Yazar "Demir, Yusuf" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Atomoxetine treatment may decrease striatal dopaminergic transporter availability after 8 weeks: pilot SPECT report of three cases(Dove Medical Press Ltd, 2015) Akay, Aynur Pekcanlar; Kaya, Gamze Çapa; Baykara, Burak; Demir, Yusuf; Özek, Handan; Öztürk, Yeşim; Tufan, EvrenAttention deficit/hyperactivity disorder is one of the most common neurodevelopmental disorders. The pathophysiology is thought to involve noradrenaline and dopamine. The role of dopamine transporter (DAT) was evaluated in imaging studies using mostly dopamine reuptake inhibitors. Atomoxetine is a selective noradrenaline reuptake inhibitor. Here we report the results of a pilot study conducted to evaluate changes in striatal DAT after 8 weeks of atomoxetine treatment. Our results suggest that 8 weeks of atomoxetine treatment may change striatal DAT bioavailability as measured via SPECT but that change was not correlated with genotype or clinical improvement.Öğe The effects of the factors related to the patient and the disease on the performance of ablation therapy in patients with differentiated thyroid cancer who have received 1-131 ablation therapy(2012) Şengöz, Tarık; Sürücü, Erdem; Demir, Yusuf; Derebek, ErkanAmaç: Diferansiye tiroid kanseri tanısı almış ve I-131 ablasyon tedavisi verilmiş hastalarda, hastaya ve hastalığa ait faktörlerin ablasyon başarısı üzerinde etkilerinin olup olmadığının araştırılmasıdır. Gereç ve Yöntemler: Temmuz 2007- Eylül 2009 tarihleri arasında Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Nükleer Tıp ABD Radyonüklid Tedavi Polikliniği’ne başvuran, diferansiye tiroid karsinomu tanısı almış, total/totale yakın tiroidektomi yapılmış ve I-131 ablasyon tedavisi verilmesi için refere edilmiş hastalar ve çalışma süresi içinde en az 6. ay kontrollerine gelen tüm hastalar değerlendirmeye alındı. Hasta dosyaları retrospektif olarak tarandı. Hastalara ait yaş, cinsiyet, tümör tipi, tümör subtipi, tümör kapsül varlığı ve invazyonu, tümör boyutu, tümör sayısı, tümör lokalizasyonu, tiroid kapsül ve lenf/damar invazyonu, metastatik lenf nodu varlığı, operasyon şekli, preablasyon Tiroglobulin (Tg), Anti-Tiroglobulin (ATG), Tiroid Stimule Edici Hormon (TSH), metastaz tarama için görüntülemeler (tiroid ve kemik sintigrafisi, boyun ve abdomen ultrasonografi, toraks ve beyin bilgisayarlı tomografisi), verilen doz, post ablasyon I- 131 tüm vücut taraması (TVT), 6. ayda diagnostik I-131 TVT, boyun USG, Tg, ATG sonuçları değerlendirildi. Tiroid lojunda rezidü saptanmayan hastalar ‘ablasyon başarılı’ , rezidü saptanan hastalar ise ‘ablasyon başarısız’ olarak kabul edildi. Bulgular: Çalışmaya diferansiye tiroid karsinom tanılı 191 hasta alındı. Ablasyon başarısı %74,3 olarak hesaplandı. Hastaların 15’inde (%7,8) ablasyon öncesi metastaz saptanmıştı. Metastatik hastalarda ablasyon başarısı %66 iken metastaz negatif grupta ise %75 idi. Patolojik lenf nodu sayısı ile ablasyon başarısı arasında anlamlı bir ilişki bulunurken (p=0,025), diğer faktörler (lenf nodu sayısı, yaş, cinsiyet, tümör tipi, tümör odak sayısı, tiroid kapsül ve lenf/kan damar invazyonu vb.) ile ablasyon başarısı arasında anlamlı bir ilişki saptanmadı. Sonuç: Diferansiye tiroid kanser tanılı ve I-131 ablasyon tedavisi verilen hastalarda patolojik lenf nodu sayısı ile ablasyon başarısı arasında anlamlı bir ilişki mevcuttur. Ancak bu bulgunun örneklem büyüklüğünün küçük olması nedeniyle istatistiksel hataya bağlı da olabileceği düşünülmüştür. Bu değişken dışında diğer prognostik faktörler ile ablasyon başarısı arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. (MIRT 2012;21:103-109)Öğe The Effects of the Factors Related to the Patient and the Disease on the Performance of Ablation Therapy in Patients with Differentiated Thyroid Cancer who have Received I-131 Ablation Therapy(2012) Şengöz, Tarık; Sürücü, Erdem; Demir, Yusuf; Derebek, ErkanAmaç: Diferansiye tiroid kanseri tanısı almış ve I-131 ablasyon tedavisi verilmiş hastalarda, hastaya ve hastalığa ait faktörlerin ablasyon başarısı üzerinde etkilerinin olup olmadığının araştırılmasıdır. Gereç ve Yöntemler: Temmuz 2007- Eylül 2009 tarihleri arasında Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Nükleer Tıp ABD Radyonüklid Tedavi Polikliniğine başvuran, diferansiye tiroid karsinomu tanısı almış, total/totale yakın tiroidektomi yapılmış ve I-131 ablasyon tedavisi verilmesi için refere edilmiş hastalar ve çalışma süresi içinde en az 6. ay kontrollerine gelen tüm hastalar değerlendirmeye alındı. Hasta dosyaları retrospektif olarak tarandı. Hastalara ait yaş, cinsiyet, tümör tipi, tümör subtipi, tümör kapsül varlığı ve invazyonu, tümör boyutu, tümör sayısı, tümör lokalizasyonu, tiroid kapsül ve lenf/damar invazyonu, metastatik lenf nodu varlığı, operasyon şekli, preablasyon Tiroglobulin (Tg), Anti-Tiroglobulin (ATG), Tiroid Stimule Edici Hormon (TSH), metastaz tarama için görüntülemeler (tiroid ve kemik sintigrafisi, boyun ve abdomen ultrasonografi, toraks ve beyin bilgisayarlı tomografisi), verilen doz, post ablasyon I- 131 tüm vücut taraması (TVT), 6. ayda diagnostik I-131 TVT, boyun USG, Tg, ATG sonuçları değerlendirildi. Tiroid lojunda rezidü saptanmayan hastalar ablasyon başarılı , rezidü saptanan hastalar iseablasyon başarısız olarak kabul edildi. Bulgular: Çalışmaya diferansiye tiroid karsinom tanılı 191 hasta alındı. Ablasyon başarısı %74,3 olarak hesaplandı. Hastaların 15inde (%7,8) ablasyon öncesi metastaz saptanmıştı. Metastatik hastalarda ablasyon başarısı %66 iken metastaz negatif grupta ise %75 idi. Patolojik lenf nodu sayısı ile ablasyon başarısı arasında anlamlı bir ilişki bulunurken (p=0,025), diğer faktörler (lenf nodu sayısı, yaş, cinsiyet, tümör tipi, tümör odak sayısı, tiroid kapsül ve lenf/kan damar invazyonu vb.) ile ablasyon başarısı arasında anlamlı bir ilişki saptanmadı. Sonuç: Diferansiye tiroid kanser tanılı ve I-131 ablasyon tedavisi verilen hastalarda patolojik lenf nodu sayısı ile ablasyon başarısı arasında anlamlı bir ilişki mevcuttur. Ancak bu bulgunun örneklem büyüklüğünün küçük olması nedeniyle istatistiksel hataya bağlı da olabileceği düşünülmüştür. Bu değişken dışında diğer prognostik faktörler ile ablasyon başarısı arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. (MIRT 2012;21:103-109)