Uluslararası Tarım ve Yaban Hayatı Bilimleri Dergisi Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 84
  • Öğe
    The Effects of Immediate Feeding in Delivery Boxes Posthatch on Growth Performance of Turkey Poultsa
    (2017) Eratalar, Sabri Arda; Türkoğlu, Mesut
    Bu çalışma, hindi palazlarının canlı ağırlık artışları üzerine erken beslemeninetkilerini değerlendirmek amacıyla yürütülmüştür. Iki kez gerçekleştirilendenemelerde toplam 414 adet hindi palazı kullanılmıştır. Canlı materyal Bolu ilindekibir entegre kuruluşa ait kuluçkahaneden temin edilmiştir. Her iki denemede de hindipalazları erken yemlenen ve aç bırakılan (kontrol) olarak iki gruba ayrılmıştır.Denemeler, sırasıyla yaz ve kış döneminde gerçekleşitirilmiştir. Nakil kutularındahemen yemlemenin 1., 2., 4. ve 6. hafta canlı ağırlıklarına etkisi araştırılmış, yemtüketimive ölüm oranı günlük olarak takip edilmiştir. Çalışmanın sonuçlarına göre ilkhafta canlı ağırlık bakımından erken yeme ulaşan grup daha yüksek bir değersergilemekle beraber (P?0.05), ikinci haftadan sonra geç yemlenen grup diğer palazgrubuna yetişmiş ve kesim yaşına kadar değişik bir durum ortaya çıkmamıştır (P?0.05).Erken yeme ulaştırılan grupta ölüm oranı düşük olarak gözlemlenmiştir. . Gruplardayem değerlendirmenin de uygulamadan etkilenmediği gözlemlenmiştir.
  • Öğe
    Buğday Deposu Tasarımı: Yapısal Tasarım-I
    (2022) Maman, Kürşat; Kibar, Hakan
    Tahıl üretiminin her yıl artması, depolarda yatırım, bakım ve etkin yönetim ihtiyacını ortaya çıkarmaktadır. Depolama, daha iyi piyasa fiyatları için pazarlık olasılığını etkilediğinden önemli bir darboğazdır. Kârlılığın artması için tüketicinin ürün kalitesinin güvence altına alınması gerekmektedir. Dolayısıyla bu alandaki bilimsel araştırmaların ve üretim zincirinin standardizasyonuna ihtiyaç vardır. Bu çalışmada Iğdır ili, ilçe ve köylerindeki bitkisel ürün depoları ile ilgili anket çalışması yapılarak mevcut durumları ortaya konulmuştur. Mevcut durumda yapılmış olan depoların eksiklikleri göz önünde bulundurularak buğday tahılı için 1500 ton depolama kapasitesine sahip yatay bir betonarme deponun teknik verilere uygun şekilde planlanması amaçlanmıştır. Anket çalışmaları kapsamında bölgedeki bitkisel ürün depolarının çoğunun yıllar önce yapıldığı, buna bağlı olarak projelerinin bulunmadığı tespit edilmiştir. Aile tipi depoların ilkel yollarla yapıldığı, depolarda çatı eğim açılarının yetersiz (8-19°) olduğu ve tahıl için gerekli çevre koşullarının göz önünde bulundurulmadığı belirlenmiştir. Ayrıca soğuk hava depoları dışındaki depolarda depolama koşullarına uyulmadığı, doğal ve mekanik havalandırmanın yapılmadığı, depoların nem ve ısı yalıtımının sağlanmadığı, ürün depolanmasının kısa süreli ve depo ortamının sağlıklı olmadığı tespit edilmiştir. 1500 ton buğday tahılının depolama yapısında emniyetli ve güvenli bir şekilde depolanabilmesi ve depolama yapısının servis ömrünün uzun süreli olabilmesi için 12 m genişliğinde, 36 m uzunluğunda, 5 m duvar yüksekliğinde, çatı eğim açısı 25° ve çatı yüksekliği 2.89 m olacak şekilde tasarlanmıştır. Tasarımı yapılan bu depoda perde duvar kalınlığı 32 cm olmak üzere toplam duvar kalınlığı 48 cm (iş sıva, dış sıva ve yalıtım malzemesi ile), 40 cm radye temel olmak üzere toplam döşeme kalınlığı 77.5 cm, çatıda 6 cm kalınlığında poliüretan sandviç panel, 5 cm kalınlığında kapı (5 x 3.5 m) ve 0.3 cm kalınlığında pencereler kullanılmıştır.
  • Öğe
    Seçilmiş İnsektisitlerin Beyazsinek, Bemisia tabaci Genn (Homoptera, Aleyrodidae)'nin Avcısı, Delphastus catalinae (Horn) (Coleoptera, Coccinellidae) Üzerindeki Toksikolojik Etkileri
    (2017) Kütük, Halil; Yiğit, Abdurrahman
    Fenpropathrin+pyriproxifen, acetamiprid, diafenthiurion, pyriproxifen vechlorfenapyr etkili maddelerini ihtiva eden seçilmiş insektisitlerin toksikolojik etkilerilaboratuvar koşullarında Pamuk beyazsineği, Bemisia tabaci (Genn.)'nin avcısıDelphastus catalinae (Horn) (Col., Coccinellidae)'nın larva (L3-L4) dönemlerine karşıkuru film ve püskürtme yöntemleriyle test edilmiştir. Saf su püskürtülmesi şahit kabuledildi. Fenpropathrin+pyriproxifen, acetamiprid ve diafenthiuron'un her iki yöntemdeavcı, D. catalinae'nın larva ve ergin dönemlerine zararlı olduğu, Pyriproxifen'in isepüskürtme yöntemiyle zararsız ancak kuru film yöntemiyle erginlere zararlı olduğubelirlendi. Pyriproxifen'in kuru film yöntemi uygulamasında canlı kalan az sayıda D.catalinae erginlerinin bırakmış oldukları yumurtalar açılmalarına rağmen yumurtadançıkan larvalar ergin dönemlerine ulaşamadılar. Sonuç olarak chlorfenapyr'in her ikiyöntemde D. catalinae'nin ergin ve larvalarına zararsız olduğu, buna karşılıkfenpropathrin+pyriproxifen, acetamiprid, diafenthiuron ve pyriproxifen etkilimaddelerini ihtiva eden insektisitlerin beyazsineklerin D. catalinae ile yürütülenbiyolojik mücadele programında kullanılamayacağı ortaya konmuştur.
  • Öğe
    Aspir (Carthamus tinctorius L.) Genotiplerinde Yağış ve Sıcaklık Rejimleri ile Protein İçeriği İlişkisinin Belirlenmesi
    (2021) Subaşı, Ilhan; Başalma, Dilek
    Aspir ıslah programlarında stabil ve kaliteli çeşitlerin bulunması ve seçilmesinde genotip xçevre etkileşimleri dikkate alınan önemli faktörlerden biridir. Protein oranı, yağlı tohumlarda teknikolarak ikincil değerlendirilen ancak yem üretimi bakımından ekonomik anlamda çok önemli birkalite parametresidir. Bu çalışma, 2016 ve 2017 yıllarında Bolu’da 1 ve Ankara’da 2 farklı lokasyonda(Yenimahalle ve Gölbaşı) 20 aspir genotipi ile yürütülmüştür. Aspir tohumlarındaki protein oranınaçiçeklenme ve olgunlaşma dönemlerindeki yağış ve sıcaklık miktarlarının etkisini belirlemek içinfarklı çevredeki sıcaklık ve yağış miktarları ile tohum protein oranları arasında toplu olarakkorelasyon analizi yapılmıştır. Çalışmamızda 6 çevreye ait (2 yıl x 3 lokasyon) tohum protein oranıortalaması en yüksek %14.53 ile 133 No’lu genotip, en düşük ise %11.9 ile 163 No’lu genotip olduğutespit edilmiştir. Aspir tohumu protein oranlarının Haziran ayı yağış miktarları ve Mayıs ayı sıcaklıkortalaması ile pozitif, Temmuz ve Ağustos ayı yağışları ile ise negatif bir korelasyona sahip olduğutespit edilmiştir.
  • Öğe
    Böğürtlen (Rubus fructicosus L.) Odun Çeliklerinde Çelik Çapı ve İndol Butirik Asit (IBA) Dozlarının Köklenmeye Etkisi
    (2020) Zenginbal, Hamdi; Gündoğdu, Muttalip
    Bu çalışmanın amacı, farklı çelik çapı ve indol butirik asit (IBA) dozunun ‘Chester’ böğürtlen(Rubus fructicosus L.) çeşidi odun çeliklerinin köklenmesi üzerine etkisini belirlemektir. Köklenme içinodun çelikleri Sakarya ili Geyve ilçesinden 25 Şubat 2018 tarihinde sağlıklı bitkilerden (bir yıllıksürgünler) alındı. Çelikler aynı uzunlukta olacak şekilde (20 cm) 3 farklı çapta (4-6 mm, 7-11 mm ve12-16 mm) hazırlandı. Daha sonra çeliklerin dip kısmı (1 cm), 10 saniye süreyle 0, 500, 1000, 1500 ve2000 ppm IBA içeren sıvı çözeltiye (%50 etanol + %50 damıtılmış su) daldırıldı ve havada kurumayabırakıldı. IBA uygulamasından sonra çelikler, ısıtmasız serada perlit ortamında 75 gün boyuncaköklenmeye alındı. Çalışmada köklenme ve canlılık oranı, kök sayısı ve uzunluğu değerlendirildi.Araştırma sonucunda, canlılık oranı %30.0 ile %98.0 arasında, köklenme oranı %10.0 ile %80.0arasında, kök sayısı 3.0 ile 23.2 arasında, kök uzunluğu ise 4 cm ile 15.4 cm arasında değişimgöstermiştir. Bütün parametrelerde en yüksek sonuçlar 1000 ppm IBA uygulaması yapılan 7-11 mmçapındaki çeliklerden alınmıştır. Sonuçlar, 7-11 mm çapında hazırlanarak 1000 ppm IBA uygulamasıyapılan çeliklerde kontrol ve diğer IBA uygulaması ve çelik çaplarına kıyasla köklenme oranı ve kökkalitesini arttırdığı ve oldukça etkili olduğunu göstermiştir.
  • Öğe
    Farklı Evrelerde Hasat EdilenKivi Meyvelerinin Organik Asit İçerikleri ve Bazı Agromorfolojik Özellikleri
    (2020) Kanbur, Melek Şahin; Gündoğdu, Müttalip
    Yapılan araştırma, ülkemizde yoğun olarak yetiştirilenHayward, Bruno, Greenlight, Monty ve Topstar kivi çeşitlerine ait meyvelerin,farklı gelişme dönemlerindeki pomolojik ve biyokimyasal özelliklerinin belirlenmesi amacıyla yürütülmüştür. Çeşitlerden iki farklı dönemde (1. dönem: hasat olumundan bir ay önce ve 2. dönem hasat olumu) alınan meyve örneklerinde fiziksel ve biyokimyasal özelliklerincelenmiştir. 1. dönem toplanan örneklerde meyve ağırlığı (92.26 g), meyve eni (49.11 mm) ve meyve boyu (68.60 mm) bakımından en yüksek değere sahip çeşit Hayward olmuştur. 2. dönem toplanan örneklerdeki değerlere bakıldığında; meyve ağırlığı (97.73 gr)ve eni (50.23mm) en yüksek olan çeşit Hayward iken meyve boyunun en yüksek olduğu çeşit Monty (69.71mm) olmuştur. Yapılan çalışmada SÇKM, meyve eti sertliği ve meyve rengi incelenen diğer meyve özellikleridir. Araştırmada çeşitlerin organik asit içeriğine bakıldığında okzalik asit içeriği 1. dönem 2.20mg 100g-1(Bruno) -1.34mg 100g-1(Greenlight) ve 2. dönem 1.57mg 100g-1(Bruno)-1.221 mg 100g-1(Topstar), sitrik asit miktarı 1. dönem 1555.90mg 100g-1(Monty)-1030.98mg 100g-1(Topstar) ve 2. dönem 1549.50mg 100g-1(Monty)-1007.02 mg 100g-1(Topstar) değerleri arasında bulunmuştur. Ayrıca organik asitlerden malik asit, süksinik asit, fumarik asit ve askorbik asit içerikleri de incelenmiştir. Araştırma sonucundameyvelerinkalitekriterleriveorganik asit içerikleri açısından 2. dönemde hasatın yapılmasının daha uygun olacağı belirlenmiştir
  • Öğe
    Bolu İli Kiraz ve Vişne Bahçelerinde Belirlenen Zararlı ve Faydalı Türler
    (2020) Kaçar, Gülay; Koca, Abdurrahman Sami
    Kiraz ve vişne, taze ve kuru tüketime sahip ekonomik olarak önemli meyve çeşitleridir.Seben (Bolu), ekolojik özellikleri bakımından meyve üretiminde Bolu’nun en fazla paya sahipilçesidir. Bu çalışma 2015-2016 yılları arasında Seben ilçesinde bulunan kiraz ve vişnealanlarında bulunan zararlı ve faydalı türleri belirlemek amacıyla yapılmıştır. Örneklemelermayıs ayından ekim ayı sonuna kadar iki haftada bir kez yapılmıştır. Çalışma sonucunda yeditakıma bağlı 14 familyadan 16 zararlı böcek türü, üç takımdan üç familyaya bağlı yedi faydalıtür belirlenmiştir. Zararlı türlerden Rhagoletis ceraci L. (Diptera: Tephritidae), Myzus cerasi F.(Hemiptera: Aphididae), Drosophila suzukii Matsumura (Diptera: Drosophilidae), Panonychusulmi Koch ve Tetranychus urticae Koch (Acarina: Tetranychidae) kiraz ve vişne bahçelerindeyaygın türler olarak bulunmuştur. Faydalılardan ise en yaygın türler olarak Stethorus gilvifronsMuls., Stethorus punctillum Weise, Coccinella septempunctata L. (Coleoptera: Coccinellidae) veChrysoperla carnea Steph. (Neuroptera: Chrysopidae) belirlenmiştir.
  • Öğe
    Farklı Cidar Kalınlıklarına Sahip Buğday Silosunda Doldurma ve Boşaltma Koşullarına Bağlı Olarak Gerilme Dağılımının Simülasyonu
    (2020) Kibar, Hakan
    Ticari amaçlı planlanan silolarının tasarımı ve geliştirilmesi, yapısal performansının veyüklerinin güçlü bir şekilde anlaşılmasını gerektirir. Bu çalışmada sınırlı sayıda araştırma, depolanmışürünlerin silolar üzerindeki etkisini araştırmıştır. Bu nedenle buğday tahılının depolaması için hunitabanlı, ticari amaçlı farklı cidar kalınlığına sahip çelik konstrüksiyonlu Silo 1 ve Silo 2 modelleritasarlanmıştır. Bu amaçla araştırmada 1306 ton ve 610 ton depolama kapasitesine sahip iki farklımodel siloda 3, 4, 5, 7, 8, 9 ve 10 mm cidar kalınlıklarının güvenli bir depolamada kullanılabilirlikleriaraştırılmıştır. Öncelikle Eurocode 1’e göre model silo cidarları üzerindeki basınç yüklerihesaplanmıştır. Daha sonra buğday silolarının tam ölçekli sonlu eleman modeli (FEM) geliştirilmişve silolar ürünün doldurulması ve boşaltılması durumuna göre ANSYS® yazılımı ile simüle edilmiştir.Depolanan buğday ve silo gövdesi etkileşimleri, hem buğdayın hem de çelik silonun karakteristiközellikleri gözönüne alınarak, minimum basitleştirme ile modellenmiştir. Araştırma sonucunda heriki silo modelinde doldurma ve boşaltma koşullarındaki basınç yükleri silonun tepe noktasındanboşaltma ağzına doğru artış göstermiştir. Doldurma ve boşaltma koşuluna göre düşük cidarkalınlıklarının daha fazla basınç yüküne maruz kaldıkları belirlenmiştir. Maksimum basınç yükleri Silo1’de huni bölgesinde ortaya çıkarken Silo 2’de geçiş bölgesinde ortaya çıkmıştır. ANSYSsimülasyonu sonucunda her iki silo modeli için maksimum deformasyonlar geçiş bölgesinde ve bubölgenin hemen altında tespit edilmiştir. Modal analiz sonuçlarına göre silo cidar kalınlığının artmasıile frekans değerlerininde arttığı gözlemlenmiştir. Çalışma sonucunda elde edilen veriler ışığındagüvenli ve emniyetli depolamanın Silo 1 ve 8 mm cidar kalınlığında olduğu söylenebilir.
  • Öğe
    Ülkemizde Yetiştirilen Önemli Fasulye Çeşitlerinin Pas (Uromyces appendiculatus) ve Adi Yaprak Yanıklığı (Xanthomonas axonopodis pv. phaseoli) Hastalıklarına Karşı Dayanıklılık Kaynakları Açısından Değerlendirilmesi
    (2021) Palacıoğlu, Gülsüm; Tombul, Sinem; Bayraktar, Harun; Özer, Göksel
    Fasulye pası Uromyces appendiculatus ve adi yaprak yanıklığı etmeni Xanthomonasaxonopodis pv. phaseoli dünya genelinde fasulye üretim alanlarında yaygın olarak görülen önemlihastalık etmenleridir. Bu hastalık etmenleriyle en etkin ve sürdürülebilir mücadele yöntemi dayanıklııslah materyallerinin geliştirilmesidir. Bu amaçla yapılan çalışmalarda söz konusu hastalıklara karşıdayanıklılıkta rol oynayan lokuslar ile ilişkili birçok moleküler markör geliştirilmiş ve ıslahçalışmalarına dâhil edilmiştir. Bu çalışma kapsamında ise ülkemizde yaygın olarak yetiştirilen 40 adetfasulye çeşidi, pas ve adi yaprak yanıklığı hastalıklarına karşı taşıdıkları dayanıklılık kaynaklarıbakımından SCAR markörleri (SAE19, SI19, SA14, SBC6, SAP6, SU91, BC420) aracılığıyla incelenmiştir.U. appendiculatus’a karşı dayanıklılıkla ilişkili Ur-11 ve Ur-4 lokuslarının çeşitler arasında oldukçayaygın olduğu görülürken, X. axonopodis pv. phaseoli’ye karşı sadece Boncuk, Belinay Sırık, Sırıkbarbunya, Zülbiye ve Bulduk çeşitlerinin B10 lokusu taşıdığı gözlenmiştir. Çalışma kapsamında tespitedilen bu dayanıklılık lokuslarının fasulye pası ve adi yaprak yanıklığı hastalıklarına karşı ıslahmateryallerinin geliştirilmesinde ve gen piramitleme çalışmalarında potansiyel dayanıklılıkkaynakları olarak dikkate alınması faydalı olacaktır.
  • Öğe
    Ülkemizde Yetiştirilen Bazı Fasulye (Phaseolus vulgaris L.) Çeşitlerinin BCMV ve BCMNV’e Karşı Dayanıklılık Kaynaklarının Belirlenmesi
    (2020) Palacıoğlu, Gülsüm; Şanlı, Izel; Bayraktar, Harun; Özer, Göksel
    Bean common mosaic virus (BCMV) ve Bean common mosaic necrosis virus (BCMNV) dünyadafasulye üretim alanlarında yaygın olarak görülen ve önemli verim kayıplarına neden olan hastalıketmenleridir. Bu hastalık etmenlerine karşı en etkili ve pratik mücadele yöntemi ise dayanıklı çeşitkullanılmasıdır. Bu kapsamda dünyada bu etmenlere karşı dayanıklılıkla ilişkili çok sayıda gen vebunlarla ilişkili moleküler markör tespit edilmiş olup ıslah çalışmalarında yaygın olarakkullanılmaktadır. Bu çalışmada ise ülkemizde yaygın olarak yetiştirilen 39 adet fasulye çeşidinin BCMVve BCMNV hastalıklarına karşı dayanıklılık kaynakları farklı moleküler markörler (SW-13, SBD-5,ROC11, eIFE4) kullanılarak araştırılmıştır. Elde edilen sonuçlar test edilen fasulye genotiplerinden 11adedinin tek bir dayanıklılık geni içerdiğini göstermiştir. Ayrıca farklı dayanıklılık gen kombinasyonlarıbakımından 25 fasulye çeşidinde I+bc-12 genlerinin bulunduğu görülmüştür. Fransız, Karabacak ve40 Günlük fasulye çeşitlerinde ise dayanıklılığın bc-12 ve bc-3 genleri ile kontrol edildiği tespitedilmiştir. Yapılan çalışma ile tespit edilen dayanıklılık genlerinin söz konusu hastalıklara karşıdayanıklı ıslah materyallerinin geliştirilmesinde önemli birer dayanıklılık kaynağı olarakkullanılabilecekleri düşünülmektedir.
  • Öğe
    Seasonal Dynamics of Coccinellid Species in Apple, Cherry, and Hazelnut
    (2020) Kaçar, Gülay; Koca, Abdurrahman Sami
    Coccinellid species (Coccinellidae: Coleoptera) are important components of biologicalcontrol in programmes of sustainable plant protection practices, and well-known predators inagroecosystems, In this study, the suppession of predatory coccinellid species on seasonalpopulations dynamics of aphid and mite species in apple, cherry, and hazelnut orchards weredetermined in two distinguishing agricultural areas. Coccinellid beetle populations of pest specieswere observed in apple and cherry orchards of Bolu province, and hazelnut orchards of Düzceprovince of Turkey throughout the growing seasons of 2015 and 2016. The specimens were sampledby Steiner's funnel, mouth aspirator, and hand-picking. A total of twenty-three coccinellid speciesbelonging to 13 genera were determined. The coccinellids consisted of 13 species in apple orchards,19 species in cherry orchards, and 5 species in hazelnut orchards. Stethorus gilvifrons Mulsant (21.1%)was the most abundant coccinellid, followed by Adalia bipunctata L. (14%), Coccinellaseptempunctata L. (8.8%), and Psyllobora vigintiduopunctata L. (8.8%) in rank order of abundance inapple orchards. S. gilvifrons (21.1%), Scymnus pallipediformis Gunther (13%), and S. apetzi Mulsant(12.2%) in cherry orchards; Chilocorus renipustulatus Scriba (59.1%) and Propyleaquatuordecimpunctata L. (22.7%) were the most common coccinellid species in hazelnut orchards.Aphid populations were higher during May through August of both years. Mite populations werehigher between July and September. These results are discussed considering current thinking on theimportance of biological control as part of an integrated pest management program.
  • Öğe
    Dut Türlerine Ait Meyvelerin Organik Asit ve C vitamini İçerikleri Üzerine Farklı Kurutma Tekniklerinin Etkisi
    (2021) Gündoğdu, Müttalip; Kiralan, Müjde
    Yapılan bu araştırmada, beyaz dut (M. alba) ve kara dut (M. nigra) meyveleri üç farklı şekilde kurutma işlemine tabi tutulmuştur. Bu yöntemler, güneşte kurutma, etüvde kurutma (70, 90 ve 110 °C) ve mikrodalgada (450, 600 ve 700 W) kurutmadır. Kurutma işlemlerine bağlı olarak, meyve ağırlığı, nem oranı, C vitamini ve organik asit içeriklerindeki değişimler incelenmiştir. Güneşte kurutulan beyaz ve kara dut örneklerinde meyve ağırlığı sırası ile 1.07 g ve 1.59 g olarak bulunmuştur. Etüvde kurutmada meyve ağırlığı, beyaz dutlarda 0.57 g-0.88 g, kara dutlarda 1.57 g-1.87 g aralığında, mikrodalgada kurutulan beyaz dutlarda 0.62 g-1.22 g, kara dutlarda 0.76 g-1.41 g aralığında tespit edilmiştir. Kurutma yöntemlerine bağlı olarak organik asitlerin miktarlarında önemli değişimler görülmüştür. Beyaz dut meyvelerinde; en yüksek okzalik asit içeriği (2.88 g 100 g-1) güneşte kurutulan meyvelerde, en yüksek sitrik asit içeriği (14.15 g 100 g-1) ve en yüksek malik asit içeriği (17.67 g 100 g-1) etüvde (110 oC) kurutulan meyvelerde tespit edilmiştir. Kara dut meyvelerinin organik asit içerikleri incelendiğinde; en yüksek okzalik asit içeriği (2.88 g 100 g-1), en yüksek malik asit içeriği (18.39 g 100 g-1) ve en yüksek sitrik asit içeriği (9.09 g 100 g-1) güneşte kurutulan meyvelerde belirlenmiştir. En yüksek C vitamini içeriği (31.66 mg 100 g-1) yaş kara dut meyvelerinde tespit edilmiştir. Yapılan bu araştırmanın sonucunda, kurutma yöntemlerine bağlı olarak beyaz dut ve kara dut meyvelerinin biyokimyasal içeriklerinde önemli değişimlerin olduğu ve yaş meyvelerin kuru meyvelere göre C vitamini içeriğinin daha yüksek olduğu belirlenmiştir.
  • Öğe
    Pelemir (Cephalaria syriaca L.)Bitkisinin Bazı Bitkisel Özelliklerinin ve Tohum Yağı Kompozisyonlarının Belirlenmesi
    (2021) Subaşı, Ilhan; Arslan, Yusuf; Aydın, Oğuzhan; Baloch, Faheem Shehzad; Çamlıca, Mahmut; Çiftçi, Vahdettin
    Bu çalışma pelemir (Cephalaria syriaca L.) genotiplerinin (Adana-1, Sivas-1, Karahan) Bolu ili ekolojisindeki performanslarının tespit edilmesi amacıyla 2016-2017 ve 2017-2018 yıllarında yürütülmüştür. Denemeler tesadüf blokları deneme deseni ile 3 tekrarlı olarak gerçekleştirilmiştir. Çalışmada; bitki boyu, olgunlaşma gün sayısı, 1000 tane ağırlığı, dekara tohum verimi, yağ oranı ve dekara yağ verimi özellikleri incelenmiştir. Araştırmada; bitki boyu (cm), olgunlaşma gün sayısı, 1000 tohum ağırlığı (g), dekara tohum verimi (kg da-1), yağ oranı (%) ve yağ verimi (kg da-1) değerleri sırasıyla; 109.0-171.0 cm, 215-291 gün, 14-22 g, 52.5-219.0 kg da-1, %19.11-26.12 ve 13.71-44.11 kg da-1 aralığında gerçekleşmiştir. Sivas-1 genotipinin erken olgunlaşma, düşük 1000 tane ağırlığı, düşük verim ve yüksek yağ oranı ile diğer genotiplerden çok farklı olduğu görülmüştür. Pelemir genotiplerinin yağ asidi kompozisyonları incelenmiş ve %14.8-15.5 arasında miristik asit, %7.5-7.7 arasında cis-10-Pentadecanoic asit, %29.8- 30.0 arasında oleik asit ve %29.8-30.6 arasında linoleik asit içerdiği tespit edilmiştir. Araştırmada kullanılan genotiplerin yağ oranları, tohum ve yağ verimleri dikkate alındığında, Sivas-1 genotipi yağ oranı bakımından öne çıkarken tohum ve yağ veriminde Karahan çeşidi öne çıkmıştır.
  • Öğe
    Ultraviyole-C ve Ultrason Uygulamalarının Domates ve Hıyarda Fide Gelişimi Üzerine Etkilerinin Belirlenmesi
    (2020) Kibar, Beyhan
    Günümüzde bitki büyümesini teşvik etmek amacıyla çevre dostu alternatif fiziksel yöntemlereyönelik yoğun araştırmalar yapılmaktadır. Bu çalışma, fiziksel yöntemler arasında yer alanultraviyole-C ve ultrason uygulamalarının dünyada ve ülkemizde en fazla yetiştiriciliği yapılan yazlıksebze türlerinden domates ve hıyarda fide gelişimi üzerine etkilerini belirlemek amacıyla yapılmıştır.Bitkisel materyal olarak Falcon ve H-2274 domates çeşitleri ile Prima ve Beith Alpha hıyar çeşitlerininkullanıldığı çalışmada 1) Kontrol, 2) Ultraviyole-C (UV-C), 3) Ultrason (US) ve 4) UV-C+USuygulamaları ele alınmıştır. Çalışmada fide boyu, gövde çapı, kök uzunluğu, fide yaş ve kuru ağırlığı,yaprak sayısı ve klorofil miktarı belirlenmiştir. Araştırma sonucunda UV-C, US ve UV-C+USuygulamalarının kontrole göre fide büyüme parametreleri üzerine olumlu etkilerinin olduğubelirlenmiştir. UV-C+US uygulamasının araştırmada ele alınan 4 çeşitte de fide gelişimi üzerine dahaetkili olduğu ve kontrol uygulaması ile karşılaştırıldığında, çeşitlere bağlı olarak fide boyu, fide yaşağırlığı ve fide kuru ağırlığını sırasıyla %16.99-45.11, %24.82-39.88 ve %37.93-52.63 oranındaartırdığı belirlenmiştir. Sonuç olarak, UV-C ve US uygulamaları ile her ikisinin kombinasyonunundomates ve hıyarda fide gelişimini artırmada alternatif bir uygulama yöntemi olarak kullanılabileceğitespit edilmiştir.
  • Öğe
    Mikrobiyal Gübre Uygulamasının Marul ve Beyaz Baş Lahanada Çimlenme ve Fide Gelişimi Üzerine Etkileri
    (2020) Kibar, Beyhan
    Günümüzde çevreye verilen öneme paralel olarak, tarımsal üretimde kullanılan kimyasalgübreler yerine alternatif olarak mikroorganizmaların kullanımı gittikçe önem kazanmaktadır. Buçalışma, ülkemizde en çok üretilen kışlık sebzeler arasında yer alan marul ve beyaz baş lahanadamikrobiyal gübre uygulamasının çimlenme ve fide gelişimi üzerine etkilerini belirlemek amacıylayapılmıştır. Bitkisel materyal olarak Green Wave marul çeşidi ve Bayraklı-85 beyaz baş lahana çeşidikullanılmıştır. Çalışmada EM.5 isimli ticari mikrobiyal gübrenin 5 farklı dozu (0, 5, 10, 15 ve 20 mL L-1) uygulanmıştır. Araştırma sonucunda mikrobiyal gübre dozları arasında incelenen özelliklerbakımından önemli farklılıklar bulunmuştur. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre mikrobiyalgübrenin marulda çimlenme oranı, fide boyu, fide kuru ağırlığı, kök kuru ağırlığı ve kuru maddeoranını; beyaz baş lahanada ise fide boyu, fide yaş ağırlığı ve kuru madde oranını kontrole göreönemli oranda artırdığı tespit edilmiştir. Genel olarak, mikrobiyal gübre uygulamalarının tohumçimlenmesi ve fide büyüme parametreleri üzerinde olumlu etkilerinin olduğu belirlenmiştir.Mikrobiyal gübre dozları değerlendirildiğinde, 15 mL L-1 uygulamasının hem marulda hem de beyazbaş lahanada çimlenme ve fide gelişimi üzerinde daha etkili olduğu tespit edilmiştir. Kontroluygulaması ile karşılaştırıldığında, 15 mL L-1 uygulaması marulda fide boyunu %35.71 oranında vebeyaz baş lahana ise fide yaş ağırlığını %38.18 oranında artırmıştır. Mikrobiyal gübre uygulamasınınmarul ve beyaz baş lahanada çimlenme ve fide gelişimini artırmada alternatif bir uygulama yöntemiolarak başarılı bir şekilde kullanılabileceği sonucuna varılmıştır.
  • Öğe
    Bolu İli Ekolojik Koşullarında Scarlet, Superchief, Jeromine, Pink Layd Rosy Glow Elma (Malus communis L.) Çeşitlerinin Adaptasyon Kabiliyetlerinin Belirlenmesi
    (2021) Canan, Ihsan; Taş, Akgül; Gündoğdu, Müttalip
    Bu çalışma, 2016 ve 2018 yıllarında Bolu ili ekolojik koşullarında yetiştirilen çeşitlerin adaptasyonunun belirlenmesi amacıyla yürütülmüştür. Elma fidanlarında adaptasyon kabiliyetini tespit etmek amacıyla bazı parametreler belirlenmiş ve çeşitlerin gelişimi ile ilgili gözlemler yapılmıştır. Çalışmada yapılan ölçümlerde çeşitlerin ağaç boyu 114.80 cm (Superchief) ile 135.80 cm (Jeromine) arasında değişmiştir. Kısa dal uzunluğu en az olan çeşit Superchief (39.63 cm) iken kısa dalları en uzun olan çeşit Jeromine (50.10cm) olarak belirlenmiştir. Çalışmada en kısa uzun dal uzunluğuna sahip çeşit Pink Lady-Rosy Glow (59.10 cm) iken en uzun uzun dala sahip çeşit Superchief (91.99 cm) olmuştur. Gövde çapı en az olan çeşit Scarlet (5.45 cm), gövdesi en kalın olan çeşit Pink Lady-Rosy Glow’dur (6.72cm). Dal sayısı en az olan çeşit Superchief (3.67adet)tir veScarlet en yüksek (7.40 adet) olarak belirlenmiştir. En düşük dal çapına sahip çeşit Pink Lady-Rosy Glow (2.05cm) olarak kaydedilirken en fazla dal çapına sahip çeşit Superchief (3.51cm) olmuştur. Don zararına en az maruz kalan çeşit Jeromine (%14.50) karşı şekilde en fazla don zararına maruz kalan çeşit Scarlet (%59.50) olarak belirlenmiştir. Çalışma sonucunda Jeromine ve Pink Lady - Rosy Glow çeşitleri hızlı gelişimi ve diğer birçok gelişim özellikleri açısından diğer çeşitlerden iyi olması ve don zararına görece daha dayanıklı olmaları nedeniyle Bolu’da elma yetiştiriciliği için tavsiye edilebilecek çeşitler olarak değerlendirilmiştir.
  • Öğe
    Sakarya İli Fındık Bahçelerinde Fındık Kurdu (Curculio nucumL.) (Coleoptera: Curculionidae) ve Fındık YeşilKokarcası (Palomena prasinaL.) (Hemiptera: Pentatomidae)’nınZarar Oranlarının Belirlenmesi
    (2020) Ateş, Semra; Kaçar, Gülay
    Bu çalışma Batı Karadeniz Bölgesi’nde yer alan Sakarya ili fındık bahçelerinde Fındık kurdu Curculio nucum L. (Colepotera: Curculionidae) ve Fındık yeşil kokarcası Palomena prasina L. (Hemiptera: Pentatomidae)’nın zarar oranlarını belirlemek amacıyla 2017-2018 yıllarında yürütülmüştür. Çalışmanın ilk yılı, Fındık kurdu’nun zararı nedeniyle oluşan delikli meyve %0.8-1.8 veboş iç %8.2-11.5, ikinci yıl ise delikli meyve%0.0-0.2 ve boş iç%7.4- 10 olarak bulunmuştur.İlk yıl ,Fındık yeşil kokarcası zararı olan şekilsiz iç oluşumu %0.7-1.4 ve lekeli iç %0.5-1.1,ikinci yılşekilsiz iç oluşumu %1.2-1.9 ve lekeli iç %0.7-1.3 olarakbelirlenmiştir. Buiki türün ortak zararı olan sarı karamukve kara karamukyıllara göre sırasıyla %1.8-3.2 ve%13.5-21.9 olarak belirlenmiştir.
  • Öğe
    Macar Fiğinde (Vicia pannonica Crantz) Ot Verimi ve Kalite Açısından Uygun Hasat Zamanının Belirlenmesi
    (2024) Mutlu, Ziya; Ünal, Sabahaddin; Efe, Berna
    Yarı–kurak bölgelerde ekim nöbetinde ot üretimi amaçlı Macar fiğinin yer alması oldukça önemlidir. Ancak kendinden sonra gelecek tahılların verimini fazla etkilememesi için tarlayı erken terk etmesi gereklidir. Bu çalışmada, Macar fiği 1) çiçeklenme başlangıcı, 2) % 50 çiçeklenme, 3) tam çiçeklenme, 4) alt baklalardaki tanelerin tam şeklini aldığı dönemlerde biçilerek verim, kalite ve ekim nöbeti açısından en uygun biçim zamanının tespit edilmesi amaçlanmıştır. Bu araştırma, Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü Gölbaşı/İkizce lokasyonunda 2010-2011, 2011-2012 ve 2012-2013 yetiştirme sezonlarında, Macar fiği Tarm Beyazı-98 (Vicia pannonica Crantz.) çeşidinde tesadüf blokları deneme deseninde dört tekerrürlü olarak yürütülmüştür. Araştırmada gelişme durumu, biçim gün sayısı, ana sap uzunluğu, doğal bitki boyu, ana sap kalınlığı, ana sap sayısı, yeşil ve kuru ot verimi, ham protein oranı, ham protein verimi, asit deterjan lif ve nötr deterjan lif oranı, sindirilebilir kuru madde oranı, nispi yem değeri incelenmiştir. Araştırma sonucunda, biçim zamanlarında en düşük ve en yüksek biçim gün sayısı 210.7- 236.7 gün, ana sap uzunluğu 39.3- 65.6 cm, arasında tespit edilmiştir. En yüksek yeşil ot ve kuru ot verimi 1858.6 kg da-1, 331.2 kg da-1 ile tam çiçeklenme döneminde alınmıştır. Ham protein oranı çiçeklenme başlangıcında %19.2 iken, dönem boyunca azalarak, bakla bağlama döneminde % 15.6 olmuştur. Nisbi yem değerinde de benzeri bir azalış görülmüş, biçim dönemleri içerisinde 116.9’dan 100.7’ e inmiştir. Bu araştırma sonucunda, Macar fiği bitkisinin %50 çiçeklenme döneminde biçilmesinin hem verim ve kalite ve hem de tarlanın erken boşaltılması açısından uygun olduğu sonucuna varılmıştır.
  • Öğe
    Effects of Eggshell Thickness, Egg Weight and Shape Index on Hatch Window and Turkey Poults’ Gender
    (2023) Eratalar, Sabri Arda
    The effects of eggshell thickness (EST), shape index (SI) and egg weight (EW) on the hatch window (HW), hatching time (HT), gender of hatched turkey poults hatched were investigated. Total of 150 commercial Hybrid Converter breed turkey hatching eggs obtained from a turkey meat producing integration were used. The effects of these parameters on HW and HT and gender were analyzed via ANOVA-GLM. The hatching window was 656th – 688th hours, and the procedure concluded during the 688th hour of incubation. The incubation was divided into three partitions as early (656 – 667h), midterm (668 – 676h) and late hatches (677 – 688h), with the final 32 hours of incubation divided into 7 partitions (7P) from 1 to 7 as (656 – 664h, 665 – 668h, 669 – 672h, 673 – 676h, 677 – 680h, 681 – 684h and 685 – 688h). A significant relation between EST and gender was found as eggs with thicker EST female chicks hatched more than males (p?0.05). There was no correlation between gender and EW and SI (p?0.05). Meanwhile, the number of hatches for 7P, EST, EW and SI were not found to affect the hatch window of turkey eggs (p?0.05).
  • Öğe
    Investigation of Yield and Yield Components of Some Flax (Linum usitatissimum L.) Varieties in Ankara Ecological Conditions
    (2023) Bağci, Muhittin; Arslan, Yusuf; Yaşar, Mustafa; Işler, Berfin; Ünal, Sefa
    This study was carried out to determine the effects of some flax varieties on yield and yield components in Ankara ecological conditions in 2021. The study was established with 10 flax varieties 3 replications according to the Randomized Complete Block Design. In the study, plant height (cm), first branch height (cm), number of branches per plant (pieces), number of seeds in the capsule (seed capsule-1), 1000 seed weight (g), number of encapsulated branches per plant (pieces), oil yield (kg ha-1), protein ratio (kg ha-1) and seed yield (kg ha-1) traits were examined. As a result of the research; There were statistically significant differences at the level of 1% between varieties in terms of yield and yield components. In the study, the highest seed yield, oil yield and protein yield (1806 – 599.7 – 428.5 kg ha-1) were obtained from Clli-1412 variety.