BOLU'DA SURİYELİ VE IRAKLI SIĞINMACILAR: MİLLİYETÇİLİK, ERİLLİK VE VATANDAŞLIK TEMELİNDE ÖTEKİ ALGISI
Küçük Resim Yok
Tarih
2016
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
Bu makalenin temel amacı, Bolu'da yaşayan halkın Irak ve Suriyeli sığınmacıları nasıl algıladıklarını "öteki" kavramsallaştırması üzerinden tartışmaktır. Veriler 20142015 Sonbahar döneminde yüz yüze görüşülerek gerçekleştirilen 44 derinlemesine mülakattan sağlanmıştır. Analiz sonucunda ulaşılan temel bulgu göstermektedir ki, görüşmeciler ötekileştirmeyi milliyetçilik söyleminin önemli faktörlerinden olan 'vatanı savunmak' söylemini yeniden üreterek ve milliyetçilik söylemi ile iç içe geçmiş erillik söylemini kullanarak inşa etmektedir. Detaylandırmak gerekirse, milliyetçilik ve erillik temelinde ikili karşıtlıklar yaratılıp anlamlandırmalar yoluyla hiyerarşi oluşturulduğu tespit edilmiştir. Bu hiyerarşide vatana sadakat temelinde "Biz" en tepeye "Onlar" ise "vatan haini" ilan edilerek en alt konuma yerleştirilmiştir. Benzer şekilde bu hiyerarşide "ölümüne de olsa vatan için savaşırız" gibi milliyetçi söylem temelinde "biz erkekler" erillik temelinde idealleştirilip hiyerarşinin en tepesine konumlandırılırken, "kaçtıkları için" "Onlar" ötekileştirilmiş ve normatif erillik tanımının dışında bırakılarak hiyerarşinin yine en altında konumlandırılmışlardır. Bu şekilde, sığınmacılara vatan haini damgası vurulmuş, hem milliyetçilikleri hem de erillikleri sorgulanarak ötekileştirilmişlerdir. Bu türdeki milliyetçi-eril yaklaşımı görüşmecilerin çoğunun sığınmacılara vatandaşlık verilmesi konusunda olumsuz bir tutum sergilemelerinin nedeni olarak görmek mümkündür. Bolu'da yaşayan yerli halk arasında sığınmacıları dil temelinde ötekileştirme daha az gözlemlenmiştir ve bu bulgu ilginç bir bulgudur. Özellikle maddi çıkarlar ve bazı durumlarda insanî yaklaşımlar, dil temeline oturan milliyetçiliği ikincil kılmaktadır.
The main objective of this article is to discuss how the local people of Bolu perceive Iraqi and Syrian refugees resident in their city. In doing so it uses the notion of the "Other" as a conceptual framework. The data was retrieved from 44 indepth interviews conducted in autumn-term of 2014-2015. The main result of our analysis shows that the interviewees construct the refugees as the 'Other' by reproducing the nationalist discourse of 'defending the fatherland'. At the same time the Othering process is linked with the masculinity discourse that is much interrelated to nationalism. In other words, we found that the interviewees create dichotomies and establish hierarchies by generating meaning. In this hierarchy "us" as "loyal citizens" are situated on the top, whereas "them" as "traitor" are placed at the bottom. Similarly, in this hierarchy "we men" are idealised on the ground of masculinity and placed at the top, whereas "them" as "deserter" are othered and kept outside of the normative definition of masculinity that places them at the lowest level. In a way the refugees are stigmatised as traitor and constructed as the other by denying their nationalism as well as their masculinity. This nationalist-masculine approach can be seen as the justification of the rejection of conferring them Turkish citizenship. As a surprising evidence, we found that among the local people of Bolu, there is very few indication of othering on the ground of language. Particularly economic interests and in some cases humanistic approach, puts linguistic nationalism into a secondary position.
The main objective of this article is to discuss how the local people of Bolu perceive Iraqi and Syrian refugees resident in their city. In doing so it uses the notion of the "Other" as a conceptual framework. The data was retrieved from 44 indepth interviews conducted in autumn-term of 2014-2015. The main result of our analysis shows that the interviewees construct the refugees as the 'Other' by reproducing the nationalist discourse of 'defending the fatherland'. At the same time the Othering process is linked with the masculinity discourse that is much interrelated to nationalism. In other words, we found that the interviewees create dichotomies and establish hierarchies by generating meaning. In this hierarchy "us" as "loyal citizens" are situated on the top, whereas "them" as "traitor" are placed at the bottom. Similarly, in this hierarchy "we men" are idealised on the ground of masculinity and placed at the top, whereas "them" as "deserter" are othered and kept outside of the normative definition of masculinity that places them at the lowest level. In a way the refugees are stigmatised as traitor and constructed as the other by denying their nationalism as well as their masculinity. This nationalist-masculine approach can be seen as the justification of the rejection of conferring them Turkish citizenship. As a surprising evidence, we found that among the local people of Bolu, there is very few indication of othering on the ground of language. Particularly economic interests and in some cases humanistic approach, puts linguistic nationalism into a secondary position.
Açıklama
Anahtar Kelimeler
Uluslararası İlişkiler, Siyasi Bilimler
Kaynak
Alternatif Politika
WoS Q Değeri
Scopus Q Değeri
Cilt
8
Sayı
3