Arşiv logosu
  • English
  • Türkçe
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • English
  • Türkçe
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Ayarcan, Yasemin" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Aort darlığında plazma homosistein yüksekliği koroner arter hastalığı varlığını gösterebilir mi?
    (2003) Gündüz, Hüseyin; Akdemir, Ramazan; Tamer, Ali; Binak, Emrah; Ayarcan, Yasemin
    Amaç: Kalsifik aort kapak hastalığı tespit edilen hastalardaki kardiyak risk faktörleri koroner arter hastalığı (KAH) ile benzer olup, koroner arter hastalığı prevalansı artmıştır. Son zamanlarda yapılan çalışmalarda; artmış plazma homosistein konsantrasyonunun koroner arter hastalığı için bağımsız bir risk faktörü olduğu, çeşitli mekanizmalarla ateroskleroza yol açarak aterosklerotik damar hastalıklarını ve venöz sistemde trombüs oluşumunu kolaylaştırıcı etki gösterdiği tespit edilmiştir. Fakat aort darlığı olan hastalarda plazma homosistein düzeyinin koroner arter hastalığı varlığı ile ilişkisi araştırılmamıştır. Bu çalışmanın amaçları; orta-ileri aort darlığı olan hastalarda plazma homosistein düzeyininin koroner arter hastalığı varlığını ne şekilde etkilediğini araştırmak ve aort darlığında homosistein düzeyi, koroner arter hastalığı varlığının noninvaziv bir belirleyicisi olabilir mi sorusuna cevap aramaktır. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya transtorasik ekokardiyografi ile orta-ileri derecede aort darlığı tespit edilen ve sonrasında koroner anjiyografi yapılan toplam 58 hasta (koroner arter hastalığı olan 30, koroner arter hastalığı olmayan 28 hasta) alındı. Hastaların 12 saatlik açlık sonrası venöz kan örnekleri alınarak serum total kolesterol, LDL ve HDL kolesterol, trigliserid ve ELİSA yöntemiyle homosistein düzeyleri ölçüldü. Bulgular: Koroner arter hastalığı olan hastalarda (17 erkek,13 kadın, ortalama yaş 66±10 yıl) total kolesterol 266±45 mg/dL, trigliserid 194±93 mg/dL, LDL mg/dL 174±44, HDL 45±5 mg/dL, Homosistein düzeyi 13.2±3.1 µmol/l bulundu. Koroner arter hastalığı olmayan hastalarda ise (18 erkek,10 kadın, ortalama yaş 61±12 yıl) total kolesterol 204±38 mg/dL trigliserid 122±73 mg/dL, LDL 132±33 mg/dL, HDL 48±5 mg/dL, homosistein düzeyi 8.3±2.2 µmol/l bulundu. Koroner arter hastalığı olan hastalarda total kolesterol (p<0.01), LDL (p<0.05) ve homosistein düzeyi (p<0.01) anlamlı olarak yüksek bulundu. Sonuç: Bu sonuçlar orta-ileri aort darlığı olan hastalarda plazma homosistein düzeyindeki yüksekliğin koroner arter hastalığı varlığı ile korele olduğunu göstermektedir. Ayrıca aort darlığında koroner arter hastalığı varlığını gösteren bir noninvaziv test olarak araştırılması gerektiğini düşündürtmektedir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    A case of coronary artery fistula with mitral stenosis
    (Kluwer Academic Publ, 2003) Gündüz, Hüseyin; Akdemir, Ramazan; Binak, Emrah; Ayarcan, Yasemin; Kurtoğlu, Nuri; Uyan, Cihangir
    Coronary artery fistulae, being a rare form of congenital anomalies of the coronary arteries, are usually discovered by chance during coronary arteriography. However, these fistulae can cause an important coronary morbidity and mortality leading to angina, syncope, congestive heart failure, myocardial infarction and sudden death. The coincidence of mitral stenosis and congenital artery fistula is rare in the literature. In our case report, a patient with a coronary artery fistula originating from the circumflex, draining to the main pulmonary artery, discovered at cardiac catheterization and coronary angiography done with a prediagnosis of mitral stenosis is presented in the light of the literature.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Relationship between P Wave Dispersion and Diastolic Dysfunction
    (Turkish Anaesthesiology and Intensive Care Society, 2003) Gündüz, Hüseyin; Binak, Emrah; Akdemir, Ramazan; Tamer, Ali; Ayarcan, Yasemin; Özkekelif, Mehmet; Uyan, Cihangir
    Diastolic dysfunction of hypertrophic or ischemic left ventricle causes an increase in ventricular enddiastolic pressure and left atrial size. In this situation, continuity of sinus rhythm and atrial contractions are of great value for the maintenance of cardiac output. The aim of our study was to investigate the relationship between P wave dispersion, which is easily measured on the surface ECG and used in assessing the risk of atrial fibrillation, and left ventricular diastolic function. In our study, a total of 133 patients were included (73 patients with diastolic dysfunction assessed by transthorasic echocardiography and 60 patients without). P wave dispersions were calculated by measuring the P minimum and P maximum values on the surface ECG. The relation between P wave dispersion and presence of diastolic dysfunction, its etiology, severity and echocardiographic measurements were investigated. P dispersion was 53±9 ms in patients with diastolic dysfunction and 43±9 ms in the control group (p< 0.01). When the patients were grouped according to the stage of diastolic dysfunction, P dispersion was 48±7 ms in stage 1, 54±8 ms in stage 2 and 58±9 ms in stage 3. It was noted that as the severity of diastolic dysfunction increased, P dispersion also increased without reaching statistical significance (p> 0.05). When the etiology of diastolic dysfunction was considered, P dispersion was 53±8 ms in patients with ischemic heart disease, and 52±9 ms in patients with left ventricular hypertrophy and a significant difference was not present (p> 0.05). Hence, in patients with diastolic dysfunction, P dispersion increases but this increase is not related to the severity of diastolic dysfunction or its etiology. When clinical and echocardiographic parameters are taken into account, there was a weak but significant correlation only between P dispersion and left ventricular ejection fraction.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Sol ventrikül diyastolik fonksiyon bozukluğu ile P dalga dispersiyonu arasındaki ilişki
    (2003) Gündüz, Hüseyin; Binak, Emrah; Akdemir, Ramazan; Tamer, Ali; Ayarcan, Yasemin; Özkökeli, Mehmet; Uyan, Cihangir
    Hipertrofiye veya iskemik ventrikülde görülen diyastolik fonksiyon bozukluğu sol ventrikül diyastol sonu basıncında ve sol atriyum boyutunda artışa yol açmakta, sinüs ritminin idamesi ve atriyal kontraksiyonların varlığı kardiyak debinin devamı için büyük önem taşımaktadır. Çalışmamızın amacı yüzey elektrokardiyogramından kolayca elde edilen ve atriyal fibrilasyon gelişme riskini belirlemede kullanılan P dalga dispersiyonunun sol ventrikül diyastolik fonksiyonu ile olan ilişkini araştırmaktır. Çalışmaya kardiyoloji kliniğimizde trantorasik ekokardiyografi ile diyastolik fonksiyon bozukluğu belirlenen 73 olgu ( 39 erkek, 34 kadın, ortalama yaş 60±6 ) ve belirlenmeyen 60 olgu (27 erkek, 33 kadın, ortalama yaş 55±8 ) olmak üzere toplam 133 olgu alındı. Yüzey elektro kardiyogramlarından P maksimum ve P minimum değerleri ölçülerek P dalga dispersiyonları hesaplandı. P dispersiyonunun diyastolik fonksiyon bozukluğunun varlığı, etyolojisi, şiddeti ve ekokardiyografık ölçümlerle olan ilişkisi araşt ırıldı. Diyastolik fonksiyon bozukluğu olan hastalarda P dispersiyonu 53±9 ms, kontrol grubunda ise 43±9 ms idi ve iki grup arasında anlamlı fark mevcuttu (p<0.01). Diyastolik fonksiyon bozukluğu olan hastalar evrelendirildiğinde; P dispersiyonu evre 1'de 48±7 ms, evre 2'de 54±8 ms, evre 3'te 58±9 ms idi. Diyastolik disfonksiyonunun şiddeti arttıkça P dispersiyonunun arttığı görüldü ancak bu artış istatistiksel olarak anlamlı değildi (p>0.05). Diyastolik fonksiyon bozukluğu yapan etyoloji gözönüne alındığında P dispersiyonu iskemik kalp hastalığı olanlarda 53±8 ms, sol ventrikül hipertrofisi olanlarda 52±9 ms idi ve iki grup arasında anlamlı fark tespit edilmedi (p>0.05). Sonuç olarak diyastolik fonksiyon bozukluğu olan hastalarda P dıspersiyonun arttığı, bu artışın diyastolik fonksiyon bozukluğunun şiddeti ve etyolojisi ile ilişkili olmadığı, P dispersiyonu ile klinik ve ekokardiyografik parametrelerden sadece sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu arasında zayıf ancak anlamlı ilişki olduğu te spit edildi.

| Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi | Kütüphane | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Kütüphanesi, Bolu, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim