Yazar "Akkoç, Ali" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 10 / 10
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe A case of trifid pelvis with ureteropelvic junction obstruction(2011) Akkoç, Ali; Yağlı, Ömer Faruk; Metin, Ahmet; Eroğlu, Muzeffer; Kandıralı, EnginTrifid pelvis is one of the most rare congenital malformations of the upper urinary tract. Ureteropelvic junction obstruction (UPJO) is the most common congenital abnormality of the ureter. Coexistence of these conditions is extremely rare. A 54-year-old man was admitted to the Department of Urology with left flank pain and frequent urinary infection. Urinary system radiography revealed a few radio-opacities of 4-5 mm in diameter on the left side of the L3 vertebra. Delayed intravenous urography showed probable left UPJO and dilated left pelvic system. On the scintigraphy, atrophic left kidney with low-level of perfusion and concentration functions and with long extraction time was observed. Computed tomography urography revealed left UPJO and a severely dilated left pelvic system; the right kidney was completely normal. During surgical exploration, three renal pelvises joined to a common pelvis with UPJO.Öğe Efficacy of prophylactic calcium dobesilate in renal ischemia-reperfusion injury in rats(2020) Akkoç, Ali; Metin, AhmetAim: In this study, the objective was to investigate the protective effect of calcium dobesilate, which has antioxidant and anti-inflammatory properties, on the experimental renal ischemia-reperfusion injury (IRI). Methods: Twenty-four male Wistar-Albino rats were divided into three groups: Sham group (Group 1), ischemia-reperfusion group (Group 2), and treatment group (Group 3). Before the ischemia-reperfusion procedure, rats in Group 3 received calcium dobesilate through gavage (100mg/kg/day) for 10 days. Groups other than the sham group underwent ischemia for 45 minutes and reperfusion for 24 hours. Plasma urea and creatinine levels, erythrocyte superoxide dismutase and glutathione peroxidase enzyme activity levels were measured. In addition, histopathological changes that may be related to ischemia-reperfusion injury in the renal tissue, were investigated. Results: The median glutathione peroxidase and superoxide dismutase enzyme levels were higher in Group 2 compared to Groups 1 and 3. However, the differences were not statistically significant. The creatine levels were statistically lower in Group 3 compared to Group 1 and Group 2. The median urea levels were lower in Group 3 than in Group 1 and Group 2, but the differences were not statistically significant. The histopathological examination showed that parameters such as cellular necrosis, flattened tubular epithelial cells, cytoplasmic vacuolization, tubular lumen obstruction, and chronic inflammation, which are indicators of the ischemia-reperfusion injury, were statistically less common in the treatment group compared to the control group. Conclusion: Our study demonstrated that prophylactic calcium dobesilate had a protective effect on ischemia-reperfusion injury.Öğe Enterovesical fistula secondary to Crohn's disease mimicking bladder tumor(2006) Kandirali, Engin; Şengül, Neriman; Akkoç, Ali; Türkeli, Vildan; Semerciöz, Atilla; Metin, AhmetIntroduction: Although most fistulas in Crohn's disease are perianal or enterocutaneous, a small portion involves the bladder and urinary system. We describe enterovesical fistulas in a patient with Crohn's disease that presented exclusively as urinary symptoms mimicking bladder tumor. A 55 years-old man presented with lower urinary tract symptoms to our clinic. Ulrasonographic examination showed a normal upper urinary tract and 4 cm papillary bladder tumor. TUR-T was performed and an enterovesical fistula was noticed during operation. Patient underwent abdominal exploration and partial resection of the ileum, ileostomy, and primary bladder repair was performed. Urologic manifestations must be recognized of fistulizing Crohn's disease and urologist should be aware that Crohn's disease may involve the bladder as inflammatory tumor.Öğe İleri yaşta görülen penil lenfanjioma sirkumskriptum: Nadir bir olgu(2011) Akkoç, Ali; Metin, Ahmet; Yanık, Serdar; Yıldız, Mevlüt; Kandıralı, Engin; Eroğlu, MuzafferLenfanjiyoma sirkumskriptum, erken yaşlarda gözlenen, vücudun tüm organlarını tutmakla birlikte en sık deriyi ve altındaki yağ dokusunu tutan ve kaslara kadar yayılabilen lenfatik bir malformasyondur. Altmışyedi yaşındaki erkek hasta, 6 aydır tekrarlayan, glans peniste vezikülo-eritematöz ve penis şaftında da ödematöz cilt lezyonu şikayeti ile kliniğimize başvurdu. Hastanın alerji, travma, ilaç kullanımı ve böcek ısırması öyküsü yoktu. Penis cildinden eksizyonel biyopsi alındı ve patolojisi lenfanjiyoma sirkumskriptum olarak yorumlandı. Hastaya, lezyona yönelik tedavi önerildi ancak hasta operasyonu ve diğer tedavi alternetiflerini kabul etmedi. Lenfanjiyoma sirkumskriptum her ne kadar erken yaşlarda gözlense de ileri yaşlarda da karşımıza çıkabilmekte ve penisin diğer lezyonları ile karışabilmektedir. Bu yazıda, bu nadir duruma dikkati çekmek ve gereksiz tedavileri önlemek için ileri yaşta gözlenen bir penil lenfanjiyoma sirkumskriptum olgusu sunduÖğe Mesane tümörünü taklit eden fistülizan Crohn hastalığı(2006) Kandıralı, Engin; Şengül, Neriman; Akkoç, Ali; Türkeli, Vildan; Semerciöz, Atilla; Metin, AhmetCrohn hastalığında genellikle perianal veya enterokütanöz fistüller gelişmesine rağmen, bazen mesaneye veya diğer üriner sisteme fistüller görülebilir. Burada kliniğimize alt üriner sistem belirtileri ile başvurup mesane tümörü ön tanısı ile ameliyat edilen ve sonucunda mesaneye fistülüze Crohn hastalığı tespit edilen bir olgu sunulmuştur. 55 yaşında erkek hasta kliniğimize alt üriner sistem belirtileri ile başvurdu. Yapılan US’de mesane posteriyöründe 4x4 cm. boyutlarında lümene protrüze papiller oluşum tespit edildi. Hastaya mesane tümörü ön tanısı ile TUR-T operasyonu yapıldı. Rezeksiyon sırasında mesane ile intestinal sistem arasında fistül tespit edildi. Çekilen sistografide kontrast maddenin ileuma geçtiği görüldü. Hastaya daha sonra yapılan batın eksplorasyonunda, mesaneye fistülize terminal ileumu tutan Crohn hastalığı tespit edildi ve ileum rezeksiyonu ve mesane tamiri yapıldı. Crohn hastalarında görülen alt üriner sistem bulgularında, hastalığın mesaneye fistülüze olabileği ve sistoskopi sırasında saptanan fistüllerde de Crohn hastalığı mutlaka akılda tutulmalıdır.Öğe Perineal ectopic testis: An unusual cause of perineal pain and empty scrotum(2016) Akkoç, Ali; Dıramalı, Murat; Altın, Selçuk; Topaktaş, Ramazan; Aydın, Cemil; Metin, AhmetPerineal ektopik testis, testisin penoskrotal rafe ile genitofemoral katlantı arasında anormal yerleşmesi olarak tanımlanan nadir bir doğumsal anomalidir. Etiyopatogenezi tartışmalı olup, sıklıkla inguinal herni, hipospadyas ve diğer skrotal anomalilerle beraberdir. Göreceli olarak nadirdir ancak kolay tanı konulur ve orşiopeksi ile kolaylıkla tedavi edilebilir. Fizik muayenede boş skrotum ve ele gelen perineal kitle ile kolayca tanınabilir. Histopatolojik olarak inmemiş testisten daha iyidir. Bu sunumda sağ testisin yerinde olmaması ve perineal ağrı şikayeti ile başvuran 21 yaşındaki olguda orşiopeksi ile tedavi edilen bir perineal ektopik testis vakası sunulmuştur.Öğe Prophylactic effects of alpha-blockers, Tamsulosin and Alfuzosin, on postoperative urinary retention in male patients undergoing urologic surgery under spinal anaesthesia(Brazilian Soc Urol, 2016) Akkoç, Ali; Aydın, Cemil; Topaktaş, Ramazan; Kartalmış, Mahir; Altın, Selçuk; Metin, AhmetPurpose: Postoperative urinary retention (POUR) is one of the most common complications after surgical procedures under spinal anaesthesia. Recent studies have shown the beneficial effects of alpha-adrenergic blockers in preventing POUR. The aim of this prospective study was to investigate and compare the prophylactic effects of tamsulosin and alfuzosin on POUR after urologic surgical procedures under spinal anaesthesia. Materials and Methods: A total of 180 males who underwent elective urologic surgery were included in this study. The patients were randomly allocated into three Groups. The Group I received placebo. Patients in Group II were given 0.4mg of tamsulosin orally 14 and 2 hours before surgery. Patients in Group III were given 10mg of alfuzosin ER orally 10 and 2 hours before surgery. All patients were closely followed for 24 hours postoperatively and their episodes of urinary retentions were recorded. Results: There were 60 patients in each Group. Their mean age was 35.95 +/- 15.16 years. Fifteen patients in Group I (25%), 3 patients in Group II (5%) and 4 patients in Group III (6.7%) required catheterization because of urinary retention. In tamsulosin group and alfuzosin group, there were a significantly lower proportion of patients with POUR compared with the placebo Group (p=0.002 and p=0.006). The beneficial effects of tamsulosin and alfuzosin on POUR were similar between both Groups (p=0.697). Conclusion: This study suggests that the use of prophylactic tamsulosin or alfuzosin can reduce the incidence of urinary retention and the need for catheterization after urologic surgical procedures under spinal anaesthesia.Öğe Ratlarda böbrek iskemi reperfüzyon hasarında proflaktik kalsiyum dobesilatın etkinliği(Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi, 2010) Akkoç, Ali; Metin, AhmetÇalışmamızda sağ böbrekte deneysel iskemi reperfüzyon hasarında proflaktik kalsiyum dobesilatın etkinliğini histolojik ve biyokimyasal olarak araştırdık.Wistar-Albino 24 erkek rat her grupta 8 rat olacak şekilde 3 gruba ayrıldı; sham grubu (grup I), iskemi-reperfüzyon (I/R) grubu (grup II) ve tedavi (I/R+Kalsiyum dobesilat) grubu (grup III). İskemi-reperfüzyon işlemi öncesi grup III'e 10 gün boyunca 100 mg/kg/gün kalsiyum dobesilat gavaj yolu ile verildi. Sham grubu haricindeki gruplara 45 dakika iskemi ve 24 saat reperfüzyon uygulandı. Üre ve kreatinin düzeyleri plazmada, süperoksit dismutaz ve glutatyon peroksidaz enzim aktivite düzeyleri eritrositlerde çalışıldı. Ayrıca böbrek dokusundaki histopatolojik değişiklikler çalışıldı.Grup II'de ortanca SOD ve GPx düzeyleri Grup I ve Grup III'den daha yüksekti, ancak istatistiksel anlamlı değildi. Grup III'de kreatinin düzeyleri Grup I ve Grup II'den istatistiksel anlamlı olarak daha düşüktü. Ortanca üre değerleri Grup III'de Grup I ve Grup II'den daha düşüktü ancak istatistiksel olarak anlamsızdı. Histopatolojik incelemeler; tübüler epitelyal hücre düzleşmesi, kronik inflamasyon, sitoplazmik vakuolizasyon, hücre nekrozu ve tübüler lümen obstrüksiyonu gibi böbrek hasarında gözlenen histopatolojik değişikliklerin Grup II'de Grup I'den istatistiksel anlamlı olarak daha yüksek olduğunu gösterdi. Grup III'de hücre nekrozu haricindeki histopatolojik değişiklikler Grup II'den istatistiksel anlamlı olarak daha düşüktü.Çalışmanın sonuçları, iskemi-reperfüzyonun neden olduğu böbrek hasarında proflaktik kalsiyum dobesilatın koruyucu etkileri olduğunu göstermiştir.Anahtar Kelimeler: Kalsiyum dobesilat, proflaktik, renal iskemi- reperfüzyonÖğe Spontaneous ventral urethral fistula in a young healty man and a modified surgical technique of urethral fistula repair(Canadian Urological Association, 2012) Akkoç, Ali; Metin, AhmetUrethral fistula is rare and is usually a complication of penile and urethral surgery. A few congenital cases have been reported. Also, one acquired spontaneous case in a diabetic man has been reported. We present the first case in the literature of a healthy man with a spontaneous ventral urethral fistula, with unknown etiology. We performed a modified technique of urethral fistula repair (four-layer technique).Öğe Which intraperitoneal insufflation pressure should be used for less postoperative pain in transperitoneal laparoscopic urologic surgeries?(Brazilian Soc Urol, 2017) Akkoç, Ali; Topaktaş, Ramazan; Aydın, Cemil; Altın, Selçuk; Girgin, Reha; Metin, AhmetPurpose: To determine whether using different intraperitoneal insufflation pressures for transperitoneal laparoscopic urologic surgeries decreases postoperative pain. Materials and Methods: 76 patients who underwent transperitoneal laparoscopic upper urinary tract surgery at different insufflation pressures were allocated into the following groups: 10mmHg (group I, n=24), 12mmHg (group II, n=25) and 14mmHg (group III, n=27). These patients were compared according to age, gender, body mass index (BMI), type and duration of surgery, intraoperative bleeding volume, postoperative pain score and length of hospital stay. A visual analog scale (VAS) was used for postoperative pain. Results: Demographic characteristics, mean age, gender, BMI and type of surgeries were statistically similar among the groups. The mean operation time was higher in group I than group II and group III but this was not statistically significant (P=0.810). The mean intraoperative bleeding volume was significantly higher in group I compared with group II and group III (P=0.030 and P=0.006). The mean length of postoperative hospital stays was statistically similar among the groups (P=0.849). The mean VAS score at 6h was significantly reduced in group I compared with group III (P=0.011). At 12h, the mean VAS score was significantly reduced in group I compared with group II and group III (P=0.009 and P< 0.001). There was no significant difference in the mean VAS scores at 24h among three groups (P=0.920). Conclusion: Lower insufflation pressures are associated with lower postoperative pain scores in the early postoperative period.