Afet ve acil durum yönetimi:Bolu belediyesi örneği
Tarih
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
Özet
Afetler zamanı önceden tespit edilemeyen, canlıların yaralanmalarına, kaybına ve ölümlerine; tasınır ve tasınmaz her türlü mal ve ürünün zarar görmesine veya yok olmasına neden olan olaylardır. Afetler doğal ya da insan kaynaklı olaylar olarak karsımıza çıkabilir. Türkiye, jeolojik ve topoğrafik yapısı nedeniyle afetlerle çok sık olarak karsı karsıya kalan ülkelerin basında gelmektedir. Afet yönetiminde birinci hedef insan hayatının kurtarılmasıdır. Doğal afetlerin ne zaman olacağı belli olmadığı ve Türkiye topraklarının % 92'sinin deprem bölgesi olarak değerlendirildiği dikkate alındığında, bütün kamu kurum ve kuruluslarının önceden hazırlıklı bulunması gerekir. Ancak, 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 tarihlerinde meydana gelen depremler, Türkiye'nin ne kadar doğal afetlere gerçek anlamda hazırlıklı bulunmadığını göstermistir. 1999 depremleri Türkiye'de, yıllar süren bir savasın dahi yol açamayacağı can ve mal kaybını sadece 45 saniyelik bir zaman diliminde meydana getirmistir. Kayıpların artmasında plansız kentlesme, uygun olmayan arazi yüzeyi kullanımı ve imar uygulamalarındaki yanlıslıklar önemli rol oynamıstır. 5393 sayılı Belediye Kanunu bu gerçeklerden hareketle, belediye yetkililerine afetlere yönelik olarak kendi hareket tarzlarını belirlemelerini sağlamak için bir ``Afet ve Acil Durum Planı'' hazırlama görevi getirmektedir. Türkiye'de doğal afetlere karsı mücadelede esas sorumluluk, mahalli makamlardadır. Hukuki mevzuat vali ve kaymakamlara doğal afetlere karsı hazırlık ve müdahale açısından genis yetki ve sorumluluklar vermektedir. Bu yapılanma içerisinde belediyeler, il afet yönetimine bağlı olarak destek hizmetlerini yerine getirmektedirler. iv Türkiye ve Türk Milletine büyük ekonomik, sosyal ve fiziksel yıkımlar meydana getiren doğal afetlere karsı halkın bilinçlenmesini desteklemek, olası can ve mal kayıplarını mümkün olan en az seviyeye indirmek için ilgili bütün kurum ve kuruluslarca esgüdümlü olarak gerekli tedbirlerin alınması kutsal kabul edilmesi gerekecek kadar önemli bir kamu görevidir. Gerçek sudur ki insan kaynaklı afetlerin önüne geçmek mümkün olsa da doğal afetlerden kaçmak mümkün değildir. Üzerinde bulunduğumuz dünyada, doğal afetlerle yasamaya alısmak bizim için bir zorunluluktur. Bu gerçek, afetler öncesinde alınacak önlemleri almamızı, afet esnası ve sonrasında yapılması gereken faaliyetleri öğrenmemizi ve zaman kaybetmeden uygulamaya geçirmemizi gerektirmektedir. Afetlerin önünde gitmemiz ve etkisini en aza indirgememiz yasamsal bir zorunluluktur.
Disasters are unpredictable events that cause being wounded, loss or death of living beings and damage or annihilation of any personal or real property, or product. Disasters can appear as natural events or events stemming from human. Turkey, because of its geological and topographical structure, is one of the countries that frequently face disasters. The foremost objective in disaster management is to save human life. Taking into consideration that natural disasters are unpredictable and 92% of the Turkish territory is considered to be earthquake zone, it is required that all public institutions should be well prepared beforehand. However, the earthquakes happened in 17 August 1999 and 12 November 1999 demonstrated how Turkey was actually not prepared for natural disasters. The earthquakes of 1999 in Turkey resulted with life and property losses, which even a years-long war can not cause, within a time slice of only 45 seconds. Unplanned urbanization, usage of improper land surface and poor public work applications played a great role in huge number of losses. As a result of this reality, the Municipality Law numbered 5393 tasks municipal authorities to redact a ?Disaster and Emergency State Plan? in order to let them determine their own courses of action for disasters. In Turkey, it is the local authorities who are basically responsible for struggle against natural disasters. The body of current law gives large competences and duties to governors and prefects in terms of readiness and reaction for natural disasters. The municipalities, in this structure, fulfill the supportive tasks under provincial disaster management. vi It is a public duty, too imminent to be considered as sacred, to help people become conscious against natural disasters, causing enormous economic, social and physical crashes to Turkey and to the Turkish people, and to take necessary precautions in coordination with every related institutions in order to reduce the level of probable life and property losses as much as possible. The fact is that it is not possible to evade from natural disasters, albeit it is, to prevent disasters stemming from human. On earth where we live, it is a must to get accustomed to survive with natural disasters. This reality makes us obliged to take precautions before disasters, learn necessary actions during and after disasters and put in execution these actions without losing time. It is a vital obligation for us to be proactive for disasters and reduce their effects to a minimum.