Yazar "Parlak, Ali Haydar" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 69
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Acitretine bağlı paronişyal piyojenik granülom(2003) Kavak, Ayşe; Parlak, Ali HaydarRetinoidler, yüksek oranda etkinlikleri yanında, yan etkileri oldukça iyi bilinen ajanlardır. Tırnakta oluşturdukları yan etkiler ise daha az sıklıkta bildirilmektedir. Burada, hidradenitis suppurativa nedeni ile acitretin tedavisi uygulanan bir hastada ortaya çıkan paronişyal piyojenik granülom sunulmuştur.Öğe Ağrılı subungual bir nodül: Subungual ekzostoz(2004) Tüzüner, Tolga; Kavak, Ayşe; Üstündağ, Nil; Parlak, Ali HaydarSubungual ekzostoz selim, gelişimi sıklıkla edinsel olan ve ayak distal falanks dorsal medial yüzde görülen ağrılı soliter bir tümördür. Sağ ayak başparmağında iki yıldır var olan kitle ve ağrı şikayetiyle başvuran 16 yaşındaki erkek hastada, yapılan radyolojik ve histopatolojik incelemeler sonucu subungual ekzostoz tanısı kondu. Tümör, falanks kortikal yüzeyinden zemini ile birlikte tümüyle çıkarıldı. Hastanın 11 aylık izleminde nüks gözlenmedi. Subungual ekzostozun klinik olarak diğer benign kemik tümörleri ve lezyonlarıyla ve epidermoid karsinom gibi malign tümörlerle karışabileceği unutulmamalıdır.Öğe Bacillary angiomatosis in an HIV seronegative patient(2004) Aydo?an, Ilker; Parlak, Ali Haydar; Alper, Murat; Aksoy, K. AylinBacillary angiomatosis is a rare infectious disease usually occuring in immunodeficient patients with a history of contact with cats. It is characterized by cutaneous angiomatous lesions and systemic involvement may occur. There are only a few case reports about bacillary angiomatosis in immunocompetent individuals. We report a 23-year-old immunocompetent man without history of contact with cats, whose diagnose was based on the demonstration of bacilli in histopathological sections stained with the reticulin silver dye.Öğe Bakteri nedenli deri infeksiyonlarından izole edilen mikro-organizmalar ve antibiyotik duyarlılıklarının değerlendirilmesi(2003) Parlak, Ali Haydar; Şahin, İdris; Kavak, Ayşe; Öksüz, Şükrü; Öztürk, ElifDeri infeksiyonlarına neden olan bakteriler, tedavide kullanılan antibiyotiklerin in vitro duyarlılıkları ve piyodermilerde kullanılabilecek antibiyotik seçeneklerinin belirlenmesi amacıyla, primer veya başka bir dermatolojik hastalığa sekunder olarak gelişmiş bakterilere bağlı deri infeksiyonu bulunan 163 olgu çalışma kapsamına alındı. Kültürde üreme görülen 103 (%63.2) olgunun 37'sı sekunder bakteriyel deri infeksiyonu, 28'i fronkül, 11 'i folikülit, sekizi impetigo, altısı karbonkül, altısı perioniksis, dördü ektima ve üçü apse tanısı almıştı. Bakteriyel deri infeksiyonlarından 67 (%65)'sinde Staphylococcus aureus, 14 (%13.6)'ünde koagülaz-negatif stafilokok, 10 (%9.7)'unda A grubu beta-hemolitik streptokok, sekizinde (%7.8) Gram-negatif çomak, dördünde (%3.9) alfa-hemolitik streptokok izole edildi. İzole edilen S. aureus kökenlerinin penisilin ve oksasilin direnci sırasıyla %86.6 ve %25.4 olarak saptandı. İzole edilen sekiz Gram-negatif çomağın hepsi disk difüzyon yöntemi He piperasilin, amikasin ve imipeneme duyarlı bulundu. Çalışmada 10 köken, A grubu beta- hemolitik streptokok olarak izole edilirken, bu bakterilerde, bir kökende görülen eritromisin direnci dışında, antibiyotik direnci saptanmadı. Sonuç olarak, bakteriye! deri infeksiyonlarının en sık etkeni S. aureus olarak saptandı. Stafilokoklarm neden olduğu deri infeksiyonlarının tedavisinde yaygın olarak kullanılan beta-laktam antibiyotiklere karşı yüksek oranda direnç vardı. Bulgular akne tedavisinde sıkça kullanılan tetrasiklin ve eritromisinin, piyodermilerin ampirik tedavisinde ideal bir seçenek olmadığını düşündürmektedir. A grubu beta-hemolitik streptokok infeksiyonlarının tedavisinde halen birinci seçeneğin penisilin olduğu ve infekte deri ülserlerinin etkenleri arasında Gram-negatif çomakların da düşünülmesi gerektiği sonucuna varıldı.Öğe Basal cell carcinoma in a bacillus Calmette - Guerin scar(Wiley-Blackwell Publishing, Inc, 2009) Polat, Mualla; Parlak, Ali Haydar; Hasdemir, Oğuz; Boran, ÇetinBasal cell carcinoma (BCC) is the most prevalent skin cancerand accounts for 97% of the total.1 Squamous cell carcinoma(SCC) is the most common malignancy originating from scartissue. It has been reported that only 0.5% of BCCs arederived from scar tissue.Öğe Bilateral multiple piloleiomyomas on the breast(Churchill Livingstone, 2004) Alper, Murat; Parlak, Ali Haydar; Kavak, Ayşe; Aksoy, Kasım A.Piloleiomyomas are benign smooth muscle tumors arising from the erector pilorum muscles in the skin. They vary in size and number, and are often spontaneously painful or sensitive to touch and cold. In this paper, we present two young female patients who have multiple breast piloleiomyoma and discuss the related findings.Öğe Bolu yöresinde pediatrik yaş grubunda görülen deri hastalıkları(2008) Polat, Mualla; Göksügür, Nadir; Parlak, Ali Haydar; Tahtacı, Yasemin; İbrahimbaş, Yaşar; Kılıç, Berna; Şereflican, BetülAMAÇ: Pediatrik dönemde deri hastalıkları sık görülmektedir. Epidemiyolojik verilere katkıda bulunmayı amaçlayarak polikliniğimize başvuran çocuk hastaları irdelemeyi, hastalık prevalansını, yaş ve cinsiyete göre hastalıkların dağılımını belirlemeyi amaçladık. GEREÇ-YÖNTEM: Çalışmada Ocak 2005- Temmuz 2007 tarihleri arasında Dermatoloji polikliniğine başvurmuş olan 16 yaş ve altındaki pediatrik hastalar yaş, cinsiyet, dermatolojik tanılar açısından retrospektif olarak incelenmiştir. Hastalar yaşlarına göre 5 ayrı gruba ayrılarak, her yaş grubu için en sık konulan tanılar araştırılmıştır. Sonuçlar Türkiye’den ve batı toplumlarından alınan verilerle kıyaslandı. BULGULAR: Polikliniğimize bu tarihler arasında toplam 17170 hasta başvurdu. Hastaların 624’ü (% 3,63 ) pediatrik yaş grubundaydı. Bu hasta grubunun yaşları 1 ay ile 16 yaş arasında idi ve yaş ortalaması 116,70 ± 58,08 ay olarak belirlendi. Hastaların 307’si (% 49,19) erkek, 317’si (%50,80) kızdı. Kız / Erkek oranı 1,03 idi. Erkeklerin yaş ortalaması 117,10 ay, kızların yaş ortalaması ise 116,33 ay idi. En sık görülen hastalık grubunu enfeksiyöz hastalıklar (%26,92) oluşturmaktaydı. Yaş grupların göre ayrıldığında, 0- 6 ay için erkeklerde atopik dermatit, kızlarda seboreik dermatit; 6 ay- 2 yaş grubunda erkeklerde ve kızlarda atopik dermatit; 2-6 yaş grubunda erkeklerde kongenital nevus, kızlarda verruka vulgaris; 6-12 yaş grubunda erkeklerde ve kızlarda verruka vulgaris; 12-16 yaş grubunda ise erkeklerde ve kızlarda akne vulgaris ilk sırayı oluşturmaktaydı. SONUÇ: Sonuçlarımız Türkiye’de yapılan diğer çalışmaların sonuçları ile uyumlu bulundu. Batı toplumunda tespit edilen hastalık dağılımından sonuçlarımız farklılık göstermekteydi. Toplumumuzdaki epidemiyolojik verilerin oluşturulması ve batı toplumunun verileriyle kıyaslanmasında çalışmamızın yararlı olabileceğini düşünmekteyiz.Öğe Bullous pemphigoid on an incision scar of total knee prosthesis [8](Medknow Publications and Media Pvt. Ltd, 2006) Kavak, Ayşe; Parlak, Ali Haydar; Çetinkaya, Reyhan; Tüzüner, Tolga[No abstract available]Öğe A case of melanonychia due to Candida albicans(Blackwell Publishing, 2006) Parlak, Ali Haydar; Göksüğür, Nadir; Karabay, OğuzCandida species rarely cause black pigmentation of infected nails and only a few cases have been reported in the literature. We describe a 53-year-old white man who had diffuse melanonychia of the fourth right fingernail due to C. albicans. A progressive dark pigmentation of his nail appeared over 6 months, following paronychial inflammation. The melanonychia was associated with brittleness. There was no onycholysis or hyperkeratosis. Direct examination with potassium hydroxide demonstrated round yeast cells in the specimen. The samples were cultured on Sabouraud glucose agar containing chloramphenicol at 27 degrees C and showed white growth after a few days. The patient was successfully treated with systemic itraconazole.Öğe A Case of Methimazole Induced Leukocytoclastic Vasculitis(Galenos Yayincilik, 2005) Kanat, Mustafa; Goksugur, Nadir; Parlak, Ali HaydarAntineutrophilic cytoplasmic antibody (ANCA)-associated vasculitis has been described frequently in patients treated with propylthiouracil (PTU). However, other antithyroid drugs, carbimazole and methimazole (MMI), rarely cause vasculitis. We report a case of MMI induced ANCA negative leukocytoclastic vasculitis.Öğe A case of piezogenic pedal papules associated with mitral valve insufficiency(Turkish Soc Dermatology Venerology, 2012) Polat, Mualla; Kaya, Hatice; Güven, Melih; Gürel, Kamil; Parlak, Ali HaydarPiezogenic pedal papules are hemiations of subcutaneous fat into the dermis. They are soft skin-colored papules and nodules, which appear on the side of the heel when the subject is standing and disappear when weight is taken off the foot Here, we present a 40-year-old male patient with mitral valve insufficiency and piezogenic pedal papules and discuss piezogenic pedal papules in the light of literature.Öğe A case with adult still's disease who was treated with indomethacin and review of treatment approaches(2005) Şahin, Özlem; Karabay, Oǧuz; Parlak, Ali Haydar; Tamer, AliAdult Still's disease (ADS) is a rare condition, usually presenting with high fever accompanied by systemic manifestations. Non steroid anti inflammatory drugs (NSAID) and steroids are used for first-line therapy. In patients that are nonresponsive to this therapy or those that require high dose steroid, disease-modifying antirheumatic drugs such as methotrexate (MTX), gold salts, cyclophosphamide, cyclosporine- A and azathioprine (AZA) can be used. The efficacy of interleukin 1 (IL -1) inhibitors and tumor necrosis factor-alpha (TNF alpha) blockers in chronic inflammatory disease like rheumatoid arthritis, ankylosing spondylitis and juvenile chronic arthritis is pointed. Recently studies show that these agents can be used successfully also in the patients who are resistent for conventional therapy. Here, it is aimed to investigate the new and conventional treatment approaches of ASD in the light of literature via presentation of a 51 year old female case with ASD that was treated with indomethacin.Öğe Cinsel yolla bulaşan hastalıklarda Hepatit B, C ve HIV enfeksiyonları açısından bir değerlendirme(2002) Kavak, Ayşe; Parlak, Ali Haydar; Akman, Ramazan Yavuz; Yeşildal, Nuray; Anul, Hüseyin; Aydoğan, İlker; Çiçekçi, Bülent; Kaya, DemetSitiliz başta olmak üzere cinsel yolla bulaşan hastalıklar (CYBH), bazen hepatit B, C ve HIV enfeksiyonlarına eşlik edebilir ya da geçişini kolaylaştırabilir. Bu çalışmada 50 CYBH'ı olan hastanın demografik özellikleri yanında, hepatit B, C ve HIV enfeksiyonu açısından taramaları yapıldı. CYBH'dan genital ülserle seyredenler ya da daha önce bu enfeksiyonlardan herhangi birini geçirmiş olmanın, hepatit B, C ve HIV enfeksiyonu açısından riski araştırıldı. Çalışmaya alınan 50 hastanın 26'sında (%52) kondiloma aküminata, 9'unda (%18) sifiliz, 5'inde (%10) nongonokoksik üretrit, 4'ünde (%8) molluskum kontagiosum, 3'ünde (%6) gonore, 3'ünde (%6) herpes genitalis vardı. Hastalarda anti HBc pozitifliği, kontrol grubuna göre anlamlı olarak daha yüksek bulundu, hepatit C ve HIV enfeksiyonu açısından anlamlılık saptanmadı. Elli hastanın genel değerlendirmesi yanında, genital ülserasyonla seyreden CYBH ve daha önce geçirilmiş CYBH'nın hepatit B riskini arttırmadığı ortaya çıktı. Sonuç olarak, cinsel temasta korunma ile sadece dermatolojik ya da ürolojik olarak sık karşılaşılan CYBH'dan değil, hepatit B gibi enfeksiyonların önlenmesinin mümkün olabileceği düşünüldüÖğe Cinsel yolla bulaşan hastalıklarda Hepatit B,C ve HIV enfeksiyonları açısından bir değerlendirme(2002) Kavak, Ayşe; Parlak, Ali Haydar; Akman, Ramazan Yavuz; Yeşildal, Nuray; Anul, Hüseyin; Aydoğan, Ilker; Çiçekçi, BülentSitiliz başta olmak üzere cinsel yolla bulaşan hastalıklar (CYBH), bazen hepatit B, C ve HIV enfeksiyonlarına eşlik edebilir ya da geçişini kolaylaştırabilir. Bu çalışmada 50 CYBH'ı olan hastanın demografik özellikleri yanında, hepatit B, C ve HIV enfeksiyonu açısından taramaları yapıldı. CYBH'dan genital ülserle seyredenler ya da daha önce bu enfeksiyonlardan herhangi birini geçirmiş olmanın, hepatit B, C ve HIV enfeksiyonu açısından riski araştırıldı. Çalışmaya alınan 50 hastanın 26'sında (%52) kondiloma aküminata, 9'unda (%18) sifiliz, 5'inde (%10) nongonokoksik üretrit, 4'ünde (%8) molluskum kontagiosum, 3'ünde (%6) gonore, 3'ünde (%6) herpes genitalis vardı. Hastalarda anti HBc pozitifliği, kontrol grubuna göre anlamlı olarak daha yüksek bulundu, hepatit C ve HIV enfeksiyonu açısından anlamlılık saptanmadı. Elli hastanın genel değerlendirmesi yanında, genital ülserasyonla seyreden CYBH ve daha önce geçirilmiş CYBH'nın hepatit B riskini arttırmadığı ortaya çıktı. Sonuç olarak, cinsel temasta korunma ile sadece dermatolojik ya da ürolojik olarak sık karşılaşılan CYBH'dan değil, hepatit B gibi enfeksiyonların önlenmesinin mümkün olabileceği düşünüldüÖğe Clinical and epidemiological characteristics of patients with alopecia areata seen in dermatology clinic(2010) Polat, Mualla; Parlak, Ali Haydar; Şereflican, BetülAim: Alopecia areata is characterized by nonscarring hair loss and may be determined in several clinical forms. Distinct data's have been reported in national and foreign medical literature about the epidemiology of this disease. The aim of this study was to determine the epidemiologic data's of patients localized in Bolu and compare these data's with literature. Material and Methods: The study population consisted of 144 patients with alopecia areata seen in dermatology outpatient clinic between January 2003 and July 2008. Clinical and demographic parameters such as age, gender, family history, duration, extent and localization, number of attacks, associated diseases and response to the treatment were recorded in all patients. The results were compared with other studies reported in the literature. Results: There were 50 female (35,78 %) and 94 male (65,22 %) patients. The average age of patients was 26,72 years (standard deviation 12,91 years; range 3 to 61 years). According to the classification of the patients into six age subgroups, the highest frequency was observed at the second decade (age range 11-20 years) in female patients, and third decade (age range 21-30 years) in male patients. The diagnosis was alopecia area-ta in 123 patients, alopecia universalis in seven patients, and alopecia totalis in six patients. The most commonly involved area in all patients was scalp, that was followed by beard involvement in male and eyebrow involvement in female patients. Seven patients (one male, 6 female) had tyroiditis and vitiligo as an asscoiated autoimmune disease. Conclusion: Clinical characteristic features and demographic data's of our patients were consistent with other studies reported from Turkey. However these results appeared quite different from the studies published in foreign medical literature. We conclude that our study might contribute to generate epi-demiological data's about alopecia areata in our population.Öğe Collision tumour of trichofolliculoma and basal cell carcinoma(Blackwell Publishing, 2007) Boran, Çetin; Parlak, Ali Haydar; Erkol, Mehmet HayriA 52-year-old woman presented with a 2-year history of a reddish nodule on the right nasolabial sulcus. Histopathological examination revealed that the nodule was composed of trichofolliculoma and basal cell carcinoma. There was no transitional zone between the two neoplasms. The diagnosis was made as a collision tumour of trichofolliculoma and basal cell carcinoma.Öğe Comparison of psoriasis patients with control groups in terms of psychiatric variables(Elsevier Science Bv, 2013) Arısoy, Özden; Karakılıç, C.; Boztaş, Mehmet Hamid; Kaya, H.; Parlak, Ali HaydarÖğe Dermatoloji kliniğinde görülen alopesi areatalı hastaların klinik ve epidemiyolojik özellikleri(2010) Polat, Mualla; Parlak, Ali Haydar; Şereflican, BetülAmaç: Alopesi areata; skarsız kıl kaybı alanları ile karakterize bir hastalık olup değişik klinik formlarda saptanabilir. Yerli ve yabancı literatürde hastalığın epidemiyelojisi ile ilgili farklı veriler sunulmuştur. Bu çalışmada Bolu bölgesindeki olguların epidemiyelojik verilerinin saptanması ve literatürle karşılaştırılması amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya Ocak 2003-Temmuz 2008 tarihleri arasında Dermatoloji polikliniğine başvuran alopesi areatalı 144 hasta dahil edildi. Tüm hastalarda yaş, cinsiyet, aile öyküsü, hastalık süresi, lezyonun lokalizasyonu, atak sayısı, eşlik eden hastalık ve uygulanan tedaviye alınan cevap gibi klinik ve demografik veriler kaydedildi. Sonuçlar literatürdeki diğer çalışmalarla karşılaştırıldı. Bulgular: Hastaların 50’si (% 34,78) kadın, 94’ü (% 65,22) ise erkekti. Hastaların yaş ortalaması 26,72 yıl (standart sapma 12,91 yıl; dağılım 3-61 yıl) idi. Hastalar yaşlarına göre 6 ayrı kategoriye ayrıldıklarında, kadın hastaların daha çok ikinci dekadta (yaş aralığı 11-20 yıl), erkeklerin ise üçüncü dekadta (yaş aralığı 21-30 yıl) toplandığı gözlendi. Tanı hastaların 123’ünde alopesi areata, yedisinde alopesi üniversalis, altısında ise alopesi totalis idi. Tüm hastalarda en sık tutulum bölgesi saçlı deri olup bunu erkeklerde sakal, kadınlarda ise kaş tutulumu izlemekteydi. Yedi hastada (bir erkek, altı kadın) eşlik eden otoimmün hastalık olarak tiroidit ve vitiligo mevcuttu. Sonuç: Hastalarımızın klinik karakteristik özellikleri ve demografik verileri Türkiye’de yapılan diğer çalışmalarla uyumlu idi. Ancak bu sonuçlar yabancı tıbbi literatürde yayınlanmış çalışmalardan oldukça farklılık göstermekteydi. Çalışmamızın toplumumuzda alopesia areata ile ilgili epidemiyolojik verilerin oluşturulmasına katkı sağlayabileceğini düşünmekteyiz.Öğe Dermatophytoses in forestry workers and farmers(Blackwell Verlag Gmbh, 2005) Şahin, İdris; Kaya, Demet; Parlak, Ali Haydar; Öksüz, Şükrü; Behçet, MustafaTo assess the frequency of superficial mycoses in forestry workers and farmers in the rural region of Duzce, a total of 467 residents of the rural region were examined for dermatomycosis infection. Of these, 349 were forestry workers and 118 farmers. All specimens collected were analysed by direct microscopy and culture. Tinea pedis et manus was found in 23 (19.4%), and onycomycosis in 21 (17.7%) farmers. Tinea pedis et manus was found in 50 (14.3%), and onycomycosis in 28 (8%) forestry workers. One tinea corporis, two tinea inguinalis and two erosio interdigitalis cases were determined in the farmer group but no cases of tinea corporis, tinea inguinalis, or erosio interdigitalis were found in the forestry group. In total, five tinea versicolor cases were found in the two groups on clinical examination but no agent positivity was yielded in mycological cultures. The most frequently isolated agent in the two groups was Trichophyton rubrum. The frequencies of superficial mycosis and onychomycosis were found to be higher in the farmer group than in the forestry group, although similar aetiological agents were isolated in both groups. The farmers had greater rates of contact with pathogenic fungi present in soil as well as from infected farm animals than the foresters; furthermore, animal husbandry, and the wearing of rubber shoes and nylon socks were more frequent in the farmer group. These results suggest that habits such as the wearing of rubber shoes and nylon socks, and the practice of animal husbandry may be the most important factors in determining the frequency of superficial mycoses and aetiological agents in forestry workers and farmers. To our knowledge, there is no previous report about dermatophytoses in forestry workers.Öğe Düzce ve Bolu'da 13-19 yaş grubu gençlerde deri hastalıkları-Retrospektif bir ön çalışma(2001) Kavak, Ayşe; Parlak, Ali Haydar; Aydoğan, İlker; Anul, Hüseyin; Yeşildal, NurayBu çalışmada Düzce ve Bolu'da 13-19 yaş grubu gençlerde, hastalıkların poliklinik başvuru sıklığı retrospektif olarak araştırıldı. Çalışmaya 1001 hasta alındı. Tüm kayıtlar içinde sıklığın %1 ve üzerinde olduğu hastalıklar, ayrıca her iki cinsiyette en sık görülen 5 deri hastalığı değerlendirmeye alındı. 13-19 yaş grubunda, en sık akne vulgaris (%22.4) saptandı. Bu yaş grubunda kontakt dermatit (%6.6), böcek ısırığı (%3.8), seboreik dermatit (%3.6), scabies (%3.3), psoriasis (%2.9), tinea pedis (%2.6) ve tinea versikolor (%2.5) yaygın görülen hastalıklar arasında idi. Akne vulgaris kız (%21.7) ve erkek (%23.5) hastalarda da en sık görülen dermatoz idi. Sonuçta, spesifik yaş gruplarına göre yapılan çalışmalar ile dermatolojik hastalık dağılımının saptanmasına katkıda bulunulacağı düşünüldü.