Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Kurumsal Akademik Arşivi
DSpace@BAİBÜ, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor, araştırma verisi gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.

Güncel Gönderiler
Üniversite kütüphanecilerinin yapay zeka algıları, kütüphanelerde uygulama alanları ve geleceği
(ÜNAK, 2024) Çuhadar, Sami; Mert, Selma; Gezer, Çağatay; Helvacıoğlu, Ece; Arus, Oya; Açıkalın, Cansu
Günümüzde kütüphaneler, değişen teknoloji ve yeniliklerden etkilenen kurumlar arasında yer almaktadır. Yapay zeka teknolojilerinin popüler hale gelmesi, kütüphane hizmetlerini de dönüştürmeye başlamıştır. Bu araştırmada, Türkiye’deki üniversite kütüphanelerinin yapay zeka teknoloji ve uygulamalarının gelişim sürecinde yapmış olduğu ve yapmayı planladığı düzenlemeleri tespit etmek ve ilgili döneme özel geliştirdikleri hizmetleri belirlemek amacıyla bir anket uygulanmıştır. Anket, Türkiye’deki 208 üniversite kütüphanesinden 111 üniversite kütüphanesi yöneticisinin katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Verilerin analizi ile üniversite kütüphanelerinin yapay zeka teknolojileri ve uygulamaları hakkındaki durumu, bilgi ve farkındalık düzeyleri belirlenmiş, eksik ve zayıf yönlerin geliştirilmesine yönelik önlemler ve öneriler sunulmuştur. İlgili araştırma, yapay zeka konusunda Türkiye’de üniversite kütüphanesi yöneticilerinden görüş ve öneri alarak gerçekleştirilen ilk ve en kapsamlı çalışmadır. Araştırma bulguları, üniversite kütüphanelerinin ChatGPT, Gemini, Grammarly vb. yapay zeka uygulamalarını belirli düzeyde kullandıklarını ancak yapay zeka ile ilgili kurumsal politika geliştirme, personele yetkinlik kazandırma ve planlama konularında ihtiyaçlarının olduğunu ortaya çıkarmıştır.
The use of low level laser therapy in conjunction with diode laser-assisted and conventional vestibuloplasty: Comparison of wound healing and vestibular depth gain
(Elsevier, 2023) Karaş, Mert; Günpınar, Şadiye
Background: The aim of this study is to compare wound healing and vestibular depth gain in individuals undergoing vestibule deepening surgery using diode laser and conventional technique and to further investigate the possible wound healing effect of low-level laser therapy (LLLT).Material and Methods: 52 systemically healthy individuals with insufficient vestibular depth in the region of teeth 33-43 in the lower jaw were included. Following nonsurgical periodontal treatment, patients were divided into four groups as follows: a) diode laser (L); b) diode laser + LLLT; c) conventional surgery and d) conventional surgery + LLLT. Vestibular depth and horizontal wound size measurements of the individuals were recorded using digital calipers. Reepithelization was evaluated via an image analysis program.Results: Vestibular depth measurements were found to be higher in the conventional surgery groups compared to that of diode laser groups after the operation, while the results were not statistically different between groups (p >0.05). Reepithelization area did not differ between groups in the evaluated time periods (p >0,05). On the other hand, horizontal wound shrinkage was significantly higher in the conventional surgery group than that of diode laser.Conclusions: Within the limits of this study, both methods yielded in vestibule depth gain. On the other hand, LLLT did not have an additional positive effect on mucosal wound healing. As a clinical relevance, the results are valuable for clinicians in terms of showing that suturing of the mucosal flap formed following vestibule deepening should not be necessary in laser assisted surgery for attaining more vestibule depth.(c) 2023 Elsevier Masson SAS. All rights reserved.
Creation of Turkiye risk map for Cydalima perspectalis (box tree moth) by weighted overlay analysis
(Selçuk Ünivesitesi, 2024) Yaman, Şule; Yaman, Mustafa
Boxwood (Buxus spp.), which is widespread all over the world except Antarctica and widely used in many areas, is threatened by Cydalima perspectalis (box tree moth). Cydalima perspectalis, which has become widespread in Europe, is a new invasive species originating from East Asia and has become widespread in Turkiye in the last ten years. This species was first observed in parks and gardens in Sar & imath;yer, Istanbul, in 2011. Since then, it has continued to spread rapidly in Turkiye. The pest causes intense damage by causing drying on boxwood areas, which causes economic and ecological losses. The rich ecological and topographical conditions of Turkiye are also favorable for the spread of this species. Therefore, it is important to develop pest control methods and take early measures. Within the scope of this study, the aim was to realize early detection of Cydalima perspectalis in Turkiye and make a risk map in this context. For this purpose, a risk map was created by determining the risky areas where Cydalima perspectalis can spread in Turkiye using weighted overlay analysis from geographic information system (GIS) technologies. Existing boxwood locations obtained from field studies were compared with the risk map and analyzed. As a result of the analysis, the presence of Cydalima perspectalis was found in the boxwood in the identified risk areas, and it is expected to be transmitted in boxwood that is in the risk area but not observed to have Cydalima perspectalis. With this research, a risk map for Cydalima perspectalis was made for the first time.
Gıdalarda faj terapi yöntemi ile Escherichia coli O157:H7 ve salmonella typhimurium inhibisyonunda kullanılabilecek fajların izolasyonu ve karakterizasyonu
(Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi, 2024) Akbaş, Selin; Çakır, İbrahim; Soykut, Esra Acar
Gıda kaynaklı patojenlerin sebep olduğu enfeksiyonlar, dünyada birçok hastalığa, kronik komplikasyonlara ve dünyadaki ölümlerin üçte birine neden olan salgınlara yol açmaktadır. Bu ölümlerin başlıca nedenleri arasında ise gıda kaynaklı patojenlerin başında gelen Escherichia coli ve Salmonella serotipleri gösterilmektedir. Antibiyotiklerin fazla ve bilinçsiz kullanımı Salmonella serotipleri ve E. coli O157:H7'de antimikrobiyal direncin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Dünya çapında artan antibiyotik direnci ile fajların gıda, çevre, tıp alanında biyokontrol elemanı olarak kullanımı yeniden hız kazanmıştır. Bakteriyofaj uygulamaları, gıdaların muhafazası ve güvenliğinde etkili bir araçtır. Faj kokteyleri gıda hazırlama yüzeylerinin dekontaminasyonunda ve Salmonella Typhimurium, E. coli O157:57 kontaminasyon düzeyini azaltmak için gıda işleme tesisi ve gıda zincirinin farklı noktalarında uygulanmaktadır. Bu çalışmada, Bolu ilinin çeşitli köylerinden toplanan 24 adet çiğ süt örneğinden, S. Typhimurium ve E. coli O157:H7'ye karşı yüksek litik aktivite gösteren 13 adet bakteriyofaj izole edilmiştir. Bu fajlar saflaştırılıp titreleri 108 PFU/mL'ye ulaştıktan sonra DNA'ları izole edilmiş ve RFLP profilleri belirlenmiştir. Restriksiyon profillerine göre gruplara ayrılan fajlardan S. Typhimurium Ssüt12.2.2, Ssüt16.1.1, Ssüt10.2.4, Ssüt10.1.1 fajları ve E. coli O157:H7 E12.2.1, E13.2.1 ve E13.3.2 fajları seçilerek karakterize edilmiştir. Bu fajların karakterizasyonu için enfeksiyon çoklukları, konakçı aralıkları, latent dönemleri ve patlama boyutları belirlenmiştir. Karakterize edilen E. coli O157:H7 ve S. Typhimurium fajları için iki ayrı faj kokteyli hazırlanmış ve hindistan cevizi sütü örneğinde fajların E. coli O157:H7 ve S. Typhimurium üzerindeki etkinliği belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlar, faj kokteylinin MOI (Multiplicity of Infection): 1000 değerinde ortamdaki patojen varlığını tamamen ortadan kaldırdığını göstermiştir.
Fabrication and applications of biosensor for early diagnosis of lymphoma cancer and cancer metastasis
(Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi, 2023) Gürer, Umutcan; Yılmaz, Ercan
Dünyada beşinci sırada yer alan lenfoma kanseri tüm dünyada görülmekte ve lenfoma kaynaklı ölümler her geçen gün artış göstermektedir. Lenfoma kanserinin neden olduğu ölümleri önlemek için, yapılan çalışmada lenfoma kanserinin erken teşhisi için rGO-FET biyosensör cihazı üretilmiştir. Bunun için, algılama alanı olarak yığın grafitten indirgenmiş grafen oksit sentezlenmiştir. FET taban yapısının imalatı mikroelektronik teknolojisi kullanılarak yapıldı ve rGO algılama alanı olarak kullanılmak üzere FET yapısına aktarılarak kullanıldı. rGO'nun karakterizasyonu XRD, Raman, FTIR ve TEM analizleri incelenerek tamamlanmıştır. Bu analiz sonuçları, sentezlenen rGO'nun algılama için uygun olduğunu göstermiştir. rGO-FET biyosensörünün ilk denemeleri çeşitli pH çözeltileri ile tamamlanmıştır. pH denemeleri, rGO-FET biyosensör cihazının kullanılabilirliğini ortaya çıkarmıştır. Lenfomanın erken tespiti için miRNA dizileri işlevselleştirme için kullanılmıştır. miRNA çalışmaları için, prob dizisi rGO algılama alanı üzerine immobilize edildi. miRNA-155 dizisi prob dizisi üzerine damlatılmış ve I-V eğrileri analiz edilerek elektriksel ölçümler tamamlanmıştır. I-V eğrileri, rGO üzerinde immobilize edilen prob dizisinin çeşitli konsantrasyonlarda miRNA-155 dizisi içeren örneklerle eşleştiğini ve artan konsantrasyonla birlikte sol tarafa doğru kayma gözlendiğini ortaya koymuştur. Özgüllük çalışması, prob dizisinin sadece miRNA-155 dizisi ile eşleştiğini ortaya koymuştur. Seçicilik çalışmaları, rGO-FET biyosensörünün çeşitli konsantrasyonları ayırt edebildiğini göstermiştir. Sonuçlar, rGO-FET'in 100 pM ile 10 µM arasındaki miRNA-155 konsantrasyonlarını tanımlayabildiğini göstermiştir. LOD 100 pM olarak belirlenmiştir. Genel sonuçlar, rGO-FET biyosensör cihazının başarıyla üretildiğini ve lenfoma kanseri ve kanser metastazının erken tespiti için kullanılabileceğini göstermiştir.