Yazar "Kayhan, Mehmet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 13 / 13
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe BİR ÜNİVERSİTE HASTANESİNDE ÇALIŞAN SAĞLIK PERSONELLERİNDE SON 5 YILLIK KESİCİ DELİCİ ALET YARALANMALARININ DEĞERLENDİRİLMESİ(2020) Kayhan, Mehmet; Kaya, MusaAmaç: Sağlık çalışanları mesleksel maruziyetleri nedeniyle kesici delici alet yaralanmaları açısından önemli bir risk grubundadır. Bu çalışmada Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde son 5 yıl içerisinde görülen kesici delici alet yaralanmalarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Materyal ve Metot: 2014-2019 yılları arasında Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde meydana gelen 58 delici kesici alet yaralanması retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Bulgular: Çalışmaya katılan 58 katılımcıdan 42'si (%72,4) kadın 16'sı (%27,6) erkektir. Katılımcıların mesleklerine bakıldığında en sık yaralanmanın %65,5 olarak hemşirelerde olduğu tespit edilmiştir. Yaralanmaların %84,5'i iğne batması şeklinde gerçekleşmiş, yaralanan vücut bölgesi %53,4 ile sağ el %46,6 ile sol el olarak belirlenmiştir. Kesici delici alet yaralanması yaşayan katılımcıların %93,1'inde koruyucu ekipman bulundurmaktadır. Yıllara göre dağılımında 2018 ve 2019 yıllarında bildirimlerin en fazla olduğu; kesici delici alet yaralanması ile karşılaşan personelin %53,4 ünün mesleki deneyiminin 0-1 yıl olduğu saptanmıştır. Kesici delici aletle yaralanma sonrası doğru hareket sergilemenin kadın cinsiyette ve artan eğitim düzeyiyle istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Sonuç: Çalışmamızda en sık yaralanmanın hemşirelerde ve iğne batması şeklinde olduğu bulgumuz literatürle uyumludur. Kesici ve delici alet yaralanmalarını önlemenin ilk yolu konu hakkındaki bildirimlerin iyi takibi ve etkin çalışan güvenliği politikalarının geliştirilmesidir. Ayrıca üniversal önlemlerin alınması, eğitimlerin düzenli aralıklarla verilmesi, personel iş yükünün azaltılması, güvenli ve kullanışlı malzeme temini, yaralanmaları önleyecek öneriler olabilir.Öğe Bir Üniversite Hastanesine Çocuklar İçin Özel Gereksinim Raporuna Başvuran Olguların Klinik ve Sosyodemografik Özellikleri(2020) Kayhan, Mehmet; Öztürk, YusufBu çalışmada Çocuklar İçin Özel Gereksinim Raporu’na (ÇÖZGER) başvuran çocuk ve ergen olgularda başvuru nedenleri,olguların sosyodemografik özellikleri ve psikiyatrik tanı dağılımlarının saptanması amaçlanmıştır. Bu çalışmada 2019 Şubat – 2019Ekim tarihleri arasında hastanemiz sağlık kuruluna ÇÖZGER için başvuran 0-18 yaş arası 307 çocuk ve ergenin dosya verilerigeriye dönük olarak değerlendirilmiştir. Çalışmaya yaş ortalaması 9.10±4.60 olan toplam 307 olgu dahil edilmiştir. Çalışmayakatılan olguların 116 (%37.8) tanesi kız cinsiyetteyken 191 (%62.2) olgu erkekti. ÇÖZGER için en sık başvuruyu % 52.4 oranlaözel eğitim için yapılan başvurular oluşturmaktadır. Tüm başvurular değerlendirildiğinde % 52.7 (n= 165) oranında gecikmiş dönümnoktası tespit edilmiştir. Gecikmiş dönüm noktası tanısında da en sık % 47.9 (n:79) ile hafif düzeyde gecikme bulunmuştur. Erkekve kız çocuklar arasında psikopatoloji varlığı bakımından anlamlı fark saptanamamıştır (p = 0.303). ÇÖZGER raporu için başvuran307 olgudan 173’ünde (%56.4) ek bir tıbbi hastalık saptanmıştır. Eşlik eden tıbbi hastalıkları sistemler açısından incelendiğinde iseen sık nörolojik hastalıkların olduğu bulunmuştur (%40). ÇÖZGER için sağlık kuruluna başvuran çocuk ve ergenlerle ilgiliverilerin belirlenmesi hem çocuk psikiyatrisi hem de diğer branşlardaki uzman hekimlere yol gösterici olacaktır. Bulgularımızındiğer merkezlerdeki örneklemlerin de değerlendirildiği ileri araştırmalarla desteklenmesi gerekmektedir.Öğe Evaluation of the applications of traditional and complementary medicine in the perspective of family medicine in a tertiary referral center(2020) Kayhan, Mehmet; Dilekci, ErdalTo evaluate the clinical and demographic characteristics of the patients who apply to Traditional and Complementary Medicine (TCM) center. The medical charts of patients, who were admitted to AIBU Izzet Baysal Physical Therapy and Rehabilitation Training and Research Hospital, TCM centre, from September 2018 to August 2019, were retrospectively reviewed. Only patients over the age of 18 were included in the study. 879 (84.4%) of the patients were female, 163 of them were (15.6%) male. 44 (4.2%) patients in the 18 - 24 age group, 137 (13.1%) patients in the 25 - 34 age group, 223 (21.4%) people in the 35 - 44 age group, 287 (27.5%) patients in the 45 - 54 age group, 205 (19.7%) patients were in the 55-64 age group, and 146 (14.0%) patients were in the age group 65 and over. Mean age of the patients was 48.64 ± 13.86 (19-87). 365 (35.0%) of TCM applications were made in spring, 266 (25.5%) in winter, 223 (21.5%) in summer and 188 (18.0%) in autumn. In this study, the most preferred TCM applications are acupuncture (48.1%), ozone therapy (34.3%) and mug treatment (13%), respectively. Determining by whom, in which age group and in which period of the year are more preferred TCM applications, which have been increasingly used in recent years, may prevent problems that may develop during the service delivery process.Öğe Evaluation of the Effectiveness of Otorhinolaryngology Examination and Hearing Evaluation Training for Family Physicians(Duzce Univ, Fac Medicine, 2024) Tetik, Burcu Kayhan; Gunduz, Emrah; Yasar, Seyma; Kayhan, MehmetObjective: In our study, it is aimed to investigate the level of knowledge of family physicians working in primary health care organizations about Ear Nose and Throat (ENT) diseases, to examine how they manage frequently admitted ENT patients, to identify the problems they experience during examination and to examine the effect of the training given. Methods: Participants were first administered a 30-question pre-test created by the researcher based on the literature. Then, a collective training lasting 2 days and 1.5 hours per day was given by an ENT specialist from the researchers and a post-test was applied. Afterwards, the topics in which the researchers made the most mistakes or remained uninterpreted were recorded and a training program including these topics was created and training was given. Results: Of the 21 family physicians over 30 years of age, 2 (14,29%) were male and 18 (85,71%) were female. When the time of graduation from medical school of the family physicians in the study was analyzed, the number of family physicians with 5-10 years of medical school graduation was 4 (19,05%), 10 (47,62%) with 10-20 years of medical school graduation, and 7 (33,33%) with more than 20 years of medical school graduation. All of the family physicians who participated in the study think that ENT education is important for primary care medicine. Conclusions: ENT diseases are common in primary care. In order for family physicians to manage their patients more comfortably, we believe that rotations in the field of ENT diseases in the postgraduate period would be appropriate.Öğe Fizik tedavi ve rehabilitasyon hastanesi polikliniklerine başvuran 65 yaş ve üstü hastaların aile hekimliği bakış açısıyla değerlendirilmesi(2018) Kayhan, Mehmet; Dilekçi, Erdal; Gücük, SebahatAmaç: Çalışmamız 65 yaş ve üstü hastalarımızın fizik tedavi hastanesine başvurma tanılarının incelenmesi ve birinci basamak sağlık hizmet sunumu açısından değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışmamız 01 Ocak - 31 Aralık 2016 tarihleri arasında Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi polikliniklerine başvuran 65 yaş ve üstü hastaların elektronik kayıtları retrospektif olarak incelenerek yapıldı. Bulgular: Çalışmaya toplam 3920 hasta alındı. Bu hastaların 2392‘si (%61) kadın, 1528‘i (%39) erkekdi. Fizik tedavi ve rehabilitasyon hastalıkları arasında rehabilitasyon tedavisi alan hastaların tanılarına göre bel bölgesi hastalıkları %17 ile ilk sırada saptandı. Benzer şekilde diz bölgesi hastalıkları tanılarının sıklığı %15,8 iken hastaların toplamda %46,4‘ünde bu tanı saptandı. Sağlık uygulama tebliğinin fizik tedavi ve rehabilitasyon tanı grupları listesindeki gruplandırmalara göre A tanı grubunun sıklığı%7,5 (n:522) , B tanı grubu sıklığı %1,5 (n:107), C tanı grubunun sıklığı %22,5 (n:1556) olarak saptandı. Sonuç: Birinci basamak sağlık hizmeti sunumunda hastalarımız kas iskelet sistemi şikayetleriyle ilgili bilinçlendirilmelidir. Bu süreçte özellikle aile hekimleri tarafından ağrıyla mücadele etmeleri konusunda destek sağlanmasının, bu yaş grubu hastalarımızın yaşam kalitelerinin yükseltilmesi açısından önemli olduğunu düşünmekteyiz.Öğe Hasta merkezli yaklaşım sadece aile hekimliği için mi geçerli olmalı? Tekrarlayan arı sokmaları olan hasta örneği(2018) Gücük, Sebahat; Kayhan, Mehmet; Gel, Keziban TürkenHasta merkezli yaklaşımda hastanın sahip olduğu değerleri, tercihlerini belirleyerek, sağlığın geliştirilip korunmasında yol gösterici olmak ve davranış de ğişiklikleri yapabilmesinde temel oluşturabilmek amaçlanmaktadır. Arıcılık sektöründeki artış, beraberinde arı sokma sıklığını da artırmıştır. Gerek ülkemizde gerekse dünyada arı sokmasına bağlı görülebilecek reaksiyonlarla ilgili yeterince bilgi yoktur. Arı sokmaları sonrası gelişen alerjik reaksiyonlar şiddetli ve hayatı tehdit edebilen karakterde olabildiği gibi aynı zamanda geç belirti olarak arı soktuktan günler ya da haftalar sonra da ortaya çıkabilir ve uzun süre devam edebilir. Biz tekrarlayan arı sokmaları olan, genç yaşta atriyal fibrilasyon saptanan ve etiyolojide başka nedenin bulunamadığı olgumuzu farklı bir bakış açısıyla sunmak istedik.Öğe Hastalarımızın Kontrole Gelme Sıklıkları İle Sigara Bırakma Davranışları İlişkisi: Polikliniğimizin İlk Bir Yıllık Sonuçları(2019) Gücük, Sebahat; Kayhan, MehmetBu çalışmada sigara bırakma polikliniğimize başvuran hastaların sigara bırakmalarına etkili olması muhtemel poliklinik kontrolüne gelme davranışları ile ilişkili faktörlerin araştırılması amaçlanmıştır. Bu çalışma Ocak 2017- Temmuz 2017 arasında sigara bırakma polikliniğine başvuran hastalar alınarak yapıldı. Sigara bırakma amaçlı belirlenen günden sonra en az 12 ay süre ile sigara içmeyenler sigarayı bırakmış kabul edilerek hastalarımızın dosyaları geriye dönük olarak değerlendirildi. Çalışmamız telefon ile ulaşılamayan ve telefon görüşmesi sırasında çalışmayı kabul etmeyenler haricindeki 223 katılımcı ile tamamlandı. Çalışmamıza katılan 223 kişinin %61,9'u (n:138) erkek, %38,1' (n:85) kadındı. Bir yıl sonraki sigara bırakma oranları %13,5 (n:30) idi. Sağlık çalışanı tarafından sigara bırakma polikliniğine yönlendirilenlerde kontrole gelme sayısı daha yüksekti (p:0,02). Verilen farmakolojik tedaviyi yeterli kullananlarda kontrole gelme sayısı, yeterli kullanmayanlara göre (p:0,02), farmakolojik tedavi verilenlerden devlet desteği ile ilaç tedavisi alanlarda (%78;n:78) 2 ve üzeri poliklinik kontrolüne gelme oranı diğerlerine göre anlamlı derecede yüksekti (p:0,01). Herhangi bir nedenle de olsa daha sık karşılaştığımız hastalarımıza tütün ve tütün ürünleri kullanma durumları sorularak kullananlarda bırakma, başlamamış olanlarda da çevresindekilere nasıl destek olabilecekleri yönünde yapılacak görüşmelerin ve sigara bırakma poliklinikleri çalışma düzenleri hakkında bilgilendirme ile yönlendirme yapılmasının, mevcut durumun iyileştirebilmesi yönünden motivasyon sağlayacağını düşünmekteyiz.Öğe Health Literacy and The Use of Primary Health Care Services of Inpatients with Musculoskeletal Complaints(Eurasian Society of Family Medicine, 2020) Gücük, Sebahat; Dilekçi, Erdal; Kayhan, MehmetAim: Our study aimed to determine the relationship between health literacy and the use of primary health care services in our patient group, where the demand for health services is quite frequent due to their complaints. Methods: This cross-sectional study was carried out with 725 patients with various diagnoses of musculoskeletal disorders hospitalizing to whom physical therapy and/or rehabilitation was applied. The volunteer participants filled out a sociodemographic questionnaire which consisted of 26 questions and Adult Health Literacy Scale using face-to-face interview method. Results: The mean total score of health literacy of the participants was identified as 12.02±3.77. In terms of those who previously took medical home service before for any reason, who received counseling by the midwife, and who have consulted their family physician about their current complaints, health literacy score was found to be significantly higher than the others. Conclusion: In order to increase the level of health literacy, which is an integral part of preventive health services especially in primary health care which is the first medical contact point, training programs should be planned according to the level of people’s need and understanding in every opportunity like seeing the patient in polyclinic or giving mobile care or during health screening programs. © 2020, Eurasian Society of Family Medicine. All rights reserved.Öğe Lower urinary tract symptoms and related factors in female university students(Wiley, 2020) Gücük, Sebahat; Ural, Ülkü Mete; Kayhan, Mehmet; Gücük, AdnanObjectives Our study aims to determine the symptoms and frequency of lower urinary tract in female university students and its related factors. Methods This cross-sectional study was conducted between January and June 2017. To determine their sociodemographic characteristics and toilet habits, the Bristol Female Lower Urinary Tract Symptoms questionnaire, a 21-item questionnaire, was applied to female university students accepting to participate in the study using the face-to-face interview method. Results The study was completed with 1091 individuals. The mean age of the participants was 20.27 +/- 1.69 years. The question "Do you feel a sudden urination sensation and run to the toilet?" was answered by 1.1% (n: 12) of the participants with "Always," while 34.8% (n: 380) replied "Never." In terms of feeling a sudden urination sensation, 0.5% (n: 6) of the participants stated that they "always" experience micturition, while 15.0% (n: 164) answered with "Seldom." The complaint of being unable to empty their bladder completely while urinating was higher in students with constipation problems (P.04) and a body mass index (BMI) > 24.9 (P.02). Conclusions Lower urinary tract complaints are a common problem. We believe that routine medical screening should be performed for female university students whose living conditions change when they start university; besides, we suggest that well-attended and repeatable training programs for healthy living behaviors, urinary habits, and hygiene should be organized for university students.Öğe A pre-evaluation of psychological factors may positively affect the outcomes of smoking cessation treatments: A comparison in terms of smoking behavior(European Publishing, 2021) Gücük, Sebahat; Erim, Burcu Rahşan; Kayhan, MehmetINTRODUCTION The aim of this study was to compare smoking behavior in out-patients in terms of psychological factors with a view to supporting cessation treatment. METHODS We conducted a cross-sectional and analytical study through face-to-face interviews by the primary care physician with 765 volunteer participants who applied to our hospital for any reason between March and July 2019. The questionnaire administered had two parts: questions about sociodemographic characteristics and usage of tobacco and tobacco products, and questions of the UCLA Loneliness Scale, Multidimensional Scale of Perceived Social Support (MSPSS), Warwick-Edinburgh Mental Wellbeing Scale (WEMBS), and Fagerstrom Test for Nicotine Dependence (FTND). RESULTS The study was completed with 765 participants of which 53.1% (n=406) were female and 46.9% (n=359) male. Multidimensional perceived social support scale mean score of the participants was 69.9 +/- 15.2 (min=12, max=84). There was a significant relation between mean MPSS and mean WEMBS (p<0.05). As nicotine scores increased, the mean scores both in MPSS and WEMBS decreased (p<0.05). CONCLUSIONS We suggest that the results of the psychometric preliminary evaluations should be customized for individuals applying to smoking cessation clinics and that including the individual's close social connections in the process can facilitate the decision to quit, thus increase smoking cessation rates.Öğe Prevalence of comorbid diseases in patients with fibromyalgia: A retrospective cross-sectional study(Pakistan Medical Assoc, 2018) Bilge, Uğur; Sarı, Yunus Emre; Balcıoğlu, Hüseyin; Bilge, Nazife Sule Yasar; Kaşifoğlu, Timuçin; Kayhan, Mehmet; Ünlüoğlu, İlhamiObjective: To examine the prevalence of comorbid conditions in patients diagnosed with fibromyalgia. Methods: The retrospective cross-sectional study was conducted at Eskisehir Osmangazi University, Eskisehir, Turkey, and comprised data of fibromyalgia patients aged 18 years or more admitted between January 1, 2012 and August 15, 2016. Hospital's database was investigated using the International Classification of Diseases, 10th Revision codes to identify fibromyalgia cases and predetermined comorbid conditions. SPSS 21 was used for data analysis. Results: Of 509 patients, 51(10%) were males and 458(90%) were females with an overall mean age of 50.24 +/- 12.32 years. Of the total, 345(67.8%) patients had at least one comorbid disease, while 164(32.2%) had no comorbid disease. The most prevalent condition was cardiovascular diseases in 187(36.7%) patients followed by endocrine diseases in 157(30.8%). Conclusion: Fibromyalgia is a disease that is seen to be increasing in frequency in recent years. It is useful to evaluate fibromyalgia patients with their comorbid conditions on their follow-up.Öğe THROMBOCYTE INDICES RELATION WITH GESTATIONAL HYPERTENSIVE DISORDERS.(2020) Ekici, Mustafa Ayhan; Kayhan, MehmetThe aim of this study to evaluate relationship between thrombocyte indices, Red cell distribution width (RDW) and gestational hypertensive disorders.This study is a retrospective cross sectional study performed between 2009 - 2019.Total 583 pregnant women were included in this study; 123 severe preeclampsia (PE), 175 mild-PE, 73 gestational hypertension (GH), 41 chronic hypertension and 171 healthy pregnant women (control group). Statistical Package for Social Science version 23.0 is used for statistical analysis. Kolmogorov-Smirnov, Anova, Kruskal-Wallis and Mann Whitney U tests are used for interpretation of data. Statistical significance is considered if p < 0.05. Mean age and number of pregancies were indifferent among five groups. Mean Platelet Volume (MPV) was significantly higher in severe-PE group (p<0.001) and insignificantly different among mild-PE, GH, chronic hypertension and control groups (p=0.116) . Platelet count (PC) was found significantly lower in severe-PE group (p=0.01) and found indifferent among mildPE, GH, chronic hypertension and control groups (p=0.110). RDW was found significantly higher in severe-PE group than other groups (p=0.01)and significantly higher in mild-PE group than GH, chronic hypertension and control groups (p=0.01) but insignificantly different among GH, chronic hypertension and control groups (p=0.501). Platelet distribution width (PDW) was found significantly lower in control group than other groups (p<0.001) and found indifferent among mild-PE, GH, chronic hypertension and severe-PE groups (p=0.621). Neutrophil lymphocyte ratio (NLR), hemoglobin, Plateletcrit and Platelet lymphocyte ratio (PLR) were found unchanged among the groups. MPV, RDW, PDW, NLR, PC, Plateletcrit and PLR were indifferent among GH and chronic hypertension groups. MPV and RDW were found higher and PC was found lower in severe-PE. RDW levels elevation was found higher in accordance with the severity of preeclampsia.PDW was found higher in gestational hypertensive disorders than healthy pregnant women.Öğe Usage rates of treatments for cardiovascular prevention in patients with type 2 diabetes mellitus without diagnosis of coronary artery disease(Scientific Publishers of India, 2017) Öztaş, Dilek; Kayhan, Mehmet; Balcıoğlu, Hüseyin; Sağlan, Yasemin; Sarı, Yunus Emre; Bilge, UğurAim: The aim of this study is to retrospectively investigate the usage rates of antidiabetic treatments, and statin, aspirin and angiotensin (angiotensin converting enzyme inhibitors and angiotensin receptor blockers) based treatments for cardiovascular prevention in patients with type 2 diabetes mellitus. Material and methods: Drug exemption reports issued during 2015 and 2016 were evaluated from the hospital's digital database. Among these reports, files of patients with the DM diagnosis code (E11-E14) and without any diagnosis that could be associated with major cardiac events were scanned, and approximately 31685 records were obtained. Results: A total of 11942 individuals were selected randomly according to simple random sampling method, and the active ingredients of the drugs listed in the drug exemption reports and used by the selected individuals were investigated. When usage in all groups was investigated, it was found that 21.3% of the patients used statin, 26.08% used ACE-I/ARB, and 9.8% used aspirin. Discussion: In conclusion, the use of multiple treatments such as statins, angiotensinogen-dependent treatments, and aspirin in patients with DM2 is associated with a reduction in all-cause mortality. Secondary prevention, however, depends on the early selection of cases, and the initiation of appropriate preventive treatments; progression of the disease can only be stopped this way. © 2017, Scientific Publishers of India, All rights reserved.