Yazar "Alpteker, Hacer" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 11 / 11
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 65 yaş ve üstü bireylere evde bakım verenlerin yaşadıkları güçlüklerin belirlenmesi(Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi, 2008) Alpteker, Hacer; Gökdoğan, FerayBu araştırma, 65 yaş ve üstü bireylere evde bakım verenlerin bakım yükleri ile yaşadıkları güçlükleri belirlemek amacıyla yapılmıştır. Tanımlayıcı tipte bir araştırmadır.Araştırmanın örneklemini, Bolu İl Sağlık Müdürlüğü Semerkant Aile Sağlığı Merkezine kayıtlı yaşlılar (n:69) ve onların informal bakım verenleri (n: 69), oluşturmuştur. Veriler Ağustos-Kasım 2007 tarihinde yüz yüze görüşme tekniği kullanılarak elde edilmiş, yüzdelik, ortalama, standart sapma, X2 gibi tanımlayıcı istatistik testler kullanılarak analiz edilmiştir.Bakım verenlerin yaş ortalaması 53.4 ± 14.7 yıl (19- 82 yaş) olarak hesaplanmış, bakım yükü olan bakım verenlerin yarıdan fazlasının (%63.3) 35-64 yaş grubunda ve %26.5'inin ise 65 yaş ve üzeri grubunda yer aldığı, bakım yükü olanların çoğunlukla (%83.7) kadın ve evli olup (%87.8), okur-yazar/ilkokul mezunu düzeyinde eğitim gördükleri (%57.1), ev hanımı (%65.3) ve emekli (%26.5) olarak yaşamlarını sürdürdükleri, şu anda herhangi bir işte çalışmadıkları (%85.7) ve ailesi ile birlikte yaşadıkları (%71.4), yaşlıya eşi (%38.8), kızı (%24.5) ve gelininin (%20.4) bakım verdikleri belirlenmiştir.Bakım verenlerin, yaklaşık yarısının (%50.8) bakım yükünün ?hafif, %18.8'inin ?orta düzeyde? ve %1.4'ünün ise bakım yükünün ?ağır? düzeyde olduğu saptanmıştır.Bakım verenlerin yaşlı bakımı sırasında en çok zorlandığı konular/işler çoğunluk sırasıyla, ?yaşlının çok konuşması/karışması (%41.0)?, ?bakım vereninde yaşlı olması ve zorlanması (%28.2)? olduğu, bakım verenlerin %20.3'ünün kendini tükenmiş hissettikleri belirlenmiştir. Bakım verenlerin ¾'ünden fazlasının (%87.0) primer bakım veren olduğu, bir başka deyişle yaşlıya tek başına baktığı belirlenmiştir.Bakım yükü olanların çoğunluğu (%63.3), yaşlıya bakmanın yaşamını etkilediğini, söyledikleri, bakım yükü olan bakım verenlerin, yarıdan fazlasının (%69.4) herhangi bir hastalığının olduğu, depresyon/anksiyete ilacı aldıkları (%22.4), bakım verenlerin çoğunun (%89.9) yaşlıya en iyi ?evde? bakılacağını bildirdikleri, yaşlı bakımına ilişkin, ?yaşlıların çocuğa benzediğini, iyi davranılması ve incitilmemesi gerektiğini (%11.6)?, ?gençlerin de yaşlanacağını bu nedenle büyüklerine bakması gerektiğini (%10.1)?, düşündükleri ve önerdikleri belirlenmiştir.Bu konuda hemşirelerin, toplumsal bilincin oluşturulması için yaşlılık ve yaşlı bakımı konusunda eğitim ve bilgilendirme toplantıları yapmaları, bakım yükü olan bakım verenlerin bakım yüklerine duyarlı olması, bakım yükünü azaltma noktasında gündüz bakımevi, yaşlı kreşi gibi gündüz hizmet verecek alternatif bakım merkezlerinin açılması önerilmektedir.Anahtar Kelimeler: Yaşlı Bakımı, Kadın, Primer bakım verenler, Bakım yükü, HemşirelikÖğe Compliance and efficacy of hand rubbing during in-hospital practice(Karger, 2005) Karabay, Oğuz; Şencan, İrfan; Şahin, İdris; Alpteker, Hacer; Özcan, Arzu; Öksüz, ŞükrüObjective: To compare alcohol-based hand rubbing with hand washing using antimicrobial soap regarding antimicrobial efficacy and compliance with routine practice in hospital and intensive care units. Subjects and Methods: From February to June 2003, 35 nurses were randomly selected from a nursing staff of 141 and divided into two groups: hand rubbing and hand washing groups. Hand cultures were obtained before and after health care procedures. The nurses were observed on days 1, 7 and 14 of the study, in order to determine compliance and efficacy of the hand hygiene methods. Results: A total of 368 routine patient care activities were observed during the study period. Hand rubbing with alcohol-based solutions significantly reduced the bacterial contamination of the hands of the nurses more than hand washing with an antimicrobial soap (54 and 27%, respectively; p < 0.01). Compliance was also better in the hand rubbing group than in the hand washing group (72.5 and 15.4%, respectively; p < 0.001). Compliance with hand rubbing was markedly lower among the nurses who had experience of more than 3 years in hospital practice. Both hand rubbing and hand washing compliance were poorer among nurses working in intensive care units than among nurses working in the other hospital wards. Generally, after taking off gloves, nurses preferred hand washing to hand rubbing. Conclusion: These data indicate that alcohol-based hand rubbing reduces mean bacterial counts on the hands of nurses more effectively than hand washing with antimicrobial soaps, and compliance rates with hand rubbing were also higher than with hand washing. Nevertheless, the compliance with hand rubbing was markedly lower in more experienced nurses.Öğe Determine the knowledge of the women about breast cancer and their practice about breast self examination(2010) Alpteker, Hacer; Avcı, AyşenIntroduction: This study's aim was to determine the knowledge of the women about breast cancer and their practice about breast self examination who were 20 years old and above and live in Karaköy which is a country of Bolu. Materials and Methods: This was a Cross-sectional and descriptive study. The research was carried on 150 woman. Results: Socio-demographic features of the study group were; mean age of the women who were 20 years old and above was 45+/-18 (min:20, max:84), 72.7% were maried, 65.3% were graduated from primary school, 88.7 were housewives (n:150). In the applied questionare: 30.0% of the study group didn't know how the breast cancer is diagnosed, 31.9% of the women didn't believe the necessity of mammography, 5.0% didn't know the necessity of mammography, 71.3% of the women didn't know the breast self examination and 72.0% didn't practice breast examination by herselves before. We found that only 47.6% of the women do breast examination by herselves from 56.0% who require to do breast self examination (X2:36.690; P: 0.000). Discussion: Although most of the women learnt breast self examination firstly from health personnel than from press or mass media, practice of the examination was so low. That's why: • The women who live in the rural area must be educated about breast cancer, breast self examination and the risk factors. The necessity of the breast examination by herselves when they are healthy must be emphasised.Öğe DETERMINE THE KNOWLEDGE OF THE WOMEN ABOUT BREAST CANCER AND THEIR PRACTICE ABOUT BREAST SELF EXAMINATION(Aves, 2010) Alpteker, Hacer; Avci, AysenIntroduction: This study's aim was to determine the knowledge of the women about breast cancer and their practice about breast self examination who were 20 years old and above and live in Karaky which is a country of Bolu. Materials and Methods: This was a Cross-sectional and descriptive study. The research was carried on 150 woman. Results: Socio-demographic features of the study group were; mean age of the women who were 20 years old and above was 45 +/- 18 (min: 20, max: 84), 72.7 % were maried, 65.3 % were graduated from primary school, 88.7 were housewives (n: 150). In the applied questionare: 30.0 % of the study group didn't know how the breast cancer is diagnosed, 31.9 % of the women didn't believe the necessity of mammography, 5.0 % didn't know the necessity of mammography, 71.3 % of the women didn't know the breast self examination and 72.0 % didn't practice breast examination by herselves before. We found that only 47.6 % of the women do breast examination by herselves from 56.0 % who require to do breast self examination (X2: 36.690; P: 0.000). Discussion: Although most of the women learnt breast self examination firstly from health personnel than from press or mass media, practice of the examination was so low. That's why: center dot The women who live in the rural area must be educated about breast cancer, breast self examination and the risk factors. The necessity of the breast examination by herselves when they are healthy must be emphasised.Öğe Hemşirelik mezunlarının mezuniyet sonrası profilleri(2019) Bilgin, Nevin Çıtak; Cerit, Birgül; Alpteker, HacerGİRİŞ: Hemşirelik bölümü mezun profilinin bilinmesi, hemşirelik lisans eğitim programlarının misyon ve vizyonlarının düzenlenmesi açısından önemlidir. AMAÇ: Bu çalışmanın amacı, hemşirelik mezunlarının mezuniyet sonrası profillerini belirlemektir. YÖNTEM: Tanımlayıcı ve kesitsel tipteki çalışmanın evrenini, 2001-2017 yılları arasında, bir hemşirelik lisans programını tamamlayan 736 mezun oluşturmuştur. Kendilerine ulaşılabilen ve çalışmaya katılmayı kabul eden 273 mezun ile çalışma tamamlanmıştır. Çalışmanın verileri araştırmacılar tarafından oluşturulan anket formu ile toplanmıştır. Araştırma verilerinin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistikler ve Ki kare testi kullanılmıştır. BULGULAR: Mezunların %88,3’ünün çalıştığı ve %73’ünün mezuniyet sonrası 0-6 ay içerisinde çalışmaya başladığı belirlenmiştir. Mezunların %39,4’ünün üniversite hastanesinde, %37,7’sinin dahili bilimlerde çalıştığı ve %78,4’ünün klinisyen hemşire olarak görev yaptığı görülmüştür. Mezunlar, öğrencilik döneminde hemşireliği ideal bir meslek olarak düşünüp meslekle ilgili olumlu algıya sahipken, mezuniyetten sonra mesleğin ideal olduğunu düşünenlerin ve olumlu mesleki algıya sahip olanların azaldığı saptanmıştır (p<0,001). SONUÇ: Mezunların çoğunluğu çalışmakta ve kamu kurumunda görev yapmaktadır. Mezunların mesleğe ilişkin algılarının mezuniyet sonrası değiştiği ve mesleğe ilişkin olumlu algının azaldığı görülmüştür.Öğe Hemşirelik öğrencilerinin mevsimsel grip ve pnömoni aşısına ilişkin farkındalıklarının belirlenmesi(2019) Alpteker, HacerAmaç: Hemşirelik öğrencilerinin mevsimsel grip ve pnömoni aşısına ilişkin farkındalıklarının belirlenmesidir. Gereç ve Yöntem: Kesitsel tipte tanımlayıcı bir araştırmadır. Bu araştırma 331 öğrenci ile yapılmıştır. Veriler araştırmacılar tarafından literatür bilgisine dayalı olarak oluşturulan anket formu ile yüz yüze görüşme yöntemi ile toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde SSPS paket programından yararlanılarak sayı, yüzde ve ki kare testi kullanılmıştır. BULGULAR: Çalışmaya katılan öğrencilerin %80,7’nin kız ve birinci sınıf, %54,7’nin “alt gelir” düzeyinde ve %54,7’nin “evde” kaldıkları, %45,0’nin sağlıklarını “iyi’’ olarak algıladıklarını belirlenmiştir. Öğrencilerin %90,9’nun influenza hakkında,%94,9'unun ise pnömoni hakkında herhangi bir eğitime katılmadıkları, %58,8’nin ise yaşlılara ve kronik hastalığı olanlara grip ve pnömoni aşısının ücretsiz olduğunu bilmedikleri saptanmıştır. SONUÇLAR: Araştırmada öğrencilerin mevsimsel grip ve pnömoni aşısına ilişkin hiç bir eğitim almadıkları ancak büyük bir kısmının sağlık personelinin mevsimsel grip aşısı yaptırmasını gerekli gördüğü saptanmıştır. Yaşlılar ile kronik hastalığı olanlarda ciddi komplikasyonlara ve ölüme sebebiyet verebileceği için hemşirelik eğitiminde mevsimsel grip ve pnömoninin önemine ilişkin eğitim verilerek farkındalıklarının artırılmasının gerektiği düşünülmektedir.Öğe Hepatitis B carriage and Brucella seroprevalence in urban and rural areas of Bolu province of Turkey: A prospective epidemiologic study(2004) Karabay, Oğuz; Serin, Erdinç; Tamer, Ali; Gökdoğan, Feray; Alpteker, Hacer; Özcan, Arzu; Gündüz, HüseyinIn this study, we aimed to investigate the prevalence of hepatitis B surface antigen positivity and antibo dies against Brucella in rural and urban areas of Bolu provin ce of Turkey. Methods: A total of 5,234 people were screened from the urban and rural regions (4084 versus 1150, respecti vely). All sera were evaluated for HBsAg and Brucella antibody. Results: HBsAg, rose bengal and serum tube agglutination po sitivity were found to be 2.85%, 1.0%, 0.46%, respectively, in the urban area, versus 2.6%, 1.7%, 1.1%, respectively, in rural are as (P>0.05). Conclusions: HBsAg seropositivity in Bolu is lo wer than in many other centers in Turkey. Brucella prevalence is 1%, which is higher than that in the Ministry of Health re cords. This shows that the recording system in our country is not very efficient. Similar studies should be carried out in diffe rent regions of our country to determine the actual values, which requires the cooperation of scientific foundations and the Ministry of Health.Öğe Kırsal alandaki kadınların meme kanseri bilgisi ve kendi kendine meme muayenesi uygulama durumlarının belirlenmesi(2010) Alpteker, Hacer; Avcı, AyşenGiriş: Bu çalışma Bolu İli Merkez Köylerinden Karaköy’de yaşayan 20 yaş ve üzeri kadınların meme kanseri bilgisi ve kendi kendine meme muayenesi uy- gulamalarını belirlemek amacıyla yapılmıştır. Yöntem ve Gereçler: Kesitsel tipte, tanımlayıcı bir çalışmadır. Bu çalışma 150 kadının katılımıyla yapılmıştır. Bulgular: Çalışmaya katılan kadınların sosyo-demografik özellikleri incelendi- ğinde; 20 yaş ve üzeri kadınların yaş ortalamasının 45 ± 18 (min:20, max:84), %72.7’sinin evli, %65.3’nün ilkokul mezunu, %88.7’sinin ev hanımı, oldukları belirlenmiştir (n: 150). Çalışmamıza katılan kadınlara meme kanserinin nasıl teşhis edildiği sorulduğunda, %30.0’unun bilmiyorum, Mammografi çektir- menin gerekli olup olmadığı sorusuna ise %31.9’unun gerekli bulmuyorum, %5.0’inin bilmiyorum cevabı verdikleri saptanmıştır. 20 yaş ve üzeri kadınla- rın %71.3’nün KKMM yapmayı bilmediği, %72.0’nin ise KKMM yapmadıkları saptanmıştır. KKMM yapmayı gerekli bulanların (%56.0), yalnızca %47.6’nın KKMM uyguladıkları belirlenmiştir (X2: 36.690; P: 0.000). Tartışma: Kadınların çoğunun KKMM’ni başta sağlık personeli olmak üzere ya- zılı ve görsel medya gibi çeşitli kaynaklardan duymuş olduklarını bildirmeleri- ne karşın, KKMM yapma oranları çok düşük bulunmuştur. Bu nedenle; • Kırsal alanda yaşayan kadınlara meme kanseri, KKMM’si ve risk faktörleri hakkında eğitim verilerek farkındalıklarının artırılması, KKMM’ni nasıl yapacaklarını öğretmenin yanında sağlıklıyken KKMM yapmamın öneminin vurgulanması gerektiği düşünülmektedir.Öğe Kız öğrencilerin meme kanseri ve kendi kendine meme muayenesi bilgi ve uygulamalarının incelenmesi(2011) Alpteker, Hacer; Gümüş, Derman; Doğan, Sevinç; Bilir, Serpil; Önal, MerveGiriş: Bu çalışmanın amacı Bolu’da kız yurdunda kalan öğrencilerin meme kanseri ve KKMM hakkında bilgi ve uygulamalarının incelenmesidir. Yöntem ve Gereçler: Bu kesitsel tipte tanımlayıcı bir araştırmadır. 240 kız üniversite öğrencisinin katılımıyla yapılmıştır. Bulgular: Çalışmaya katılan öğrencilerin sosyo-demografik özellikleri incelendiğinde; öğrencilerin yaş ortalamasının 21±0.08 (min:20;max:25), medeni durum olarak tamamı “bekar” dır. Öğrencilerin %95.8’i sağlık dışı bir bölümde okumaktadır. Kız öğrencilerin yarıdan fazlasının (%60.4) sağlığını “iyi” algıladıkları belirlenmiştir. Kız öğrencilerin %47.9’nun KKMM’yi bildiği, Kendi Kendine Meme Muayenesi’ni (KKMM) “biliyorum” diyenlerin %74.8’nin KKMM yaptığı, KKMM’yi “bilmiyorum” diyenlerin ise %94.4’nün KKMM’yi yapmadıkları saptanmıştır ($x^{2}$:120.785; P:0.000) (Tablo 3). Tartışma: Sonuç olarak üniversite öğrencisi kızların çoğunluğu KKMM’ni duymuş olmasına karşın, KKMM’si yapma davranışı yeterli düzeyde değildir. Özellikle sağlık dışında bölümde okuyan kız öğrencilere meme kanseri ve KKMM konusunda eğitimler yapılmalıdır.Öğe Lösemili çocuklara yönelik uygulanan psikososyal desteğin etkileri(2016) Altundağ, Başak; Karaçam, Ebru; Aydoğan, Yasemin; Okyay, Özlem; Ak, Bedriye; Alpteker, HacerÇocukları hem fiziksel hem de psikolojik olarak etkileyen kanser hastalığında, uygulanan tedaviler ile yaşam süresi uzatılmakla birlikte, bu zorlu süreçte yaşam kalitesindeki artış daha önemli hale gelmektedir. Bu dönemde özellikle çocuğun gelişim sürecinin yaşına uygun şekilde devam etmesi ve desteklenmesi, hatta çocuğun yaşamı, geleceği ve hastalığı ile ilgili kaygı ve korkularını paylaşma gereksinimi öncelikli hale gelmektedir. Çocuklar çoğu zaman bu kaygı ve korkularını aile üyeleri yerine, sağlık ekibi ya da kendini yakın hissettiği kişilerle paylaşmayı da tercih edebilmektedir. Bu anlamda profesyonel olarak dışarıdan verilen ve süreklilik oluşturan destekler önem kazanmaktadır. Bu çalışma ile sağlıklı, güvenli, uyarıcılarla zenginleştirilmiş bir ortamda, onkoloji kliniğinde tedavi ve bakım alan 0-18 yaş çocuklarının gelişimlerinin ve eğitimlerinin desteklenmesi, çocukların ailelerine ihtiyaç duydukları kişisel gelişim desteğinin sunulması amaçlanmıştır. Çalışma grubunu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları AD Çocuk Hematoloji ve Onkoloji bölümünde lösemi ve diğer kanser tanısı almış 0-18 yaş arasındaki çocuklar ve aileleri oluşturmaktadır. Proje kapsamında klinikte hazırlanan iki etkinlik odasında ve çocuk odalarında projenin özel amaçları doğrultusunda, dört kısmi zamanlı öğrenci ve dört öğretim elemanı ile haftanın beş günü çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Çocuklarla birebir yapılan yaklaşık 1900 saatlik proje sürecinde, çocukların hastaneye uyum düzeylerinin artırılmasına, hastalıklarına ilişkin farkındalık ve kabul düzeylerinin desteklenmesine ve hastane sürecinin iyileştirilmesi ve gelişimlerinin desteklenmesine yönelik psikososyal destek çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Yapılan gözlem ve görüşmeler sonucunda çalışmaların farklı disiplinlerin desteğiyle arttırılarak sürdürülebilirliğinin sağlanmasının gerekliliği ortaya konmuşturÖğe TO DETERMINE THE KNOWLEDGE AND PRACTISE OF FEMALE STUDENTS ABOUT BREAST CANCER AND BREAST SELF EXAMINATION(Aves, 2011) Alpteker, Hacer; Gumus, Derman; Dogan, Sevinc; Bilir, Serpil; Onal, MerveIntroduction: This study's aimed to determine the breast cancer and their practice about breast self examination state dormitory girl student in Bolu. Materials and Methods: This was a cross-sectional and descriptive study. The research was carried on 240 girl student. Results: Socio-demographic features of the study group were; mean age of the student who were 20 years old and above was 21+/-0.08 (min:20; max:25), 100% were single. The students were 95.8 % studying in departments apart from health. To determined girl students were perceiving their health as good, 14.6% use smoke cigarette, 18.3% drink alcohol. We found 92.5% of the girl students were know the breast self examination (BSE) and were practise, 80.3% of the girl students didn't know the breast self examination and who didn't practise breast self examination (X2:120.785; P:0.000) (Tablo 3). Discussion: Consequently, altough the big majority of female university students have heard about BSE, their behaviors of doing BSE are not enough. Training programms should be for university students for BSE and KKMM, especially studying in departments apart from health.