Yazar "Yolcu, Mustafa" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe A case of hypothyroidism mimicking acute coronary syndrome(2006) Gündüz, Hüseyin; Arınç, Hüseyin; Yolcu, Mustafa; Akdemir, Ramazan; Kanat, Mustafa; Uyan, CihangirHypothyroid patients have increased concentrations of creatinine kinase that is mostly due to increased CK-MM. However, CK-MB has also been reported to increase above reference values in hypothyroid patients without apparent myocardial damage. This may create confusion during the evaluation of myocardial injury in a hypothyroid patient presenting with chest pain. Troponin I is considered as a superior marker for the diagnosis of myocardial infarction in hypothyroid patients. However, there are some reports showing an increase in the level of troponin I without any myocardial damage in hypothyroid patients as in our case. In this report, we present a 47 years old male hypothyroid patient who had chest pain, abnormal electrocardiographic findings and increased cardiac enzymes suggesting acute coronary syndrome although he had normal coronary arteriogram. © Springer 2005.Öğe Familial hypercholesterolaemia and early coronary artery disease: A case report and review of the literature(Turkiye Klinikleri, 2006) Gündüz, Hüseyin; Arınç, Hüseyin; Yolcu, Mustafa; Kayardı, Mahmut; Özyıldırım, Serhan; Ergüzel, Nüri; Akdemir, Ramazan; Kükner, Sahap; Uyan, CihangırFamilial hypercholesterolaemia (FH) is an important public health problem due to the high incidence of premature coronary artery disease leading to a reduction in life expectancy, observed in many families with FH. It is an autosomal dominant disorder caused by mutations of the LDL receptor gene. FH heterozygotes have approximately twice the normal LDL-cholesterol concentration in early childhood, and have increased risk of early myocardial infarction. In this report, a 21-year-old male patient with FH type IIa who was referred to our hospital with a diagnosis of non-Q myocardial infarction, and who underwent subsequent coronary bypass grafting after coronary angiography, was presented. Copyright © 2006 by Türkiye Klinikleri.Öğe Heart rate variability and heart rate turbulence in patients with chronic obstructive pulmonary disease(Via Medica, 2009) Gündüz, Hüseyin; Talay, Fahrettin; Arınç, Hüseyin; Özyıldırım, Serhan; Akdemir, Ramazan; Yolcu, Mustafa; Kanat, MustafaBackground: In chronic obstructive pulmonary disease (COPD) patients, functional and structural changes of the respiratory system greatly influence cardiovascular autonomic functions. Determining autonomic balance may be important in understanding the pathophysiology of COPD and useful clinically in the treatment of COPD patients. Heart rate variability (HRV) and heart rate turbulence (HRT) are useful tools in assessing the autonomic neurovegetative function. Our aim in this study was to evaluate the HRV and HRT variables in COPD patients. Twenty five moderate to severe COPD patients and 25 healthy subjects were included in this study. Methods: Pulmonary function tests and echocardiographic examination, arterial blood gases analysis were performed, HRV and HRT analysis were assessed from a 24-hour Holter recording. Results: When HRV and HRT parameters were compared, COPD patients had significantly decreased sNN50 total, pNN50, SDANN, SDNN, SDNNI, rMSDD in time domain HRV parameters, and the values of the HRT onset was significantly less negative in COPD patients. Although the values of the HRT slope were lower in COPD patients, there was no significant difference between the two groups. We also found a correlation between HRT and HRV parameters. Conclusions: In addition to HRV parameters, HRT onset was significantly different in COPD patients. In our opinion, the combination of HRV variables and HRT onset may be simple and elegant ways of evaluating cardiac autonomic functions. New investigations of HRT and HRV in COPD patients have a Potential importance for improving risk stratification and therapeutic approaches, and understanding the autonomic outcomes of the disease process. (Cardiol J 2009; 16, 6: 553-559)Öğe Koroner arter ektazisi olan ve olmayan hastalarda plazma von willebrand faktör (VWF) ve plazminojen aktivatör inhibitör-1 (PAI-1) düzeylerinin karşılatırılması(2011) Yolcu, Mustafa; Yetkin, Ertan; Heper, GülümserKoroner arter ektazisi (KAE) spesifik semptomu olmayan, rutin koroner anjiyografi sırasında saptanan, koroner arterlerin lokalize yada diffüz genişlemesi olarak tanımlanır. Çalışmamızın amacı KAE olan ve olmayan hastalarda endotel fonksiyonu, koagülasyon sistemi ve fibrinolitik aktivite göstergeleri olarak PAI-1 ve vWF kan düzeylerini değerlendirmekti. Çalışmamıza 157 KAE'li hasta, 52 normal koroner artere sahip birey ve 50 KAH'lı hasta alındı ve istatistiksel analiz yapıldı. Tüm grupların plazma vWF ve PAI-1 seviyeleri ölçüldü. Çalışmamızda vWF düzeyleri izole KAE'de 1,51±0,95 lli/ml, KAE+KAH'de 1,43±0,89 lU/ml, KAH'da 1,22±1,02 lU/ml ve NKA'da 1,06±0,73 lU/ml olarak tespit edildi. PAI-1 düzeyleri ise gruplar arasında izole KAE'de 10,93±6,53 ng/ml, KAE+KAH'de 9,68±5,60 ng/ml, KAH'da 15,63±8,93 ng/ml ve NKA'da 15,40±6,68 ng/ml olarak tespit edildi. CAE'li hastalarda KAH'dan bağımsız olarak PAI-1 düşük, vWF ise yüksek olarak tespit edildi. Çalışmamızda ektazili hastalarda KAH olsun ya da olmasın vWF düzeyinin arttığını, PAI-1 düzeyinin ise azaldığını gösterdik. Endotel dis-fonksiyonu için iyi bir gösterge olan vWF'nin bu hastalarda artışı ED ve beraberinde koagülasyon sisteminin aktif olduğunu göstermektedir. PAI-1 azalması ise fibrinolitik sistem ve beraberinde MMP'nin aktif olduğunu, aktif plazminin M MP aktivasyonuna yol açıp ESM yıkımı ile ektazi gelişiminde önemli rol oynadığını düşündürmektedir.Öğe Koroner arter ektazisi olan ve olmayan hastalarda von willebrand faktör (VWF) ve plazminojen aktivatör inhibitör-1 (PAI-1) düzeyleri ve metabolik sendrom sıklığının karşılaştırılması(Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi, 2009) Yolcu, Mustafa; Heper, GülümserKoroner arter ektazisi olan ve olmayan hastalarda von willebrand faktör (vWF) ve plazminojen aktivatör inhibitör-1 (PAI-1) düzeyleri ve metabolik sendrom sıklığının karşılaştırılması. Abant İzzet Baysal Üniversitesi, İzzet Baysal Tıp Fakültesi, Kardiyoloji Anabilim Dalı, Uzmanlık Tezi, Bolu 2009.Koroner arter ektazisi (KAE) rutin koroner anjiyografiler sırasında tespit edilen, kendine özgü semptomu olmayan, lokalize yada diffüz koroner genişlemelerdir. Yapılan farklı çalışmalarda sıklığı %0.3-10 olarak tespit edilmiştir. KAE patogenezinde temel nokta media tabakasının muskuloelastik elementlerinin destrüksiyonu, kollajen ve elastin birikimi ve sonuçta damar duvarının incelmesidir. Metabolik sendrom (MS) santral obezite, hipertansiyon, dislipidemi, glukoz intoleransı, vasküler inflamasyon ve protrombotik ortamı içeren klinik tablodur.Bu çalışmada vWF ve PAI-1 düzeylerinin KAE olan ve olmayan hastalarda fibrinolitik sistem aktivitesi ve endotelyal fonksiyona etkisini inceledik157 KAE'li, 50 KAH'lı hasta ve 52 normal koroner anatomiye sahip birey çalışma ve istatistiksel analize dahil edildi. Yaş, cinsiyet, DM varlığı, hipertansiyon, sigara içiciliği gibi kardiyovaksüler risk faktörleri ve MS varlığı ve hastaların aldığı tedaviler sorgulandı. Tüm hastaların vWF ve PAI-1 düzeyleri ölçüldü. Çalışmaya Temmuz 2003-Haziran 2009 tarihleri arasında kliniğimizde yapılan rutin koroner anjiyografiler sırasında KAE tespit edilen ve düzenli şekilde takip edilen hastalar alındıKardiyovasküler risk faktörleri açısından KAE olan ve olmayan hastalar arasında yalnızca cinsiyet anlamlı farklıydı. İzole KAE'li hastalarda wVF seviyesi yüksek olarak tespit edildi. PAI-1 seviyesi KAE'li hastalarda KAH ve normal koroner arterlere sahip bireyerle karşılaştırıldığında düşük olarak bulundu. MS sıklığı gruplar arasında benzerdiÇalışmamızda KAE'li hastalarda vWF artışı ile koagülasyon sisteminin aktif olduğu ve endotel disfonksiyonunun varlığı , PAI-1 azalması ile de muhtemel, fibrinolitik sistemin ve beraberinde MMP'nin aktif olduğu gösterildi. .Fibrinolitik sistemde aktif plazmin MMP aktivasyonuna yol açarak medyal hasar ile ektazi gelişiminde önemli rol oynar. Ayrıca vWF endotel disfonksiyonu için iyi bir gösterge olup ektazili hastalarda yüksek tespit edilmesi endotel disfonksiyonunun göstergesidir. Bu veriler hastalığın progresyonu ve tedavisi için önemli patogenetik mekanizmalar olarak dikkat çekicidir.Anahtar Kelimeler: Koroner arter ektazisi, vWF, PAI-1