ruh ve gölgenin birbirine karıştığı söylenir ve gölge bedenin canlı bir parçasıdır. Mağara resimlerinde gölgeden bir kontur çizim aracı olarak yararlanılmıştır. Nesnenin ve gölgesinin gerçekçi, bakış odaklı çizimi perspektifin keşfedilmesiyle mümkün olmuştur. Gölge, resimlerde, filmlerde ve edebi eserlerde tekinsiz ve korkutucu duyguları ifade eder. Batı Resmi Rönesans'dan itibaren gölgeyi bir gerçeklik simgesi olarak kullanır. Retinal ve mimetik sanat anlayışında gölge nesneye üç boyut yanılsaması katan bir unsurdur. Gölge, ressamların kişiliğinin negatif yanlarını gösteren psikolojik bir araç, yaşamın dertlerini betimleyen bir gösterge olarak da resimlerde kullanılmıştır. Modernizm, gözün değil bilginin gerçeğini ararken resimlerdeki gölgeler akıl gözüyle resmedilir. Postmodernizm, gölgenin resimde kavramsallaştığı, geçmişten gelen anlamlarından koparıldığı hatta içinin boşaltıldığı bir zamandırÖğe Mozart'ın "Sihirli Flüt" operasının Maxslevogt'un sketchlerinde görselleşen hikâyesi(2016) Şahindokuyucu, Melek'Sihirli Flüt' Mozart'ın son operasıdır. Bazı yazılı kaynaklarda, bu operanın kahramanlarının farklı karakterlerinin Mozart'ın kişiliğinde toplandığı da rivayet edilir. 'Sihirli Flüt' operasında, sevgi, intikam, hırs, özgürlük, dayanma gücü gibi insana dair duyguların her biri ayrı karakterle canlandırılmıştır. Böylesi farklı insan duygularının coşkusu içinde betimlenen bu operanın kahramanları ve genel sanat konseptinin görselliği o dönemde yaşayan ressamları da etkilemiştir. Bu kulağa ve göze hitap eden görsel şölen Alman ressam ve grafik sanatçısı Max Slevogt'un sketch'lerinde bazen Mozart'ın 'Sihirli Flüt'ünün ' notalarıyla grafik tatla resimlendirilmiş, bazen de (Kuş Adam) Papageno'nun flüt çalarken ki haliyle renkli resimlerine konu olmuştur. ' Sihirli Flüt 'ün metin yazarı Schikaneder, cümleleriyle oluştururken operayı, Mozart'ın notaları kulaklarda seslerle vals yapmış. Ve Mozart'ın müziği kadar notaları da yazı olarak onu etkilemiştir. Başlı başına bir sanat olarak gördüğü "Sihirli Flüt" partisyonlarını kendi deyişiyle, soyut bir sanat olan müziğin yaratıcısının eliyle maddesellik kazanmasının öykülerini 'Sihirli Flüt' gravürlerinde hikayeleştiriyor Max Slevogt.Öğe Üstün yetenekli bireylerin görsel yeti ve farkındalığı(2015) Uçar, AlpaslanÜstün yetenekli bireylerin fark edilmesi en az onlara sunulacak ortam ve çevre kadar önemlidir. Ülkemizde üstün zekâlı ve yetenekli çocuklara yönelik fakülte kapsamında hizmet veren ilk kurum; İstanbul Üniversitesi Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi'dir. Bu eğitimin ancak 2002 yılında hizmet vermesi bu konunun ne denli önemli olduğunu ortaya çıkarmaktadır (Davaslıgil, 2012). Ülkemizde Güzel Sanatlar Liseleri, Güzel Sanatlar Fakülteleri, özel yetenek okulları ve enstitüleri üstün yetenekli bireylere hizmet veren kurumlardır. Ancak üstün yetenek ve zekâya sahip bireylere yönelik eğitimin özellikle okulöncesi dönemden başlayarak profesyonel eğitmenler tarafından verilmesi ve bu bireylerin keşfedilmeleri gerekmektedir. Ayrıca doğru, çağdaş ortamlar sağlanarak bu bireylerin yaratıcı, araştırıcı, sorgulayıcı yönleri ortaya çıkarılmalıdır. Bu yaklaşımla üstün yeteneklilerin özellikleri ve farklılıklarının dikkate alınması, ayrıca öznel becerilerinin açığa çıkarılması gerekmektedir. Çünkü yetenek sadece genetik faktörlerle değil, aynı zamanda çevresel faktörle de gelişen bir durumdur (Özsoy, 2003). Üstün yetenekli bireylerin farkındalığı, sadece kendilerini keşfetme, yapılandırma ve sosyal olmalarına olanak sağlamaz; aynı zamanda topluma kazandırılmaları, topluma hizmet ve önderlik etmelerine de olanak sağlar. Bu perspektifle, ülkenin kalkınması ve çağdaş eğitim sistemiyle de paralellik taşıyacaktırÖğe Sanat eğitiminde müzelerin eğitimsel rolleri ve işlevleri(2014) Uçar, AlpaslanSanat eğitimi sadece okullarda değil, hayatın içinde gelişir ve anlam kazanır. Buna olanak sağlayan en verimli ve zengin mekânlar ise müzelerdir. Eğitim odaklı müze ziyaretleri sırasında özellikle çocukların aktif olarak sanat nesnelerini tanımaları ve müzedeki aktivitelere katılımlarına olanak sağlanmasıyla daha önce çevresinden edindiği deneyimleri harmanlayarak, vizyonlarını zenginleştirebilir ve içselleştirebilirler. Müzeler; ziyaretçilerin bedensel, duyuşsal, zihinsel, görsel ve sosyal etkileşimleri bire bir paylaşabilecekleri ideal bir ortam da sunar. Algının en üst düzeyde yaşandığı bu mekânlarda; eğitsel, kültürel, tarihsel seçeneklerle; ziyaretçiler ve özellikle çocuklar bilgilerini pekiştirebilir ve yaşayarak öğrenme fırsatını yakalayabilirler. Bu öznel deneyim, müze ziyaretçilerinin eşsiz birer birey olduklarını hatırlatan, pekiştiren, özgüvenin gelişimiyle paralellik gösteren önemli bir unsuru oluşturur. Pek çok kültürün bizzat öğrenildiği müzelerde, çağdaş eğitim ve öğretim metotlarıyla da karşılaşan ziyaretçiler, yenilikleri kolayca takip ederlerken, kültürlerin aktarılması ve öğrenilmesinde müzelerin rolleri ve işlevleri hayati değer taşımaktadır.Öğe Braunschweig Güzel Sanatlar Üniversitesi örneğinde Almanya'da sanat eğitiminin incelenmesi(2010) Alagöz, MuhammetBu araştırma 1963 yılında Almanya Aşağı Saksonya Eyaleti Braunschweig kentinde kurulan Braunschweig Güzel Sanatlar Üniversitesini (Hochschule für Bildende Künste HBK) ve buradaki sanat eğitimini incelemektedir. Araştırmanın amacı ülkemizde özellikle son yıllarda açılan yeni üniversitelerle yaygınlaşan ve önem kazanan sanat eğitimi ile ilgili düşünce ve çalışmalara katkıda bulunmaktır. Bununla birlikte bu araştırma Almanya'da Berlin, Münih, Dresden gibi köklü sanat geçmişi olan kentlerin akademileri arasından sıyrılarak 47 yıl gibi kısa bir zamanda büyüyen ve Almanya'nın ikinci büyük Güzel Sanatlar Üniversitesi hâline gelen bir eğitim kurumunun gelişim öyküsünü ve yapılanmasını irdelemektedir. Araştırma boyunca biçimsel olarak diploma süreci ve önemli tarihlere bakılmanın yanı sıra öğrenimin yapılandırılması, sınavlar, teknik atölyeler gibi üst başlıklar altında da incelenmiştir. İçerik olarak ise kurumun amaçlan ve ders üniteleri başlıklarına bakılmıştır.Öğe Çocukları ile misafir isçi kadın resminin incelenmesi(2009) Alagöz, MuhammetBu araştırma, yapılısından 26 yıl sonra “Çocuklarıyla Misafir İsçi Kadın” resminin, resmi yapan sanatçının kendisi tarafından incelenmesini içermektedir. Araştırmanın amacı incelenen resimde kullanılan motiflerle neden ve nasıl yapıldıgını, resimle nelerin anlatılmak istendiğini göstermektir. Resim biçim ve içerik ayrıntısında ele alınıp incelenmiştir. Biçimsel olarak resimdeki figür ve nesneler expresif dışavurumcu anlamda betimlenmiş ve kompozisyon öge ve ilkeleri irdelenmistir. İçerik olarak da normal bir isçi kadının portresinin yapılmasının ötesinde, Almanya tarafından uzun yıllar yabancı isçi kavramı yumuşatılarak “misafir isçi” diye adlandırılıp ona göre resmi bir statü kazandırılan Almanya’daki Türk isçileri konu edilmistir. Dıs göçle birlikte öne çıkan kimlik sorgulamalarına dikkat çekilmiştir Ayrıca; sanat eserinin bir kültür ürünü olarak toplumsal belleğin oluşması ve zenginleşmesine olan katkısına da atıfta bulunulmuştur. Resimde evpresif dışavurumcu gerçekçi bir dil kullanıldığı için bu araştırmada, resim sanatında gerçekçilik-realizm ve özellikle de sanatçının yasayıp etkilendiği Alman Realizmi ile ilgi kurularak irdelenmiştir.