Yara örneklerinden izole edilen Mikroorganizmaların Antimikrobiyal direnç oranları - üç yıllık değerlendirme
Yükleniyor...
Dosyalar
Tarih
2019
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
Yara yeri enfeksiyonları, hastane kaynaklı enfeksiyonlar arasında ilk üç sırada yer almaktadır. Yara enfeksiyonlarının tedavisi sırasında kültür ve antibiyogram duyarlılıklarının yapılması, tedavinin başarısını arttıracağı gibi uygunsuz antibiyotik kullanımını engelleyerek, etken olan bakterilerde direnç gelişimini de önleyecektir. Çalışmamızda, 2016-2018 yılları arasında polikliniklere ayaktan başvuran ya da servislerde yatarak tedavi gören hastaların yara yeri örneklerinden izole ettiğimiz mikroorganizmaların dağılımı ve antibiyotik duyarlılıkları belirlenerek, ampirik tedavi seçeneklerine yol gösterici olması amaçlandı. Gereç ve Yöntemler: Hastanemiz mikrobiyoloji laboratuvarına gönderilmiş olan, toplam 315 yara yeri örneği retrospektif olarak incelendi. Etken olarak kabul edilen mikroorganizmaların tür düzeyinde tanımlanmaları ve antimikrobiyal duyarlılıkları araştırıldı. Bulgular: İzole edilen mikroorganizmaların %46.4’ünü (n=146) Gram pozitif koklar, %53’ünü (n=167) Gram negatif bakteriler ve %0.6’sını (n=2) mantarlar (Candida albicans) oluşturdu. S. aureus %21 oranında en sık, Koagülaz Negatif Stafilokok %16 oranında ikinci sıklıkta, E. coli %15 oranında üçüncü sıklıkta görülen bakteri oldu (p<0.001). Gram pozitif bakterilerde, direnç durumuna bakıldığında, S. aureus suşlarının %16.7’sinin metisiline dirençli olduğu görüldü. Enterokoklar dahil Gram pozitif bakterilerde glikopeptid direncine rastlanmadı. E. coli ve K. pneumoniae suşlarında GSBL oranı (%43.8; %48.5) diğer Gram negatif bakterilere oranla daha yüksek bulundu (p=0.493). En yüksek antibiyotik direnç oranı %70.8 ile ampisiline, en az direnç oranı %2 ile imipeneme karşı görüldü. Sonuç: Yara enfeksiyonlarının sık etkenlerinden olan S. aureus ve E. coli’nin çalışmamızda, başta gastrointestinal karsinomu olan hastalarda olmak üzere oldukça yüksek oranda saptanması nedeniyle ampirik tedavide bu etkenlerin antibiyotik duyarlılıklarının göz önünde bulundurulması gerektiği düşünülmüştür.
Wound location infections are among the first three of hospital-acquired infections. During the treatment of wound infections, culture and antibiogram sensitivities will increase the success of the treatment and prevent the use of the wrong antibiotics and prevent the development of resistance in the bacteria. In our study, between the years 2016- 2018 outpatient and inpatient wound distribution of microorganisms isolated from samples from patients we determined the rate and antibiotic susceptibilities were meant to be guiding the empirical treatment options. Material and Methods: A total of 315 wound sites were examined retrospectively in our microbiology laboratory. Descriptive microorganisms were determined at species level and antimicrobial susceptibility tests were investigated. Results: Of the isolated microorganisms, 46.4% (n=146) were Gram positive cocci, 53% (n=167) were Gram negative bacteria and 0.6% (n=2) were fungi (Candida albicans). S. aureus was the second most frequent coagulase negative staphylococcus (16%), E. coli was the third most common (15%) (p<0.001). In the case of Gram positive bacteria, 16.7% of S. aureus strains were resistant to methicillin. There was no glycopeptide resistance in Gram positive bacteria including enterococci. The ESBL ratio in E. coli and K. pneumoniae strains (43.8%, 48.5%) was higher than the other Gram negative bacteria (p=0.493). The highest antibiotic resistance rate was found to be against ampicillin with 70.8% and to imipenem with a minimum resistance rate of 2%. Conclusion: In our study, S. aureus and E. coli, which are frequent agents of wound infections, were considered to be quite high in patients with gastrointestinal carcinoma. Therefore, it was thought that the antibiotic susceptibility of these agents should be considered in empirical treatment.
Wound location infections are among the first three of hospital-acquired infections. During the treatment of wound infections, culture and antibiogram sensitivities will increase the success of the treatment and prevent the use of the wrong antibiotics and prevent the development of resistance in the bacteria. In our study, between the years 2016- 2018 outpatient and inpatient wound distribution of microorganisms isolated from samples from patients we determined the rate and antibiotic susceptibilities were meant to be guiding the empirical treatment options. Material and Methods: A total of 315 wound sites were examined retrospectively in our microbiology laboratory. Descriptive microorganisms were determined at species level and antimicrobial susceptibility tests were investigated. Results: Of the isolated microorganisms, 46.4% (n=146) were Gram positive cocci, 53% (n=167) were Gram negative bacteria and 0.6% (n=2) were fungi (Candida albicans). S. aureus was the second most frequent coagulase negative staphylococcus (16%), E. coli was the third most common (15%) (p<0.001). In the case of Gram positive bacteria, 16.7% of S. aureus strains were resistant to methicillin. There was no glycopeptide resistance in Gram positive bacteria including enterococci. The ESBL ratio in E. coli and K. pneumoniae strains (43.8%, 48.5%) was higher than the other Gram negative bacteria (p=0.493). The highest antibiotic resistance rate was found to be against ampicillin with 70.8% and to imipenem with a minimum resistance rate of 2%. Conclusion: In our study, S. aureus and E. coli, which are frequent agents of wound infections, were considered to be quite high in patients with gastrointestinal carcinoma. Therefore, it was thought that the antibiotic susceptibility of these agents should be considered in empirical treatment.
Açıklama
Anahtar Kelimeler
Wound, Antibiotic, Resistance, Yara, Antibiyotik, Direnç
Kaynak
Düzce Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi
WoS Q Değeri
Scopus Q Değeri
Cilt
9
Sayı
3