Yazar "Ayhan, Fatma" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Doğum yapan kadınların doğumdan memnuniyeti ve etkileyen faktörler(2018) Bilgin, Nevin Çıtak; Ak, Bedriye; Potur, Dilek Coşkuner; Ayhan, FatmaAmaç: Bu çalışma; doğum yapan kadınların doğumdan memnuniyet düzeyleri ve etkileyen faktörleri belirlemek amacıyla yapılmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışma kesitsel ve tanımlayıcı tiptedir. Araştırma Bolu ilinde bir devlet hastanesinde doğum yapan primipar ve multipar 387 kadın ile yürütülmüştür. Veriler anket formu ile toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistiksel metodlar, bağımsız gruplarda t testi, ki kare testi, One Way Anova ve Pearson korelasyon testi kullanılmıştır. Bulgular: Kadınların yaş ortalaması 28.33±5.16’dır ve % 68.7’si multipardır. Çalışmaya katılan kadınların %50.4’ünün normal doğum yaptığı, %33.1’inin planlı sezaryen olduğu belirlenmiştir. Katılımcıların doğuma ilişkin memnuniyetlerinin iyi düzeyde olduğu (7.49 ± 3.05), vajinal doğum yapanların doğum memnuniyetlerinin planlı veya acil sezaryen olanlara göre daha yüksek olduğu (p<0.001), doğuma yönelik vakum-forseps uygulaması (p<0.05) ve doğumda medikal ve bebekle ilgili sorun yaşamanın doğum memnuniyetini azalttığı (p<0.01) belirlenmiştir. Çalışmada sosyal güvencesi olanların, çalışmayanların ve multiparların doğum memnuniyetlerinin daha fazla olduğu belirlenmiştir (p<0.05). Katılımcıların doğumdan memnuniyetleri ile doğum sonu yaşanan ağrı arasında negatif yönde zayıf, erken mobilizasyon ve bebeğini beklediği sürede kucağına alma ile pozitif yönde zayıf anlamlı ilişki bulunmuştur (p<0.001). Vajinal doğum yapan kadınların %89.2’si sonraki doğumlarını yine vajinal yolla yapmak isterken, sezaryen ile doğum yapan kadınlarda ise aynı yolla doğum yapmayı isteme %76.6’dır. Sonuç: Doğum sonu dönemde taburculuk öncesi kadınların doğum memnuniyetlerinin iyi olduğu, vajinal doğum yapan kadınların doğum şeklinden memnuniyetlerinin daha yüksek olduğu ve mevcut doğum şekli ile gelecekte planlanan doğum şekli arasında ilişki olduğu saptanmıştır.Öğe Effect of childbirth education on the perceptions of childbirth and breastfeeding self-efficacy and the obstetric outcomes of nulliparous women(Taylor & Francis Inc, 2020) Bilgin, Nevin Çıtak; Ayhan, Fatma; Koçyiğit, Fatma; Yorgun, Songül; Topçuoğlu, Mehmet Ata; Ak, BedriyeIn this quasi-experimental and prospective study, we aimed to determine the effect of education about childbirth on the perceptions of nulliparous women regarding the experience of childbirth, obstetric outcomes (e.g., type of delivery, use of induction, and instrument-assisted delivery), and breastfeeding self-efficacy. The study population comprised 121 women, of whom 64 and 57 were classified into the education and control groups, respectively. Study data were collected using a participant identification form, the Perception of Birth Scale, Visual Analog Scale, and Breastfeeding Self-Efficacy Scale-Short Form. Compared to the control group, participants in the education group held significantly more positive birth-related perceptions (p = 0.000) and experienced a lower level of pain during delivery (p = 0.016). However, education did not affect the obstetric outcomes. During the first month postpartum, a higher level of breastfeeding self-efficacy was reported by mothers in the education group than by those in the control group. In conclusion, systematic childbirth education positively affected the mothers? perceptions of the childbirth experience and their breastfeeding self-efficacy, but had no effect on the type of delivery or other birth-related obstetric interventions.Öğe Effects of childbirth education on prenatal adaptation, prenatal and maternal attachment(Kare Publishing, 2020) Bilgin, Nevin Citak; Ak, Bedriye; Ayhan, Fatma; Kocyigit, Fatma Ozturk; Yorgun, Songul; Topcuoglu, Mehmet AtaObjectives: Pregnant women's problems in prenatal adaptation and maternal attachment negatively affect the health of the mother, family and the baby. Childbirth education may increase adaptation to pregnancy by increasing women's self-confidence and help strengthen the bonds with their babies. This study aimed to investigate the effects of childbirth education on prenatal adaptation, prenatal and maternal attachment. Methods: This study was with pre/post-education, semi-experimental and prospective design. Research data were collected using the Participant Identification Form, Prenatal Self Evaluation Questionnaire, Prenatal Attachment Inventory and Maternal Attachment Inventory. Results: A total of 173 women, 90 (52.0%) in the education group and 83 (48.0%) in the control group, participated in the study. The prenatal and prenatal attachment adaptation levels of the control and education group were found to be similar before this study (p=0.770 and p=0.277, respectively). Pregnant women's prenatal adaptation increased after education and between-group differences were significant (p<0.001). Prenatal attachment level also increased in the education group after education (p<0.001). However, prenatal and maternal attachment levels were similar between groups (p=0.171 and p=0.763, respectively). Conclusion: It was identified that childbirth education increased prenatal adaptation but did not affect prenatal and maternal attachment. Childbirth education routinely provided as a part of antenatal care by health professionals ensures awareness in parenting by increasing prenatal adaptation. © 2020 Kare Publishing. All rights reserved.Öğe Hipertansiyonu olan ve olmayan yaşlılarda öfke durumlarının karşılaştırılması(Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi, 2014) Ayhan, Fatma; Bilgin, Nevin ÇıtakAraştırma hipertansiyonu olan yaşlı bireylerin sürekli öfke ve öfke ifade tarz¬larının hipertansiyonu olmayan yaşlı bireylerden farklı olup olmadığının belirlenmesi amacıyla tanımlayıcı ve karşılaştırmalı olarak planlanmıştır. Araştırmanın evrenini Bolu Valiliği Yaşlı Merkezine kayıtlı 320 yaşlı oluşturmuştur. Örneklem grubuna bu merkeze kayıtlı hipertansiyonu olan 73 ve hipertansiyonu olmayan 73 olmak üzere 146 yaşlı alınmıştır. Araştırmanın verileri Kişisel Bilgi Formu ve Sürekli Öfke ve Öfke İfade Tarzı Ölçeği kullanılarak elde edilmiştir. Verilerin değerlendirilmesinde yüzdelik, ki-kare, fisher's exact testi, t testi, tek yönlü varyans analizi ve Pearson's korelasyon analizi kullanılmıştır. Hipertansiyonu olan ve olmayan yaşlılarda sürekli öfke ve öfke ifade tarzı ölçeği puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır (p>0.05). Yaş, eğitim ve medeni duruma göre de hipertansiyonu olan ve olmayan grupta sürekli öfke ve öfke ifade tarzı ölçeği puan ortalamaları arasındaki farkın anlamlı olmadığı belirlenmiştir (p>0.05). Hipertansiyonu olan erkeklerin kadınlara göre öfkeyi dışa yansıtma ve öfke kontrol puan ortalamaları yüksek ve istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0.05). Hipertansiyonu olan bireylerde hipertansiyon süresi ile öfkeyi dışa yansıtma puanları arasında negatif yönlü zayıf ve anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır (p<0.05). Hipertansiyon tanısı alma süresi artıkça öfkeyi dışa yansıtma puanlarının azalma yönünde eğilim gösterdiği gözlenmiştir. Araştırmamızdan elde edilen bulgular hipertansiyonu olan ve olmayan yaşlılar arasında sürekli öfke ve öfke ifade tarzı açısından farklılık olmadığını göstermektedir.Öğe Yaşlılarda üriner ve fekal inkontinansın belirlenmesi, yaşam kalitesine etkisi: bilgilendirme ve eğitim(2011) İlçe, Arzu; Ayhan, FatmaÜriner ve fekal inkontinans bir tabu olarak görülmesi nedeniyle tanılanması ve değerlendirilmesinde hemşirelere önemli sorumluluklar düşmektedir. Amacımız yaşlılarda sosyal, psikolojik ve ekonomik kayıplara yol açan inkontinansın görülme sıklığını belirleyerek hizmet verilen toplumu tanımak, risk faktörlerini belirlemek, inkontinansı erken dönemde tanımlayarak koruyucu önlemleri hakkında bilgilendirmek, erken dönemde olmayan bireylere ise tedavi alternatifleri hakkında bilgi vermektir. Tanımlayıcı tipte planlanan bu çalışma aralık 2008- mart 2009 tarihleri arasında Bolu Valiliği Yaşlı Bakım Merkezine kayıtlı araştırmaya katılmaya istekli 44’ü kadın, 11’i erkek olmak üzere 55 yaşlı ile gerçekleştirildi. Üriner İnkontinans prevalansı %98, fekal inkontinans prevalansı %29.1 oldukça yüksek bulundu. İnkontinans prevalansının yüksek bulunmasının nedenleri; inkontinans tanımının değişmesi ve Uluslar arası üriner inkontinansta konsültasyon kısa formu’nun kullanılmış olması, verilerin yaşlıların evlerinde toplanması ya da yaşlı merkezinde yaşlılarla sağlık sohbeti esnasında toplanması ve yaş ortalamasının diğer çalışmalara göre yüksek olması olabileceği düşünüldü. Üriner inkontinanslı yaşlıların yaklaşık 2/3’sinin orta ve çok derecede yaşam kalitesinin etkilendiğini görüldü. Yaşlıların yarısının idrar kaçırma korkusu ile çoğunlukla evden dışarı çıkamadığı, diğerlerinin ise misafirlik ve alış- verişe gidememe durumu ile dini işlerini yapamama durumu yaşadıkları belirlendi. Yaşlılarda sağlık sohbetinde alınan bilgilerden, Üİ tanılama formları üzerinden inkontinansın tipine ve derecesine göre sağlık sohbeti: bilgilendirme ve eğitim gerçekleştirildi. Yaşlıların mahrem olarak gördüğü inkontinansı daha rahat ettikleri ortamlarda daha kolay dile getirdikleri, inkontinansı bir sağlık probleminden çok yaşlılığın doğal bir parçası olarak gördükleri ve bu nedenle doktora gitmedikleri, kendi olanakları ile baş etmeye çalıştıkları görüldü.