2000 sonrası sermaye birikim sürecinde inşaat sektörünün sosyo-ekonomik incelemesi: Osmangazi Köprüsü örneği
Küçük Resim Yok
Tarih
2020
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
2000'li yıllarla birlikte ülkemizde ekonominin başat sektörlerinden biri haline gelen inşaat sektörü sermaye birikim sürecinde önemli bir rol oynamıştır. Bu dönemde özellikle Toplu Konut İdaresi'nin yeniden yapılandırılmasından, ihale süreçlerine ya da kentsel imara ilişkin birçok yapısal düzenleme yapılmasına, Kamu-Özel Ortaklığı sözleşmeleriyle gerçekleştirilen mega projelere kadar inşaat sektöründe birçok yeni gelişme yaşanmıştır. Bu gelişmeler içinde özellikle Kamu-Özel Ortaklığı projeleri, 2000'li yıllarda devlet-sermaye ilişkilerine yeni bir boyut getirmiştir. Devlet, projelerde oluşacak finansal risklerin üstlenilmesinden, hizmete ilişkin talep garantisi verilmesine kadar doğrudan sermaye kesimlerinin lehine birtakım düzenlemeler yapmıştır. Bu projelerin emek kesimi açısından anlamı ise yüksek fiyatlar nedeniyle kullanılması tercih edilmeyen yollar, köprüler, ancak her geçen gün yükselen dolaylı vergiler üzerinden bu projelerin maliyetini toplumsal olarak üstlenmek olmuştur. Diğer taraftan inşaat sektörüne ilişkin büyüme rakamları her gün istatistiklere yansırken, bu sektörde yaşanan iş kazaları hız kesmemiş, güvencesiz ve taşeron çalışma sistemi çalışma ilişkilerinin temel belirleyeni olarak devam etmiştir. Bu doğrultuda çalışmada Osmangazi Köprüsü olgusal örnek olarak incelenmiş ve bu örnek üzerinden Kamu-Özel Ortaklığı sözleşmelerinin ne anlam ifade ettiği sorgulanmıştır. Dolayısıyla çalışmanın amacı inşaat sektöründe yaşanan gelişmelerin ortaya çıkardığı sonuçları özellikle Kamu-Özel Ortaklığı biçiminde gerçekleştirilen projeler üzerinden sorgulamak ve inşaat sektöründeki gelişmeleri devlet-sermaye, emek-sermaye ilişkileri bağlamında tartışmaya sunmaktır. Çalışma sonucunda; Osmangazi Köprüsü'nün kullanımının hedeflenen düzeyde olmadığı, her yıl yükselen geçiş ücretlerinin toplum tarafından pahalı bulunduğu, köprü kullanımına yönelik talebin yetersiz olması sonucu oluşan geçen araç sayısı ile geçişi garanti edilen araç sayısı arasındaki farkın hükümet tarafından ödendiği, bunun sonucunda Osmangazi Köprüsü ve diğer Kamu-Özel Ortaklığı projeleri aracılığıyla kamu kaynaklarının özel sektöre aktarıldığı, bu sayede özel sektörün sermaye birikimi elde etmesine zemin hazırlandığı, Osmangazi Köprüsü başta olmak üzere Kamu-Özel Ortaklığı projelerinin maliyetinin topluma yüklendiği bulgularına ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: İnşaat Sektörü, Kamu-Özel Ortaklık Sözleşmeleri, Devlet-Sermaye İlişkisi, Osmangazi Köprüsü, Klientalist İlişkiler
The construction sector, which became one of the dominant sectors of the economy in our country in the 2000s, played an important role in the capital accumulation process. In this period, there have been many new developments in the construction sector, especially from the restructuring of the Mass Housing Administration, to the bidding processes or to the structural arrangements related to urban development, to the mega projects realized by the Public-Private Partnership agreements. Public-Private Partnership projects brought a new dimension to state-capital relations in 2000s.The government has made some arrangements in favor of the capital segments, from the undertaking of financial risks to the projects to the guarantee of demand for the service. The results of these projects in terms of the labor segment are the roads and bridges that are not preferred to be used due to high prices and undertaking their costs socially over the indirect taxes rising day by day. On the other hand, while the growth figures related to the construction sector are reflected to the statistics every day, the work accidents in this sector did not slow down, and the precarious and subcontractor working system continued as the main determinant of the working relations. In this regard, Osmangazi Bridge was examined as a factual example and the Public-Private Partnership agreement was questioned through this example. Therefore, the aim of the study is to question the results of the developments in the construction sector, especially through projects carried out in the form of Public-Private Partnership, and to present the developments in the construction sector in the context of state-capital, labor-capital relations. As a result, it is observed that the use of Osmangazi Bridge is lower than the target; the toll of the bridge has been considered expensive by the society; the lack of demand for the use of the bridge is obligated to be paid by the Turkish government, that enables the transfer of public resources to the private sector and paves the way for acumulation through Public Private Partnership projects; and accordingly society bears the costs of the bridge. Keywords: Construction Sector, Public-Private Partnership Contracts, State-Capital Relationship, Osmangazi Bridge, Clientalist Relations
The construction sector, which became one of the dominant sectors of the economy in our country in the 2000s, played an important role in the capital accumulation process. In this period, there have been many new developments in the construction sector, especially from the restructuring of the Mass Housing Administration, to the bidding processes or to the structural arrangements related to urban development, to the mega projects realized by the Public-Private Partnership agreements. Public-Private Partnership projects brought a new dimension to state-capital relations in 2000s.The government has made some arrangements in favor of the capital segments, from the undertaking of financial risks to the projects to the guarantee of demand for the service. The results of these projects in terms of the labor segment are the roads and bridges that are not preferred to be used due to high prices and undertaking their costs socially over the indirect taxes rising day by day. On the other hand, while the growth figures related to the construction sector are reflected to the statistics every day, the work accidents in this sector did not slow down, and the precarious and subcontractor working system continued as the main determinant of the working relations. In this regard, Osmangazi Bridge was examined as a factual example and the Public-Private Partnership agreement was questioned through this example. Therefore, the aim of the study is to question the results of the developments in the construction sector, especially through projects carried out in the form of Public-Private Partnership, and to present the developments in the construction sector in the context of state-capital, labor-capital relations. As a result, it is observed that the use of Osmangazi Bridge is lower than the target; the toll of the bridge has been considered expensive by the society; the lack of demand for the use of the bridge is obligated to be paid by the Turkish government, that enables the transfer of public resources to the private sector and paves the way for acumulation through Public Private Partnership projects; and accordingly society bears the costs of the bridge. Keywords: Construction Sector, Public-Private Partnership Contracts, State-Capital Relationship, Osmangazi Bridge, Clientalist Relations
Açıklama
Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, İktisat Ana Bilim Dalı, İktisat Bilim Dalı
Anahtar Kelimeler
Ekonomi, Economics