Yazar "Aslaner, Arif" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 21
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Akciğer kanserinde antioksidan aktivitenin değerlendirilmesi(2003) Topdağ, Sabri; Cangel, Uğur; Ilçe, Zekeriya; Özaydin, Ismet; Aslaner, Arif; Kaynak, Mehmet KamilAmaç: Serbest oksijen radikalleri oksidatif stres ve doku hasarına yol açmaktadır. Kanserli dokularda, antioksidan enzim seviyelerinin düşük, reaktif oksijen metabolitlerinin yüksek olması, hücre membranı ve nükleusunda DNA gibi subselüler yapılarda hasarla sonuçlanabilecek etkilere sebep olabilmektedir. Gereç ve Yöntem: Akciğer kanserinde antioksidan aktiviteyi değerlendirebilmek için süperoksit dismutaz (SOD), malondialdehit (MDA) ile glutatyon (GSH) serum düzeyleri akciğer kanserli ve kontrol grubunda karşılaştırıldı. Bulgular: Akciğer kanserli hastaların ortalama serum SOD düzeyi 723.4±291.1 Ug/Hb, MDA; 7.28±1.83 Umol/L, GSH; 5.68±2.65 Umol/gHb olarak tespit edildi. Kontrol grubunda ise ortalama serum SOD düzeyi 1164±243.75 Ug/Hb, MDA; 4.73±1.95 Umol/L, GSH; 4.75±1.29 Umol/gHb olarak tesbit edildi. Sonuç: Çalışmamızda akciğer kanserli hastalarda oksidatif stresin arttığını tespit ettik. Bu durum bizde akciğer kanser gelişiminde oksidatif hasarın önemli rol oynayabileceği; antioksidan kapasiteyi güçlendirmenin akciğer kanser gelişimini engelleyebileceği düşüncesini oluşturdu.Öğe Ameliyat sonrası karın içi yapışıklık oluşumunda bağırsak kan akımındaki değişiklikler ve Endotelin-1 bloğunun rolü(2006) Günal, Ömer; Ghandour, Salah; Deniz, Mustafa; Aslaner, ArifAMAÇ: Ameliyat sonrası periton içi yapışıklık oluşumunda bağırsak kan akımı değişikliklerini incelemek ve Endotelin-1 (ET-1) reseptör blokajının rolünü araştırmaktır. GEREÇ-YÖNTEM: Çalışmada 250-300 gr ağırlığında 28 adet Wistar-Albino erişkin sıçan eşit olarak dört gruba ayrıldı. Kontrol grubuna (grup 1; n=7) ameliyat uygulanmadı. Sham grubuna (grup 2; n=7) sadece laparotomi yapıldı. Yapışıklık grubuna (grup 3; n=7) sağ karın duvarından 1x1 cm’lik peritoneal yama eksizyonu ve çekal abrazyon, “yapışıklık model ameliyatı” olarak uygulandı. Tedavi grubuna (grup 4; n=7); bir non-selektif ET-1 reseptör blokeri olan bosentan (30 mg/kg, IP) periton içi yoldan dört gün süreyle günde bir kez verildi. Ameliyat sonrası yedinci gün, superior mezenterik arterin beslediği bağırsak kan akımı ölçüldü. Yapışıklık şiddeti ve yaygınlığı ile yapışıklıktaki miyeloperoksidaz (MPO) aktivitesi ölçüldü. BULGULAR: Ortalama bağırsak kan akımı grup 1 (65.5±1.2 ml/100 gr) ile kıyaslandığında yapışıklık grubunda (81.9±5.6 ml/100 gr) belirgin olarak artmıştı. Grup 1 ve grup 2 ile karşılaştırıldığında bosentanın (44.3±6.9 ml/100 gr) bağırsak kan akımında belirgin azalmaya neden olduğu görüldü. Sham grubunun (62.2±1 ml/100 gr) kan akım seviyeleri kontrol grubundakilerle (65.5±1.2 ml/100 gr) benzerlik gösterdi. Yapışıklık skorları, yapışıklık ve bosentan gruplarında benzer bulundu. Sham grubunda neredeyse hiç yapışıklık görülmedi. Bosentan grubunda yapışıklık dokusu MPO aktivitesi belirgin olarak artmıştı. SONUÇ: Non-selektif ET-1 reseptör blokajının periton içi yapışıklık oluşumunun önlenmesinde bir etkisi yoktur ancak, bağırsak kan akımında azalmaya neden olur. Yapışıklık oluşumu bağırsak kan akımını arttırır. Yapışıklık oluşumu, bosentan tedavisine rağmen artmış polimorfonükleer (PMN) infiltrasyonu ile birliktedir.Öğe Clinical importance of solitary solid nodule of the thyroid in endemic goiter region(Medknow Publications, 2005) Gürleyik, Emin; Coşkun, Özgür; Aslaner, ArifContext: Endemic area and iodine supplementation may affect the pathogenesis of the nodule which commonly occurs in endemic thyroid enlargement due to iodine deficiency. Aims: To establish pathological changes in solitary solid and larger nodule of the thyroid in endemic area. Setting and Design: Retrospective study in Surgical Department of University Hospital. Methods and Material: We determined 44 surgically treated patients with solitary solid nodule in endemic goiter area in which the population routinely receives iodinated salt. The thyroid nodule was preoperatively evaluated with blood chemistry, ultrasound, nuclear scanning and FNAC. The results of preoperative evaluation, surgical interventions, and histopathological examination were analyzed. Statistical analysis: Student t test and Fisher's exact test. Results: Twenty (45%;20/44) patients with hot (autonomous) nodule have received the diagnosis of toxic adenoma. Twenty four patients had solitary solid and cold nodule. Total thyroidectomy was performed on two patients with papillary cancer (PTC) diagnosed by FNAC from cold nodules. Forty two patients have been treated with total excision of the lobe including hyper or hypoactive solitary solid nodule. Pathological examination has reported two more cases of PTC and one case of insular cancer arising from cold nodules. Completion thyroidectomy was performed on these 3 patients. Conclusions: Solitary solid and large nodule is a common indication for thyroid surgery in endemic goiter area. High incidence of hyperthyroidism due to single autonomous nodule, and high rate of malignant change (mainly papillary cancer) in solitary hypoactive nodule arises from this series in endemic thyroid enlargement.Öğe Does melatonin have any effect on liver preservation in ringer lactate and University of Wisconsin solutions?(Blackwell Publishing, 2006) Coşkun, Abdurrahman; Çelik, Ecem; Günal, Ömer; Yavuz, Özlem; Aslaner, Arif; Belenli, Olcay; Memişoğulları, RamazanMelatonin has antioxidant activity and reacts with singlet oxygen, hydroxyl radical, peroxynitrite and nitric oxide. Ischemia and reperfusion is a major problem in organ preservation before transplantation and cause graft failure.Öğe Early enteral and glutamine enriched enteral feeding ameliorates healing of colonic anastomosis: Experimental study(Turkish Association of Trauma and Emergency Surgery, 2006) Gökpinar, Ibrahim; Gürleyik, Emin; Pehlivan, Mevlut; Özcan, Ömer; Özaydin, Ismet; Aslaner, Arif; Demiraran, YavuzBACKGROUND: To investigate the effects of postoperative early enteral and glutamine enriched enteral feeding on the healing of experimental colonic anastomosis. METHODS: Forty Wistar-albino rats were equally divided into 4 groups. Colonic transsection and anastomosis situated at the distal left colon was performed on all animals. Animals in groups 1 and 2 received late total enteral nutrition (TEN) and in groups 3 and 4 early TEN. Glutamine was added to TEN protocol in groups 2 and 4. The colonic segment including the anastomosis was excised at the end of the 7th day postoperatively. Bursting pressure of the anastomosis and tissue hydroxyproline levels were determined. RESULTS: Bursting pressure levels were 111.6 and 95.8 centimeters of water (cmH2O) in early and late nutrition groups, respectively (p=0.022). Comparison of late TEN groups showed a significant difference in favor of group with glutamine (95.8 vs 138.5 cmH2O; p<0.0001). Highest bursting pressures (139 and 138.5 cmH2O) were measured in both early and late TEN groups with glutamine. Tissue hydroxyproline level in early TEN group (2440.3 ?g) was significantly higher than late TEN group (1509.6 ?g; p=0.024). Comparison of late TEN groups showed a considerable but not statistically significant difference (p=0.276) in favor of group with glutamine (1509.6 vs 1981.6 ?g). CONCLUSION: Postoperative early TEN significantly ameliorates the resistance of the anastomosis and collagen synthesis. Glutamine enrichment in nutritional protocol decreases and reverses the disadvantages of late TEN regarding the resistance of anastomosis. A similarly positive, albeit weaker, effect of glutamine supplementation is also seen on collagen synthesis.Öğe The effect of estradiol and male gender on gastric emptying rate in rats(2004) Günal, Ömer; Deniz, Mustafa; Aslaner, Arif; Ghandouri, SalahAmaç: Bu çalışmanın amacı kastrasyon ve östradiolün mide boşalma oranına etkisini araştırmaktır. Gereç ve Yöntemler: Erişkin erkek 230-250 g ağırlıklarındaki 48 Wistar-Albino sıçan eşit olarak altı gruba ayrıldı. Kontrol Grubu (Grup-1) herhangi bir medikal veya cerrahi tedavi almadı. Sham grubuna (Grup-2) sadece skrotal cilt insizyonu yapılıp kapatıldı. Sekiz sıçana (Grup-3) beş gün süre ile subkutan 20 ng/kg/gUn 17-P ethinil östradiol benzoat uygulanırken, diğer bir sekiz sıçana da (Grup-4) beş gün süre ile subkutan 25 mg/kg/gün siproteran asetat uygulanıldı. 16 sıçana bilateral orşiektomi uygulandı. Operasyondan dokuz gUn sonra, sekiz sıçana (Grup-5) östradiol taşıyıcısı olarak lml/kg/gtin sıvı yağ subkutan olarak beş gün süreyle uygulandı. Sekiz sıçan (Grup-6) subkutan olarak beş gün süreyle 20 Hg/kg/gün 17-P ethinil östradiol benzoat ile tedavi edildi. Tedavi gruplarındaki tüm sıçanlara, tedavini beşinci gününde methyl cellulose-phenol red Mide boşalma testi uygulanıldı. Bulgular: Kontrol grubuyla kıyaslandığında estrogenle tedavi edilmiş sıçanlarda (Grup-3) Mide boşalma oranlarının (MBO) azalmış olduğu bulundu. Siproteron asetatın MBO'na anlamlı etkisi olmadığı izlendi. Kastrasyonun belirgin olarak MBO'nını inhibe etmemesine rağmen, östrojenle tedavi edilen kastre edilmiş sıçanlarda (Grup-6) MBO'nın, Grup-3 MBO seviyelerine yaklaşan oranlarda azaldığı gözlenmiştir. Sonuç: Bu çalışma sonucunda östrojenin MBO'larını azalttığı sonucuna vardık. Sadece kimyasal veya anatomik kastrasyon mide boşalmasında anlamlı bir gecikmeye neden olmamıştır. MBO üzerinde östrojenin inhibitor etkisi androjenik hormonların ilave veya sinerjistik etkisine ihtiyaç duymaktadır.Öğe The effect of estradiol andmale gender on gastric emptying rate in rats(2004) Günal, Ömer; Deniz, Mustafa; Aslaner, Arif; Ghandouri, SalahAmaç: Bu çalışmanın amacı kastrasyon ve östradiolün mide boşalma oranına etkisini araştırmaktır. Gereç ve Yöntemler: Erişkin erkek 230-250 g ağırlıklarındaki 48 Wistar-Albino sıçan eşit olarak altı gruba ayrıldı. Kontrol Grubu (Grup-1) herhangi bir medikal veya cerrahi tedavi almadı. Sham grubuna (Grup-2) sadece skrotal cilt insizyonu yapılıp kapatıldı. Sekiz sıçana (Grup-3) beş gün süre ile subkutan 20 ng/kg/gUn 17-P ethinil östradiol benzoat uygulanırken, diğer bir sekiz sıçana da (Grup-4) beş gün süre ile subkutan 25 mg/kg/gün siproteran asetat uygulanıldı. 16 sıçana bilateral orşiektomi uygulandı. Operasyondan dokuz gUn sonra, sekiz sıçana (Grup-5) östradiol taşıyıcısı olarak lml/kg/gtin sıvı yağ subkutan olarak beş gün süreyle uygulandı. Sekiz sıçan (Grup-6) subkutan olarak beş gün süreyle 20 Hg/kg/gün 17-P ethinil östradiol benzoat ile tedavi edildi. Tedavi gruplarındaki tüm sıçanlara, tedavini beşinci gününde methyl cellulose-phenol red Mide boşalma testi uygulanıldı. Bulgular: Kontrol grubuyla kıyaslandığında estrogenle tedavi edilmiş sıçanlarda (Grup-3) Mide boşalma oranlarının (MBO) azalmış olduğu bulundu. Siproteron asetatın MBO'na anlamlı etkisi olmadığı izlendi. Kastrasyonun belirgin olarak MBO'nını inhibe etmemesine rağmen, östrojenle tedavi edilen kastre edilmiş sıçanlarda (Grup-6) MBO'nın, Grup-3 MBO seviyelerine yaklaşan oranlarda azaldığı gözlenmiştir. Sonuç: Bu çalışma sonucunda östrojenin MBO'larını azalttığı sonucuna vardık. Sadece kimyasal veya anatomik kastrasyon mide boşalmasında anlamlı bir gecikmeye neden olmamıştır. MBO üzerinde östrojenin inhibitor etkisi androjenik hormonların ilave veya sinerjistik etkisine ihtiyaç duymaktadır.Öğe The effect of intrarectal paclitaxel lavage on the healing of rectal anastomosis: A comparison with povidone iodine(Turkiye Klinikleri, 2005) Günal, Ömer; Ghandouri, Salah; Aslaner, ArifObjective: Intraluminal colonic washout with anticancer agents is an alternative option to prevent local recurrences after colorectal cancer resection. However, intracolonic washout with any agent can interfere with anastomotic wound healing. The current study aimed to investigate the effects of intracolonic paclitaxel and povidone-iodine administration on intestinal anastomotic healing. Material and Methods: Localized intracolonic washout with paclitaxel (3 mg/kg) and povidone-iodine (5%) was achieved before and after colorectal anastomosis in two (each consisting of 10) groups of rats. The control group (n= 10) received no medical therapy. Anastomotic bursting pressures, anastomotic hydroxyproline content, and peri-anastomotic myeloperoxidase activity were determined. Results: Bursting pressure was significantly less in the povidone group, while it was slightly elevated in the paclitaxel group when compared to the control group. The hydroxyproline level was significantly increased in the povidone group, while it was found to be decreased in the paclitaxel group. Myeloperoxidase levels were also significantly decreased in both groups when compared to the control group. Conclusion: Although paclitaxel decreases hydroxyproline production, it does not appear to affect anastomotic bursting pressure. Conversely, povidone-iodine decreases anastomotic bursting pressure despite increased hydroxproline synthesis. These data imply that paclitaxel and povidone-iodine carry out their effects on anastomotic healing either by altering the quality or quantity of collagen synthesis. Copyright © 2005 by Türkiye Klinikleri.Öğe The effect of intrarectal paclitaxel lavage on the healing of rectal anastomosis: A comparison with povidone lodine(2005) Günal, Ömer; Ghandouri, Salah; Aslaner, ArifAmaç: Kolorektal kanser rezeksiyonları sonrası lokal nükslerin önlenmesi için antikanser ajanlarla kolonun intraluminar olarak yıkanması, alternatif bir seçenektir. Her ne sebeple olursa olsun, herhangi bir ajanla kolon içinin yıkanması, anastomoz iyileşmesini etkileyebilir. Bu çalışma intrakolonik paklitaksel ve povidon iyot uygulamasının intestinal anastomoz iyileşmesine etkilerinin araştırılması için planlandı. Gereç ve Yöntemler: Her biri 10 sıçandan oluşan 2 gruba kolorektal anastomoz öncesi ve sonrasında paklitaksel (3 mg/kg) ve povidon iyot (%5) ile lokal kolon içi yıkama yapıldı. Kontrol grubu (n= 10) hiçbir medikal tedavi almadı. Anastomoz patlama basınçları, anastomoz hidroksiprolin içeriği ve perianastomotik miyeloperoksidaz (MPO) aktivitesi değerlendirildi. Bulgular: Patlama basıncı, kontrol grubuna göre povidon iyot grubunda belirgin olarak az iken, paklitaksel grubunda hafif artmış bulundu. Hidroksiprolin seviyesi, povidon iyot grubunda belirgin olarak artmış iken, paklitaksel grubunda azalmış bulundu. MPO seviyeleri, kontrol grubuna göre her 2 grupta da belirgin olarak azalmış olduğu bulundu. Sonuç: Paklitakselin hidroksiprolin üretimini azaltmasına rağmen, anastomoz patlama basıncını etkilemediği, buna karşın povidon iyotun hidroksiprolin sentezini arttırmasına rağmen anastomoz patlama basıncını azalttığı görüldü. Bu sonuçlarla, paklitaksel ve povidon iyotun etkilerini kollajen sentezinin miktar ve niceliğini değiştirerek sağladığı düşünüldü. Bu etkilerinin; her 2 grupta da MPO düzeylerinin düşük olması nedeni ile, inflamatuar yanıttan bağımsız olabileceği sonucuna varıldı.Öğe The effect of intrarectal paclitaxel lavage the healing of rectal anastomosis: A comparison with povidone iodine(2005) Günal, Ömer; Ghandouri, Salah; Aslaner, ArifObjective: Intraluminal colonic washout with anticancer agents is an alternative option to prevent local recurrences after colorectal cancer resection. However, intracolonic washout with any agent can interfere with anastomotic wound healing. The current study aimed to investigate the effects of intracolonic paclitaxel and povidone-iodine administration on intestinal anastomotic healing. Material and Methods: Localized intracolonic washout with paclitaxel (3 mg/kg) and povidone iodine (5%) was achieved before and after colorectal anastomosis in two (each consisting of 10) groups of rats. The control group (n= 10) received no medical therapy. Anastomotic bursting pressures, anastomotic hydroxyproline content, and peri anastomotic myeloperoxidase activity were determined. Results: Bursting pressure was significantly less in the povidone group, while it was slightly elevated in the paclitaxel group when compared to the control group. The hydroxyproline level was significantly increased in the povidone group, while it was found to be decreased in the paclitaxel group. Myeloperoxidase levels were also significantly decreased in both groups when compared to the control group. Conclusion: Although paclitaxel decreases hydroxyproline production, it does not appear to affect anastomotic bursting pressure. Conversely, povidone iodine decreases anastomotic bursting pressure despite increased hydroxproline synthesis. These data imply that paclitaxel and povidone iodine carry out their effects on anastomotic healing either by altering the quality or quantity of collagen synthesis.Öğe The effect of octreotide on portal vein and peritoneal fluid cytokine levels in postoperative adhesion prevention(Turkiye Klinikleri, 2006) Günal, Ömer; Deniz, Mustafa; Aslaner, Arif; Ghadouri, SalahObjective: The aim of this study is to investigate the effect of octreotide on portal vein and peritoneal fluid TNF-? and IL-6 levels in the postoperative adhesion formation. Material and Methods: Following an "adhesion model operation", 10 rats were given octreotide subcutaneously (25 ?g/kg/day) for 10 days (study group) while other 10 rats did not receive any treatment (control group). Ten rats had only a midline laparotomy as sham. Adhesion scores, portal vein and peritoneal fluid cytokine levels were determined on the postoperative 10th day. Results: Octreotide significantly reduced the total adhesion score. It has also reduced the portal vein IL-6 and TNF-? (147 ± 2 pg/mL; 146.7 ± 2.6 pg/mL respectively) levels as compared to those of control group (193.5 ± 10 pg/mL; 195.8 ± 11.2 pg/mL respectively). There was no reduction (IL-6 132; 143 and TNF-? 132.8; 143.7) on contrary, elevations in peritoneal fluid cytokine levels, comparing to control. Conclusion: Octreotide reduces postoperative intraabdominal adhesion formation through the mechanisms those mediated by intestinal rather than peritoneal cytokine production. Copyright © 2006 by Türkiye Klinikleri.Öğe Erken enteral ve glutaminli enteral beslenmenin kolon anastomoz iyileşmesine etkisi: Deneysel çalışma(2006) Gökpınar, İbrahim; Gürleyik, Emin; Pehlivan, Mevlüt; Özcan, Ömer; Özaydın, İsmet; Aslaner, Arif; Demiraran, YavuzAMAÇ Ameliyat sonrası total enteral beslenmenin (TEB) erken uygulanmasının ve beslenmeye glutamin eklenmesinin deneysel kolon anastomoz iyileşmesine etkisi araştırıldı. GEREÇ VE YÖNTEM Çalışmada 40 Wistar-albino sıçan eşit sayıda denek içeren 4 gruba ayrıldı. Deneklere distal sol kolon transseksiyonu ve anastomozu uygulandı. Grup 1 ve 2’ye geç TEB; grup 3 ve 4’e erken TEB uygulandı. Grup 2 ve 4’te beslenmeye glutamin eklendi. Ameliyat sonrası yedinci günün sonunda anastomoz içeren kolon segmenti çıkarılarak anastomoz patlama basıncı ve doku hidroksiprolin değerleri belirlendi. BULGULAR Anastomoz patlama basıncı erken grupta 111.6, geç grupta 95.8 cmH2O bulundu (p=0.022). Geç TEB grupları arasında glutaminli grup lehine anlamlı fark saptandı (95.8’e 138.5 cmH2O; p<0.0001). Gerek erken, gerekse geç glutaminli TEB’in uygulandığı gruplarda en yüksek patlama basıncı değerleri elde edildi (139 ve 138.5 cmH2O). Doku hidroksiprolin miktarı, erken (2440.3 µg) ve geç (1509.6 µg) TEB grupları arasında anlamlı farklı bulundu (p=0.024). Geç enteral beslenme grupları karşılaştırıldığında glutaminli grup lehine anlamlı olmamakla (p=0.276) birlikte sayısal fark saptandı (1509.6 ya 1981.6 µg). SONUÇ Ameliyat sonrası dönemde TEB’in erken uygulanması anastomoz direnci ve kollajen sentezini anlamlı olarak desteklemektedir. Anastomoz direnci açısından geç TEB uygulandığı durumda beslenmeye glutamin eklenmesi, geç beslenme olumsuzluklarını azaltmakta ve geri döndürmektedir. Glutaminin benzer olumlu etkisi daha zayıf olmakla birlikte kollajen sentezi üzerinde de görülmektedir.Öğe Evaluation of antioxidant capacity in lung carcinoma(2005) Topdağ, Sabri; Aslaner, Arif; Tataroğlu, Cenk; İlçe, ZekeriyaBackground: Free radicals lead to oxidative stress and tissue damage. In malignant tissues, decreased levles of antioxidant enzymes and increase of reactive oxygen metabolites have hazardous effects on cell membrane and other vital cellular components. This investigation was carried to determine the levels of superoxide SOD dismutase MDA and malondialdehyde in lung cancerous tissues and to compare with normal lung tissue in order to evaluate the antioxidant status in lung cancer. Methods and Material: 21 Male patients who were diagnosed to have lung cancer were studied. Control group contained 11 patients who were operated for nonmalignant lung disease and some lung tissue specimen had been extracted. Lung tissue specimens were assessed at the department of pathology. Superoxide dismutase and Malondialdehyde levels were determined at biochemistry laboratory by the method of Misra and Fridovich as modified by Sykes et al. Results: The level of glutathione, an antioxidant tripeptide, was also in a separate control group of patients. Mean SOD level in cancer tissue was determined to be 8. 08±4. 8 U/mg protein and 13. 33±5. 83 U/mg protein in normal tissue. Mean MDA level was 2. 8±1. 66 Umol/gr tissue in cancer lung and 1. 025±0. 59 Umol/gr tissue in normal lung. In this study it is observed that oxidative stress increases in patients of lung cancer. Conclusions: Oxidative damage might have an important role for cancer development; therefore strengthening the antioxidant capacity might probably prevent this malignant transformation. © 2005 Indian Association of Cardiovascular-Thoracic Surgeons.Öğe İki aşamalı kolorektal distansiyonun mide boşalma hızına etkisi(2004) Günal, Ömer; Deniz, Mustafa; Ghandouri, Salah; Aslaner, ArifAmaç: Kolorektal bölgenin hastalıkları, tanı amaçlı incelemeleri ve ameliyatları cerrahinin önemli konulanndandır. Bu işlemler sırasında uyarılan viseromotor reflekslerin etkileri araştırma konusudur. Bu çalışmada deneysel olarak oluşturulan ağrısız ve ağrılı kolorektal distansiyon modelinin mide boşalma hızına etkisi a-raştınlmıştır. Gereç ve Yöntemler: 32 Adet Wistar-Albino sıçan eşit olarak dört gruba bölündü. Anal kenardan 4 cm yukarı ilerletilen 6 F bir foley kateterin balonu serum fizyolojik ile şişirilerek kolorektal distansiyon oluşturuldu. Eşit olarak bölünmüş gruplardan ağrısız (grup-3) ve ağrılı (grup-4) distansiyon uygulanan hayvanlar kontrol (grup-1) ve sham (grup-2) grubu ile karşılaştırıldı. Bulgular: Ağrısız distansiyon mide boşalma hızını yavaşlatmıştır (p>0.05). Ağrılı kolorektal distansiyon ise ağrısız distansiyona göre iki katdan fazla mide boşalma hızını azaltmıştır. Sonuç: Sonuçta kolorektal bölgedeki distansiyon mide boşalmasını azaltmaktadır. Ağn ise bu azalmayı daha da derinleştirmektedir. Bu bölgede görülen hastalıklar, yapılan cerrahi müdahaleler ve endoskopik girişimlerde bu bilginin göz önüne alınması özellikle gastroparetik hastalarda tedavide yarar sağlayacaktır.Öğe İnflammatory fibrosarcoma: A rare tumor involving retroperitoneum, ileum and colon(2007) Yaşar, Mehmet; Aslaner, Arif; Zengin, Ahmet; Turgut, TanerInflamatuar fibrosarkom benignden lokal olarak agresif ve nadiren de malign değişikliliklere kadar uzanan biyolojik davranışlar gösteren nadir bir tümördür. Genellikle mezenter ve retroperitoneal yapılarda görülmesine ragmen nadiren içi boşluklu organlan da tutarve sıklıkla çocuk ve genç erişkinleri etkiler. Sunulan çalışmada subakut ince barsak tıkanıklığına neden olan nadir bir yerleşim yeri olarak retroperiton, ileum ve inen kolonu tutan; atipik yaş grubu içerisindeki inflamatuar fibrosarkom olgusunu takdim ettik. Biz aynca bu olgumuzun cerrahi yönetimini ve ayırıcı tanısını güncel literatür eşliğinde tartıştıkÖğe The influence of colon anastomosis levels on liquid phase gastric emptying rate(Turkish Surgical Society, 2004) Günal, Ömer; Deniz, Mustafa; Aslaner, Arif; Sungur, MustafThe aim of this study was to investigate the effect of colonic anastomoses at different levels on liquid phase gastric emptying rate. Initiation of oral feeding after colorectal surgical procedures depends on the beginning of bowel movements. We hypothesize that surgical procedures which are performed at different colonic levels, may affect gastric motility and may alter the oral feeding starting time. Liquid phase gastric emptying rates of 49 adult male Wistar Albino rats were measured with methyl cellulose phenol red test. Two groups of 14 rats underwent ascending colon or colorectal anastomosis. We also studied a sham-op group (n=14) with laparotomy only and a control group (n=7) with no surgery. Half of each group underwent gastric emptying test on postoperative first (n=7) or tenth (n=7) days. The gastric emptying rates on the first postoperative day were (34.9±1.5%), (50.9±5.2%), and (58.3±4.5%) in colorectal anastomosis, ascending colon anastomosis, and sham-op groups, respectively. While gastric emptying rates returned to the control group levels (71.5±5.7%) on postoperative tenth day, in ascending colon anastomosis (72.5±2.1%) group and sham-op (69±1.8) group, it was still significantly lower in colorectal anastomosis (49.9±7.8%) group compared to the control group level. This study shows that colorectal anastomosis causes a delay in liquid phase gastric emptying rate compared to ascending colon anastomosis. Our findings also imply that the influence of colonic anastomosis on gastric emptying rate appears to be related to the site of colonic anastomosis.Öğe Intestinal blood flow alterations in postoperative intraabdominal adhesion formation and the role of endothelin-1 blockade(2006) Günal, Ömer; Ghandour, Salah; Deniz, Mustafa; Aslaner, ArifBACKGROUND: The current study was planned to investigate intestinal blood flow alterations and the role of ET-1 receptor blockade in the formation of postoperative intraperitoneal adhesion formation. METHODS: Twenty-eight adult Wistar Albino rats weighing between 250 g and 300 g were divided into four groups. Control group (group 1; n=7) did not undergo any operation. Sham group (group 2; n=7) had only laparotomy. In the adhesion group (group 3; n=7), peritoneal patch (1x1 cm) excision from the right abdominal wall and cecal abrasion were done as "adhesion model operation". One week following this, treatment group (group 4; n=7) received a non-selective ET-1 receptor blocking agent bosentan (30 mg/kg, IP) intra-abdominally, once a day for four days. Intestinal blood flow through the superior mesenteric artery was measured, on postoperative seventh day. Adhesion severity and extension as well as myeloperoxidase activity in the adhesion were calculated. RESULTS: Mean intestinal blood flow significantly increased in adhesion group (81.9±5.6 ml/100 g) when compared to group 1 (65.5±1.2 ml/100 g). Bosentan caused a significant decrease (44.3±6.9 ml/100 g) in intestinal blood flow when compared to group 1 and group 2. Sham group (62.2±1 ml/100 g) had similar blood flow level with the control group (65.5±1.2 ml/100g). Adhesion scores were similar in adhesion and Bosentan groups. Sham group had almost no adhesions. Myeloperoxidase activity in adhesion tissue was significantly higher in bosentan group. CONCLUSION: Non-selective ET-1 receptor blockade has no effect on prevention of the formation of intra-abdominal adhesion, but causes a decrease in intestinal blood flow. Adhesion formation increases intestinal blood flow. Adhesion formation is accompanied by increased polymorphonuclear infiltration despite bosentan treatment.Öğe Mediastinal and Retro-orbital emphysema following an uncomplicated endoscopic sphincterotomy(2005) Aydın, Metin; Kişli, Erol; Özgören, Ersin; Söylemez, Ömer; Başer, Mustafa; Aslaner, ArifWe report a case of mediastinal and bilateral retro-orbital emphysema following an uncomplicated endoscopic sphincterotomy. The concurrent presence of these complications following endoscopic retrograde cholangiopancreatography is rare. The simultaneous occurrence of these two complications in the same patient has not been previously reported in the literature. Furthermore, we define the first case of mediastinal and bilateral retro-orbital emphysema following endoscopic sphincterotomy.Öğe Multinodular goitre with thyroid hemiagenesis : a case report and review of the literature(Acta Medical Belgica, 2005) Aslaner, Arif; Aydın, Metin; Özdere, AyçaThyroid hemiagenesis is a very rare abnormality, in which one thyroid lobe fails to develop. Most of the patients have an associated thyroid disease. The true prevalance of thyroid hemiagenesis is not known, but it is estimated to be 0.02% in normal children. We report a forty-four-year-old female patient with a multinoduler goitre in the right lobe, associated with hemiagenesis of the left lobe.Öğe Multiple bowel perforations in systemic lupus erythematosus(2005) Aydın, Metin; Başer, Mustafa; Kösem, Mustafa; Aslaner, ArifSystemic lupus erythematosus (SLE) is a connective tissue disorder that has rarely been seen with acute surgical manifestations. Intestinal perforation is one of the most devastating complications of SLE which necessitates prompt surgical intervention. We report a case having multiple intestinal perforations on exploration and has undergone primary repair. SLE should be taken into account as a diagnosis of choice in patients with bowel perforation.
