Kalp damar cerrahisi yoğun bakım ünitesinde yatan hastalarda deliryum ve risk faktörlerinin belirlenmesi
Yükleniyor...
Dosyalar
Tarih
2012
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
Amaç: Bu çalışmada kalp damar cerrahisi yoğun bakım ünitesinde (YBÜ) yatan hastalarda deliryum ve risk faktörlerinin belirlenmesi amaçlandı. Çalışma planı: Çalışmaya bir tıp fakültesi hastanesinin kalp damar cerrahisi YBÜ’sünde yatan 55 hasta dahil edildi. Çalışma verileri Mart 2008 - Nisan 2009 tarihleri arasında araştırmacılar tarafından hazırlanan hasta tanıtım formu, YBÜ’de konfüzyon değerlendirme yöntemi, Glaskow koma skalası (GKS), Richmond ajitasyon sedasyon skalası (RASS), akut fizyoloji ve kronik sağlık değerlendirmesi (APACHE II) ve basitleştirilmiş tedavi yaklaşımları skorlama sistemi (TISS-28) ile toplandı. Verilerin analizinde ki-kare, Fischer kesin ki-kare, t testi, Mann-Whitney U-testi kullanıldı. Bulgular: Hastaların %18.2’sinde (n=10) deliryum gelişti. Deliryum gelişen hastaların %80’i hipoaktif tipti. Yoğun bakım skorlarından APACHE II, RASS, TISS-28 puanları deliryum gelişen grupta artış gösterdi. Deliryum gelişen hastaların mortalite hızı, deliryum gelişmeyen gruptan daha yüksekti. Bununla birlikte, aradaki fark istatistiksel olarak anlamlıydı. Deliryum gelişen hastalarda YBÜ’de yatış süresi daha uzundu. Sonuç: Deliryum, kalp damar cerrahisi yoğun bakım hastalarında tahmin edilenden daha sık görülen bir patolojidir ve özellikle de hipoaktif formda görülmektedir. Yoğun bakım ünitesinde yatan hastaların deliryum belirtilerinin erken dönemde belirlenmesinde hemşirelerin önemli rol ve sorumlulukları vardır. Bu nedenle hemşirelerin deliryumu değerlendirebilecekleri ölçeklerin kullanımı konusunda eğitilmesi, hastaların güvenliği ve bakım kalitesinin artırılması açısından önemlidir.
Background: This study aims to determine delirium and risk factors in patients in cardiovascular surgery intensive care unit (ICU). Methods: The study included 55 patients who were hospitalized in the cardiovascular surgery ICU of a university hospital. Between March 2008 and April 2009, the study data were collected using the patient information form prepared by the researchers, confusion evaluation method in ICU, Glasgow coma scale (CKS), Richmond agitation sedation scale (RASS), acute physiology and chronic health evaluation (APACHE II) and simplified therapeutic intervention scoring system (TISS-28). Data were analyzed with chi-square, Fischer exact chi-square, t-test, and Mann-Whitney U-test. Results: Delirium occurred in 18.2% (n=10) of the patients. Eighty percent of the patients in which delirium developed had hypoactive type. The points of APACHE II, RASS, TISS-28 among ICU scores increased in the group with delirium. The mortality rate of the patients with delirium was higher compared to the patients without delirium. However, the difference was statistically significant. The length of stay in the ICU was also longer for the patients with delirium. Conclusion: Delirium is a more common pathology than estimated in cardiovascular surgery intensive care patients, particularly presenting with hypoactive type. Nurses have important roles and responsibilities in determining the signs of delirium in patients in the ICU in early stages. Therefore, educating nurses on using delirium assessment scales is essential for the safety of patients and increasing quality of care.
Background: This study aims to determine delirium and risk factors in patients in cardiovascular surgery intensive care unit (ICU). Methods: The study included 55 patients who were hospitalized in the cardiovascular surgery ICU of a university hospital. Between March 2008 and April 2009, the study data were collected using the patient information form prepared by the researchers, confusion evaluation method in ICU, Glasgow coma scale (CKS), Richmond agitation sedation scale (RASS), acute physiology and chronic health evaluation (APACHE II) and simplified therapeutic intervention scoring system (TISS-28). Data were analyzed with chi-square, Fischer exact chi-square, t-test, and Mann-Whitney U-test. Results: Delirium occurred in 18.2% (n=10) of the patients. Eighty percent of the patients in which delirium developed had hypoactive type. The points of APACHE II, RASS, TISS-28 among ICU scores increased in the group with delirium. The mortality rate of the patients with delirium was higher compared to the patients without delirium. However, the difference was statistically significant. The length of stay in the ICU was also longer for the patients with delirium. Conclusion: Delirium is a more common pathology than estimated in cardiovascular surgery intensive care patients, particularly presenting with hypoactive type. Nurses have important roles and responsibilities in determining the signs of delirium in patients in the ICU in early stages. Therefore, educating nurses on using delirium assessment scales is essential for the safety of patients and increasing quality of care.
Açıklama
Anahtar Kelimeler
Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi Hemşireliği, Deliryum, Yoğun Bakım Ünitesi, Risk Değerlendirme, Consultation Liaison Psychiatry Nursing, Delirium, İntensive Care Unit, Risk Assessment
Kaynak
Türk Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Dergisi
WoS Q Değeri
Scopus Q Değeri
Q3
Cilt
20
Sayı
2