Düzce ve çevresindeki okul çocuklarında tiroid hormon profili ve demir durumu arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi
Tarih
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
Özet
ÖZET DÜZCE VE ÇEVRESİNDEKİ OKUL ÇOCUKLARINDA TİROİD HORMON PROFİLİ VE DEMİR DURUMU ARASINDAKİ İLİŞKİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Cemil KAHRAMAN Yüksek Lisans, Biyokimya Tez Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Özlem YAVUZ. Ekim 2003 İyot eksikliği, iyot eksikliğine bağlı hastalıklar olarak tanımlanan bir dizi hastalığa yol açar. Endemik guatr, temel etkeni iyot eksikliği olan ve evrensel olarak da başlıca halk sağlığı sorunlarının arasında kabul edilen bir hastalıktır. Bu durum, geniş dağlık alanları içeren Türkiye'nin de birçok bölgesinde önemli bir sağlık sorunudur. İyot eksikliği, Karadeniz bölgesinde ve Türkiye'nin başkentinde orta düzeyde saptanan guatr hastalığının temel etkeni olarak gösterilmiştir. Demir durumu, iyot eksikliğine bağlı hastalıkların patogenezini etkileyen beslenmeye dayak ve çevresel birçok etkenden sadece biri olabilir. Demir ve iyot eksikliği, gelişmekte olan ülkelerin ortak ve önemli bir sağlık sorunudur. Çok sayıda çocuk guatr ve demir eksikliği anemisi riski ile karşı karşıyadır. Her iki cinsiyet için özellikle gelişme çağındaki hızlı büyüme dönemi boyunca, demir ve iyot gereksinimi çok fazladır. VIIIDemir eksikliğini saptamak İçin çok sayıda belirleyici kullanılabilir. Demir durumunu değerlendirmekte kullanılan serum ferritin düzeylerinin ölçülmesi, demir eksikliğinin sıklığının belirlenmesinde daha geçerli tahminler yapmayı mümkün kılmıştır. Mobilize olabilen demir depolarının eksikliği, serum demir (Fe) ve hemoglobin (Hb) düzeyleri, ortalama korpuskuler volüm (MCV) ve total demir bağlama kapasitesi (TIBC) gibi klasik laboratuar testlerinde de bir değişikliğe neden olabilir. Türkiye'nin Karadeniz bölgesinde yer alan Düzce ilimiz, endemik iyot eksikliği bölgesidir. Çalışmamızın amacı Düzce il ve ilçe merkezlerinde yaşayan okul çağındaki çocuklarda demir durumu ve tiroid hormon profilinin belirlenmesi ve demir durumunun tiroid hormon profili üzerine etkisinin incelenmesidir. Çalışmamıza dahil edilen rasgele seçilen 13-15 yaşlarındaki 325 ilköğretim dönemi okul çocuklarında serum serbest triiyodotironin (ST3), serbest tetraiyodotironin (ST4) ve tirotropin (TSH) düzeyleri chemiluminescent enzim işaretli immunometrik yöntem ile otomatik hormon analiz cihazında Ölçüldü. Hb ve eritrosit indisleri otomatik kan sayım cihazı ile ölçüldü. Serum demir (Fe) konsantrasyonu ve TEBC fotometrik kolorimetrik yöntemle, serum ferritin (SF) düzeyi immüno-turbidimetrik yöntemle otomatik klinik kimya analiz cihazında ölçüldü. Kız çocuklarında Hb £ 12 gr/dL ve erkek çocuklarında Hb £ 12,5 gr/dL olduğunda anemi olarak kabul edildi. Serum ferritin (SF) <, 15 |xg/L olduğunda demir eksikliği anemisi kabul edildi. Tüm çocukların anemi durumlarına göre değerlendirilmesinde Hb < 12 gr/dL olan çocuklar anemik, Hb > 12 gr/dL olan çocuklar nonanemik olarak kabul edildi.Sonuç olarak, aneminin Düzce il ve ilçe merkezlerinde yaşayan okul çocukları arasında önemli bir sorun olduğunu, çocukların % 22.15'inin anemik olduğunu ve aneminin de %22.22'sinin demir eksikliğinden kaynaklandığını gözlemledik. Bu bölgede, aneminin demir eksikliği dışındaki nedenleri üzerinde daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. Kompanzatuar T3 yüksekliği, sınırda TSH yüksekliği ve 14 subklinik hipotiroid vakası dışında tiroid hormon profilinin orta düzeydeki iyot eksikliğinden önemli bir şekilde etkilenmediği sonucuna vardık. Önceki çalışmalar, gelişmekte olan ülkelerdeki okul çağı çocuklarında iyot ve demir eksikliğinin birlikte görüldüğünü ve bu çocukların hem guatr hem de demir eksikliği anemisi riski altında olduklarını göstermiştir. Bu çalışmalarda elde edilen verilerin aksine, bizim çalışmamızda Hb ile TSH ve ST4 arasındaki zayıf pozitif korelasyon haricinde, tiroid hormonları ile demir durumu arasında önemli bir ilişki tanımlanmamıştır. Şehir merkezinde gerçekleştirilen bu çalışmaya ek olarak, Düzce'nin kırsal kesiminde yaşayan benzer bir çalışma grubu için planlanmış müteakip bir çalışma yapılmalıdır. X
EVALUATION OF INTERRELATIONSHIP BETWEEN THYROID HORMON PROFILE AND IRON STATUS IN SCHOOLCHILDREN IN DÜZCE REGION, TURKEY ABSTRACT Iodine deficiency produces a spectrum of disorders termed the iodine deficiency disorders (IDDs). Endemic goitre is universally recognized as a major public health problem whose main cause is iodine deficiency. It is an important health problem in many parts of Turkey, a country that consists of large mountainous regions. It has been showed that severe to moderate iodine deficiency is the major cause of the goitre endemics observed in the Black Sea region and in the capital of Turkey. Iron may be only one of many nutritional and environmental factors that influence the pathogenesis of IDDs in iodine-deficient areas. Iron and iodine deficiencies are major overlapping public health problems in the developing world and many children are at high risk of both goitre and iron deficiency anemia. Iron requirements are very high in adolescents of both sexes, especially during the growth spurt periods. Iron deficiency was defined with the use of multiple criteria. The introduction of serum ferritine (SF) determinations to evaluate iron status made it possible to make more valid estimates of the prevalence of iron deficiency. Functionally, the lack of mobilizable iron stores will eventually cause a detectable change in classical Vlaboratory tests, including measurement of hemoglobin (Hb), mean corpuscular volume (MCV), total iron-binding capacity (TIBC). Düzce-a city in Black Sea Region of Turkey-is an endemic iodine deficient area. The aim of this study was to determine the rate of iron deficiency and thyroid hormone profile in school-aged children living in this area and the effect of iron status on thyroid hormone profile. In the present study, randomised selected children (n=325) in the primary education schools (n=8) were screened. All children aged 13-15 years. Serum free triiodothyronine, serum free tetraiodothyronine and serum thyrotropine (TSH) levels were analysed by the methods of chemiluminescent enzyme immunoassay using commercial kits on hormone autoanalyser. Hb and erythrocyte indices were measured with a Haemocounter. Serum ferritine, iron and iron binding capacity were measured using commercial reagents on auotomatise analyser. Anaemia was defined as haemoglobin < 12 g/dL in girls and haemoglobin < 12.5 g/dL in boys. Iron deficiency anaemia was accepted as serum ferritin < 15 ug/L. In conclusion, we observed that the anemia is a significant problem among school-aged children living in Düzce urban region and 4.9 % anemia due to the iron deficiency. Further research is required to identify causes of this increased anemia prevalence other than iron deficiency in this region. We concluded that thyroid hormone profile, except compensatory T3 elevations, borderline-high TSH elevations and 14 cases of subclinical hypothyroidism, were not affected significantly in mild iodine deficient area. Previous studies indicate that iron and iodine deficiencies VIoften coexist in school-aged children living in developing countries and these children have both goitre and iron deficiency anemia. Unlike in these studies, in the present study, the significant correlation was not defined between thyroid hormones and iron status except for the weak positively correlation of between Hb with TSH and FT4. In addition, the current study, which was conducted in the city centre, a subsequent study should also be planned among similar study group living in the rural area of Düzce. vn