Yazar "Tufan, Evren" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 11 / 11
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Atomoxetine treatment may decrease striatal dopaminergic transporter availability after 8 weeks: pilot SPECT report of three cases(Dove Medical Press Ltd, 2015) Akay, Aynur Pekcanlar; Kaya, Gamze Çapa; Baykara, Burak; Demir, Yusuf; Özek, Handan; Öztürk, Yeşim; Tufan, EvrenAttention deficit/hyperactivity disorder is one of the most common neurodevelopmental disorders. The pathophysiology is thought to involve noradrenaline and dopamine. The role of dopamine transporter (DAT) was evaluated in imaging studies using mostly dopamine reuptake inhibitors. Atomoxetine is a selective noradrenaline reuptake inhibitor. Here we report the results of a pilot study conducted to evaluate changes in striatal DAT after 8 weeks of atomoxetine treatment. Our results suggest that 8 weeks of atomoxetine treatment may change striatal DAT bioavailability as measured via SPECT but that change was not correlated with genotype or clinical improvement.Öğe Bir bağımlılık merkezinde yatarak tedavi gören hastaların sosyodemografik özellikleri(2012) Bilici, Rabia; Karakaş, Görkem Uğurlu; Tufan, Evren; Güven, Tuğba; Uğurlu, MustafaAmaç: Madde kullanımı ve ilişkili bozuklukların, dünyada ve ülkemizde yaygınlığı giderek artmaktadır. Alkol ve madde kullanım bozukluklarının ve eşlik eden psikopatolojilerin geriye dönük değerlendirilmesi bu bozuklukların klinik özellikleri ve tedavileri hakkında bilgilerimizi artırabilir. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada bir yıllık süre içerisinde bir bölge hastanesinin AMATEM kliniğinde yatırılarak tedavi edilen hastaların sosyodemografik ve klinik verilerinin belirlenmesi, alkol/ madde kullanım bozukluğuna eşlik eden psikopatolojilerin ve önerilen tedavilerin gözden geçirilmesi amaçlanmıştır. Hastaların yatış dosyaları geriye dönük olarak taranmış, sosyodemografik ve klinik verileri Stastical Package for Social Sciences for WindowsTM 16.0 ile hazırlanan bir veritabanına kaydedilmiş ve analizlerde tanımlayıcı istatistikler kullanılmıştır. Bulgular: Çalışmaya, tümü erkek olan 258 hasta dahil edilmiştir. Tedavi başvurularının en sık kaynak aldığı iller Elazığ (n: 77, % 29.8) ve Van’dır (n: 36, % 14.0). Hastalar arasında en sık kullanılan maddenin esrar olduğu (n=133, % 51.6) ve hastaların en sık denetimli serbestlik süreci ile tedavi başvurusunda bulundukları gözlenmiştir (n=131, % 50.8). En sık I. Eksen tanısının Anksiyete Bozuklukları (n=58, % 22.5); en sık II. Eksen tanısının ise Anti-sosyal Kişilik Bozukluğu (n=30, % 11.6) olduğu saptanmıştır. Sonuç: Denetimli serbestlik süreci içerisinde tedavi olmak amacıyla başvuran hastalar örneklemin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Çoğu hasta ilk ve orta öğretim düzeyinde eğitim görmüştür ve alt-orta gelir düzeylerinde olduklarını bildirmiştir. Başvurular arasında esrar kullanımının yaygınlığı denetimli serbestlik sürecini yansıtabilir. Bulgularımızın ülkemizin çeşitli bölgelerindeki AMATEM’lerine yapılacak başvuruların karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi için bir katkı sağlayabileceği düşünülmüştür.Öğe Burden of headache disorders at attention deficit hyperactivity diagnosed children and their parents(Sage Publications Ltd, 2017) Küçük, Meryem Özlem; Güler, Gülen; Tufan, Evren; Yalın, Osman Özgür; Gözükara, Harika[No Abstract Available]Öğe Deprem sonrasında bireylerin anksiyete düzeyleri ve etkileyen faktörler: Elazığ merkezli bir ön çalışma(2013) Bilici, Rabia; Tufan, Evren; Turhan, Levent; Karakaş, Görkem Uğurlu; Tan, SerapAmaç: Elazığ yöresinde gerçekleşen bir deprem sonrasında psikiyatrik şikayetlerle başvurusu olan bireylerin sosyodemografik özelliklerinin ve anksiyete belirtilerinin ve anksiyete düzeylerine etki eden faktörlerin araştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Depremden sonra psikiyatrik yardım arayışı olanlar arasından okuma yazma bilen, mental retardasyon ya da psikotik bozukluğu olmayan >17 yaş bireyler çalışmaya dahil edildi. Katılımcılara sosyodemografik veri toplama formu, Travmatik Yaşam Olayları Listesi ve Beck Anksiyete Ölçeği uygulandı. Bulgular: Katılımcıların (n=101) ortalama yaşı 39,2±17,3 yıl olup % 67,3’ü kadındı. Katılımcıların %55,4’ünde oturulan evin hasar görmesi ve %12,9’unda depremde yakınlarından birinin kaybı söz konusu idi. Geçmiş travma deneyimi %31,6’sında, geçmiş psikiyatrik tedavi öyküsü ise %9,9’unda bulunmakta idi. Katılımcıların %27,8 oran ile en sık bildirilen geçmiş travmalar deprem/ sel ve benzeri doğal afetlerdi. Beck Anksiyete Ölçeği puan ortalaması 19,29±12,38 olarak saptandı. En sık belirtilen yakınma (%73,3) çok kötü şeyler olacak korkusu idi. Beck Anksiyete Ölçeği puanları kadınlarda erkeklere göre, geçmiş travma öyküsü olanlarda olmayanlara göre yüksekti. Anksiyete belirtilerinin görülme sıklığı ve ilgili puanlar da kadınlarda ve geçmiş travma öyküsü olanlarda yüksek bulundu. Sonuç: Travmatik olaylar sonrasında ilk müdahalede kadınlara ve geçmiş travmaları olan kişilere odaklanılması, yapılan sağlık hizmetlerinin etkisini artırabilir.Öğe Emotional and cognitive conflict resolution and disruptive mood dysregulation disorder in adolescent offspring of parents diagnosed with major depressive disorder, bipolar disorder, and matched healthy controls(Taylor and Francis Ltd., 2021) Topal, Zehra; Demir, Nuran; Tufan, Evren; Tuman, Taha Can; Semerci, BengiAims: Children of parents with mood disorders have an elevated risk for various psychopathologies. In this study rate of psychopathologies among adolescent offspring of parents with major depressive (MDDoff) and bipolar disorder (BDoff), including disruptive mood dysregulation disorder (DMDD) along with the offspring ability to resolve cognitive and emotional conflicts were evaluated. Method: 12–16 years old children of parents with MDD (n = 31, children= 36), BP (n = 20, children = 26) and controls (n = 25, children = 28) were enrolled. Children and parents were evaluated by using the Kiddie Schedule for Affective Disorders and Schizophrenia (K-SADS) and the Structured Clinical Interview for DSM-IV Axis I Disorders (SCID); respectively. The parents completed the Child Behavior Checklist (CBCL)-dysregulation profile. The Stroop test-TBAG form and emotional Stroop test were given out to evaluate conflict resolution ability. Results: The most common diagnoses among the whole sample were attention deficit and hyperactivity, separation anxiety and oppositional defiant disorders. Five cases (5.5%) of lifetime DMDD were found (three from MDDoff, the rest from BDoff). Completion times for the Stroop test-TBAG form were ranked as: BDoff > MDDoff > Hoff. In the emotional Stroop test, the BDoff responded significantly later and had significantly reduced correct responses. Conclusion: Rates of lifetime DMDD were similar in the MDDoff and BDoff groups. BDoff may experience greater difficulties in resolving cognitive and emotional conflicts.Öğe The epidemiology of childhood psychopathology in Turkey: the Epicpat-T study(Elsevier Science Inc, 2017) Ercan, Eyüp Sabri; Tural, Ümit; Tufan, Evren; Öztürk, Mücahit; Karaçetin, GülObjectives: Determining the nationwide facts and figures about the distribution of psychopathologies among children is crucial for effective planning of strategies against these disorders. Because there is no nationwide data on these disorders in Turkey, this study aimed to evaluate a nationally representative sample group of Turkish primary school-age children via semistructured interviews and using multiple informants (i.e., teachers and primary caregivers), along with consideration of impairment criterion. Methods: This study was planned by the Turkish Association of Child and Adolescent Mental Health to evaluate the prevalence of psychopathology among elementary school students in Turkey in a representative sample group of randomly assigned 5,482 children. Parent and teacher reports, including a sociodemographic form, Kiddie Schedule for Affective Disorders and Schizophrenia for School Age Children—Present and Lifetime Version, DSM-IV-based Screening Scale for Disruptive Behavior Disorders in Children and Adolescents, and Impairment Scale, were assessed.Öğe No association between polymorphisms of vitamin D and oxytocin receptor genes and autistic spectrum disorder in a sample of Turkish children(Korean Coll Neuropsychopharmacology, 2018) Bozdoğan, Sevcan Tuğ; Kütük, Meryem Özlem; Tufan, Evren; Altıntaş, Zuhal; Temel, Gülhan ÖrekiciObjective: Autism spectrum disorder (ASD) is a neurodevelopmental disorder characterized by impairment in social skills and communication with repetitive behaviors. Etiology is still unclear although it is thought to develop with interaction of genes and environmental factors. Oxytocin has extensive effects on intrauterine brain development. Vitamin D, affects neural development and differentiation and contributes to the regulation of around 900 genes including oxytocin receptor gene. In the present study, the contribution of D vitamin receptor and oxytocin receptor gene polymorphisms in the development of ASD in Turkish community was investigated. To our knowledge, this is the first study examining these two associated genes together in the literature. Methods: Eighty-five patients diagnosed with ASD according to DSM-5 who were referred to outpatient clinics of Child and Adolescent Psychiatry of Baskent University and Mersin University and 52 healthy, age and gender-matched controls were included in the present study. Vitamin D receptor gene rs731236 (Taq1), rs2228570 (Fok1), rs1544410 (Bsm1), rs7975232 (Apa1) polymorphisms and oxytocin receptor gene rs1042778 and rs2268493 polymorphisms were investigated using real time polymerase chain reaction method. Results: No significant difference between groups in terms of distribution of genotype and alleles in each of polymorphisms for these genes could be found. Conclusion: Knowledge of genes and polymorphisms associated with the development of ASD may be beneficial for early diagnosis and future treatment. Further studies with larger populations are required to demonstrate molecular pathways which may play part in the development of ASD in Turkey.Öğe Psikiyatri kliniklerinde yalıtım ve bağlama uygulamaları(Düşünen Adam: Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi, 2013) Bilici, Rabia; Sercan, Mustafa; Tufan, EvrenPsikiyatri kliniklerinde yalıtım ve bağlama uygulamaları psikiyatri kliniklerinde yatarak tedavi gören hastaların kendilerine, diğer hastalara veya hastane çalışanlarına yönelik zarar verici davranışlarına engel olmak amacıyla yalıtım ve bağlama (tecrit ve tespit) gibi kısıtlayıcı yöntemler uygulanmaktadır. Yalıtımın beklenen sonucu, tehlikeyi bertaraf etmek ve/veya hastanın ruhsal durumunun servisteki diğer hastalara katılabilecek kadar ilerlemesini sağlamaktır. Toplumlardaki yalıtım ve bağlama uygulamaları tarih boyunca dönemin kültürel özelliklerinden etkilenmiştir. Bu yazıda, ilk çağlardan günümüze kadarki yalıtım ve bağlama olaylarının kısa tarihçesi, uygulamanın gerekçesi, endikasyon ve kontrendikasyonları, uygulamaya bağlı komplikasyonlar gözden geçirilmiştir. Ayrıca yalıtım ve bağlama uygulamalarını azaltma girişimleri hakkında farklı ülkelerdeki uygulamalar gözden geçirilerek, başarılı olan programların öğelerine yer verilmiştir. Konuya ilişkin yasal düzenlemelere ve ülkemizdeki duruma da değinilmiştir.Öğe Rates of disruptive mood dysregulation disorder among adolecent offspring of parens with recurrent major depressive disorder versus those with bipolar disorder and matched healthy controls(Elsevier Science Inc, 2016) Topal, Zehra; Demir, Nuran; Tuman, Taha Can; Yıldırım, Osman; Tufan, EvrenObjectives: Offspring of parents with mood disorders have increased risk for irritability as well as psychopathologies. Disruptive Mood Dysregulation Disorder (DMDD) is characterized by severe, mpairing, temper outbursts along with irritability. Recent data suggest that episodic and chronic irritability in childhood may have different developmental trajectories. Here we aimed to determine the rates of DMDD, via DSM-5 criteria, in adolescent offspring of parents with recurrent depression and bipolar disorders (BP-I) and to compare those rates with matched healthy controls. A priori study hypothesis was: DMDD diagnosis would be significantly more common among mood disorder offspring.Öğe Rett Sendromu'nun tanısı ve izleminde çok boyutlu yaklaşımın önemi: Bir olgu sunumu(2012) Topal, Zehra; Demir, Nuran; Alhan, Cafer; Tufan, EvrenRett Sendromu X’e bağlı baskın geçiş gösteren nörogelişimsel bir bozukluktur. Bu yazıda Rett Sendromu tanısı konulduğundan beri pediatrik nöroloji ve pediatri uzmanları tarafından izlenen ve çocuk ve ergen ruh sağlığı ve hastalıkları polikliniğine ancak ergenlik döneminde başvuran bir olgunun tedavi ve izlem sürecinin sunulması, olgu özelliklerinin ulusal yazında şimdiye kadar bildirilen olgularla karşılaştırılması ve çok boyutlu yaklaşımın öneminin vurgulanması amaçlanmıştır.Öğe Sociodemographic and clinical features of disruptive mood dysregulation disorder: a chart review(Mary Ann Liebert, Inc, 2016) Tufan, Evren; Topal, Zehra; Demir, Nuran; Taşkıran, Sarper; Savcı, Uğur; Cansız, Mehmet AkifObjective: Disruptive mood dysregulation disorder (DMDD) is a novel diagnosis listed in Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, 5th ed. (DSM-5) to encompass chronic and impairing irritability in youth, and to help its differentiation from bipolar disorders. Because it is a new entity, treatment guidelines, as well as its sociodemographic and clinical features among diverse populations, are still not elucidated. Here, DMDD cases from three centers in Turkey are reported and the implications are discussed. Methods: The study was conducted at the Abant Izzet Baysal University Medical Faculty Department of Child and Adolescent Psychiatry (Bolu), and American Hospital and Bengi Semerci Institute (Istanbul) between August 2014 and October 2014. Records of patients were reviewed and features of patients who fulfilled criteria for DMDD were recorded. Data were analyzed with SPS Version 17.0 for Windows. Descriptive analyses, (2) test, and Mann-Whitney U test were used for analyses. Diagnostic consensus was determined via Cohen's constants. p was set at 0.01. Results: Thirty-six patients (77.8 % male) fulfilled criteria for DMDD. value for consensus between clinicians was 0.68 (p=0.00). Mean age of patients was 9.0 years (S.D.=2.5) whereas the mean age of onset for DMDD symptoms was 4.9 years (S.D.=2.2). Irritability, temper tantrums, verbal rages, and physical aggression toward family members were the most common presenting complaints. Conclusions: Diagnostic consensus could not be reached for almost one fourth of cases. Most common reasons for lack of consensus were problems in clarification of moods of patients in between episodes, problems in differentiation of normality and pathology (i.e., symptoms mainly reported in one setting vs. pervasiveness), and inability to fulfill frequency criterion for tantrums.
