Yazar "Hakyemez, İsmail Necati" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 20
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Akut hepatitli 596 erişkin olgunun retrospektif değerlendirilmesi(2012) Yöntem, Burçak; Hakyemez, İsmail Necati; Aksu, Ali; Şimşek, Funda; Kantürk, ArzuAmaç: Bu çalışmanın amacı retrospektif olarak, kliniğimizde yatan akut hepatitli erişkin hastaların etiyolojik, epidemiyolojik, klinik ve laboratuvar bulgularının değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntemler: Bu çalışma, 2001-2005 yılları arasında akut hepatit ön tanısı ile yatırılan 596 erişkin hastayı kapsamaktadır. Yaş, cinsiyet, etiyoloji, bulaş yolları, prodrom süresi, fizik muayene, laboratuvar bulguları ve prognoz değerlendirilmiştir. Viral hepatit belirleyicilerinin saptanmasında ELISA ve PCR yöntemleri kullanılmıştır. Bulgular: Yaşları 16-85 arasında değişen olgularda en sık akut hepatit B (%53,5) ve hepatit A (%35,9) saptandı. Diş tedavisi (%5,7), bulaş açısından en sık saptanan risk faktörü olarak belirlendi. Ancak, bulaş yolu olguların çoğunda (%83) saptanmadı. En sık yakınmaları sarılık, halsizlik, bulantı- kusma, idrarda koyulaşma, bulguları ise ikter, hepatomegali ve ateşti. B tipi akut hepatit olgularının sekizinde karaciğer yetmezliği gelişti ve mortalite oranı %0,3 olarak belirlendi. Sonuç: Akut hepatitte viral etkenler, özellikle HBV ilk sıralarda yer almaktadır. Diş tedavisi bulaş açısından önemli görülmesine rağmen olguların çoğunda maruziyet kaynağı bilinmemektedir. Akut hepatit B’de karaciğer yetmezliği ve mortalite, diğer hepatit virüslerine göre daha sık görülmektedir.Öğe Ameliyathane ve servis çalışanlarında hepatit B, hepatit C ve HIV seroprevlalansının karşılaştırılması(2012) Tekelioğlu, Ümit Yaşar; Koçoğlu, Mücahide Esra; Akkaya, Akcan; Demirhan, Abdullah; Hakyemez, İsmail Necati; Taş, Tekin; Bayır, HakanAmaç: Ameliyathane ve servislerde çalışan hekimler, yardımcı sağlık personelleri (anestezi teknisyenleri ve hemşireler) ve temizlik personelleri sıklıkla kan ve vücut sıvıları ile temas edebilmektedir. Bu sıvılar ve kontamine aletler Hepatit B, Hepatit C veya HIV virüs enfeksiyonu bulaşmasına neden olabilecek önemli sebeplerdendir. Bu çalışmanın amacı Abant ‹zzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi Ameliyathane’sinde ve dahili servislerinde çalışan personelin Hepatit B virüsü (HBV), Hepatit C virüsü (HCV) ve Kazanılmış ‹mmün Yetmezlik virus (HIV) seroprevalansını ve immünizasyon durumunu saptamaktır. Ayrıca aşılanma ve alınabilecek tedbirlerin güncel literatür eşliğinde tartışılması hedeşenmiştir. Yöntem: Ameliyathane ve servis ortamında çalışmaya katılan toplam 122 kişinin bilgilendirilmiş onam formları alındıktan sonra, kan örnekleri toplandı. Katılımcılar sunulan anket formunu doldurarak, demografik bilgilerini, klinikte çalışma sürelerini, hepatit enfeksiyon hikâyesini ve immünizasyon durumlarını bildirdiler. Hepatit B yüzey antijeni, yüzey antikoru (anti-HBs), çekirdek antikoru (anti-HBc), anti-HCV ve anti-HIV durumu "enzyme linked immunosorbent assay" metodu kullanılarak araştırıldı. Verilerin istatistiksel incelemesinde "Ki- kare testi" ve "Ki- kare kökenli Phi-Cromer’s V, Contingency Coefficient, Goodman and Kruskal tau ve Uncertainly Coefficient testi" kullanıldı. p< 0,05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. Bulgular: Çalışmaya 43 kadın %35,2 ve 79 erkek %64,8 toplam 122 gönüllü katıldı. Gönüllülerin 62’ si ameliyathane çalışanı, 60’ ı servis çalışanı idi. 30’ u doktor (%24,6), 60’ ı yardımcı sağlık personeli (hemşire ve anestezi teknisyeni) (%49,2) ve 32’ si yardımcı personel (%26,2) idi. 108 katılımcı (%88,5) 5 yıldan az, 12 katılımcı (%9.8) 10 yıldan az, 2 katılımcı da (%1,6) 10 yıldan fazla çalışmıştı. Servis ve ameliyathane çalışanlarında, hepatit belirteçlerinde istatistiksel açıdan fark olmadığı görüldü. Hepatit hikayesi olmayan ameliyathane çalışanlarından, 6’sında (%5), servis çalışanlarından ise 2’sinde (%1,6) anti-HBc’ nin (+) olduğu saptandı. Ameliyathane çalışanlarının 52’sinde (%42,6), servis çalışanlarının ise 50’sinde (%40,9) anti-HBs (+) bulundu. Katılımcıların tümünde anti-HCV ve anti-HIV negatifti. Sonuç: Bu çalışma rutin aralıklarla yapılan labaratuvar tetkiklerin ve hastane ortamında alınan standart önlem ve tedbirlerin, risk altında bulunan sağlık çalışanlarında önemini bir kez daha ortaya koymuştur.Öğe A case of colistin-induced fixed drug eruption(2013) Hakyemez, İsmail Necati; Küçükbayrak, Abdülkadir; Yıkılgan, Aslıhan Burcu; Bolaç, Elif Sultan; Yıldız, Nebil; Boran, Çetin; Akdeniz, HayrettinFiks ilaç erüpsiyonu (FİE) etyolojisinde başta antimikrobiyaller olmak üzere çeşitli ilaçlar rol almaktadır. Klinik görünümü, ilaca bağlı gelişen bir reaksiyon için oldukça tipiktir. Literatürde, kolistine bağlı gelişen fiks ilaç erüpsiyonu olgusu bildirilmemiştir. Acinetobacter pnömonisi nedeniyle kolistin kullanılan 83 yaşındaki bir erkek hastada ortaya çıkan fiks ilaç erüpsiyonu, çok nadir görülmesi açısından sunulmuştur. FİE ayırıcı tanısında kolistinin yer alabileceği akılda tutulmalıdırÖğe Could thrombocyte parameters be an inflammatory marker in the brucellosis?(Medical Association of Zenica-Doboj Canton, 2013) Küçükbayrak, Abdülkadir; Taş,Tekin; Tosun, Mehmet; Aktaş, Gülali; Alçelik, Aytekin; Hakyemez, İsmail Necati; Koçoğlu, EsraAim To investigate links between platelet parameters mean platelet volume (MPV), platelet count (PC), platelet distribution width (PDW), platelet mass (PM) and brucella tube agglutination titers (BSTAT) in patients with brucellosis. Initially, PC, MPV, PM and PDW calculations were compared between periods before and after treatment. The correlation between inlammation markers (erythrocyte sedimentation rate, ESR, white blood cell count, WBC, and C reactive protein, CRP) and platelet parameters was subsequently investigated. Methods This self-controlled study included 40 patients who had positive BSTAT at least at a titer of 1/160. Platelet parameters and inlammation values (CRP, ESR) at the time of positive BSTAT at least at a titer of 1/160 (pre-treatment) were compared with control of the same parameters at the time when BSTAT became negative or when the titers reduced 4 folds (post-treatment). Results Mean platelet volume values (7.90+1.96) were signiicantly elevated in post treatment period when compared to pre treatment (7.58+1.96), (p= 0.023). Post treatment CRP, ESR and PC were signiicantly reduced when compared to pretreatment values (p=0.000, p=0.000 and p=0.025, respectively). In the pretreatment period, a direct correlation between ESR and PC values (r=0.036, p=0.025), and inverse correlations between ESR with MPV (r=-0.337, p=0.038) was found. A dependent predictive factor in multivariate logistic regression analysis for BSTAT was not found. Conclusion We suggest that PC and MPV may be inlammatory markers in brucellosis.Öğe Delftia acidovorans’ın neden olduğu nozokomiyal pnömoni ve arteriyel kateter ilişkili bakteriyemi(2012) Taş, Tekin; Küçükbayrak, Abdülkadir; Koçoğlu, Mücahide Esra; Özsoy, Şeyda; Bucak, Özlem; Tekelioğlu, Ümit Yaşar; Hakyemez, İsmail NecatiDelftia acidovorans, önceden Comamonas acidovorans olarak isimlendirilen non-ermentatif, gram negatif bakteridir. Kronik obstrüktif akciğer hastalığı tanısıyla yoğun bakım ünitesine yatırılan 79 yaşında erkek hastanın her iki akciğerinde solunum sesleri azalmış ve kaba ronküsleri mevcuttu. Sulbaktam/ampisilin başlanan hastadan yatışının yedinci gününde beyaz küre artışı ve sol akciğerde infiltrasyon olması üzerine kan kültürleri ve derin trakeal aspirat kültürü gönderildi. Hastanın sulbaktam-ampisilin tedavisi kesilerek seftriakson başlandı. Hastanın tüm kültürlerinde D. acidovorans üredi. Yatışın 11. günü D. acidovorans’a bağlı septisemi tanısıyla meropenem başlandı. Hasta takibinin 17. gününde kaybedildi.Öğe Erythrocytes parameters in the course of brucellosis(2013) Küçükbayrak, Abdülkadir; Taş, Tekin; Tosun, Mehmet; Aktaş, Gülali; Hakyemez, İsmail Necati; Mengeloğlu, Fırat Zafer; Akdeniz, HayrettinAmaç: Bruselloz hastalarında tüm eritrosit parametrelerini değerlendirmek ve bu parametreler ile inflamatuar belirte çler arasındaki ilişkiyi araştırmak. Yöntem: Çalışmaya brusella tüp aglütinasyon pozitif toplam 55 hasta alındı. Hastaların yaş ve cinsiyetleri, brusella tüp aglütinasyon testi sonuçları, eritrosit sedimantasyon hızları, C-reaktif protein ve eritrosit parametreleri ile ilgili veriler laboratuvar kayıtlarından incelendi. Bulgular: Hastalarda ortalama yaş 45,4 ± 18,1 ve kadın/erkek oranı 25/30’du. Tedavi sonrası hemoglobin, hematokrit, ortalama eritrosit hacmi, ortalama eritrosit hemoglobin ve ortalama eritrosit hemoglobini konsantrasyon değerleri tedavi öncesi değerlere gore anlamlı olarak daha yüksek bulundu. Sonuç: Eritrosit parametrelerinin değerlendirilmesi aneminin ve brusellozla ilişkili doğasının anlaşılmasında fayda sağlaya- bileceği düşünülmüştür.Öğe Evaluation of patients with Tularemia in Bolu province in northwestern Anatolia, Turkey(J Infection Developing Countries, 2014) Mengeloğlu, Zafer; Duran, Arif; Hakyemez, İsmail Necati; Ocak, Tarık; Küçükbayrak, Abdülkadir; Akdeniz, Hayrettin; Taş, TekinIntroduction: Tularemia is a zoonotic disease caused by Francisella tularensis. Here we present an epidemic occurring in Bolu province, located in northwestern Anatolia in Turkey, and some features of the cases. Methodology: The data was provided by the Bolu Provincial Health Directorate. All of the antibody response tests were studied in the National Health Institute (formerly named Refik Saydam Hygiene Department), the reference laboratory of the Ministry of Health of the Turkish Republic. A total of 393 individuals were tested by microagglutination test (MAT) for tularemia between 2006 and 2011. A total of 218 patients whose demographical data were available were included in the study; 83 were accepted as the patient group and 135 were the controls. Of the patients, 31 (37.3%) were male and 52 (62.7%) were female. Results: Fever (p < 0.001), URTI symptoms (p = 0.047), conjunctivitis (p = 0.004), and rash (p = 0.026) were significantly higher in the patient group. A positive association was found between MAT and fever (r = 0.324; p < 0.001), and a negative association was found between MAT and both lymphoadenopathy (r = -0.25; p = 0.013) and chills (r = -0.218; p = 0.035). Higher MAT titers were detected in oropharyngeal tularemia (r = 0.306; p = 0.003). Conclusions: In conclusion, tularemia must be considered in differential diagnosis in patients presenting with fever and LAP in non-endemic regions. Furthermore, water sources and contact with rodents must be investigated.Öğe A fascioliasis case : a not rare cause of hypereosinophilia in developing countries, present in developed too(2012) Hakyemez, İsmail Necati; Aktaş, Gülali; Şavlı, Haluk; Küçükbayrak, Abdülkadir; Gürel, Safiye; Taş, TekinFascioliasis is a worlwide parasitic zoonosis, endemic in south-east mediterranean area, but uncommon in other areas. Clinical signs are usually non-specific. A 32 year old male patient was admitted to our hospital with complaints of abdominal pain, diarrhea, fatigue, nausea, lost of appetite, itching, cough, night sweats and weight loss.Complete blood count revealed hypereosinophilia. The abdominal ultrasound scan was normal. But computed tomography scan revealed irregularnodular lesions in periportal area of the liver. Based on these clinical and radiological signs and continuous hypereosinophilia, the patient was serologically investigated for Fasciola hepatica infection. F.hepatica indirect hemagglutination test in serum was positive at a titer of 1/1280. Single dose Triclabendasole 10mg/kg was administeredand repeated two weeks later. Clinical and laboratory signs were completely resolved after treatment. Serological tests for fascioliasis should be included in all patients with hypereosinophilia and abnormalliver CT.Öğe High antimicrobial resistance and isolated pathogens in outpatient elderly population with urinary tract symptom(Drunpp-Sarajevo, 2012) Küçükbayrak, Abdulkadir; Hakyemez, İsmail Necati; Taş, Tekin; Alçelik, Aytekin; Kemahlı, Eray; Duran, Arif; Aydemir, Bilge; Kocaoğlu, EsraBackground: In this study, antibiotic sensitivities and uropathogens isolated from elderly outpatients to have least one urinary tract symptom were evaluated. Methods: The yielded bacteria of 344 urine samples were evaluated. Isolated pathogens were identified with classical methods and authomatized systems. Antibiotic susceptibilities were done by disc diffusion method. If need, authomatize system was used. Results: The ages of the patients were from 60 to 92, and mean age was 73.02. The male/female ratio was 147/197. The most common isolated 3 pathogens were Escherichia coli (80.52 %), Coagulase negative staphylococcus, and Enterococcus spp. In this study, the sensitivities to the antibiotics of E. coli were 59.92 %, 70.30 %, 64.98, 63.78, 86.44 % and 90.48 % for amoxicillin-clavulanate, cefuroxime-axetil, trimethoprim-sulphamethoxazole, ciprofloxa-cine, ceftizoxime and nitrofrontein, respectively. The sensitivities of amoxicillin-clavulanate, cefuroxime-axetil, trimethoprim-sulphamethoxazole, ciprofloxa-cine, ceftizoxime and nitrofrontein for male and female were 55.17-66.12,54.08-78.12, 50.00-73.29, 55.04-69.70, 76.00-91.56 and 80.00-91.71, respectively. The susceptibility rates of amikacin, gentamycin and ceftriaxone were 90.16 %, 78.94 % and 81.99 % as 89.21, 70.64 and 66.67 in male patients and 90.30, 70.64 and 88.52 in female patients. Conclusion: In the elderly outpatients, E. coli was the most common pathogen in the urine. The resistant rates in our region are higher from reported in literature. Nitrofrontein and amikacine can be started empirically for both gender. However, cefuroxime, ceftriaxone, ceftizoxime, cephazoline, and gentamycine for the female patients can be used empirically. We think that the male elderly patients should be treated with hospitalized.Öğe Kolesistit ve pansitopeniyle seyreden bruselloz: bir olgu sunumu ve literatürün incelenmesi(2011) Hakyemez, İsmail Necati; Tursun, İrfan; Akkoyunlu, YaseminDünyada yaygın olarak görülen ve ülkemizde endemik olan bruselloz, tüm organ ve sistemleri etkileyebilen, değişik klinik formların gözlendiği ve bazen tanı zorluğu yaşanan bir zoonozdur. Karaciğer tutulumu yaygın olmasına rağmen kolesistit ve karaciğer apsesi nadir görülen klinik formlarıdır. Hematolojik tutulum sıklıkla lökopeni ve anemi, nadiren de pansitopeni ile seyreder. Kolesistit ve pansitopeni tablosuyla gelen olgularda bruselloz ayırıcı tanıda akılda tutulmalı ve gereksiz cerrahi girişimlerden sakınılmalıdır. Bu yazımızda, böyle bir olgu nedeniyle 64 yaşında akut brusellozlu bir kadın hasta sunulmuştur.Öğe Linezolid versus vancomycin for the treatment of methicillin-resistant staphylococcus aureus keratitis in rabbits(Lippincott Williams & Wilkins, 2013) Taş, Tekin; Küçükbayrak, Abdülkadir; Hakyemez, İsmail Necati; Mengeloğlu, Fırat Zafer; Simavlı, Hüseyin; Özyalvaçlı, Gülzade; Erdurmuş, MesutPurpose: To compare the efficacy of topical linezolid (LZD) 1 mg/mL or 2 mg/mL to vancomycin (VA) 50 mg/mL for the treatment of methicillin-resistant Staphylococcus aureus (MRSA) keratitis in rabbits. Methods: One hundred colony-forming unit (CFU) MRSA bacteria were injected intrastromally into rabbit corneas. Sixteen hours after the injection, 24 rabbits were randomly divided into 4 groups. Rabbit eyes were treated with 1 drop of topical LZD 1 mg/mL, LZD 2 mg/mL, VA 50 mg/mL, or isotonic saline every 15 minutes for 5 doses and then every 30 minutes for 14 doses. Eyes were examined before and after the treatment using slit-lamp biomicroscopy by 2 observers blinded to the study for the determination of clinical severity. Then, corneas were harvested for the quantification of bacteria and histopathology. Results: There were no differences in clinical severity among the groups before and after the treatment in each eye. The mean CFU x 10(6) of MRSA recovered from the LZD 1 mg/mL, LZD 2 mg/mL, and VA 50 mg/mL groups were significantly lower than that recovered from corneas treated with isotonic saline. There was no statistically significant difference among the treatment groups in terms of CFU x 10(6). Epithelial erosion in the VA 50 mg/mL group was significantly worse than that in the other groups. LZD 2 mg/mL group had the lowest mean epithelial erosion values. Conclusions: Topical LZD showed activity against MRSA that was comparable to fortified VA in this experimental keratitis model.Öğe Microbial colonization of the external auditory canal and nose in hemodialysis patients(Medical Assoc Zenicadoboj Canton, 2012) Alçelik, Aytekin; Apuhan, Tayfun; Koçoğlu, Esra; Eroğlu, Mustafa; Hakyemez, İsmail Necati; Duran, ArifAim The aim of our study is to determine the microbiology of the external auditory canal and nose in uremic patients on chronic dialysis. Methods All patients undergoing regular hemodialysis for at least 3 months were included in this study. The nasal and external auditory canal swabs were collected from 83 haemodialysed patients. Results From 83 patients (37 females, 46 males) nasal and external auditory canal cultures were obtained. Mean duration on dialysis was 41.75 +/- 45 months and mean age of patients was 61 13 years. Microflora in the nasal cavities (70/80, 87.5%) and external auditory canal (48/59, 81.3%) were similar in all culture positive patients (coagulase-negative staphylococci). Coexistence of coagulase-negative staphylococci and diphteroids was detected in 20 patients' (25.0%) nasal vestibule and in eight patients' (13.5%) external auditory canal. Conclusion Microflora in the nasal cavities and external auditory canal were similar in chronic renal patients. External auditory canal microflora was not associated with history of diabetes mellitus, hepatitis status and starting date of hemodialysis in our study.Öğe Nosocomial acinetobacter baumannii infections and changing antibiotic resistance(Professional Medical Publications, 2013) Hakyemez, İsmail Necati; Küçükbayrak, Abdülkadir; Taş, Tekin; Yıkılgan, Aslıhan Burcu; Akkaya, Akcan; Yaşayacak, Aliye; Akdeniz, HayrettinObjectives: In the intensive care setting, Acinetobacter baumannii causes ventilator-associated pneumonia and other nosocomial infections that are difficult to treat. Objective of this study was to investigate nosocomial A. baumannii infections and its changing antibiotic resistance. Methods: A total of 56 patients diagnosed with A. baumannii infections between January 2009 and December 2011 were included in the study. Diagnosis for nosocomial infections was established according to the CDC (Centers for Disease Control and Prevention) criteria. Identification of the agents isolated was carried out using conventional methods and VITEK 2 automated system, while antibiotic sensitivity testing was performed through VITEK 2 AST-N090 automated system. Results: The most common infection was nosocomial pneumonia by 43%, among which 46% were ventilator-associated pneumonia. Considering all years, the most effective antibiotics on the isolated strains were found as colistin, tigecycline, imipenem and meropenem. However resistance to imipenem and meropenem was observed to increase over years. Conclusion: The issue of increased resistance to antibiotics poses difficulty in treatment of A. baumannii infections which in turn increases the rate of mortality and cost. In order to prevent development of resistance, antibiotics must be used in an appropriate way in accompanied with proper guidance.Öğe Platelet parameters in hepatic hydatid cysts(2013) Şit, Mustafa; Aktaş, Gülali; Yılmaz, Edip Erdal; Hakyemez, İsmail Necati; Alçelik, Aytekin; Küçükbayrak, AbdülkadirBackground. Hepatic hydatid cyst infection is caused by microorganisms named Echinococcus which belong to family Taeniidae. Platelets are considered as a mediator in inflammation and infectious diseases because of the various proinflammatory substances that they contain. Design and Methods. Thirty-three patients who were admitted to Do?ubayazit State Hospital's General Surgery Clinic with a diagnosis of hepatic cyst hydatid were enrolled in this retrospective study. Laboratory data of the patients in pre- and postoperative periods were obtained from computerized medical records database of the hospital. Results. Preoperative mean platelet volume (MPV) of the patients was significantly increased compared to postoperative MPV values. Conclusion. We claim that MPV is a useful follow-up marker after surgery in patients with hydatid cyst. © 2013 Mustafa Sit et al.Öğe Primary bacteremia associated with sphingomonas paucimobilis during the late period in a patient with ventriculoperitoneal shunt after neurosurgery with literature review(Lippincott Williams & Wilkins, 2012) Küçükbayrak, Abdülkadir; Demirli, Keziban; Özdemir, Davut; Küçükbayrak, Zeynep Seçkin; Hakyemez, İsmail NecatiSphingomonas paucimobilis is a Gram-negative aerobic rod, which is nonfermentative, nonspore forming, catalase positive, and oxidase positive. It is believed that the natural habitat of this organism is the natural environment, and it is also found in hospital settings. The infections caused by the bacteria are rarely life threatening. A 46-year-old woman was admitted to our clinic with right flank pain, groin pain, and fever. On clinical examination, right costovertebral angle pain and an operation scar in the temporal region were observed. A review of her medical history revealed an operation for subarachnoid hemorrhage secondary to aneurysm and a ventriculoperitoneal shunt 6 weeks before admission. Ceftriaxone 2 x 1 g/day was started. No growth was detected in urine, cerebrospinal fluid, and temporal fluid cultures; however, a Gram-negative rod grew in one of the blood cultures on the second day of treatment. Intravenous ciprofloxacin 400 mg 2 x 1/day was added to treatment. Ceftriaxone treatment was switched to cefoperazon-sulbactam 1 gr 2 x 1/day. No growth was observed in urine and blood control cultures on the third day of treatment. Cefoperazon-sulbactam was stopped on the 10th day, and ciprofloxacin was continued until the 21st day. In English literature, the presence of Sphingomonas paucimobilis bacteremia after neurosurgery has not been previously reported.Öğe Pulmonary brucellosis detected during treatment of active tuberculosis in a patient with operated lung cancer (Case report)(European Respiratory Soc Journals Ltd, 2012) Akkoyunlu, Muhammed Emin; Akkoyunlu, Yasemin; Hakyemez, İsmail Necati; Erboy, FatmaÖğe Sepsis sendromu olgusu: Weil hastalığı yakınımızda(2012) Hakyemez, İsmail Necati; Yıldırmak, Mustafa Taner; Şimşek, Funda; Küçükbayrak, AbdülkadirLeptospiroz, bir spiroket olan Leptospira interrogans tarafından meydana gelen ve tüm dünyada yaygın olarak görülen bir zoonoz hastalığıdır. Bu bakterinin en önemli rezervuarı kemirgenler ve ratlardır. İnfekte hayvanların üriner çıkartıları Leptispira spp. için en önemli kaynaktır. Hastalık çoğunlukla hafif, anikterik, febril hastalık formundan daha öz görülen Weil hastalığı adı verilen ve çoklu organ yetmezliği giden şiddetli forma kadar değişen bir aralıkta görülebilir. Weil Hastalığı çoklu organ disfonksiyonu ile karakterize olan bir hastalıktır. Hastalar; sarılık, yüksek ateş, hemoraji, nörolojik değişiklikler, kardiyovasküler kollaps, pulmoner tutulum, hepatik nekroz ve böbrek yetmezliği ile başvurabilirler. Özellikle hepatorenal yetmezlik ile seyreden sepsis sendromu olgularında antibiyotik ve destek tedavisine erken başlanılmalıdır. Bu yazıda sepsis sendromu tanısıyla acil servise alınan, böbrek, karaciğer ve akciğer tutulumunun olduğu 51 yaşında bir Weil hastalığı olgusu sunulmuştur.Öğe Sifiliz ile ilişkili kolestatik hepatit: Bir olgu sunumu(2012) Hakyemez, İsmail Necati; Yıldırmak, Mustafa Taner; Şimşek, FundaSifilizde, karaciğer tutulumu nadirdir ve hastalığın evrelerine göre değişkenlik gösterir. Karaciğer enzimlerindeki belirgin yüksekliklere rağmen sarılık genellikle görülmez. Bu yazıda, biz ikinci evre sifilizli bir olguda kolestatik hepatit sunduk. Altmış üç yaşında erkek hasta ateş yüksekliği, vücutta yaygın döküntü, halsizlik, yorgunluk, kas-eklem ağrıları, iştahsızlık, kilo kaybı, öksürük ve gece terlemesi yakınmalarıyla polikliniğimize başvurdu. Hastanın döküntü şikayetinin 2 gün önce başladığı diğer şikayetlerinin üç haftadır devam ettiği öğrenildi. Fizik muayenesinde; ateş 38.1°C, tüm vücutta makülopapüler döküntü, servikal ve inguinal bölgede lenfadenopatiler, sağ üst kadranda palpasyonla ağrılı hepatomegali saptandı. Laboratuvar bulgularında karaciğer enzimlerinde artış belirlendi. Sifilize yönelik istenen tetkiklerden VDRL 1/32 ve TPHA 1/1280 titrede pozitif tespit edildi. Viral hepatit belirteçleri negatif sonuç verdi. Hastaya sifiliz tanısı konuldu ve tek doz Benzatin Penisilin G verildi. Bir hafta sonra klinik bulguları düzeldi. Üç hafta sonra karaciğer fonksiyon testleri normale geriledi. Biz kolestatik hepatitin ayırıcı tanısında sifilizin göz önünde bulundurulması gerektiğini düşünüyoruz.Öğe Subclinical immune reactions to viral infections may correlate with child and adolescent diagnosis of attention-deficit/hyperactivity disorder: a preliminary study from Turkey(Makerere Univ, Fac Med, 2014) Bekdaş, Mervan; Tufan, Ali Evren; Hakyemez, İsmail Necati; Taş, Tekin; Altunhan, Hüseyin; Demircioğlu, Fatih; Kısmet, ErolBackground: Attention-Deficit/Hyperactivity Disorder (ADHD) is one of the most common neuro-developmental disorders of childhood and adolescence. Studies focusing on the relationship of infectious agents and ADHD are scarce. It is also known that cerebellar injury may lead to hyperactive behavior. This study aimed to evaluate the relationship between viral agents of cerebellitis and the diagnosis of ADHD. Methods: The study group was formed of 60 consecutive ADHD patients and 30 healthy children. IgG levels for VZV; HSV-1, CMV, Measles, Mumps, Rubella and EBV were evaluated. Results: Males were significantly higher among patients with ADHD (65% vs. 40%, p=0.025). Patients with ADHD displayed significantly higher positivity for measles IgG (80% vs. 60%, p=0.044). When patients with ADHD were classified according to their pubertal status, adolescents with ADHD displayed higher positivity for mumps (100% vs. 74.4%, p=0.043). Most of the patients were diagnosed with ADHD-Combined or Hyperactive/Impulsive Subtypes (56.6%) while 43.3% were diagnosed with ADHD-predominantly inattentive type. When patients with subtypes of ADHD were compared in terms of seropositivity, it was found that patients with ADHD-Combined/Hyperactive-Impulsive subtypes had significantly elevated reactions for Rubella (100% vs. 88.5%, p=0.044). Conclusion: Although limited to a single center and may be prone to sampling biases, our results may support the notion that immune reactions may be related with ADHD among children and adolescents. Further, prospective studies from multiple centers are needed to support our findings and establish causality.Öğe Takayasu arteritis initially mimicking infective endocarditis(Universita Cattolica del Sacro Cuore, 2011) Alçelik, Aytekin; Karaçay, Sevim; Hakyemez, İsmail Necati; Akın, Büşra; Öztürk, Serkan; Şavlı, HalukTakayasu's arteritis (TA) is a chronic inflammatory disease that affects large vessels, predominantly the aorta and its main branches, leading to vessel wall thickening, fibrosis and stenosis. Cardiac and vascular symptoms are also commonly present at disease onset. In TA with thoracic or abdominal involvement, although murmur can be present at physical examination, the pulse difference may be absent. Here, we report a case of TA who initially resembled infective endocarditis and had widespread thoracic murmur.
