Yazar "Ocak, Ahmet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe HAÇLI SEFERLERİNİN ORTAYA ÇIKIŞI VE (DOĞU-BATI DÜNYALARI AÇISINDAN) DOĞURDUĞU SONUÇLAR(2014) Ocak, AhmetÜç ilahî din açısından da kutsal kabul edilen Kudüs'ün Müslümanlar tarafından fethedilmesinden sonra başlayan ve XI. yy'da İslâm dünyasına yönelen büyük çaplı askerî müdahaleye Haçlı seferleri denmiştir. Bu seferler görünüşte Kudüs'ü kurtarmak maksadına yönelik olsa da, Avrupa'nın o dönemdeki siyasî, sosyal ve dinî problemlerine çözüm bulmak maksadıyla başlatılmıştır. Özellikle Hıristiyanlar arasındaki mezhep ihtilafları ve güç mücadeleleri için bir kılıf olarak kullanılmıştır. Bu seferler, sonradan gerçek amacından saparak emperyalist bir amaca yönelmiş ve İslam dünyası açısından tam bir yıkıma dönüşmüştür. Haçlılara karşı en büyük mücadele de bölgedeki Türk devleti ve beyliklerince verilmiştir. İki asır boyunca devam eden Haçlı seferlerinden özellikle birincisi İslâm dünyası, dördüncüsü ise Hıristiyan dünyası açısından büyük yıkıma sebep olmuştur. Haçlı seferleri İslam dünyasında önemli ölçüde güç kaybı ve tahribata yol açarken, Batı dünyası açısından hem iç problemlerden kurtulma, hem de Müslümanlardan bilim ve teknoloji konusunda birçok şey öğrenerek Batı'ya taşıma sonucunda karlı bir şekle dönüşmüştür.Öğe Selçukluların seleflerine göre medeniyet tarihindeki yeri ve önemi(2012) Ocak, AhmetTürkler İslâm medeniyetine önceleri bireysel planda katkıda bulunurken, sonraları devlet olarak da İslâm'ı kabul edince dâhil oldukları bu medeniyetin önemli aktörlerinden biri haline gelmişlerdir. Karahanlılarla başlayan bu süreç arkadan gelen diğer devletlerle devam etmiştir. Halîfelerle ilişkiler Karahanlılar ve Gazneliler için mahallî bir karakter arz ederken, Selçuklular tüm İslâm dünyasını ilgilendiren gelişmelere imza atmışlardır. Halîfeyi Şiî tasallutundan kurtararak eski saygınlığını iade etmiş, aynı zamanda Sünnî İslâm dünyasının siyasî liderliğini de üstlenmişlerdir. Selçuklular, İslâm düşünce tarihinde önem arz eden medreselerin kurumsallaşması gibi işleri başararak Karahanlı ve Gaznelilere göre daha ön plana çıkmışlardır. Açılan Nizâmiye Medreseleri ile eğitim ve düşünce alanında önemli gelişmeler sağlamışlardır. Bu medreselerin müderrisleri Cüveynî ve Gazâlî gibi hocalarla kelam sahasında yeni açılımlar sağlanarak İslâm düşünce tarihine hizmet edilmiştir. Aynı şekilde Kuşeyrî ve Gazâlî tesiriyle tasavvufta yeni şekillenmeler yaşanmıştır. Bu şekilde İslâm medeniyetinin önemli bir aktörü olan Selçuklular, İslâma karşı yöneltilen Bâtınîlik ve Haçlı seferleri gibi tehlikelere karşı, bu medeniyetin lideri olarak onu korumasını da bilmişlerdir.Öğe TÜRK HÂKİMİYETİNE GEÇİŞ SÜRECİNDE ANTAKYA VE ÇEVRESİNDE BULUNAN İSLAM HARİCİ DİNÎ CEMAATLER(2019) Ocak, AhmetTürkler Anadolu üzerine akınlar yapmaya başlayınca Antakya ve yöresi de hedef bölge halinegelmişti. Alp Arslan’ın komutanlarından Afşin emrindeki Türkmenlerle birlikte Fırat nehrini geçip,geniş bir fetih hareketine girişmişti. 1066 yılında Antakya arazisini yağmalamış, 1067-1068tarihlerindeki ikinci bir saldırı ile Bizans’ın Antakya üssünü çökertmişti. Daha sonra TürkiyeSelçukluları’nın kurucusu Süleyman Şah, yerli ahalinin de davet etmesiyle Antakya üzerineyürüyerek şehri fethetmiş ve Türk hâkimiyeti dönemi başlamıştır (1080).Antakya kilisesi, Hz. İsa’nın havarileri tarafından kurulan dört önemli kiliseden birisi olmasıbakımdan önemli bir merkezdi. Bu yüzden, Hristiyanlığın iki büyük mezhebi Katolik ve Ortodokslar(Diofizit) tarafından tanınmayan ve aralarında teolojik yorum farkı bulunan mezheplerin merkezihaline gelmişti. Hz. İsa’nın iki cevherden ibaret tek bir cevher olduğunu kabul eden ve Monofizitinanç olarak kabul edilen Gregoryan, Süryanî, Yakubî, Nasturî ve Melkaniyye mezhepleri kendileriaçısından önemli gördükleri bu merkezde toplanmışlardı. İmparatorluk merkezinden uzak olmasıhasebiyle Bizans’ın baskılarından da kısmen uzak kalabilmişlerdi.Türkler bu şehri fethettikten sonra Hristiyan unsurlara ciddi anlamda din hürriyetisağlamanın yanında onların kendi kültürlerini yaşatmalarına da zemin hazırlamıştır. Bu hürriyetten istifade eden topluluklar kendi mezheplerinin gelişimiyle birlikte kısa sürede eskiihtişamlarına kavuşmuşlar ve cemaatlerini çoğaltmışlardır. Antakya’da Hristiyanların yanındaYahudîlik inancına sahip olanlarla birlikte Mecusîlerin de var olduğu dönemin seyyahları vecoğrafyacıları tarafından nakledilmiştir. Şehir bu haliyle dinler arası bir hoşgörüye sahne olurken,Müslüman idareciler ve halkın hayat tarzının bölge insanı üzerinde etkili olduğu döneminkaynaklarınca da nakledilmektedir. Bu durum Haçlı seferleri sırasında şehirdeki Ermeni unsurlarınihanetiyle birlikte şehrin tekrar Hristiyanların eline geçmesine kadar devam etmiştir (1098).Bahsedilen dönemde bile Müslümanların etkileri dönemin kaynaklarına yansımış ve şehrin 1262yılında Sultan Baybars tarafından fethine kadar sürmüştür.Öğe Üniversite öğrencilerinin Yesevî algısı(2016) Gündüz, Samettin; Ocak, AhmetBu araştırmanın amacı üniversite düzeyinde eğitim-öğretim gören öğrencilerin tasavvuf tarihinin ve düşünce dünyamızın önemli şahsiyetlerinden biri olan Hoca Ahmet Yesevi ile ilgili algı ve bilgi düzeylerini belirlemektir. Bu amaçla çalışmaya Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesindeki Türkçe konuşan Devletler ve Topluluklardan gelen öğrencilerden veri toplanmıştır. Veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından hazırlanan on soruluk bir anket kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre: Türk Dünyasının manevi lideri olduğunu ifade edenlerin oranı %30, Kazakların manevi lideri olduğunu ifade edenlerin oranı %53.0, Özbeklerin manevi lideri olduğunu ifade edenlerin oranı %11 ve fikrim yok diyenlerin oranı %6 sı seviyesinde olduğu tespiti yapılmıştır. Yesevi'lik dersini aldıkları halde Divan-ı Hikmet'i okuyanların oranı %2.3, okumayanların oranı %97,7 olarak bulunmuştur. Yesevi türbesini katılımcıların %100 ziyaret ettiği tespit edilmiştir. Türbeyi ziyaret etmelerinin nedenleri ise %93 inanç ağırlıklı ziyaret olduğu tespit edilmiştir. Gündelik hayatta Yesevi öğretisine dikkat edenlerin oranı % 2.3 olarak bulunmuştur. Yesevi felsefesinin Türk dünyasını birleştirici etkisini düşünenlerin oranı ise % 37.3 olduğu tespiti yapılmıştır. Makalenin sonunda Yesevi'liğin Türk Dünyasında öğretilmesine, anlaşılmasına ve yorumlanmasına yönelik birtakım öneriler yapılmıştır. Bu çalışmanın Yesevi ile ilgili çalışmalara katkı sağlayacağı düşünülmektedir.