Gazetecilik Bölümü Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 21
  • Öğe
    Türkiye’de Soğuk Savaş Dönemi’nde kitlesel linç girişimleri: 1968 Konya olayları örneği
    (Hacettepe University, 2023) Selçuk, Ekin Kadir
    The rising politicization in Turkey in the 1960s brought along with it acts of political violence. Viokent acts increased even more in tje 1970s. Hundreds of people died as a result of these actions. The most destructive of these acts of violence are mass lynchings. The acts of lynching not only cause loss of life and property, but also increase the sense of separation in the places where the lynching took place and in the whole society. In that case, questions such as who organized these lynchings, how those who participated in the lynching defended themselves, and what attitude did the public authority take in the face of the lynching are waiting to be answered. In this study, the Konya incidents, which were one of the most prominent lynching attempts in the 1960s, were discussed. The events in Konya were brought under the spotlight through national and local newspapers, parliamentary meetings. It was observed that almost all the actors of the Turkish right had a share in the occurrence of the Konya events, and they presented these actions as a national reflex against the leftists who were foreign to the society and wanted to confuse the society. The lynching activists, who emphasized that they were provoked, on the one hand, tried to hide their actions due to the criminal acts that took place in the incidents, and on the other hand, they did not hesitate to defend the rightness of their actions in order to come to the fore both in the power struggles against the left and among themselves. Public authorities did not adopt a homogeneous stance in their response to the lynching act. While the centre-right AP government adopted a relatively tolerant attitude towards the lynching, the reaction of the bureaucracy and the judiciary was more harsh. After all, the analysis of the Konya events will help us to understand the dynamics of mass lynching attempts, which will be experienced many times over in Turkey.
  • Öğe
    A field study on determining the social media addiction levels of academicians: Validity and reliability study
    (Duzce Univ, Fac Medicine, 2022) Mutlu, Hakan Tahiri; Nazlı, Rengim Sine; Sarı, Gülşah
    Objective: The main purpose of this research was to find out the social media addiction levels of academicians and to reveal whether the scale used is a valid and reliable scale. In addition, it is another aim of the study to determine which variables differ in terms of social media addictions of academics whose social media addiction levels are determined. Methods: A total of 430 academicians, 199 of whom were females and 231 males, participated in this study. The validity and reliability of the scale were tested by performing exploratory and confirmatory factor analyzes and reliability analyzes on the data collected from the academicians reached by the online survey method. Then, the differences of the factors, whose validity and reliability were ensured by using parametric techniques, according to demographic variables were examined. Results: The exploratory factor analysis done on the data collected from academicians reached by online survey method, showed that the scale had four sub-factors called Virtual Tolerance (Slacking), Virtual Interaction, Virtual Communication, and Emotional State. Obtained subfactors were subjected to confirmatory factor analysis and it was seen that the fit indices gave good results. Since the Cronbach's alpha value, which was used to measure the reliability of the scale, was also high, the scale used to measure the social media addiction levels of academicians was found to be valid and reliable. The differences of the factors that were found to be valid and reliable according to demographic variables were examined. Conclusions: The result of the analysis demonstrated that addiction levels of single academicians were more than that of the married academicians; young or old academicians' social media addiction levels were more than that of middle-aged academicians. Clearly, this study revealed that as the academic title increases, social media addiction levels of academicians decreases.
  • Öğe
    The spread of COVID-19 virus through population density and wind in Turkey cities
    (Elsevier, 2021) Coşkun, Hamit; Yıldırım, Nazmiye; Gündüz, Samettin
    Beyond the contact and respiratory transmission of the COVID-19 virus, it has recently been reported in the literature that humidity, temperature, and air pollution may be effective in spreading the virus. However, taking the measurements regionally suspects the accuracy or validity of the data. In this research, climate values (temperature, humidity, number of sunny days, wind intensity) of 81 provinces in Turkey were collected in March 2020. Also, the population, population density of the provinces, and average air pollution data were taken. The findings of the study showed that population density and wind were effective in spreading the virus and both factors explained for 94% of the variance in virus spreading. Air temperature, humidity, the number of sunny days, and air pollution did not affect the number of cases. Besides, population density mediated the effect of wind speed (9%) on the number of COVID-19 cases. The finding that COVID-19 virus, invisible in the air, spreads more in windy weather indicates that the virus in the air is one threatening factor for humans with the wind speed that increases air circulation. (C) 2020 Elsevier B.V. All rights reserved.
  • Öğe
    Kitle iletişim araçlarının çocukların algısına etkisi: 15 Temmuz örneği
    (2019) Nazlı, Rengim Sine; Sarı, Gülşah
    Çocuklar gerek kitle iletişim araçları gerekse sosyal çevrelerinden çeşitli mesajlara maruz kalmaktadır. Çocukların dünyayı algılayış şekilleri de aldıkları bu mesajlarla belirlenmektedir. Bu çalışmada, çocukların 15 Temmuz 2016’da yaşanan darbe girişiminden gerek kitle iletişim araçları gerekse sosyal çevreleri aracılığıyla zihinlerinde nasıl bir algı oluştuğunu tespit etmek adına İstanbul ve Trabzon illerinde yaşayan, 3. ve 4. sınıfta okuyan 351 öğrenciye 15 Temmuz konulu resimler çizdirilmiştir. Yapılan resimler incelenerek “çatışmaya karşı koyan halk”, “saldırıya uğrayan halk”, “milli birlik ve beraberlik”, “simge noktaları”, “kutlama, zafer” ve “dini öğeler” şeklinde altı başlık altında kategorilendirilmiştir. Elde edilen resimler sonucunda çocukların kitle iletişim araçları ve sosyal çevrelerinden algıladıklarını çizdikleri resimlerle açığa çıkardıkları tespit edilirken, çocukların 15 Temmuz’u milli birlik ve beraberlik, bayrak, tank, kahramanlık gibi temalarla resmettiği tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Türkiye'de göç ve buna bağlı olarak "gecekondu ağalığı" olgusu
    (2010) Gündüz, Samettin; Aydın, Yunus
    Bu çalışmada 1950-1990 yılları arasında Türkiye’de yapılan nüfus sayım sonuçlarına bağlı olarak kırsal yaşamdan kentlere yönelik göçü, göçün sosyal tabakalaşmaya etkisi ve gecekondulaşmanın katmanlaşmasıyla ortaya çıkan gecekondu ağalığı olgusu incelenmiştir. Türkiye’de iç göçün kırdan kentlere doğru hareketi yeni yerleşim alanlarında farklı tabakalaşma sürecini başlatmıştır. Bu süreci sosyal hareketlilik ve çeşitleriyle ilgili açıklamalar yapılarak, kırdan-kente göçün ortaya çıkarmış olduğu sosyal hareketliliğin büyük kentlerde oluşturduğu gecekondulaşmanın kendi içersinde katmanlaşmasıyla oluşan “Gecekondu Ağa”lığını açıklamak amacıyla bu çalışma yapılmıştır.
  • Öğe
    Siyasal kampanyalarda kullanılan iletişim araçlarının seçmen açısından önemi: 2017 Anayasa değişikliği halkoylaması Bolu araştırması
    (2017) Avcı, Kemal; Hülür, Himmet
    Bu çalışma, 16 Nisan 2017 tarihinde Türkiye'de yapılan Anayasa değişikliğine istinaden yapılan halkoylamasında kullanılan iletişim araçları üzerinde odaklanmaktadır. Çalışmanın amacı, daha özel olarak, seçmenlerin kampanyada verilmek istenen siyasal mesajları hangi iletişim araçlarına öncelik vererek alımladığını ortaya koymaktır. Diğer bir ifade ile halkoylaması kampanyasında seçmen en çok hangi iletişim aracına önem vermiştir. Bunun için kampanya sürecinde 15 Mart ve 15 Nisan 2017 tarihleri arasında Bolu-Merkez'de tesadüfi yöntemle seçilen 462 kişiye anket uygulanmıştır. Araştırmadan elde edilen verilerin istatistiksel analizleriyle araştırmanın amacına uygun bir dizi bilgiler elde edilmiştir. Bu bilgiler faktör analizine tabi tutulmuştur. Yapılan analiz sonucunda altı faktör elde edilmiştir. Faktörlere temsil ettikleri bilgi içeriğine uygun olarak; Genel İletişim Faktörü, Siyasal Reklam Faktörü, Siyasal Güvenlik Faktörü, Siyasal İletişim Faktörü, Siyasal Bağlılık Faktörü ve Sosyal Medya Faktörü olarak adlandırılmıştır. Araştırmada bu faktörler ile demografik özellikler arasında ilişki sorgulaması yapılmıştır. Araştırtıma bu yönüyle siyasal kampanya faaliyetlerinde bulunacaklara ve bu alanda çalışacak bilim insanına ışık tutması açısından önemlidir. Seçmenin kampanya aracı olarak hâlâ televizyonu birinci sırada takip ettiği, televizyon yayınları arasında da sırasıyla haber programlarını ve tartışma programlarını takip ettiği tespit edilmiştir. Araştırmada, internet ve sosyal medyanın bir iletişim aracı olarak televizyondan sonra ön plana çıktığı görülmüştür. Ayrıca araştırmada, siyasal görüşünü ve kararını açıklamayan bireylerin sayısının yüksek olduğu tespit edilmiştir. Araştırmada Türkiye'de günümüze kadar yapılan halkoylamalarına da yer verilerek halkoylamalarının sonuçları hakkında bilgi verilmiştir.
  • Öğe
    Üniversite öğrencilerinin Yesevî algısı
    (2016) Gündüz, Samettin; Ocak, Ahmet
    Bu araştırmanın amacı üniversite düzeyinde eğitim-öğretim gören öğrencilerin tasavvuf tarihinin ve düşünce dünyamızın önemli şahsiyetlerinden biri olan Hoca Ahmet Yesevi ile ilgili algı ve bilgi düzeylerini belirlemektir. Bu amaçla çalışmaya Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesindeki Türkçe konuşan Devletler ve Topluluklardan gelen öğrencilerden veri toplanmıştır. Veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından hazırlanan on soruluk bir anket kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre: Türk Dünyasının manevi lideri olduğunu ifade edenlerin oranı %30, Kazakların manevi lideri olduğunu ifade edenlerin oranı %53.0, Özbeklerin manevi lideri olduğunu ifade edenlerin oranı %11 ve fikrim yok diyenlerin oranı %6 sı seviyesinde olduğu tespiti yapılmıştır. Yesevi'lik dersini aldıkları halde Divan-ı Hikmet'i okuyanların oranı %2.3, okumayanların oranı %97,7 olarak bulunmuştur. Yesevi türbesini katılımcıların %100 ziyaret ettiği tespit edilmiştir. Türbeyi ziyaret etmelerinin nedenleri ise %93 inanç ağırlıklı ziyaret olduğu tespit edilmiştir. Gündelik hayatta Yesevi öğretisine dikkat edenlerin oranı % 2.3 olarak bulunmuştur. Yesevi felsefesinin Türk dünyasını birleştirici etkisini düşünenlerin oranı ise % 37.3 olduğu tespiti yapılmıştır. Makalenin sonunda Yesevi'liğin Türk Dünyasında öğretilmesine, anlaşılmasına ve yorumlanmasına yönelik birtakım öneriler yapılmıştır. Bu çalışmanın Yesevi ile ilgili çalışmalara katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
  • Öğe
    Kazak erkeklerinin boşanmaya bakışı
    (2015) Gündüz, Samettin; Bulut, Sefa; Yıldırım, Remzi; Rayimbekova, Dinara
    Aile, insan ve toplum hayatında vazgeçilmez öneme sahip en küçük sosyal kurum olarak kabul edilmiştir. Toplumların farklılıklarına rağmen aile kurumu evrenseldir. Dünya’da ailenin kurulması, sürdürülmesi farklı şekilde olmasına rağmen bütün aileler “toplumun kültürünü kuşaktan kuşağa aktarması, yeni nesilleri geleceğe hazırlaması ve soyun saf olarak devamını sağlaması” açısından bakıldığın da amaçlarının ve felsefelerinin ortaklığı ile dikkat çekmektedir. Ailenin çözülmesi veya boşanmasıyla birlikte aile fonksiyonlarını etkin şekil de yerine getiremediği için birey ve toplumu sorunların kuşattığı görülmektedir. Boşanma ile ortaya çıkan sorunlar karşısında ailenin fonksiyonlarını yerine getirmeye çalışan sosyal kurumlar (koruyucu aile, kreşler vb) olsa da ailenin fonksiyonları etkin olarak yerine getirmesi mümkün değildir. Böyle bir durum bireylerin ve toplumsal sorunların artması, çeşitlenmesi sosyal ilişkileri ve sosyal dengeleri alt üst etmektedir. Boşanmaların toplumların yapılarına göre değişmektedir. Modern toplumlarda boşanma oranları geleneksel toplumlara göre daha fazladır. Kazak toplumu geleneksel yapıya sahip olmasına rağmen boşanma oranlarındaki yükseklik dikkati çekmektedir. Öncelikle boşanmaları kontrol edebilmek veya minimize edebilmek için Kazak devletinin yasal ve sosyo-kültürel düzenlemeler yapması gerekir. Bu çalışma, Kazakistan, Taraz bölgesindeki boşanmış erkeklerin boşanma olgusuna bakışları ele alınarak çok yönlü olarak analizi yapılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre erkeklerin evlilikleri ilk on yıl içerisinde boşandıkları belirlenmiştir. Boşanma nedenleri arasında aldatma, sevginin kaybolması, alkol kullanımı, ekonomik sıkıntı, hastalık, şiddet uygulaması, aile çevresi, çocuk sahibi olamama olarak tespit edilmiştir. Boşanan erkeklerin ikinci evliliği yapma oranı % 80, kadınlarınki ise %3, ve çocukların velayeti %95 annede kaldığı tespit edilmiştir. Çocukların tek ebeveynli aile ortamında büyüdükleri, yaşadıkları ve karakterlerinin de tek ebeveynli aile içerisinde şekillendiği görülmektedir. Bölünmüş aile çocuklarının geleceğe bakışı, topluma uyum sağlayamaması Kazak aile yapısını ve toplumunu tehdit eden en önemli faktörlerden birisi olduğu tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Kazak kadınların tek ebeveyinli aileye bakışı
    (2015) Gündüz, Samettin; Bulut, Sefa; Yıldırım, Remzi; Rayimbekova, Dinara
    Aile, “ toplumun en küçük birimi” olarak tanımlanmaktadır. Tarihsel süreçte kutsallığı ve kurumsallığı ile vazgeçilmez öneme sahip sosyal bir birim olduğu dünyada kabul görmüştür. Ailenin vazgeçilmezliği grup ve toplumun devamını sağlayan bir mekanizmaya sahip olmasından kaynaklanmaktadır. Böyle bir durum toplumda ailenin alternatifi olmadığını göstermektedir. Her toplumda farklı yapılanmış olsa da amaçları ve fonksiyonları açısından bakıldığında çok farklı sonuçların ortaya çıkmaması dikkat çekmektedir. Aile hayatındaki beklenmedik sorunların çözümüne yönelik karşılıklı anlayışın zayıflığı ailenin fonksiyonlarını yerine getirmesini engellemektedir. Karşılaşılan zorluklar aşılamadığı için ailedeki çözülmeler boşanma sürecini etkinleştirmektedir. Boşananların ikinci evliliği yapmamaları veya yapamamaları nedeniyle tek ebeveynli aile yapısının ortaya çıkmasına, yaşam biçimine yeni aile biçimi olarak sosyolojik literatürde yerini almasına katkı sağlamıştır. Tek ebeveynli ailenin artışı birey ve toplumu olumsuz etkilediği için öncelikli olarak araştırma konusu seçilmiştir. Bu çalışmada Kazakistan’ın Taras şehrinde boşanma sonucu ortaya çıkan tek ebeveynli aileye boşanmış kadınların bakışı ele alınarak incelemesi yapılmıştır. Bu araştırma sonucu elde edilen yaklaşık sonuçlar ise, boşanmaların %46,80 mahkeme kararı, %41,20’si evli çiftlerin kendi aralarında anlaşarak ayrılma, %12,00 ise terk etme ile sonuçlanmıştır. Boşanan kadınların yaklaşık % 45’i nafaka almadıkları ya da alamadıkları tespit edilmiştir. Boşanan kadınların ise %98 çocuklarını babalarına göstermedikleri tespit edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre Kazakistan-Taras’da tek ebeveynli aile yapısı artış eğilimi göstermektedir. Gelecekte ise çok ciddi sosyolojik aile dramları, aile yapısında ciddi değişmelere ve sosyolojik olarak toplumsal yeni katmanların oluşmasına uzun vade de neden olabileceği ifade edilmiştir.
  • Öğe
    Üniversite öğrencilerinin video-telekonferans ders uygulamasına bakışı
    (2014) Gündüz, Samettin; Yıldırım, Remzi; Karakırık, Erol; Capparova, Ravşan; Rayimbekova, Dinara
    Eğitim, insanlık tarihi kadar eski en önemli faaliyetlerden birisidir. Her çağda toplumların kendisine uygun eğitim sistemini geliştirmeye çalıştığı görülmektedir. Fakat endüstrileşme sürecinin başlamasıyla birlikte gelişen ülkelerle diğer ülkeler arasındaki gelişmişlik düzeyindeki farkın artmasıyla birlikte endüstrileşen ülkelerin eğitim modellerini diğer ülkeler tarafından takibi ve transferi söz konusu olmuştur. Dünyada 20 yüzyılın ikinci yarısından itibaren bilim ve teknolojik gelişmelerle birlikte çok yönlü değişimler doğrudan eğitim kurumlarını da etkisi altına almıştır. Bu değişimlere entegre olabilmek eğitim programlarında ve modellerinde değişikliğe gidilmiştir. Teknolojik başlanmasıyla görülmektedir. Zamanla teknolojinin eğitimde etkin kullanılmasıyla sosyal, kültürel ve ekonomik verimliliği artırmıştır. Teknolojiyi eğitim sürecinde etkin kullanmayı başaran ülkeler eğitim kalitesinde ve verimliliğinde diğer ülkelere farkındalık oluşmayı başarmışlardır. Yesevi Üniversitesi ise uzaktan eğitim tekniğini yeterli akademik kadroya sahip olmadığı için Türkiye'nin seçkin tıp fakültelerinin akademik alt yapısından yaralanmak amacıyla eğitim kalitesini artırmak amacındadır. Uygulamalardan öğrencilerin memnun oldukları farklı dillerde de (Rusça ve Kazakça) uygulamanın genişletilmesi yönünde talepleri bulunmaktadır. Bu çalışma da Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi Tıp Fakültesi üçüncü sınıf öğrencilerinin video-telekonferans (telekonferans) uzaktan eğitim sistemiyle almış oldukları derslere yönelik bakışları analiz edilmiştir. Öğrenciler Türkçe telekonferans yoluyla verilen derslerin devamı yönünde talepleri bulunmaktadır. Uzaktan öğretimde altı altın kuralın dışında dil problemi tespit edilmiştir. Video-telekonferans yoluyla uzaktan eğitimdeki sorunların tespiti yapılmış ve çözümleri de önerilmiştir.
  • Öğe
    Türkiye’deki gazetecilerin barış gazeteciliği kavramını algılayış biçimleri üzerine bir araştırma
    (2019) Arvas, İbrahim Sena
    Barış gazeteciliği 1965 yılında temelleri atılan 1990’lı yıllarda kavramsallaşan ve 2000’li yılların başında bir gazetecilik uygulaması olarak tanınmaya başlanmış bir gazetecilik yaklaşımıdır. Barış gazeteciliği 2000 yılından sonra Türkiye’deki akademisyenlerin de çalışma yaptığı bir konu olmuştur. Türkiye’de barış gazeteciliği konusu üzerine çalışmalar yapan akademisyen ve araştırmacıların sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Bu çalışma ise barış gazeteciliği konusunda yayınlanmış akademik kaynaklar içerisinden bir tarama yapmaktan öteye, bu kavramın profesyonel gazetecilerdeki algılanışını araştırmayı amaçlamaktadır. Derinlemesine görüşme yönteminin tercih edildiği bu çalışma, barış gazeteciliği kavramının anlamı konusunda kısa bir özetin ardından yöntem, araştırma, bulguları tanımlama ve yorumlama aşamalarını içermektedir. Türkiye’deki gazetecilerin barış gazeteciliği konusundaki farkındalığı konusunda ipuçları vermesi beklenen çalışmanın bir diğer amacı da Türkiye’de barış gazeteciliği konusunda var olan literatüre katkı sağlamaktır. Yapılan görüşmeler sonucunda akademik alanda barış gazeteciliği konusunda birçok çalışma olmasına rağmen sahadaki gazetecilerin büyük çoğunluğunun kavramdan habersiz olduğu görülmüştür. Görüşmelere katılan gazetecilerin iletişim fakültesi mezunlarından oluşması, iletişim fakültelerinde lisans düzeyinde okutulan müfredatın da barış gazeteciliği kavramını yeterince içermediği algısını oluşturmuştur. Görüşmelerde katılımcılara barış gazeteciliğinin uygulamada mümkün olup olmadığı da sorulmuştur. Katılımcıların büyük bir çoğunluğu barış gazeteciliğinin uygulamada bir gazetecilik tavrı olarak benimsenmesinin mümkün olmadığı görüşünü dile getirmişlerdir. Görüşmelerin tamamı göz önünde bulundurulduğunda katılımcıların barış gazeteciliği kavramının evrensel tanımlarına karşı çok fazla itirazları olmadığı görülmüştür. Katılımcıların barış gazeteciliğine ilişkin algılarında, Türkiye’deki mevcut kaynakların kavramı ele alış biçimleri ve muhalif duruşlarının oldukça etkili olduğu anlaşılmıştır.
  • Öğe
    Twitter’ın gündem belirlemesi bağlamında evlilik programlarının yeniden düzenlenmesi
    (2019) Nazlı, Rengim Sine; Sarı, Gülşah
    Kitle iletişim araçlarının hayatımızın her alanına girmesi sonucunda bu araçların bireyleri etkilediği yönünde çok sayıda araştırma da alan yazında yer almaya başlamıştır. Medyanın tek taraflı bir etkisi olduğu ve bireylerin bu etkiye maruz kaldığı yönündeki eleştiriler sosyal medyayla birlikte yön değişmeye başlamıştır. Kimileri için kurtuluş, kimileri için demokrasi için tek yol hatta medyanın yeniden doğuşu olarak tanımlanan sosyal medya, bu kez bambaşka bir gündem belirleme şeklini literatüre sokmuştur. Bu durum sosyal medyanın, kitle iletişim araçlarının gündemini belirlemesi şeklindedir. Gündem belirleme araştırmaları bu konuyu araştırmaya başlamış sosyal medyanın geleneksel iletişim araçlarının gündemini belirlediği yönünde tartışmalar ivme kazanmıştır. Bu çalışmada da “Evlilik Programlarının kaldırılması” örneği çerçevesinde haber mecrası olarak etkisi kabul edilen Twitter’ın, medya gündemine etkisi araştırılmıştır. Çalışma sonunda Evlilik Programları örneği ekseninde Twitter’ın geleneksel medyanın gündemini belirlediği tespit edilmiştir.
  • Öğe
    İyetçi Muhafazakar tarihçilik ve Osman Turan
    (2019) Selçuk, Ekin Kadir
    Bu çalışmada milliyetçi muhafazakâr tarihçi Osman Turan’ın görüşleri birincil kaynaklar üzerinden incelenmiştir. Çalışmanın amacı, İslam’la Türklük arasında organik birlikteliğe tarihsel bir temel verme çabasındaki ilk ve en iddialı metinleri yazmış isimlerden biri olan Osman Turan’ın tarihi ve sosyolojik argümanlarını betimsel bir analize tabi tutmaktır. Aynı anda dava adamı, bilim insanı ve siyasetçi kimliklerine sahip Osman Turan’ın pozisyonunu anlamada Yüksel Taşkın’ın Baumann’dan aktardığı yasayapıcı entelektüel kavramından faydalanılmıştır. Bunun sonucunda Turan’ın kendisine milliyetçi muhafazakar gençlere yeni kavramlar ve yeni bir algı dünyası yaratmak gibi bir misyon biçtiği ortaya konulmuştur
  • Öğe
    Türkiye’de bilişim teknolojisi ile değişen spor gazeteciliği
    (2011) Özsoy, Selami
    Bu araştırmada, spor gazeteciliğinde internet ve sosyal paylaşım siteleri gibi ortamların yaygınlaşmasıyla yaşanan değişim incelenmiştir. Nitel araştırma yönetmeleriyle gerçekleştirilen çalışmada, Türkiye genelinde yayın yapan 5 gazetenin spor servisi müdürü ve 2 spor gazetesinin yöneticisi ile görüşme yapılmıştır. Çalışma verilerine derinlemesine mülakat yöntemiyle erişilmiştir. Katılımcıların görüşlerine göre okuyucular spor haberlerine, gazetelerin internet siteleri ve tematik televizyon kanalları aracılığıyla hızlı bir şekilde ulaştığından, gazeteler daha derinlemesine haberler yapmaya yönelmiştir. Ancak en popüler branş olan futbolda en fazla taraftarı olan Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş'la ilgili haberlere ağırlık veren gazetelerin özel haber yapma imkânları azalmıştır. Çoğu kulüp, muhabirlere kapılarını kapatmış ya da sınırlama getirmiştir. Gazetelerin çoğunluğu, birbirinin benzeri haberlerle yayınlanmaktadır. Araştırma ve incelemeye dayalı habercilik azalmıştır. İnternet, gazetelerin en önemli haber kaynaklarından biri haline gelmiştir. Gazetelerin muhabir ihtiyacı azalmıştır. Bir sayfayı hazırlamak için bir editör ve bilgisayar operatörü yeterli olmaktadır. Ancak bununla birlikte internet siteleri, spor gazetecilerine yeni iş imkânları yaratmıştır. İnternetin yaygınlaşmasıyla gazetelerin spor sayfaları, daha hızlı habercilik yapan yeni medya ile yarışmakta zorlanmaktadır. İnternet, diğer alanlarda olduğu gibi spor haberciliğine de kolaycılığı getirmiş, bu da gazete içeriklerinin nitelik olarak erozyona uğramasına neden olmuştur. Katılımcılar, internetin getirdiği kolaylıkları kullanmaktan memnunluk duyarken, haber içeriklerinin zayıflamasından yakınmıştır.
  • Öğe
    Yazılı spor medyasında okur beklentileri
    (2008) Özsoy, Selami
    Spor kamuoyunu, onların davranışlarını ve spor yönetimindeki spor kavramını anlamak medya yöne-ticileri, medya çalışanları ve medya tüketicileri açısından önem taşımaktadır. Aksi takdirde, spor ka-muoyunu tanımayan medya yöneticileri ve medya mensupları beklentiler doğrultusunda yayın yapa-mayacaktır. Bu araştırma spor kamuoyunun profilinin belirlenmesi ve spor medyasından beklentileri-nin ortaya çıkarılması amacıyla yapılmıştır. Bu araştırmadan elde edilen sonuçların spor medyası kuruluşlarına ulaştırılmasıyla, yayın politikalarını hedef kitlenin profiline ve beklentilere göre gözden geçirmeleri beklenebilir. Bu çalışmanın temel amaçlarından bir tanesi de spor tüketicilerinin medya beklentilerini ölçebilecek bir psikometrik ölçek geliştirmektir. İnternet kullanıcılarıyla sınırlı olan bu çalışmada 499’u erkek ve 55’i bayan olmak üzere 554 katılımcı değerlendirmeye alınmıştır. Katılımcı-ların yaş aralığı 17-41 arasıdır. Sonuçlara göre katılımcılar gazetelerin spor sayfalarının yayın anlayı-şından memnun değildir. Spor kamuoyunun spor medyasından en önemli beklentisi tarafsızlıktır. Spor tüketicilerinin gazete tercihlerindeki alt boyutları bulmak için faktör analizi yapılmıştır. Analize göre ortaya çıkan 5 faktör şu şekilde sıralanmıştır: 1.Gazete İçeriği, 2.Gazetenin Görünüşü, 3. Promosyon, 4. Yazar Kadrosu, 5.Görüş. Elde edilen bu faktörler, toplam varyansın % 54.03’ünü oluşturmaktadır. Güvenirlilik için yapılan çalışmada Cronbach alfa değeri .59 ile .82 arasında gerçekleşmiştir. Katılım-cıların eğitim durumları ile yazar kadrosu ve promosyon alt boyutlarında anlamlı farklılıklar saptan-mıştır.
  • Öğe
    Spor gazeteciliğinin bugünkü durumu ve mesleki nitelikleri
    (2006) Özsoy, Selami; Doğu, Gazanfer
    Bu çalışmada spor olaylarının geniş kitlelere ulaşmasında vazgeçilmez bir köprü görevi gören, kendilerine bir çok misyon yüklenen ve çoğu zaman bu misyonlarını toplumun beklentileri yönünde yerine getirememekle eleştirilen spor gazetecilerinin genel profili ortaya konulması ve bir spor gazetecisinin hangi nitelikleri taşıması gerektiğine yönelik kriterlerin belirlenmesi amaçlanmıştır. Ulusal düzeyde yayın yapan yüksek tirajlı dört gazetenin spor servislerinden 75 spor gazetecisi, bu çalışmanın örneklemi oluşturmuştur. Spor gazetecilerinin mevcut durumunun belirlenmesi ve mesleki niteliklerin saptanması için nicel ve nitel yöntemler birlikte kullanılmış, uygulanan anketin yanı sıra meslekte deneyim sahibi spor gazetecileri ile görüşmeler yapılmıştır. Spor gazetecileri; ‘spor servisi yöneticisi’, ‘spor yazarı’, ‘muhabir’ ve ‘redaktör’ olarak gruplandırılarak, katılımcıların gruplar arası farklılıkları frekans değerleri ile analiz edilmiştir. Sonuçlara göre 75 spor gazetecisinin % 96’sı erkektir ve 19-65 yaş aralığındadır. Spor gazetecilerinin % 51’i üniversite mezunudur; % 44’ü 500 -1000 YTL aralığında ücret almaktadır; % 86’sı günde 8 saatten fazla çalışmaktadır. Spor gazetecilerinin çoğunluğu (% 65) eski sporcuların mesleğe girmesini onaylamamaktadır. ‘Türkçe’yi kullanma yeteneği’, ‘sporu sevmek’, ‘gerçeği yansıtmak’, ‘yabancı dil bilmek’ ve ‘fair play felsefesini benimsemek’; spor gazetecileri tarafından önemli görülen mesleki niteliklerin başında gelmektedir.
  • Öğe
    Değişen habercilik ve haber: Güven ilişkisi üzerine bir saha araştırması
    (2019) Nazlı, Rengim Sine
    Dijital haberlerin gelişimiyle birlikte haber ve haberciliğin tanımı da değişime uğramıştır. Gerçeğin aynası olarak nitelendirilen haber, dijital mecralarda çok sık üretilip tüketilmektedir. Bu durumun sonucunda haber şüphe duyulan ve sorgulanan bir ortamda yeniden anlamlandırılmıştır. Kitle merkezli gazetecilikte haberin içeriği kullanıcılar tarafından üretilmektedir. Gazetecilik mesleğine eklenen ‘yeni habercilik’ anlayışı sonucunda haber ve güven ilişkisi üzerinde sıklıkla konuşulmaya başlanmıştır. Cinsiyet ve yaş değişkenleri gözetilerek hangi iletişim aracının daha çok haber kaynağı olarak kullanıldığı ve haber güven etkenlerinin ölçüldüğü bu çalışmada veri toplama yöntemi olarak anket yöntemi kullanılmıştır. Elde edilen bulgular içinde dijital teknoloji ile ilişkilendirilen 18-25 yaş grubunun %59’1’i 10 saat ve üzeri sosyal medya kullanmasına rağmen %36’sının ulusal televizyon kanallarına güvendiği dikkat çekmektedir. Yine elde edilen bulgular sonucunda kadın ve erkeğin sosyal medyaya güven düzeylerinde yaş gruplarına göre keskin değişmeler olduğu belirlenirken, tüm yaş gruplarının yayınlanan mecraya bakılmaksızın haberlere güven düzeyinin düşük olduğu gözlenmiştir.
  • Öğe
    Günümüz medyasında Köroğlu imgesi
    (2012) Özsoy, Selami
    Köroğlu, Hazar Denizi'nden Balkanlara kadar geniş bir coğrafyada farklı varyantları bulunan bir destanın kahramanıdır. Yazılı anlatımlarda kullanılan bir sembol olan Köroğlu'nun medyada da zaman zaman kullanıldığı görülmektedir. Bu çalışmada, 1 Ocak 2000 ve 1 Haziran 2009 tarihleri arasında Türkiye genelinde ve yerel ölçekte yayınlanan günlük gazetelerdeki haberlerin sunumunda ve köşe yazarlarının yazılarında "Köroğlu" imgesinin kullanımı araştırılmıştır. Taranan gazete bulgularına göre köşe yazarları Köroğlu'nu daha çok "kahramanlık" sembolü olarak kullanmıştır. Gazetelere göre, Köroğlu, çoğunlukla haksızlığa karşı çıkan, ezilenin yanında olan bir karakterdir. Köroğlu'na atfedilen koçaklamada geçen "Tüfek icat oldu, mertlik bozuldu" dizesi ile yazılarda olumsuz değişim betimlenmiştir. Köroğlu tiplemesinin zenginden alıp fakire veren Robin Hood karakteri ile iç içe geçtiği görülmüştür. Köroğlu imgesinin, medyada Bolu ile yakın ilişki içinde olduğu görülmektedir. Spor medyasında Boluspor için kullanılan "Köroğlu'nun torunları" sıfatı da bunu pekiştirmektedir.
  • Öğe
    Dijital haberleşme çağında yerel basının karşılaştığı sorunlar
    (2019) Arvas, İbrahim Sena
    Düzenli olarak yayımlanan yerel gazetelerin en önemli gelir kaynaklarından birisi resmi ilanlardır. Basın İlan Kurumu’nun bünyesinde dağıtılan bu resmi ilanları alabilmenin ön koşulu gazetelerin basılı yani matbu olmasıdır. Türkiye’de her geçen gün, gerek evden gerekse mobil olarak internete bağlanma oranları artmaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, geniş bant İnternet erişim imkânına sahip hanelerin oranının 2017 yılı Nisan ayında %78,3 olduğu tespit edilmiştir. Bu orana bakıldığında günümüzde dijital haberleşmenin diğer mecralarla kıyaslanamayacak kadar geliştiği görülmektedir. Gazetecilik alanında da kendini gösteren bu dijitalleşme süreci yerel gazetelerin internet ortamına taşınmasına imkân tanımıştır. Baskı ve dağıtım faaliyetlerinin yüksek maliyetler gerektirmesi yerel gazeteciler için internet ortamını son derece cazip kılmaktadır. Ancak resmi ilanlardan elde edilecek olan gelirden mahrum kalmamak amacıyla birçok yerel gazete basılı olarak yayım yapmaktan vazgeçememektedir. Yaygın basının tanınmış gazetelerinin kâğıt baskısından vazgeçerek dijitale yöneldiği günümüzde dar gelirli yerel basının resmi ilanlar nedeniyle matbaalara mahkûm kalması irdelenmesi gereken bir sorundur. Bununla birlikte genel ve yerel seçimlere aylar kala hem basılı olarak hem de internet ortamında ortaya çıkan ve siyasi ilanlardan pay almak amacıyla yayıncılık yapan naylon gazeteler de yerel basının mücadele etmesi gereken bir başka sorun olmaktadırlar. Gerek Basın İlan Kurumu, gerekse meslek örgütleri tarafından bu naylon gazetelerin yol açtığı haksız rekabete karşı önlemler alınması gerekmektedir. Bu çalışma dijitalleşen haberleşme ortamında yerel basının karşılaştığı söz konusu iki sorunu açıklamayı amaçlamaktadır.
  • Öğe
    Lise ve üniversite öğrencilerinin spor medyasını izleme ve bahis oyunu oynama alışkanlıkları
    (2014) Özsoy, Selami; Gelen, Nuran Kandaz; Kandaş, Nurgül Tezcan; Tabuk, Mustafa Ertan; Görün, Levent
    Bu araştırmanın amacı, lise ve üniversitelerde öğrenim gören öğrencilerin spor medyasını izleme ve bahis oyunu oynama alışkanlıklarının belirlenmesidir. Bolu ve Sakarya’da genel lise, Anadolu lisesi ve meslek liselerinde öğrenim gören 554 öğrenci ile Abant İzzet Baysal Üniversitesi ve Sakarya Üniversitesi’nde öğrenim gören 521 öğrenci araştırmanın örneklemini oluşturmuştur. Ankete katılan lise öğrencilerinin % 42’si hiç bahis oyunu oynamadığını bildirirken, % 38’i ara sıra, % 11’i ise düzenli olarak oynadığını bildirmiştir. Bu sonuç, 18 yaşından küçüklerin bahis oyunu oynamasının yasak olduğu Türkiye için üzerinde düşünülmesi gereken bir durumdur. Üniversite öğrencilerin % 80.4’ü spor medyasını takip etmektedir. Spor medyasını takip eden öğrenciler, en çok televizyondaki spor haberlerini ile spor programlarını takip etmektedir. Katılımcıların % 33’ü ara sıra, % 9.2’si de düzenli olarak bahis oyunu oynamaktadırlar. Bahis oyunlarını yoğun olarak erkek öğrenciler oynamaktadır. Aileleri dar gelirli üniversite ve lise öğrencileri, para kazanmak amacıyla bahis oyunu oynamaktadır.