Yazar "Aydoğan, İlker" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 11 / 11
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Cinsel yolla bulaşan hastalıklarda Hepatit B, C ve HIV enfeksiyonları açısından bir değerlendirme(2002) Kavak, Ayşe; Parlak, Ali Haydar; Akman, Ramazan Yavuz; Yeşildal, Nuray; Anul, Hüseyin; Aydoğan, İlker; Çiçekçi, Bülent; Kaya, DemetSitiliz başta olmak üzere cinsel yolla bulaşan hastalıklar (CYBH), bazen hepatit B, C ve HIV enfeksiyonlarına eşlik edebilir ya da geçişini kolaylaştırabilir. Bu çalışmada 50 CYBH'ı olan hastanın demografik özellikleri yanında, hepatit B, C ve HIV enfeksiyonu açısından taramaları yapıldı. CYBH'dan genital ülserle seyredenler ya da daha önce bu enfeksiyonlardan herhangi birini geçirmiş olmanın, hepatit B, C ve HIV enfeksiyonu açısından riski araştırıldı. Çalışmaya alınan 50 hastanın 26'sında (%52) kondiloma aküminata, 9'unda (%18) sifiliz, 5'inde (%10) nongonokoksik üretrit, 4'ünde (%8) molluskum kontagiosum, 3'ünde (%6) gonore, 3'ünde (%6) herpes genitalis vardı. Hastalarda anti HBc pozitifliği, kontrol grubuna göre anlamlı olarak daha yüksek bulundu, hepatit C ve HIV enfeksiyonu açısından anlamlılık saptanmadı. Elli hastanın genel değerlendirmesi yanında, genital ülserasyonla seyreden CYBH ve daha önce geçirilmiş CYBH'nın hepatit B riskini arttırmadığı ortaya çıktı. Sonuç olarak, cinsel temasta korunma ile sadece dermatolojik ya da ürolojik olarak sık karşılaşılan CYBH'dan değil, hepatit B gibi enfeksiyonların önlenmesinin mümkün olabileceği düşünüldüÖğe Düzce ve Bolu'da 13-19 yaş grubu gençlerde deri hastalıkları-Retrospektif bir ön çalışma(2001) Kavak, Ayşe; Parlak, Ali Haydar; Aydoğan, İlker; Anul, Hüseyin; Yeşildal, NurayBu çalışmada Düzce ve Bolu'da 13-19 yaş grubu gençlerde, hastalıkların poliklinik başvuru sıklığı retrospektif olarak araştırıldı. Çalışmaya 1001 hasta alındı. Tüm kayıtlar içinde sıklığın %1 ve üzerinde olduğu hastalıklar, ayrıca her iki cinsiyette en sık görülen 5 deri hastalığı değerlendirmeye alındı. 13-19 yaş grubunda, en sık akne vulgaris (%22.4) saptandı. Bu yaş grubunda kontakt dermatit (%6.6), böcek ısırığı (%3.8), seboreik dermatit (%3.6), scabies (%3.3), psoriasis (%2.9), tinea pedis (%2.6) ve tinea versikolor (%2.5) yaygın görülen hastalıklar arasında idi. Akne vulgaris kız (%21.7) ve erkek (%23.5) hastalarda da en sık görülen dermatoz idi. Sonuçta, spesifik yaş gruplarına göre yapılan çalışmalar ile dermatolojik hastalık dağılımının saptanmasına katkıda bulunulacağı düşünüldü.Öğe HIV seronegatif bir olguda gelişen basiller anjiomatozis(2004) Aydoğan, İlker; Parlak, Ali Haydar; Alper, Murat; Aksoy, K. AylinBasiller anjiomatozis, genellikle kedilerle temas öyküsü olan immün yetmezlikli kişilerde gelişen, nadir görülen bir infeksiyon hastalığıdır. Anjiomatöz deri lezyonları ile karakterize bu tabloda sistemik tutulum bulunabilir. Hastalığın immünolojik yönden sağlam kişilerde görüldüğüne dair az sayıda bildiri mevcuttur. Bu makalede immün yetmezliği ve kedilerle temas öyküsü bulunmayan, histopatolojik kesitlerde retikülin gümüş boyamasıyla basiller gösterilerek basiller anjiomatozis tanısı alan 23 yaşındaki bir erkek hasta sunulmuştur.Öğe Hyperkeratosis of the nipple and areola in a patient with chronic mucocutaneous candidiasis(Blackwell Publishing, 2006) Kavak, Ayşe; Parlak, Ali Haydar; Aydoğan, İlker; Alper, MuratHyperkeratosis of the nipple and/or areola (HNA)is usually an idiopathic entity. Most of the reportedcases are women, suggesting a hormonal etiology.Öğe Incontinentia pigmenti with NEMO mutation in a Turkish family(Wiley-Blackwell, 2004) Sılan, Fatma; Aydoğan, İlker; Kavak, Ayşe; Bardaro, Tiziano; D'Urso, MicheleA 2-month-old female child was admitted with a widespread eruption. These lesions had been noticed on her face on the second day of life, gradually increasing in the area of distribution. She was a term infant, the first child of the family. Her parents did not report a collodion-like membrane at birth or similar lesions in their relatives. The mother’s medical history consisted of a spontaneous abortion in the past.Öğe Persistent serpentine supravenous hyperpigmented eruption associated with docetaxel(Wiley, 2005) Aydoğan, İlker; Kavak, Ayşe; Parlak, Ali Haydar; Alper, Murat; Annakkaya, Ali Nihat; Erbaş, MeteVarious mucocutaneous reactions have been reported with the use of systemic docetaxel. We describe a 47-year-old man who developed a persistent serpentine supravenous hyperpigmented eruption (PSSHE), beginning at the site of docetaxel injection and spreading along the superficial venous network in the anterior aspect of the right forearm and distal arm. The eruption occurred after the first infusion of docetaxel following insufficient venous washing. A second infusion was administered through a vein in the other forearm, but this time, abundant venous washing was performed and a similar eruption did not occur. To our knowledge, this is the second report of docetaxel-induced supravenous discoloration and we discussed the terminology and mechanism of this unique reaction.Öğe Preliminary study among truck drivers in Turkey: Effects of ultraviolet light on some skin entities(Blackwell Publishing, 2008) Kavak, Ayşe; Parlak, Ali Haydar; Yeşildal, Nuray; Aydoğan, İlker; Anul, HüseyinIn this study, we aimed to compare driver (left) and opposite (right) sides for some skin entities in drivers. We also evaluated the effect of occupational duration, age and skin type among this population. One hundred and fortyeight truck drivers were included in this study. Sun exposed areas were classified. Dermatological entities such as actinic keratosis, solar lentigo, seborrheic keratosis, melanocytic nevus, spider angioma, ephelid, basal cell carcinoma (BCC), squamous cell carcinoma, and melanoma were compared to driver and right sides. In addition, drivers were divided into two subgroups according to: (i) age (subgroups A1, 20-40 years, and A2, >40 years); (ii) occupational duration (subgroups O1, 1-10 years, and 02, >1 0 years); and (iii) skin type (subgroups S1, skin types I and II, and S2, skin types III and IV. Each of the two subgroups were compared with respect to the total prevalence (left and right sides) of lesions excluding the location. Seborrheic keratosis and lentigo solaris were found to be increased on the driver side of the face (P = 0.00) and ear (P = 0.013), respectively. Statistically significant increases of lesions on the driver side were determined according to the subgroups: melanocytic nevi were found to be increased on the driver side in A1 (P = 0.00), A2 (P = 0.00), 02 (P = 0.00), S1 (P = 0.00) and S2 (P = 0.006) groups; actinic keratoses were found to be significantly increased on the driver side in A2 and 02 groups (P = 0.03 for both).Öğe Prevalence of oral lesions in 13-to 16-year-old students in Duzce, Turkey(Wiley, 2006) Parlak, Ali Haydar; Köybaşı, Serap; Yavuz, Taner; Yeşildal, Nuray; Anul, Hüseyin; Aydoğan, İlker; Kavak, AyşeOBJECTIVE: The aim of this study was to determine the prevalence of oral lesions in 13- to 16-year-old students. METHODS: A cross-sectional survey was carried out on students in Duzce, a province in the western Black Sea region of Turkey. A total of 993 children aged between 13 and 16 from eight secondary schools were examined. Oral lesions with recurrent behavior, if observed, were recorded at the time of examination. Venous blood samples were obtained for detecting hemoglobin levels. RESULTS: Two hundred sixty adolescents (26.2%) were diagnosed with at least one oral mucosal lesion at the time of the examination. Thirteen different mucosal alterations were diagnosed, and the most common lesions were angular cheilitis (9%), linea alba (5.3%), and aphthous ulceration (3.6%). The correlation between occurrence of mucosal lesions and sex was not statistically significant (P > 0.05). Statistical evaluation of the data revealed a significant relationship only between the presence of angular cheilitis and anemia (P < 0.05). CONCLUSION: This study is the first epidemiologic study of oral mucosal lesions in adolescents in Turkey. Angular cheilitis was the only oral mucosal lesion that had a significant correlation with anemia.Öğe Psoriasisde prolaktinin rolü(2002) Yavuz, Özlem; Kavak, Ayşe; Parlak, Ali Haydar; Anıl, Hüseyin; Aydoğan, İlkerProlaktinin (PRL) çok iyi bilinen çeşitli biyolojik etkilerinin yanında, hücresel ve humoral immünitenin önemli bir in vivo modülatörü olduğu, deri epitel hücre proliferasyonunu ve deri immün sistemini etkilediği bildirilmiştir. Bu çalışmada, etyolojisi hala anlaşılamamış, epidermal hiperplazi ve diskeratinizasyon ile karakterize, yaygın inflamatuar bir deri hastalığı olan psoriasis ile serum prolaktin düzeyleri arasında bir ilişki olup olmadığı araştırıldı. Klinik veya histopatolojik olarak psoriasis tanısı alan 34 olgu çalışma grubuna alındı. Kontrol grubu 21 sağlıklı kişiden oluşturuldu. Serum prolaktin düzeyleri, "chemiluminescent" enzim immünometrik yöntemle, DPC ticari kitleri kullanılarak "Immulite One" hormon analizöründe ölçüldü. Psoriasisli hastalarda saptanan serum prolaktin düzeyleri (ortalama ± SD: 8,9±5,4 ng/ml), kontrol grubu düzeyleri (ortalama ± SD: 9,13+5,18 ng/ml) ile karşılaştırıldığında anlamlı bir fark saptanmadı (p= 0,548). Son yıllarda, prolaktinin immün reaksiyonlarda önemli bir yeri olduğu ve keratinositlerde proliferatif bir etki gösterdiği anlaşılmıştır. Ancak bizim çalışmamızda, psoriasisli hastalarda serum prolaktin düzeylerinin yükselmediği saptandı. PRL'in epitel hücrelerin proliferasyonunda ve immünregülasyonda oynadığı rolü destekleyen güçlü veriler olduğu dikkate alındığında, bu konuda daha fazla çalışma yapılması gerektiği düşünüldü.Öğe Shall we add trichilemmal cyst to painful skin tumours?(Wiley, 2006) Kavak, Ayşe; Aydoğan, İlker; Alper, MuratPainful skin tumours that can be abbreviated as ‘lend an egg’ consist of leiomyoma, eccrine spiradenoma, neuroma, dermatofibroma, angiolipoma, neurilemmoma, endometrioma, glomus tumour and granular cell tumour.Öğe Simultaneous onset of pemphigus vulgaris in two Turkish siblings(Japanese Dermatolgical Assoc, 2005) Kavak, Ayşe; Aydoğan, İlker; Gönen, SevimThe etiology of pemphigus vulgaris is still unknown. Reported familial cases are indicators of a genetic aspect of the disease. We report a brother and sister with simultaneous onset of pemphigus vulgaris. The class II antigens, HLA DRB1*04 and DQB1*03 were detected in both patients. The oral mucosa was affected in one them. Elevation of transaminase levels due to azathioprine therapy was observed in these two cases.